Fakülte seminerinde Kıbrıs Türk medyası konuşuldu
26.11.2019 18:45

Fakülte seminerinde Kıbrıs Türk medyası konuşuldu


Haber-Fotoğraf: Ömer Karaoğlu

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenli olarak gerçekleştirdiği fakülte seminerlerinde bu hafta Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Eren Ekin Ercan “Kıbrıs Türk Basını Üzerine Bir İnceleme” başlıklı çalışmasını dinleyicilerle paylaştı. 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenlerinin alanlarında gerçekleştirdikleri çalışmalarını paylaştıkları fakülte seminerlerinin üçüncüsü Dr. Öğr. Üyesi Eren Ekin Ercan’ın anlatımıyla 25 Kasım Pazartesi günü saat 16.00’da İletişim Fakültesi GDB 302 No’lu derslikte gerçekleştirildi. Seminerde Dr. Ercan doktora tezinin uzantısı olarak Kıbrıs Türk basını üzerine yaptığı araştırmasında Kıbrıs Türk basının durumuna ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Kıbrıs Türk toplumunda milliyetçiliğin yükselmesinde üç önemli kırılma noktası olduğunu aktaran Ercan, bunlardan ilkinin 1878 Berlin Konferansı olduğunu ifade etti. Bunun ise tarihte en önemli etkisinin Kıbrıs Türklerinin Osmanlı tarafından terk edilişinde oluşan içsel baskı ve öfkenin Jön Türkler muhalefetinde tam bir örtüşme, özdeşleşme yaşaması olduğuna dikkat çekti. İkinci kırılma noktası olarak; Ada’nın ilhakıyla başlayan ve 1. Dünya Savaşı’yla devam eden sürecin Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan ayrı ele alınamayacağını dile getiren Ercan, özellikle 1914-1922 tarihleri arasında Kıbrıs Türklerinin siyasal ve varoluşsal anlamda içine düştükleri sıkıntıların, Kurtuluş Savaşıyla bir coşkulanıma kavuştuğunu sözlerine ekledi.  Ercan üçüncü önemli tarihsel kırılmanın ise 1958 yılında gerçekleşen “Ya Taksim Ya Ölüm” mitingleri olduğuna dikkat çekti. 

“Demografik düzeyde baktığımızda kadın muhabir sayısı iyi bir düzeyde”

Çalışmanın yapıldığı dönemde Kuzey Kıbrıs’ta yayımlanmakta olan 19 gazetenin 15’i ile görüştüğünü vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Ercan, bunun yanı sıra iki kamu basın kurumu, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ve KKTC Medya Etik Kurulu’ndan da görüş aldığını söyledi. Bu gazetelerde çalışan 104 gazeteciyle anket, üst editoryal kadrolarda bulunan gazetecilerle de derinlemesine görüşme yaptığını ifade eden Ercan sözlerine şöyle devam etti: “Demografik düzeyde baktığımızda, KKTC basını niceliksel anlamda iyi bir kadın muhabir oranına sahip. Muhabirlerin yüzde 50’si kadın ama editoryal düzeyde hiç kadın yok. Yöneticilerin hepsi erkek gazetecilerden oluşuyor. Diğer bir deyişle, gazetelerin yönetimi erkek gazetecilerce yürütülüyor. Bu durumun nedeni de öncelikle tarihsel. Kıbrıs Türk basınında pek çok meslekte gibi gazetecilik mesleğine de kadınlar sonradan katılmışlardır. Bu da tarihsel bir kalıtımın kurumsal ve kültürel sonucu olarak günümüzde yansımalarını buluyor.” 

“Gazeteler satılmamasına rağmen gazete sayısı fazla”

Araştırmasında dava gazeteciliğinin güncel durumunu da sorgulayan Dr. Öğr. Üyesi Ercan, “Gazetecilere ‘dava gazeteciliği devam ediyor mu?’ diye sorduğumda özellikle kadın gazetecilerin yarısından çoğu dava gazeteciliğinin devam ettiğini söylüyor. Erkek gazetecilerde ise bu oran daha düşük kalıyor. Bu sonuç kadınların mesleğe erkeklerden sonra katılmalarından dolayı ortaya çıkıyor” dedi. Elde ettiği bulgular ışığında haberlerde barış gazeteciliği vurgusu yapıldığını da ortaya koyan Ercan, anket çalışmasına ilişkin sonuçların bu görüşü destekler nitelikte olduğunu ifade etti. Kıbrıs Türk basınının genel özelliklerine de değinen Dr. Eren Ekin Ercan durumu şu şekilde özetledi: “Kıbrıs’ta çıkan gazeteler tirajları çok yüksek olmamasına rağmen reklam geliri ile ayakta durmayı başarıyor. Aslında bu bir anlamda basın yoluyla kamuoyu gücünün siyasiler üzerinde sermaye odaklı bir baskı oluşturduğu baskı anlamına geliyor. Çünkü tiraj olmamasına rağmen gazete sayıları niceliksel olarak KKTC'de çok fazla. Siyasiler eskiye nazaran basından daha çok çekiniyorlar ve medya kuruluşlarıyla ilişkilerini iyi tutmaya çalışıyorlar. Bunun en temel sebebi de basının tamamen sermayedarların elinde olması. Ancak buna paralel olarak gazete patronlarından ve kurum dışından gelen baskılar basın çalışanlarını etkiliyor ve tüm bu süreç otosansür uygulanması ile sonuçlanıyor. Basın alanında dünya genelinde yaşanan olumsuz değişimler KKTC basınında da önemli ölçüde görülüyor.” 

“Ajansa bağlı habercilik gazeteciliği öldürüyor”

Kıbrıs basınının haber açısından Türk Ajansı Kıbrıs'a (TAK) bağlı olduğunu ve düşük tirajların ajanslara olan bağımlılığı arttırdığını dile getiren Dr. Ercan, “KKTC’de 30 sayfalık gazete çıkaran bir kurum tek bir muhabir ile idare edilebiliyor. Bir muhabirin o kadar sayfayı doldurabilmesi için ajanslardan haber alması zorunlu hale geliyor. Kıbrıs’ta her sermayedarın bir gazete çıkarmaya çalışması da büyük problemlere neden oluyor. Günlük tirajı 200-500 arasında olan gazeteler dahi var ve bu gazeteler az çalışanla faaliyetlerini sürdürmeye çalışıyor. Tüm bunlar ajansa bağlı gazetecilik yapılmasına neden oluyor ve geleneksel anlamıyla gazeteciliği öldürüyor.”

“Haberlerde ayrımcı ve cinsiyetçi bir dil var”

Haberlerde ayrımcı ve cinsiyetçi bir dil kullanıldığını da ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Ercan, “Araştırmam sonucunda haberlerde dikkat edilmesi gereken bazı etik değerlere ilişkin sorunlar olduğu da ortaya çıkıyor. Haberlerde büyük oranda ayrımcı ve cinsiyetçi bir dil kullanılmasının yanı sıra kişilerin özel yaşamlarına yönelik müdahaleler de yapılmakta. Görüşme yaptığım gazeteciler kişilerin özel yaşamlarına saygı gösterdiklerini ifade etmiş olsalar da ortada böyle olumlu bir tablo yok” diyerek tespitlerini dinleyiciler ile paylaştı. Fakülte semineri dinleyicilerden gelen soruların cevaplanmasının ardından son buldu.