Uzmanlar uyarıyor: İntihar haberleri dikkatli verilmeli
10.11.2019 11:05

Uzmanlar uyarıyor: İntihar haberleri dikkatli verilmeli


Haber Üsküdar

Son günlerde yaşanan intihar vakalarının haberleştirilme biçimi konusunda özellikle sosyal medyada çeşitli eleştiriler yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Haber Üsküdar olarak uzmanların yaptığı uyarıları bir haberde bir araya getirmeye çalıştık ve Haber Üsküdar'a özel açıklamalar da aldık.  

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Bu tip haberleri duyururken topluma zarar vermeme hassasiyetinin de gözetilmesi gerekiyor"

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Doğru Söz gazetesine yaptığı açıklamada medyanın intihar haberlerini veriş biçimini eleştiriyor: "Medya, Fatih’te yaşanan olayı uzun uzun tüm detaylarıyla işledi. Bu tip haberleri duyururken topluma zarar vermeme hassasiyetinin de gözetilmesi gerekiyor. Bu tip olaylar bir anda olmaz. Bir kriz olur ve bu krizden sonra insanlar son çare olarak ölümü düşünürler ve plan yapmaya başlarlar. Eğer yaşanan olayın tüm ayrıntısını yazarsanız ve olayı kötülemezseniz bu kendisini aynı durumda görenlere bir teşvik olabilir. Depresif ruh hali olan biri ümitsizliğe kapılırsa ölüm arzusu çıkar ortaya. Eğer bu haberlerde bu düşüncedeki insanlara umut aşılayamıyorsak o zaman yaptığımız haberleri sorgulamamız gerekiyor. Haberleri verirken intihar eden kişinin ‘kahramanlaştırılması’ ve dramatize edilmesi benzer düşüncedekilerin modelleme yapmasına imkân tanır.” 

Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: "Haberlerdeki detaylar intiharlara özendirebiliyor, yöntem öğretebiliyor"

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Nesrin Dilbaz, Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada “İntihar vakalarıyla ilgili haberlerde bazı detaylar verilmemeli. Çünkü bu detaylar intiharlara özendirebiliyor, yöntem öğretebiliyor. Bu durum cinayetler için de geçerli. Örneğin seri katiller kendilerinden öncekileri taklit eder. Siyanürle bir ailenin toplu intiharı nadir görülür. İki gün arayla ülkenin iki farklı ilinde aynı durumun olması yöntemin mutlak öğrenilmiş bir davranış olduğunu gösteriyor” dedi.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay: "İntiharın bulaşıcı olması söz konusu değil ama yatkın bireylerde özendirici olabilir"

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tayfun Uzbay, Haber Üsküdar'a şu açıklamayı yaptı: "İntihar konusunda psikiyatri uzmanları (psikolog bile değil) fikir beyan etse daha gerçekçi ve doğru bir analiz olur diye düşünüyorum. Intihar çok boyutlu bir kavram. Medya yanlış işlerse eğilimi olan kişi ve gruplarda özendirici olabilir, aynı uyuşturucu gibi. Bulaşıcı olması söz konusu değil ama yatkın birey veya gruplarda özendirici olabilir. Medyanın konuyu gündemde tutması, doğru, gerçek haberi vermesi ve bunların altında yatan sosyal ve psikolojik konulara eğilerek toplumda farkındalık yaratması gerekir. Ekonomik boyut önemlidir. Toplumun gelir uçurumu giderek derinleşiyor, sadece intihar olmaz bunun sonuçları, hırsızlık, illegal işler, fuhuş vesaire de artar. En iyisi medyada yer alacak yorumlarda uzman psikiyatrist görüşlerine yer verilmesidir. Benim görüşlerim ve yorumlarım sadece bir bilim insanı vatandaş görüşü olmaktan öteye gitmez. stemeden hatalı bir yorum üzerinden verilebilecek yanlış mesaj kaş yaparken göz çıkartabilir. Ben şunu söyleyebilirim. Ölümlere neden olan siyanür nasıl olup da bu kadar kolay temin edilebiliyor? Nereden ve nasıl? İnternetten ilaç vs pazarlama ciddi bir sorun. İlaç reklamı yapılmak isteniyor memlekette bir taraftan. Yani ilacı ve zehiri bu kadar denetimsiz bırakmamak gerekiyor. Bu kadar kolay bulunabiliyorsa Allah korusun birileri başkalarını zehirlemek için de kullanabilir. Denetimi sorgulamak gerekir."

