Talip Kul: Sosyal medya tartışmasız en etkili mecra
02.12.2019 10:59

Talip Kul: Sosyal medya tartışmasız en etkili mecra


Haber Üsküdar - Sefa Gül

Sosyal medya günümüzde çok önemli bir hale geldi. Sosyal medya uzmanlığı da artık yeni ve önemli mesleklerden birisi haline geldi. Biz de sosyal medya uzmanlığını düşünenlere yardımcı olalım diye TürkMedya Dijital'de sosyal medya uzmanı olarak çalışan Talip Kul ile konuştuk.

Kendinizden biraz bahseder misiniz?

4 Haziran 1993 Van doğumluyum. Liseyi memleketimde tamamladıktan sonra televizyonculuk hayalimi gerçekleştirmek adına Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema bölümünde eğitim hayatıma devam ettim. Şu anda TürkMedya Dijital’de Star gazetesi başta olmak üzere birçok markanın sosyal medya editörlüğünü yapmaktayım.

Yaptığınız işte alınan eğitim mi yoksa sektörde çalışmak mı daha öğreticidir?

İletişim fakülteleri – en azından benim gittiğim dönemde- pratik yapmaya çok elverişli mekânlar değil. Daha çok akademisyen yetiştirmek için teoriler anlatılır. Müfredat böyledir çünkü. Ancak gözardı edilmemesi gereken bir durum var; eğitim insanın ufkunu açar, vizyonunu genişletir, daha farklı ve yaratıcı düşünmesini sağlar. Sektörde böyle bir imkânla  karşılaşamayabilirsiniz. Çift kanatla uçmak gerek. Hem eğitime hakkıyla ağırlık verilmeli hem de sektörde meslek büyüklerinin yanında bir şeyler yapıp, öğrenmek gerekir.

Medya sektöründe en etkili iletişim mecrası sizce hangisi?

Genel anlamda bakıldığında şu an tartışmasız en etkili mecra dijital medya tabii. Ancak kuşaklara göre mecraların etkileri değişiyor. Son yıllarda internetin kolay erişilebilir bir hal alması ve mobil cihazların yaygınlaşmasıyla beraber dijital medya önlenemez bir yükselişe geçti. Artık 'Baby Boomers' olarak tanımlanan kuşak dahi akıllı telefonsuz hareket edemez hale geldi. Her yerde, her an her şeyden haberdar olmak mümkün. Özellikle verilerimizin toplanmasıyla birlikte –bunu kesinlikle tasvip etmiyorum ancak el mecbur bilgilerimiz ellerine geçiyor- kitlelere uygun içerikler çok daha kolay servis edilir oldu. Reklamverenler açısından da en cazip alan dijital medya.

Gazeteler ajans haberciliğine önem verip, sadece yorumda farklılaşınca ne yazık ki eskiye nazaran etkileri çok sınırlı hale geldi. Artık yılda bir ya da iki gazetenin sansasyonel manşeti gündemi işgal ediyor. Halbuki bu mecralar muhabir istihdam etseler ve matbudaki (basılı gazetedeki) özel yayınları hemen dijitale vermeseler yine adından söz ettirirler. Tiraj rakamlarının da çok tartışmalı olduğunu belirtmek gerek.

Televizyonda bir birim reytingin karşılığı yanlış hatırlamıyorsam 750 binden 500 bin dolaylarına düşmüş durumda, fakat buna rağmen TV hâlâ etkili bir mecra. Toplum mühendisliği için, kamu diplomasisi için, reklamveren için belli bir zamana kadar etkisini sürdürecek. Akıllı TV’lerin kullanım şekillerinin farklılaşması TV’leri de değiştirecek, değişemeyenler ne yazık ki tarih olacak.

Bu sektörün dezavantajları nelerdir?

