Gazeteci Damla Bürçeler: Eğer oradaysanız, o mikrofonu uzattıysanız devamını da getireceksiniz
16.04.2023 11:40

Gazeteci Damla Bürçeler: Eğer oradaysanız, o mikrofonu uzattıysanız devamını da getireceksiniz


Röportaj: Ezgi Ceren Kılıç

“Asrın felaketi” diye nitelendirilen, Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen depremlerin ardından bölgede yaralar sarılmaya başlanmış olsa da, depremin hem toplumsal hem de psikolojik izleri uzun süre silinmeyecek. Her afette, her olayda olduğu gibi tüm ülkeyi etkileyen bu depremde de görevlerini hassasiyetle sürdüren gazeteciler var. TRT Haber muhabiri Damla Bürçeler, birçok savaş ve afette gazetecilik görevini büyük bir titizlikle yaptı. Bilim insanları gibi o da yaşanan bu depremi ‘benzerine rastlanmamış felaket’ olarak anlatıyor. Bu tür olaylarda psikolojik sonuçların belki on yıl sonra ortaya çıkacağını dile getiren deneyimli gazeteci Damla Bürçeler, halen deprem bölgesinde haber peşinde olmasına rağmen röportaj talebimizi kırmadı.  

‘Depremi unutamıyorum, korkudan titriyorum’ diyen bir kız çocuğumuz vardı. Deprem bölgesinde psikolojik yardım yeterli mi?

Bu tür büyük olaylarda acılar, travmatik etkiler sonradan ortaya çıkar. Belki 10 yıl sonra. Şu anki destekler elbette önemli. Onların yalnız kalmaması, alıştıkları düzende akışta kalabilmeleri, çocuk olmanın getirdiklerini devam ettirebilmeleri çok değerli. Burada aile fertleri, çevre de çok önemli. Ne kadar psikososyal destek sağlanırsa sağlansın çevresinde habercisinden, komşusuna sürekli bir felaketten bahsedilirse o şefkat elinin çok da bir faydası olmayacaktır.

Sahada uzun süre görev aldınız ve dünyanın dört bir yanından depremzedeler için yardım yağdı. Yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştı mı ve devletin yardımları yeterli miydi?

On bir il. Düşünün ki, Portekiz’in nüfusu kadar bir ülke. Birleşmiş Milletler’den bir yetkiliye böyle bir afet sizin ülkenizde olsa ne kadar sürede müdahale edilirdi diye sorulduğunda en az bir hafta diye cevap verdi. Bazı gerçekleri gözardı etmemek gerek, siyasetin dışına çıkıp insani düşünmek gerek. Düşünün ki bir ülkedeki 11 ilin altyapısı çöktü. Orada yaşayan UMKE’si, polisi, askeri, devlet kurumları her biri depremzede oldu. Yollar kapandı, yıkıldı. Anında yetişmek mümkün olmadı evet. Sonrasındaysa vicdani duygularla Türkiye’nin dört bir yanından herkes kendi imkânlarıyla yardım götürmeye çalıştı. Bu trafiği alt üst etti. Dağıtımı zorlaştırdı. Her ne olursa olsun bu tür olaylarda bir elden yardım ulaştırmak daha mantıklı ve doğru olacaktır.

Kahramanmaraş’ta İnşaat Mühendisleri Odası binası hariç, çevresindeki binalara baktığımızda neredeyse tamamının yıkıldığını gördük. Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında, bizi öldüren kader mi?

Deprem değil de binalar öldürür diyoruz ya, evet öyle. Sağlam temelsiz, az malzeme çok daire, az masraf çok kâr düşüncesi öldürdü bizi.

Deprem bölgesinde birçok artçı depreme şahit oldunuz. O anları hep beraber yaşadık. Neler hissettiğiniz?

Binlerce artçı. Her biri o anları tekrar yaşattı insanlara. Bir travma bu. Çadırkentteydik, birinde bir aileyle oturuyorduk. Meltem diye bir kızımız bebeğini uyutmak için çadıra girdi, o anda sarsıntı oldu Hatay’da. Meltemin o anki telaşı, korkusu, bebeği anneannesi aldı Meltem çadırdan fırladı nefes nefese kendine gelemedi uzun süre. Bunun geçmesi zaman alacak, belki geçmeyecek, ciddi bir destek lazım. Ben de deprem bölgesinde yaşıyorum İzmir’de. Her günümüz korku, sıra ne zaman buraya gelecek korkusu. Uzun süre eve giremedim. Yalnız kalamadım. Orada da zaten uzun süre arabada yattık. Otele girme fikrine uzun süre yaklaşamadık. Her birimiz için travma bu, uzun süre destek almamız gereken.

Depremzedelerin sorunlarını ekrana yansıtmayan, konuşmak isteyen depremzedelerden uzaklaşan televizyoncular oldu. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu habercilik etiğine uygun bir hareket mi? 

Habercilik etiği nedir? Gördüğünü aktarmak mı? Çalıştığın kurumun ilkelerine göre hareket etmek mi? Orada çalışan her bir meslektaşımın temsil ettiği bir de logo vardı. Her kurumun ilkesi farklı. Burada dikkat etmeniz gereken kişi değil, temsil ettiği logo. Eğer ki o anda yayındaysanız, bir depremzede gelip dert anlatıyorsa dinleyeceksiniz, kesmeyeceksiniz elbette. Önce insan sonra gazeteci. Adım atamadığınız her durumda insanlığınız devreye girecek. Eğer oradaysanız, o mikrofonu uzattıysanız devamını da getireceksiniz.

Depremde hayatını kaybeden kişilerin aileleri ile oturup kalktınız, destek oldunuz, ağladınız, bu büyük acıya şahit olmak sizi zorladı mı bir gazeteci olarak?

Ben çok şeye şahit oldum. Bir iç savaş iki ülke savaşı, yangınlar, harekâtlar… Her birinde binlerce acıya tanık oldum. Bu farklıydı. Bu felaketin yaşandığı bölgeler bir kere benim gazeteciliği öğrendiğim yer…