Prof. Dr. Süleyman İrvan: "Haber çerçevesini aşan yayın yapılmamalı"

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, "İntihar olayları hakkında, haber çerçevesini aşan, okuru etki altında bırakan, ölümü son çare gibi sunan yayın yapılmamalı, intihar olayının ayrıntılarından ve uygulanan yöntemin tarifinden kaçınılmalı, olayı gösteren fotoğraf yayımlanmamalıdır" diye yazdı.  

İrvan, Haber Üsküdar'a yaptığı açıklamada, intihar haberciliği konusunda geçmişten alınan dersler olduğunu, bu konuda etik ilkeler geliştirildiğini ifade etti. İntihar haberlerinde özellikle yöntem anlatıldığı takdirde benzer intiharları tetiklediğine ilişkin bulguların olduğuna işaret eden İrvan, "gazeteciler intiharları dikkati biçimde haberleştirmeli ve etik ilkelere uygun davranmalı" dedi.

Prof. Dr. Çiler Dursun: "İntihar haberleri verilmesin demek yanlıştır"

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Çiler Dursun, twitter üzerinden paylaştığı uzun ve ayrıntılı bilgiselde intihar haberlerinin nasıl verilmesi gerektiğini anlattı:  "İntihar haberleri mutlaka verilmelidir. Öncelikle toplumsal gerçekliğin bir parçası olduğu için...Gerçekliği bütünüyle kavramamız olanaksızlaşır aksi halde. Verilmesin demek, yanlıştır. Verilmemesi, gerçekliğin kapsamını insanın bilişinde ve toplumsal tahayyülde azaltır, indirger. Ancak nasıl verilmelidir, o önemli. Her şeyden önce gazeteci, intiharın toplumsal gerçekliğin ağırlığı karşısında en sarsıcı manifesto niteliğinde olduğu, kişisel bir hezeyan ya da delilik hali olmadığı ilkesinden hareketle meseleye ve insana bakmalı" 

Prof. Çiler Dursun, dikkat edilmesi gereken noktaları da şöyle sıraladı:

1. İntihar eden insanların yapı bütünlüğüne saygı duyularak, ölümleri sonrası beden görüntüsü verilmemeli; 

2. Bedenlerini çıplak ya da yari çıplak gösteren yaşarken çektiği diğer görseller sosyal medyadan temin edilerek kullanılmamalı; 

3. Yakın çekim, yüze zoom yapılmış görüntüleri yerine grup ya da topluluk içinde bir görseli kullanılabilir. Bu, intiharı kişinin haleti ruhiyesine indirgeyen kişisel mesafeyi değil, intihar olayına toplumsal boyut kazandırabilmek için toplumsal mesafeyi görsele dahil etmektir; 

4. Yine mümkünse intihar etmiş kişilerin meslek iş ortamından görüntüsü, ev ortamında çekilmiş görseli yerine tercih edilmelidir. Böylelikle intihar edenlerin meczup değil, toplumsal yaşama ve üretime katkı veren, emek veren insanlar olduğu anlamı dolaşıma örtük olarak dahil olur; 

5. İntihar mahallinin gorseli kesinlikle verilmemeli. Bunun habere bilgi olarak bir katkısı yoktur. Ayrıca hareket noktamızın, ölen kişilerin onurunu korumak ve insan olmaktan kaynaklı değerine onların gıyabında sahip çıkmak olduğu unutulmamalı. Ölüm ortamı, mahrem bir ortamdır; 

6. İntiharın nasıl planlandığı ve gerçekleştiğinin aşamaları, habere bilgi olarak dahil edilmemeli. Bunlar spekülatiftir herşeyden önce. Gazeteci dedektif değildir. Bu bilgilere zaten olayın sıcağında doğru biçimde ulaşamaz. Yanlış bilgileri dahil edeceği haber, gerçekliği çarpıtır; 

7. Her intiharın mutlaka toplumsal boyutu vardır. Aksini düşünmek, insanın toplum tarafından belirlenen bir varlık olduğunu yadsımaktır. Haberin çerçevesinde neden-sonuç ilişkisi bu toplumsal boyutu anlaşılır ve net biçimde, uzmanları konuşturarak öne çıkarmalıdır; 

8. İntihar eden kişilere dair yargılayıcı bir dil ve anlatımdan kaçınılmalıdır. İntiharı olağanlastırmamak adına, intihar etmiş kişiler sapkın gibi resmedilmemelidir. Bu, ölen kişilerin yapı bütünlüğüne, toplumsal kimliğine, anısına dolaylı biçimde bir saldırı anlamını taşır; 

