Mehmet Atalay: "Yerel gazetelerin gelişebilmeleri için güçlerini birleştirmeleri gerekiyor"
11.11.2021 21:05

Mehmet Atalay: "Yerel gazetelerin gelişebilmeleri için güçlerini birleştirmeleri gerekiyor"


Haber Üsküdar – Hazal Göksun

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından "Yerel gazeteler neden birleşiyor?" başlıklı söyleşi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın yaptığı etkinliğe Basın İlan Kurumu Eski Genel Müdürü Mehmet Atalay konuk oldu.

Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın dördüncü sınıflara verdiği Yerel Gazetecilik dersi kapsamında yapılan söyleşide "Yerel gazeteler neden birleşiyor?" sorusuna yanıt arandı. Basın İlan Kurumu Eski Genel Müdürü Mehmet Atalay, Prof. Dr. İrvan'ın sorularını yanıtlayarak öğrencilere bilgi ve tecrübelerini aktardı. 

Yerel gazeteleri birleştirme konusunda teşvik ediyor

2009-2015 yılları arasında altı yıl boyunca Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Mehmet Atalay’ı tanıtarak söyleşiye başlayan Prof. Dr. Süleyman İrvan, ‘‘Mehmet Atalay, 1965 Trabzon doğumludur ve İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunudur. Gazeteciliğe Trabzon'da yayımlanan yerel bir gazete olan Karadeniz gazetesinde başlamış ve bir süre gazetecilik yaptıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmıştır. Bugünkü konumuz ise 2009 yılında Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü'ne geliş sürecinizle ilgili. 2015 yılına kadar burada görev yaptınız ve haberlerden takip edebildiğim kadarıyla da 2012 yılında yerel gazeteleri birleştirmeye, birleşme konusunda teşvik etmeye karar verdiniz’’ dedi.

Mehmet Atalay: "Yerelin sorunlarını aktarabilmek için yerel sorunun güçlü olması lazım"

Prof. Dr. İrvan’ın, "Öncelikle neden böyle bir yola girdiğinizi öğrenebilir miyiz?" sorusuna yanıt vererek konuşmasına başlayan Mehmet Atalay, "Trabzon’da bulunan Karadeniz gazetesine lisede okurken başlamıştım. O dönem dünyadaki bütün gazeteler yereldi. New York Times, Washington Post vb. güçlü medya olarak gördüklerimiz ve aslında İstanbul Basını dediğimiz gazeteler de yerel. Yaygın bir şekilde dağıtılınca ulusal gazete oluyor. Anadolu’yu karış karış dolaşan, işleyen, fotoğraflayan, kameraman olarak görüntüleyen insanların mümkünse o beldede yaşaması gerekir. Yılda birkaç kez siyasi parti liderleriyle giden gazetecilerin Artvin’in o güzel yaylalarını görüntülemesi mümkün değil. Mardin’in sorunlarını, o açık hava müzesi gibi dünyayı cezbedecek güzelliklerini sergileyemezsiniz. Bunları sergileyebilmek için yerel basının güçlü olması, oradan haber vermesi, görüntülemesi lazım. Atatürk İstanbul’da kalarak Anadolu’yu harekete geçirmedi. Bandırma Vapuru ile Samsun’a giderek, Amasya, Sivas, Erzurum Kongreleri'ni yaparak, o insanları örgütleyerek Ankara’ya topladı. Burada büyük bir milli koalisyon ortaya çıkmıştı. Aynı şeyi basın olmadan organize edemiyorsunuz" ifadelerini kullandı.

"Kriterleri taşımaları için iyi habercilik yapmaları gerekiyor"

Yerel gazetelerin daha iyi şartlara sahip olmaları gerektiğinin altını çizen Mehmet Atalay, "Daha iyi gazetecilik yapabilmek için, bir köye gidebilmek, bir yangına anında ulaşabilmek için altlarında araç olacak. Gazetecilerin ulaşım sorunu yaşamamaları gerekiyor. Ellerindeki kameraları iyi olmalı, güzel fotoğraf çekmeliler ve tabii ki iyi eğitim almış olmaları gerekiyor. Dolayısıyla yerel gazete diyerek geçmeden onların iyi maaşlar almaları lazım. Erzurum’da 16 tane gazete vardı. Orada dağıtılan kamu ilanı pastası belli. Meslektaşlarımıza tavsiye verdik. Gazete çıkartma hakları onların ellerinde, savcıya dilekçe vererek çıkartılıyor. Neticede onların hakları ama kamu ilanı ya da reklam alabilmeleri için birtakım kriterlere sahip olmaları gerekiyor. Belli personel ve sayfa sayısı gerekiyor. Bu kriterleri taşımaları için de iyi gazetecilik yapacak. Dolayısıyla gazetelerin birçoğu bu kriterleri karşılamıyordu. İzmir’de Yeni Asır gazetesi var, yaygın medya kadar güçlü, herkes biliyor, yaklaşık 50 bin tirajları görmüş. Bursa’daki Olay gazetesi 30 bin tirajları, Trabzon’daki Karadeniz gazetesi ise 10 bin tirajları geçmiş. Yani çok iyi gazetelerimiz olmuş ama bunlar yeterli değil, daha çok güçlenmeleri gerekiyor. Dolayısıyla onun için birleşmek mümkünse güçlerinizi birleştirin, olmadı sponsor bulun. Daha güçlü gazetecilik yapacak, bu işe gönül verecek iş adamlarını bulun, destek versinler. Daha iyi şartlarda gazetecilik yapın, sesiniz gür çıksın dedik" şeklinde konuştu. 