Çalıştığınız kuruma ve bölüme göre bu durum değişiklik gösterir. Ekseriyetle resmî tatillerde çalışmak gibi bir durum söz konusu oluyor. Gündeme bağlı olarak yıllık izin dahi yapmamanız istenebiliyor. Örneğin Suriye’ye yapılan harekâtlar, seçimler vs. birçok arkadaşımızın planlarının değişmesine neden oldu. Eğer 212’ye tabi olursanız maaşınızı ay başında peşin alırsınız ve yıllık izniniz bir senenizi tamamlamanızla birlikte 14 gün yerine 30 gün olur. Tabii bu imkânı işverenler artık yeni çalışanlara çok nadir sağlıyor. Yoğun bir tempoya rağmen haftalık izinler genelde bir gün. Evet, taş taşımıyoruz ama zihin yoruyoruz, fikir işçiliği yapıyoruz. Bu da diğer sıkıntılı olaylardan biri.

Bu sektörün istihdam sağladığı yerler neresi?

Televizyonlar, gazeteler, dergiler, reklam ajansları, dijital ajanslar, PR ajansları, kurumsal iletişim ofisleri ve daha birçok alanda iletişim mezunları istihdam ediliyor.

Medya sektöründe çalışanlar hak ettikleri ücreti alıyor mu?

Çalıştığınız kuruma ve niteliklerinize bağlı olarak bu durum değişir. Mükemmel bir eleman dahi olsanız düşük bir rakama çalışmaya mahkûm olabilirsiniz, ancak ağzınız laf yapıyorsa ve bir işten anlamıyorsanız o mükemmel insandan daha iyi şartlarda çalışıp, daha ballı bir maaşa da sahip olabilirsiniz. Her sektörde olduğu gibi medyada da liyakat çok gözetilmiyor, çalışan haklarına gerekli ehemmiyet gösterilmiyor. Bundaki ana faktör iletişim fakültelerinden arzın çok fazla olması. Her yıl bu okullardan binlerce öğrenci mezun oluyor. İşverenler için bu durum çok avantajlı. Asgari ücrete ya da onun biraz üstündeki bir rakama yeni mezunlar çalıştırılıyor ve durum yıllar geçse de değişmiyor. Hani itiraz etseniz, 'Maaşıma zam yok mu' deseniz, çok rahatlıkla kapı gösterilebiliyor. Çünkü iş arayan yüzlerce, binlerce insan var. Onlardan biri kısa sürede yetiştirilip işbaşı yaptırılabilir. Bu ucuz iş gücü beraberinde sektörün merdivenaltı kalitesine inmesine sebep oluyor tabii. İki kelimeyi bir araya getiremeyen insanlar bir anda editör, muhabir vs. olup, piyasaya çıkabiliyor. Tabii her işletme yukarıda bahsettiğim gibi değil. İyi niteliklere sahip çalışanların el üstünde tutulduğu saygın kurumlar da yok değil.

İnternette fenomen olan kişilerin sosyal medya uzmanlığı yapmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu insanların profilleri reklam mecrası olarak kullanılabilir ancak sosyal medya uzmanı olmaları abesle iştigal. Yaptıkları iş fason üretim gibi bir şey. Bu işleri, işi bilen birilerine yaptırıyorlar, kendileri ilgilenmiyor. Tabii, sosyal medyada nasıl etkili olunabileceğini keşfederek o noktaya gelen, ünlenen fenomenleri tenzih ederim. Hiçbir şeyden anlamayanların DJ’lik yapmaları ile sosyal medya uzmanlığı yapmaları arasında bir fark yok.

İletişim fakültesinde okuyan gazetecilik, yeni medya, radyo-televizyon öğrencilerine neler önerirsiniz? 

