Yasemin Küçükcicibıyık: Gazetecilik eril kodlara sahip bir meslek
Haber Üsküdar – Beril Edalı
Üsküdar İletişim’de Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından verilen Yerel Gazetecilik dersi kapsamında yerel medyada çalışan kadın gazetecilerle röportajlar gerçekleştirdik. Ben de sorularımı Karaman’da çalışan kadın gazeteci Yasemin Küçükcicibıyık’a yönelttim.
Bize kendinizi tanıtabilir mısınız?
Ben Yasemin Küçükcicibıyık. 1975 yılında Berlin'de doğdum. Evli bir çocuk annesiyim. Liseden mezun olduğum yıl olan 1993’te Karaman'da Uyanış gazetesi bünyesinde yerel radyoda program sunucusu olarak yayıncılık sektöründe işe başladım. Daha sonra yerel televizyon kanallarında haber spikerliği ve muhabirlik yaptım. Aynı sektörde 30 yıldır çalışıyorum. Halen aynı kurumun gazetesinde muhabir ve köşe yazarı olarak çalışmaktayım.
Yaşadığınız şehirde kadın gazeteci olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
1990'lı yılların Anadolu kentlerine dönüp baktığımızda medya sektöründe topuklu ayakkabı seslerinin cılız kaldığını görürüz. Ben mesleğe başladığım yıl kadın gazeteci sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Gazetecilik eril kodlara sahip bir meslekti. Halen de öyle diyebiliriz. Her iş kolunda olduğu gibi gazetecilik mesleğinde de cinsiyet eşitsizliği yaşanıyor elbette... Burada kişinin kendi gayreti, azmi ve disiplini devreye giriyor. Yaptığınız işte bir iz bırakmak ve başarılı olmak için bence erkek olmaya gerek yok.
Yerel haber kaynaklarıyla ilişkileriniz nasıl? İletişim kurmak kolay mı zor mu sizin için?
Haber kaynaklarıyla iletişim kurmakta hiçbir zaman zorlanmadım. İş disiplininiz, mesleki ahlâk ve nezaket kuralları çerçevesinde, ne istediğinizi bilmek ve kendinizi doğru ifade edebilmek başarılı bir iletişimin önemli sacayaklarıdır. İletişime geçmeden önce ödevime mutlaka çalışırım, soracağım soruları özenle hazırlarım. Çünkü bazen sorunun kendisi alacağınız cevaptan daha önemli olabilir.
Şehrinizde sizin dışınızda kaç kadın gazeteci var? Oransal olarak gazetecilerin yüzde kaçı kadın gazetecidir?
Düşük bir rakam. Yaklaşık yüzde 20 diyebilirim.
Şehrinizdeki gazeteci meslek örgütlerine, örneğin gazeteciler cemiyetine üye misiniz? Bu meslek örgütlerinde kadın gazeteciler yeterince temsil ediliyor mu? Bu örgütler kadın gazetecilerin yaşadıkları sorunlarla ilgili çalışma yapıyorlar mı? Bir sorun yaşadığınızda size destek oluyorlar mı?
Evet, Gazeteciler Cemiyeti üyesiyim. Açıkçası kadın gazetecilere yeterince alan açamadığımızı düşünüyorum. Kadın meslektaşlarımın verdiği mücadeleyi ve emeği çok kıymetli görüyorum. Medyada kadının yeri ve mücadelesi yeterince ilgi gören bir konu değil maalesef...
Çalıştığınız medya kuruluşunda kadın gazetecilerle erkek gazeteciler arasında ücret farklılığı var mı? Yoksa eşit işe eşit ücret ilkesi mi geçerli?
Karaman'ın 56 yıllık köklü bir basın kuruluşu olan Uyanış gazetesinde çalışıyorum. Çalışanların her türlü hakları gözetilmekte ve eşit işe eşit ücret almaktadırlar.
Genel olarak bir değerlendirme yaparsanız, Türkiye’de kadın gazeteci olmak zor mu kolay mı?
Tam olarak genel bir değerlendirme yapamayabilirim. Yani şöyle, ‘zor’ kavramı kime ve neye göre? Kendi algımdan ve bilgimden size şunları söyleyebilirim; Bu meslekte bilgi birikiminizi sürekli ve ciddiyetle artırmanız gerekiyor. Sabırlı olmanız gerekiyor, bir tutam da öğrenme inadı gerekiyor. Önce kendinizi tanımanız gerekiyor. Kendinizle uğraşmanız gerekiyor. Aksi durumda her şey sıradan, sığ ve yavan kalıyor. Mesleğinizde bir iz bırakmak aslında bu hayata bir iz bırakmak demek. Elbette zorluklar olacak. Başa çıkabilmenin yollarını ararken elbette hatalarımız da olacak. Ama bu arayışlar zihnimizi diri tutan bir keşif yolculuğudur. Eğer keşif yolculuğumuzdaki bu mücadele bizi bir adım ötesine taşıyabiliyor, bir farkındalık oluşturup geliştiriyorsa ne mutlu bize... Bu keşif kimileri için kolay, kimileri için zor olabilir. Payıma düşen o zorlukları ben de yaşadım elbette... Sonuç olarak öğrenmenin tadını çıkardım. Aydınlandım, aydınlatmaya çalıştım. Bütün bunları yaparken mesleğimi kadın erkek yarışı haline getirmek hiçbir zaman aklımın ucundan bile geçmedi. Sadece yaptığım işe, haberime odaklanıp bir önceki işimden daha iyisini yapmak için kendimle uğraştım, kendimle yarıştım diyebilirim. İşiniz ne olursa olsun insanın kendisiyle olan yarışı ve uğraşı hayata karşı direncini artıran bir eylem ve bu son derece kıymetli bir eylem.
Son olarak, eklemek istediğiniz başka bir husus var mıdır?
Son olarak şunu söylemek isterim; Atalarımız, ‘Emek olmadan yemek olmaz’ diye ne güzel söylemiş! Bu hayatta hiçbir şey kolay kazanılmıyor. O nedenle içinde bulunduğumuz şartlar ve imkânlar ne olursa olsun tutkumuzu ve ‘daha iyisini yapma’ ruhumuzu kaybetmeyelim. O ruhu, bilimin ışığıyla besleyen siz değerli genç meslektaşlarımıza ve bilim insanlarımıza teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.