Natali Yeres, Üsküdar İletişim’de sanat yönetmenliğini anlattı
07.01.2020 09:57

Natali Yeres, Üsküdar İletişim’de sanat yönetmenliğini anlattı


Haber - Fotoğraf: Emre Sertdemir

Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nün düzenlediği Sinema Kulübü’nün de paydaşı olduğu Sinema Atölyesi’nin ilk konuğu birçok yerli film ve dizide sanat yönetmeni olarak çalışan Natali Yeres oldu. Yeres, söyleşide sanat yönetmenliğine dair bilgi ve birikimlerini paylaştı.

Söyleşiye Yiğit Özgür’ün sanat yönetmenliğine dair çizdiği bir karikatürle esprili bir şekilde başlayan Yeres; “Sanat yönetmenliği Türkiye’de geç keşfedilen bir alan” dedi. Yeres, “Sanat yönetmeni nedir sizce? Ne yapar?” sorusunu “Bir filmin görsel kimliğini oluşturan kişi sanat yönetmenidir” diyerek cevapladı. Yeres, “Kafası karışık bir branş benim branşım. Tabii ki siz bu bölümde okuyorsunuz biliyorsunuz. Sinema sektöründeki bazı meslektaşlarımız bile bilmiyor sanat yönetmenliğini” dedi. Yeres, sanat yönetmenliğinin Georges Méliès ve Alice Guy Blaché’yle birlikte başladığını, ancak Blaché’ın kadın olmasından ötürü tarih yazımında dışlandığının altını çizdi. Yeres, Blaché’ın dünyanın ilk kadın yönetmeni ve sinemada feminist akımın öncüsü olduğunu aktardı. Türkiye’de ise sanat yönetmenliğinin sağlamlaşan bir birim olmasının yönetmen sinemasının gelişimi ve çoklu kanallarla birlikte ekipleşme ve branşlaşmanın yerlerini almasıyla mümkün olduğunu belirtti. Yeres, “1980’lerde ülkedeki değişim rüzgârları ve bağımsız filmlerle birlikte yerleşik bir birim haline geldi sanat yönetmenliği. Yerleşik bir birim olarak yer alması, Atıf Yılmaz gibi önemli yönetmenlerin katkısıyla olmuştur“ dedi.

“Sanat yönetmenliğinin bir matematiği var”

“Dramaturji tiyatroda Antik Yunan’da başlayan serüvenine sinemada da devam etmiştir. Sinemada alt metin okumaları dramaturjiyle yapılır. Karakterin ekonomik durumu, hobileri fobileri, nasıl giyindiği, kısaca karakterin nasıl şekillendiğinden o filmin renginin ne olacağına kadar dramaturji karar verir. Sanat yönetmenliğinin bir matematiği vardır ve bu da dramaturjiyle başlar. Tabii bir filmde her şeyin başı, filmin estetik ve mekanik kurgusunu yapan yönetmendir. Ben yönetmenin gördüğü düşü görmeliyim. Egolardan sıyrılmak zorundayım ve yönetmenle aynı rüyayı görmeye çalışmalıyım” diyerek filmin bir ekip çalışması olduğunu belirtti. Yeres, “Filmin kahramanı yönetmen ve biz hepimiz yönetmenin hizmetinde olmalıyız ki bir ekip olabilelim” sözleriyle konuşmasına devam etti.

“Renkler alt metin yaratır ve seyircinin bilincini tetikler”

Yeres, sanat yönetmenliğinin önemli bir parçası olan renklerden ve renk psikolojisinden bahsetti. “Her filmin bir rengi vardır. Siyah beyaz filmin bile bir rengi vardır. Renk üzerine evrensel gerçekler vardır.” Renk kullanımında kültürel farklılıklara da dikkat etmemiz gerektiğini belirten Yeres, “Yaptığınız işleri evrensel yapmak isteyip lokal şeyler kullanırsanız yaptığınız iş evrensel olmaz” dedi. Renk kullanımında sinemanın en iyi örneklerinden Kieslowśki’nin Üç Renk serisi ile Wes Anderson ve Tim Burton filmlerinden söz etti. Kieslowśki’nin Üç Renk: Mavi filminin dramaturjik alt metne uygun olarak soğuk soluk mavinin dramatik hüzünlü bir hikaye ortaya çıkardığından söz etti. Renklerin anlamları üzerinde de duran Yeres, renkleri kullanırken ana renkler, ara renkler ve tamamlayıcı renkler ayrımına dikkat edilmesi gerektiğini dile getirdi.

“Gerçek olan her zaman inandırıcı olmuyor”

“Gerçek olan her zaman inandırıcı olmuyor” sözleriyle sinemada gerçeklik ve sanat yönetmenliği ilişkisi üzerinde duran Yeres, “Dolayısıyla yeniden kurgulamak gerekiyor. Bizim işimiz “mış” gibi yapmak. Hayatta gerçek olan kişi sinemanın gerçekliğine uymayabiliyor. Örnek olarak, Derviş Zaim’in Nokta filmini tuz gölünde çektik. Köyleri gezip malzeme topladım. Çok yakında bir köye gittim. Bildiğimiz bir köy evi. Eve bir girdim, kristal avize, küçük plazma ekran, oymalı koltuklar… Dışarıdan o ev öyle gözükmüyor. Ama içi öyle. Ben onu olduğu gibi çeksem inandırıcı olur mu? Kurmaca filmde bir gerçeklik yaratmak gerekiyor” dedi.

Öğrencilerden gelen soruları yanıtlayarak devam eden Yeres, sanat yönetmeninin bir ekiple beraber çalıştığını, bu ekibin projeye göre küçük veya büyük olduğunu, bu ekibin de projeye göre seçilmesi gerektiğini söyledi. Sanat yönetmeninin sahneleri en küçük ayrıntısına kadar detaylandırdığını dramaturjik çözümlemeye göre sahne tasarımını yönettiğini aktardı. Sanat yönetmeninin projeye göre kendisini geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Yeres, Nokta filmine başladığında hat sanatıyla ilgili bilgisinin olmadığını, bu nedenle de hat ustalarıyla görüşerek, bu konuda kitaplardan yardım alarak bu açığını kapattığını ve kendisini yenilediğini söyledi. Dramaturji bilmenin sanat yönetmenliği açısından çok önemli olduğunun tekrar tekrar altını çizen Yeres, “filmin ruhunu yaratan ışıktır” sözleriyle ışık bilgisinin önemini vurguladı. Yeres, iyi bir görsel yönetmenlik için mimari, sanat akımları ve tabloları bilmenin de bütüncül bir sanat anlayışına sahip olmak açısından önemli olduğunu söyledi.