Cem Bakırcı, serbest gazeteciliğin acı tatlı gerçeklerini anlattı
03.04.2025 17:09

Cem Bakırcı, serbest gazeteciliğin acı tatlı gerçeklerini anlattı


Röportaj: Bünyamin Aygün

Yarım asra dayanan gazetecilik serüveninde kalemini hiç satmayan, hakikatin peşinde koşarken Doğu Anadolu'nun sert koşullarını bile mesleğine feda eden bir isim Cem Bakırcı. Doğan Haber Ajansı’ndan emekli olduktan sonra bile 'serbest gazetecilik' ruhuyla çalışmayı sürdüren Bakırcı, turkuaz basın kartı sorunundan finansal zorluklara kadar mesleğin çıkmazlarını anlattı, ama şunu vurguladı, 'Yeniden başlasam yine gazeteci olurdum!'

Doğu'nun dirençli kalemi, Cem Bakırcı ile serbest gazeteciliğin onuru ve zorlukları üzerine konuştuk. Onun için karanlık odalarda fotoğraf banyo ederken başlayan bir tutku, 42 yıla yayılan bir gazetecilik mücadelesine dönüştü. Cem Bakırcı, Erzurum'un soğuk sokaklarından Türkiye'nin önemli haber merkezlerine uzanan yolculuğunda, hem kadrolu bir gazeteci olmanın sistemli güvenini hem de serbest gazeteciliğin özgür ama bir o kadar zorluklarını deneyimledi. Bu röportajda, "emekçi gazeteci" denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olması gereken Bakırcı, serbest gazeteciliği neden "özgür medya"nın temeli olarak gördüğünü anlatırken, mesleğin görünmeyen yüzünü de bize anlattı. "Emekli maaşım olmasa ailemi geçindiremezdim" diyerek, haberin değersizleştiği bir dönemde profesyonel gazeteciliğin nasıl ayakta kalabileceğine dair çarpıcı itiraflarda bulundu. Turkuaz kart sorunundan, Doğu Anadolu'da -40 derecede fotoğraf kovalayan muhabirlerin çilesine; Sedat Simavi'nin "Kalemini kır ama satma" ilkesinden, sosyal medyanın yalan haber bataklığına karşı verilen mücadeleye kadar pek çok konuda samimi açıklamalar yapan Bakırcı, genç gazetecilere de önemli bir uyarıda bulunuyor: "Finansal planlama yapmadan, fotoğraf çekmeyi öğrenmeden ve haberciliğe ilgi duymadan bu yola girmeyin!"
İşte, gazeteciliği bir meslekten öte "insanlığın ortak hafızasını kaydetme ayrıcalığı" olarak gören usta bir ismin, hem kendi hikayesi hem de Türk medyasının dönüşümüne dair içten anlatımı...

Serbest gazeteciliği nasıl tanımlıyorsunuz? Kimlere serbest gazeteci denilmektedir?

Bence serbest gazetecilik, özgür medya demektir. İşini onurlu bir şekilde yapanlar için muhabirlik, gazetecilik ve basın-yayın, en kıymetli ve onurlu meslek kollarından biridir. Alaylıyım; fotoğrafa ve gazeteciliğe tutkum, karanlık oda serüveni ile başladı. 1980 yılında Hürriyet Haber Ajansı’nda, ardından Doğan Haber Ajansı’nda muhabir olarak uzun yıllar çalıştım. Serbest gazeteciler ise herhangi bir kuruma bağlı kalmaksızın, basın etiği dahilinde ve kendi imkânlarıyla toplumu ilkeli, adil ve şeffaf bir haber anlayışıyla bilgilendirmeye çalışan bağımsız muhabirlerdir, bağımsız foto muhabirleridir.

Ne zamandan beri serbest gazeteci olarak çalışıyorsunuz? Serbest gazeteci olmaya nasıl karar verdiniz, sizi serbest gazeteci olmaya yönlendiren şeyler nelerdi?

Yaklaşık 12 yıldır serbest gazeteci olarak çalışmaktayım. Uzun yıllar kadrolu gazeteci olarak çalıştım ve emekli oldum. Artık bir yere bağlı çalışmak bana zor geliyordu. Çünkü hayatımı habere adamış bir insanım ben. Alaylı olarak başladığım bu meslekte, sürekli basın kartı sahibi olarak 42 yılı geride bıraktım. Yaşam devam ettiği sürece gazeteciliğimi yılmadan sürdüreceğim. Herhangi bir kuruma bağlı olmadan, ilkeli muhabirlik anlayışıyla mesleğimi sürdürmemin tek nedeni beni gazeteciliğe bağlayan ve asla bırakamadığım araştırma duygusu, yayınlama duygusu diyebilirim. Doğuştan gazeteci olduğumu düşünüyorum.

Serbest gazeteci olarak nasıl çalıştığınızı anlatabilir misiniz? Haber konularını siz mi öneriyorsunuz yoksa sizden belirli haberleri yapmanız mı isteniyor?

Haber değeri taşıyan her konunun fotoğrafını çekiyorum. Hangi alanda olursa olsun, serbest çalıştığım gazetelere, internet üzerinden yayın yapan haber sitelerine ve ajanslara haber niteliğindeki fotoğrafları ulaştırıyorum. Ayrıca toplantılar, resmî törenler ve çeşitli etkinlikleri fotoğraflayarak da servis edebiliyorum. Bazen de bu kuruluşlar haber önerisinde bulunuyor. Eğer bütçesi yüksek bir haber isteniyorsa masrafları da ayrıca o kuruma önceden bildirip öyle fatura ediyorum.