Öncelikle ne yönden ilerlemeleri gerektiğini keşfetsinler. 'Amacım ne, nereye varmak istiyorum' sorularına yanıt arasınlar. Bu soruların cevabını bulduktan sonra ona göre sektörde stajlarını yapıp, okurken sektörde çalışmaya baksınlar. Alanında uzman kişilerle istişare yapsınlar ama son kararı kalpleri mutmain bir şekilde kendileri versinler. Okurken çevre edinmeye baksınlar, medya ile alakalı kulüplere mutlaka katılıp, etkinliklerde yer alsınlar. Meslek büyüklerinin deneyimlerini anlattıkları kitalarıutlaka okusunlar. Hayallerinin peşinde koşsunlar ama gerçekçilikten de uzaklaşmasınlar. İstedikleri yol neresiyse direkt oradan ilerlesinler, tali yollardan oraya ulaşmaya çalışmasınlar. İdealleri uğruna karakterlerinden ödün vermesinler, gerekirse ideallerini sorgulasınlar. Ne iş yapmak istiyorlarsa o alanda çalışan insanlarla mutlaka bir araya gelip, konuşsunlar. Belki de büyük bir yanlıştan kendilerini bu şekilde kurtarmış olurlar. Sektör şartlarından yukarıda bahsettim. Her şeyi göz önüne alsınlar. 'Ben dayanırım, baş ederim' deyip daha sonrasında pes eden bir sürü insan var. Ve en önemlisi ister kamera önünde ister kamera arkasında, isterse editör masasında çalışıyor olsunlar, bir medya mensubu Türkçe’yi hem iyi konuşabilmeli hem de yazabilmeli. Yabancı dili de ihmal etmeyeceğiz ama önce ana dilimizi halletmeliyiz.

Yeni medyanın evrilmesiyle ilgili neler düşünüyorsunuz? Bundan 10 yıl sonra medya sektörü ve sosyal medyada ne gibi değişimler meydana gelir?

Zaman ne gösterir bilemem. O zamana kadar bambaşka sosyal medya mecralarının hayatımıza gireceği kesin. Basılı gazetelerden birkaçı hariç muhtemelen hepsi dijitale geçmiş olur. Yayında olan Basın İlan Kurumu'na bağımlı gazeteler zaten her zamanki gibi görmezden gelinir. Televizyon yine yoluna devam eder ancak belli başlı markalar bizimle kalır. Diziler artık sadece TV için çekilmiyor, dijital için de çekiliyor, ihracat için de çekiliyor. Belli bir zamana kadar bu olay devam eder. O zamana kadar muhtelemen BluTV, puhutv, Netflix gibi platformlar daha da güç kazanmış olacaktır, hatta çok daha yeni markalar da hayatımıza girecektir. Örneğin Disney+ geçtiğimiz günlerde yayına başladı ve bir günde 1 milyon aboneye ulaştı. Türkiye’de Fox Play faaliyetlerine devam ediyor. Muhtemelen Atv, A Haber markalarını bünyesinde bulunduran Turkuvaz Grubu; Show TV ve Habertürk’ü bünyesinde bulunduran Ciner Grubu da djital yayın platformları kuracaktır.

TV haber kanallarından 3-4’ü ayakta kalır. Haber konusunda hala konvansiyonel medyaya güven çok yüksek. Dijital medyadaki tık avcılığı vs. insanların güvenini zedeliyor, üstelik kolay da müdahale edilebilir bir alan. Öte yandan, web siteleri muhtemelen küçük birer kanal haline gelecek. Türkiye’de bunu Medyascope başlattı ve şimdi hemen hemen her site Youtube’da kendine özel içerikler üretmeye başladı.

Gazeteciler de dijital reklamlar sayesinde kendilerinin patronu olma yolunda ilerliyor. Artık gazeteler, televizyonlar gibi takip ettiğimiz ve kulis bilgilerine, yorumlarına güvendiğimiz gazeteciler var. Hayatlarını görmek için takip ettiğimiz sınırlı sayıdaki fenomen gibi haberlerini ve analizlerini öğrenmek için takip edeceğimiz kişisel blog ve YouTube sayfası sahibi gazetecilerin sayısı da artacaktır.