Suça sürüklenen çocuk sayısı yüz binin üzerinde
Haber Üsküdar - Hande ŞAHİN
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2017 yılında 107 bin 984 çocuk suça sürüklenmiş durumda. Veriler, herhangi bir nedenle güvenlik kurumlarına gelen çocuk sayısının 2016 yılına göre binde 5 artarak 335 bin 242’ye ulaştığını gösteriyor.
Güvenlik birimlerine gelen ya da getirilen çocukların yüzde 66’sı erkek, yüzde 34’ü de kız çocuklarından oluşuyor. Verilere göre, çocuklar güvenlik kurumlarına en çok mağdur olarak geliyor. Mağdur kimliğiyle gelenlerin oranı yüzde 46,2. Bu oranı yüzde 32,2 ile suça sürüklenenler, yüzde 13.7 ile bilgisine başvurulanlar, yüzde 3,4 ile hakkında kayıp başvurusu yapılanlar izliyor.
Yaralama isnadı ilk sırada
Suça sürüklenen çocukların yüzde 34,4’ü yaralama isnadıyla güvenlik kurumlarına getirilmiş. Bu suç isnadını yüzde 24,8 ile hırsızlık, yüzde 6,6 ile pasaport kanununa muhalefet, yüzde 6,2 ile uyuşturucu madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 3,9’u ise mala zarar vermek izliyor.
66 bin 321 çocuk adli birimlere sevk edildi
Suça sürüklenme nedeniyle güvenlik birimlerine getirilen çocukların yüzde 57,6’sı adli birimlere sevk edilirken, yüzde 36’sı ailesine teslim edildi. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün resmi verilerine göre, Türkiye’de Mart 2019 itibariyle 7 çocuk kapalı ceza infaz kurumu ve 5 çocuk eğitim evi bulunuyor. Eskiden ıslah evleri adı altında faaliyet gösteren eğitim evlerinde 12 ile 18 yaşları arasındaki hükümlü çocuklar, kapalı ceza infaz kurumlarında ise mahkemelerce tutuklanıp yargılamaları devam eden çocuklar barındırılıyor. Çocukların kaldığı kapalı ceza infaz kurumları Ankara, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri ve Tarsus’ta yer alıyor. Eğitim evleri ise İzmir’de üç, İstanbul, Ankara ve Elazığ’da birer tane.
TÜİK’in 2018 yılı sonunda yayımladığı 2017 yılı Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri’ne göre hükümlü olarak ceza infaz kurumuna girdiği anda yaşa göre çocuk (12-17 yaş grubu) olanların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 109,4 artarak 2 bin 56’ya ulaştı. Suç işlediği andaki yaşı çocuk yaşta olanların sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 28,3 artışla 11 bin 805 oldu.
Aysun Özdemir: Her çocuğun farklı bir hikâyesi var
Uzun bir zaman boyunca İstanbul Ümraniye’de bulunan eğitim evindeki iş atölyelerinden birinde resim öğretmeni olarak görev yapmış olan Aysun Özdemir, bizimle deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştı. Suça sürüklenen çocukların topluma kazandırılması gerektiğini ifade eden Aysun öğretmen, eğitim evine getirilen her suça sürüklenmiş çocuğun farklı bir hikayesi olduğunu söylüyor.
Genellikle hangi suçlardan ağırlıklı olarak ceza alan çocuklar vardı çalıştığın eğitim evinde?
Daha çok gasp ve hırsızlık suçundan ceza alan çocuklar vardı ama bunlara uyuşturucu ve tecavüz suçları da ekleniyordu.
Buradaki çocuklar eğitim hayatına nasıl devam ediyorlardı?
Çocukların geneli okulu bırakmış oluyordu. Ama okuyan çocukların da iyi hal durumlarına göre değişiyordu, iyi hali olanlar cezaevi idaresinin de uygun görmesi şartıyla okuluna gidip gelebiliyordu fakat suç işlerlerse iyi hali kalkıp okula gitmesi yasaklanıyordu.
Onlar için vakit geçirebilecekleri ne gibi faaliyetler düzenleniyordu?
Dikiş, resim, müzik, bilgisayar, diksiyon gibi kurslar veriliyordu. Folklor ve tiyatro dersleri de bunlar arasındaydı. Ama bazen kurumun kendi içinde düzenlediği, çocukların zaman geçirmesini sağlayacak başka etkinlikler de oluyordu.
Buraya gelen çocukların psikolojileri nasıl oluyordu?
Çocuktan çocuğa bu durum biraz değişkenlik gösteriyordu aslında ama genelde ailedeki problemler yüzünden suç işliyorlardı. Bu da bir çocuk için değil yetişkin bir birey için bile yıkıcı bir şey. Bu yüzden çok da iyi olduklarını söyleyemem.
Görüş günleri haftada kaç gün oluyordu? Sadece aileleri mi kabul ediliyordu?
Genelde haftada bir kez aileleri ile görüşmeleri oluyordu ama isimlerini yazdırdıkları üç kişiyle daha görüşme hakları oluyordu. Çoğunlukla bunlar arkadaşlarıydı, fakat o üç kişiyle görüşme süresinin daha az tutulduğunu hatırlıyorum.
Ailelerle bağlantınız oluyor muydu?
Evet oluyordu, çünkü çocukların bütün aile bilgileri elimizde bulunuyordu. Hatta çocuğun çıkışı geldiğinde kime teslim edileceği kurum tarafından belirleniyordu. Diyelim ki çocuğun annesinde bir problem görüldüyse çıkışında ablasına teslim ediliyordu.
Çocuklarla ne kadar zaman geçiriyordunuz?
Haftada dört gün onlarla birlikteydim. Çalıştığım günlerde sabah sekizden akşam dörde kadar beraber çalışıyorduk.