İklim krizi olumsuz etkilerini her alanda gösteriyor
Haber Üsküdar – Emirhan Taştan ve Ayça Aracıçam
İklim krizi, küresel ısınma ve aşırı tüketim gibi nedenlerle kirletilen atmosferin aşırı ısınması ve bu ısınma sonucu oluşan olağanüstü durumlara verilen isim.
Kullanılan fosil yakıtlar ve plastik ürünler yüzünden hayatımızın her noktasında kalıcı şekilde izler bırakıyor. İklim krizi sıcaklığı, sıcaklık kuraklığı, kuraklık susuzluğu tetikliyor ve ardından tarım olumsuz etkileniyor. İklim krizi dengesiz yağış ve sıcaklık oranları olarak karşımıza çıkıyor. Ani yağışlar yüzünden yaşanılan sel baskınları insanları evsiz bırakıyor ve o insanlar göç etmek zorunda kalıyorlar.
Madagaskar’da iklim krizi kaynaklı kıtlık tehlikesi
Dünyada iklim krizi giderek büyürken, bu krizin en çarpıcı etkilerinden biri Madagaskar’da gözlemleniyor. Bu ülkede 4 yıldır yağmur yağmıyor. Geçtiğimiz 2021 yılı Ağustos ayında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bir habere göre, Birleşmiş Milletler yetkilileri Madagaskar’ı “dünyada ‘iklim değişikliği kaynaklı kıtlık’ görülen ilk ülke” olarak niteliyorlar. Gazetenin haberinde yaşanan kuraklığın son 40 yılın en kötü kuraklığı olduğu, ülkenin güneyindeki tarım topluluklarında büyük yıkıma yol açtığı, insanların hayatta kalabilmek için böcekleri yemeye başladığı aktarılıyor.
Gökhan Gültekin Karakaş: “Türkiye dünyanın zengin bir doğal miras alanı ve doğal laboratuvarı”
Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ile Almanya merkezli PRO Europe tarafından 26 yıldır verilen Yeşil Nokta ödüllerinin 10’uncusunda yılın gazetesi ödülünü alan Milliyet’in çevre haberleriyle tanınan muhabiri Gökhan Gültekin Karakaş, en çevreci gazeteci kimliğiyle iklim krizi konusundaki sorularımızı cevapladı.
Gazeteci Gökhan Gültekin Karakaş iklim krizi konusunda şunları söyledi: “Dünyanın azalan doğal kaynakları karşısında insanoğlunun hoyratça tüketimi iklim değişikliğinin en büyük etkeni. Çünkü azalan kaynaklar insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Bu nedenle balık çiftliklerinin ya da endüstriyel ürünlerin artması yönünde bir çaba var dünya genelinde. Karbon emisyonu da bu çabanın sonucunda ortaya çıkıyor ve dünyadaki ısının bir buçuk dereceyi aşmasının bir felaketi getireceği gerçeği bilim insanları tarafından kabul ediliyor. Bu nedenle de 2030 yılına kadar karbon salınımını en aza indirerek, dünyanın ısınmasını bir buçuk derecenin altında tutmak için bir çaba var. Bilim insanlarının tavsiyesi bu yönde. Eğer buna uyulmazsa 2030 yılından sonra doğal kaynaklarda büyük bir azalma meydana gelecek. Küresel iklim değişikliğinin dünyayı daha büyük bir tehditle yok etme aşamasına getireceği aşikâr. Türkiye'nin iklimi ve coğrafyası Avrupa'nın en klimatik, en seçkin özelliklerini barındırıyor. Türkiye jeopolitik konumuyla birlikte Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarından daha fazla türü barındırıyor. Canlı çeşitliliği açısından bitki ve hayvan çeşitliliği sayısında Türkiye Avrupa’nın önünde. Flora ve fauna olarak tabir edilen bu canlı çeşitliliği aslında insanlara çok fazla mesaj veriyor. Korumalıyız çünkü üç kıtanın birleşimi olan jeopolitik konumuyla Türkiye dünyanın zengin bir doğal miras alanı, doğal bir laboratuvarı.”