Prof. Dr. Süleyman İrvan: "27 şehir merkezinde yayımlanan 323 gazete birleştirilerek 120 gazeteye düşürülmüş"

Prof. Dr. Süleyman İrvan, öğrencilerine 2019 yılında yaptırdığı, yerel gazetelerin birleşmesini konu alan haberi göstererek şu değerlendirmelerde bulundu: "Birleşmeler ilk olarak 2012 yılında Erzurum’da başlamış. Aynı yıl Afyon'da birleşmeler olmuş. 2014-2015 yıllarında birleşmeler devam etmiş. Sonra 2018-2019 yıllarında azalmış. En son Kayseri, Bingöl ve Muş'ta yayımlanan yerel gazeteler pandeminin de etkisiyle 2020 yılında birleşmiş görünüyor. Bulabildiklerimize göre; 27 şehir merkezinde yayımlanan 323 gazete birleşmeler sonucunda 120’ye düşürülmüş. Bazı şehirlerde epey azalma olmuş ama Antakya’da, Konya’da ve Afyon'da daha çok gazete yayın yapmaya devam etmiş. Bu haberleri okuduğumuzda yereldeki gazeteciler cemiyetleri başkanlarının da bu birleşme konusuna dahil olduklarını düşünüyorum. Amaç daha kaliteli, daha iyi içerikler üretmek olarak ifade ediliyor."

Mehmet Atalay: "İletişim mezunlarının sigortalı olduktan sonraki 12 ayda basın kartı alacakları, gazeteci olarak tanımlanacakları hamleler yapılmalı"

Türkiye’de yaklaşık 26 yıldır internet gazeteciliğinin yapıldığını, internet mecralarında haber üreten gazetecilere basın kartı verilmediğini ve gazeteci sayılmadıklarını belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan, bu konuyla ilgili Mehmet Atalay’a düşüncelerini sordu. Atalay, "Tereddütsüz, gazeteleri çoktan sollayan ve tıklanma oranı gazete tirajlarının çok üstüne çıkmış haber siteleri var. Hatta yazılı basının internet siteleri de gazete tirajlarının çok daha üzerinde okuyucuya sahip, milyonlara varmış. Gazete tirajlarını toplasanız bugün iki milyon etmez. Gerçekte birçok basın kartı olan gazeteci de internet mecralarına kaydı. Oralarda çok etkin gazetecilik yapıyorlar. Mutlaka iletişim mezunlarının sigortalı olduktan sonraki 12 ayda basın kartı alacakları, gazeteci olarak tanımlanacakları hamleler yapılmalı. Tabii internet sitelerinin kazançlarına da bağlı çünkü onlar ödeyecek. Eğer reklam akışı sağlanırsa, kamu reklamları dahil, haberlerin okunma sayılarını doğru dürüst ölçen ve bunu kamuoyuna deklare edebilecek bir kurum gerekiyor. İnternet sitelerinin tıklanma oranlarını ölçecek. Şu kadar tıklanıyor, şu kadar personel çalıştırıyorlar, reklamlar şu sitede yer alabilir. Bu zorlama değil, sadece bilgi bankası. Reklam verecekler oradan baksın" ifadelerini kullandı.

"Kamu ilanı alabilmek için haber yapmak zorunda olduğunu söylüyoruz"

Gazete birleşmeleri konusunda çok çaba gösterdiğini fakat kendisinden sonra Basın İlan Kurumu’nun bu işe gereken ciddiyeti göstermediğini ifade eden Mehmet Atalay şunları söyledi: "İtirazlar çok oluyordu, bunları göğüslüyorduk. İtirazlar oluyor, siyasiler araya giriyor. Falan gazete birleşmek istemiyor, habercilik de yapmak istemiyor. Birleşmek zorunda olmadıklarını ama kamu ilanı alabilmek için haber yapmak zorunda olduklarını söylüyorduk. Bazı kriterleri taşımaları gerekiyor. Taşımıyorlarsa ilan listesinden çıkartmak zorunda kalacağımızı belirtiyorduk. Kriterleri taşı, habercilik yap, yanına destekleyecek bir sponsor bul. Yok, bunu da yapmayacak. Kendisi gazete patronu, fikir yürütecek bir gazeteci bulmuş; eşi, kızı, kendisi asgari kadroda görünecek ve ilan almaya devam edecek. Neymiş, bu dava uğruna çok bedel ödemiş. Daha çok kazanma fırsatı var. Gazetenin aylık gideri 120 bin lira ise ve o gazetenin aldığı ilan 40 bin lirada kalıyorsa o gazete yürüyemez. Personel giderlerini ödeyemeyince gazetecileri işten çıkaracaklar."

"Yeni pastalar oluşturduğunuzda daha fazla büyüyerek yurt dışına açılabilirsiniz"

Son olarak Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın yönelttiği, "Her yıl değişiyordur ama Basın İlan Kurumu’nun yıllık olarak ne kadar bütçesi oluyor?" sorusunu cevaplayan Mehmet Atalay, "Ben ayrıldığımda en son yıllık 300 milyon lira civarındaydı, şu anda 500 milyonu bulmuştur diye düşünüyorum. Ama biz bu kaynağı çok daha geliştirecektik. Kamu reklamlarını da üzerimize alacaktık. Bazıları Danıştay'a dava açmışlar. Basın İlan Kurumu üzerinden ilanları vermek zorunda olmadıklarını söylemişler. Bu şekilde kopanlar oldu. Biz bir kısmını geri getirdik. Onları da toparladığınızda, RTÜK ile de anlaşıp kamu reklamlarını üzerinize aldığınızda, yeni pastalar oluşturduğunuzda bunu daha fazla büyütebilirsiniz" ifadelerini kullandı.