9. İntiharla ilgili önleyici sağlık ve sosyal hizmet mekanizmalarının işleyiş biçimi, yeterlilikleri vb. daima sorunsallaştırılmalıdır. İntihar, bir eşik durumunun uzun süreli varlığı ile ilgilidir. Dolaylı da olsa sorumlu olan kurumsal yapılar ve yöneticileri haberde sorgulanmalı; 

10. Özellikle intihara eğilimli kişilere yakın olanların onlara kişisel olarak nasıl yaklaşım göstermesi gerektiği ve yapabilecekleri yardımlarla ilgili kılavuz bilgiler haberlerde mutlaka verilmelidir. Bunlar, uzman doktorların sade anlatımlarıyla aktarılmalıdır; 

11. İntihar girişimleri, binadan atlamak, kendini yakmak vb. görsel olarak haberlerde dikkat çekici olduğu için verilmektedir. Intihar girişimi haberleri, ölümle sonuçlanmayanlar, mutlaka görsel herhangi bir unsur olmadan, kısa haberler olarak verilmelidir;

12. İntihar edenlerin geride kalan yakınları, sevdikleri, akrabaları haberlerde konuşturulmamalı, alıntı yapılmamalıdır. Anlatımları dolaylı biçimde gazeteci tarafından aktarma diliyle habere katılmalıdır. Olayın travması ve olası suçluluk duygusuyla, meseleyi bireye indirgeyebilirler.

Doç Dr. Esra Arsan: "İntihar olayları toplumsal bir salgına dönüşebiliyor" 

Bianet'e açıklamalarda bulunan gazetecilik akademisyeni Doç. Dr. Esra Arsan, intihar haberlerinin kopya intihar dalgasına neden olabileceğine ilişkin ABD ve Kanada’da yapılmış araştırmalar bulunduğunu söylüyor. Arsan, şöyle diyor: “İntihar olayları tekil birer vaka iken, toplumsal bir salgına dönüşebiliyor. Özellikle, intihar haberinin özendirici bir dille yazılması, intihar eden bireyin kahramanlaştırılması son derece yanlış. Yoksulluk veya başka nedenlerle intihar eden kişinin durumunun dramatize edilmesi de toplumda benzer durumları yaşayanlarda, eğer var ise, intihar eğilimini tetikleyebilir... İntiharın kaçınılmaz olduğu ya da intihar edenin kahraman olduğu gibi söylemlerden kaçınmak, intiharın detaylarını, meselâ kullanılan yöntemi paylaşmamak gerekiyor."

Türkiye Psikiyatri Derneği: "İntihar haberlerinin veriliş biçimine dikkat edilmediği zaman intihar girişimlerinin arttığını gösteren çok sayıda örnek var"  

Türkiye Psikiyatri Derneği de medyada intihar haberlerine geniş biçimde yer verilmesi üzerine bir açıklama yaptı. Derneğin açıklamasında şu görüşlere yer verildi: "Son günlerde yazılı, görsel ve sosyal medyada intihar haberlerinin sıklıkla yer almaya başladığı görülmektedir. Medyanın bu haberleri detaylı olarak ilettiği ve hatta görsel materyallerin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Medyada intihar vakalarının tüm detaylarıyla, dramatize edilerek, görsel öğeler eşliğinde sunulmasının intihara eğilimli insan üzerinde olumsuz etkiler yarattığı bilinmektedir. Hem ülkemizde hem de dünyada medyada intihar haberlerinin veriliş biçimine dikkat edilmediği zaman intihar girişimlerinin arttığını gösteren çok sayıda örnek bulunmaktadır. Yıllar önce Boğaziçi Köprüsü’nde intihar girişimi haberlerinin verilmesinin kesilmesinden sonra intihar girişimlerinin azalması, Avusturya’da intihar haberlerinin kısıtlanmasından sonra intihar olgularının azalması gibi örnekler intiharın medyada yer alması ile gerçekleşmesi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Medyada ayrıntılı resim ve görüntülerle verilen haberlerden sonra benzer yöntemi kullanarak intiharların arttığı bildirilmiştir. Aynı zamanda tehlikeli davranışlarda bulunma ve depresyon oranlarında da artış gözlenmiştir...Medya intihar haberi yapmadan önce azami çekinceyi göstermeli ve haber yapılacaksa; yalnız gerekli bilgilerle yetinilmeli, yönteme değinilmemeli, en basit ve yoksun bilgilerle, ayrıntılara değinilmeden haber yapılmalı, intihar davranışına yönelik alternatifler vurgulanmalı ve intihar hiçbir zaman yüceltilmemelidir."