İklim krizi Yeşilırmak’ı da vurdu
İklim krizi ve kuraklık nedeniyle son 30 yılda suyu büyük oranda azalan Yeşilırmak’ta adacıklar oluştu. Bu adacıklarda inekler rahatlıkla gezebiliyor. Azalan su seviyesi nehir yatağındaki kirliliği de gözler önüne serdi. Amasya, 2020 yılında Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan kuraklık haritasında “olağanüstü kurak” bölgeler arasında gösterilmişti.
Güneydoğu Anadolu alarm veriyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından 2021 yılı için hazırlanan 12 aylık kuraklık haritasında Güneydoğu Anadolu’da Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ve Batman; Doğu Anadolu’da Malatya; Akdeniz bölgesinde ise Burdur “olağanüstü kurak” şehirler olarak gösterildi.
Mehmet Reis: “İklim krizi tarımsal üretimi olumsuz etkiledi”
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis iklim krizinin gıda sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini şu şekilde aktardı: “Dünyada küresel ve ekolojik krizin içinden geçiyoruz. Özellikle 2021 yılında ülkemizde iklim değişikliğine bağlı yaşanan kuraklık ve aşırı hava olayları nedeniyle tarımsal üretim olumsuz etkilendi ve mahsul kaybı yaşandı. Üretim maliyetlerinin artmasıyla ürün fiyatları da yükseldi. Fiyat istikrarı açısından bizim talebimiz, ürün arz ve talep dengesinin sürekli takip edilmesi gerekiyor. Çünkü iklim şartlarına, rekolte miktarına, temel girdi fiyat ve maliyetlerindeki artışlara ve tarımsal durumlara göre çözüm üretmek daha sürdürülebilir olacaktır.”
“Türkiye artık su fakiri bir ülke”
Mehmet Reis, tarımsal üretim konusunda yapılması gerekenler konusunda şunları söyledi: “Önerimiz, tarımsal üretimin sürdürebilirliği için iklim değişikliği ve küresel ısınma konusunda gerekli adımların atılması gerekiyor. 45 yıldır bu sektörün içerisindeyim ve her defasında ülkemizin tarım ülkesi olduğunu söylüyorum. Küresel iklim krizinden en çok etkilenen ülkeler arasındayız. Ülkemizin tarım toprakları çok ciddi şekilde kuraklık ile boğuşuyor. Tarım ürünlerimiz, üretim süreçleri ve iklime ayak uyduracak şekilde planlanmalı ve hazırlıklı olunmalıdır. Az su ile daha çok verim alabileceğimiz ürünleri tercih etmeliyiz. Yağmur suyunu toplayıp, tutup yağmur hasadı yapmamız gerekiyor. Çünkü ülke olarak artık su fakiri bir ülkeyiz.”
“Daha fazla tarıma yönelmeli ve üretmeliyiz”
Mehmet Reis yapılması gerekenler konusundaki önerilerini şöyle sürdürdü: “Ekonomik refaha ulaşmak ve enflasyonu düşürmek istiyorsak daha fazla tarıma yönelmeli ve üretmeliyiz. Gelişmiş ülkelere baktığımızda ABD, Almanya ve Hollanda gibi ülkeler tarıma önem veren ülkelerdir. Hollanda dünyada bitkisel üretimde birinci ve hayvansal üretimde ise üçüncü sıradadır. Konya kadar yüzölçümü ve 17 milyon nüfusu ile bunu başarıyor. Ülkemiz coğrafi konumu gereği tarımsal olarak çok zengin topraklara sahip, eğer tarımsal modernizasyon uygulamalarını ve teknolojiyi daha yaygın kullanırsak, planlı üretim yapabilirsek, çevre ve tarımsal kaynakları koruyarak en yüksek verimi almış oluruz. Kayıp ve israfı da azaltarak dünyanın sayılı tarım ülkelerinden birisi olabiliriz.”