Düzenli olarak belirli mecralara mı haber yapıyorsunuz yoksa haberinizi kim isterse o mecraya mı satıyorsunuz? En çok haber yayımlattığınız mecralar hangileridir?

Evet düzenli olarak aynı mecralara haber yapıyorum. Ancak zaman zaman uluslararası ajanslar olsun Türkiye’de bilinen haber ajansları olsun özel talepte bulunuyor. Zaten ben mesleğe 1983 yılında ofisboy olarak girdiğim Hürriyet Haber Ajansı’nda uzun yıllar çalıştığım için Türkiye genelinde yayın yapan birçok kuruluş sahibi, “Erzurum’da bir Cem Bakırcı var” diyebilir ve benden haber talep edebilir. Sabah gazetesi, Palandöken gazetesi ve haberanahtarı haberlerimin en çok yayımlandığı mecralar.

Serbest gazetecilikten elde ettiğiniz geliri yeterli buluyor musunuz? Yoksa serbest gazetecilik dışında başka işler de yapmak zorunda kalıyor musunuz? Eğer başka işler de yapıyorsanız bunlar ne tür işlerdir?

Tabii ki serbest gazetecilikten yeterli gelir elde edemiyorum. Emekli maaşım olmasa, ailemi geçindirmem zor olurdu. Çünkü artık Türkiye’de haberin ve haber fotoğrafının değeri ciddi şekilde düştü. Herkes, her an istediği bilgiye ulaştığını sanarak, bizim gibi profesyonel gazetecilerden haber almak yerine, sosyal medyada dolaşan yalanları bedavaya tüketiyor. Bu durum hem gazetecilik mesleğine hem de toplumun doğru haber alma hakkına zarar veriyor. Bu yüzden, emekli maaşımın yanı sıra özel açılış ve etkinliklerde çekim yaparak ek gelir sağlıyorum.

Sizin için gazetecilik etiği ne anlama geliyor? İlkelere uygun davranmak önemli mi?

Gazetecilik etiği benim için tarafsızlık, şeffaflık ve topluma karşı sorumluluk demektir. İlkelerine bağlı kalmak, yalnızca mesleğimizin saygınlığını korumakla kalmaz, aynı zamanda kamuoyunun doğru bilgiye ulaşma hakkını da güvence altına alır. Haber yaparken kaynak güvenilirliği, belgelerin aslına sadık kalınması ve ön yargısız bir dil kullanımı olmazsa olmazdır; çünkü gerçeğin peşinde koşmak, gazetecinin en kutsal görevidir. Sedat Simavi’nin 'Kalemini kır ama satma' sözünden ilhamla, hiçbir baskı veya çıkar ilişkisinin hakikatin önüne geçmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha vurgulamak isterim. İlkelere uygun davranmak bu yüzden önemlidir.

Serbest gazeteci olarak kendinizi ne ölçüde özgür hissediyorsunuz? Serbest gazeteciler medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerden daha mı özgür? Serbest gazeteciliğin avantaj ve dezavantajları nelerdir?

Serbest gazeteci olarak özgürlüğümü, herhangi bir kurumsal baskı veya editöryal çizgiye tabi olmadan doğruyu araştırma ve aktarma sorumluluğumla tanımlıyorum. Serbest gazeteci medya kuruluşlarında kadrolu çalışanlardan her daim daha özgürdür. Ancak bu özgürlük, finansal belirsizlikler, iş güvencesinin olmaması ve kaynaklara erişimdeki zorluklar gibi dezavantajlarla geri dönüyor bize.  Serbest gazetecilik, bağımsız düşünceyi besler ve sansür riskini azaltabilir; fakat kurumsal desteğin sağladığı koruma ve maddi manevi sistemli işleyişten de mahrum kalır.

Serbest gazeteci olarak turkuaz basın kartından yararlanabiliyor musunuz? Yararlanamıyorsanız bu durum sahada haber yaparken sıkıntı yaratıyor mu? Bu sorunun çözülmesi için ne önerirdiniz?

Ben sürekli basın kartı sahibi olduğum için yararlanabiliyorum ama bildiğim serbest çalışan gazeteci arkadaşlarım bundan yararlanamıyor. Bu sorunun çözümü şimdilik yok gibi ancak meslek kuruluşları Turkuaz basın kartı haklarına haiz olacak kart verebilir. Bunun için de belli kriterler belirleyebilirler. İşin bir yerinde devleti yani İletişim Başkanlığını da dahil ederlerse bu olabilir diye düşünmekteyim.

Serbest gazeteci olmak isteyen gençlere ne önerirdiniz? İyi bir serbest gazeteci olarak neleri bilmeliler? Ne türden bilgi ve becerilere sahip olmalılar?

Muhabir olarak, foto muhabiri olarak öncelikle işinizi sevmeniz gerekir? İşinize saygı göstermeli, yapacağınız haberin bilgilerini teyitli olarak hazırlamalısınız. Çekeceğiniz fotoğrafa da aynı özeni göstermeniz gerekiyor. Serbest gazeteci olmak isteyen gençlere öncelikle uzmanlaşacakları bir alan belirlemelerini, dijital okuryazarlık ve sosyal medya yönetimi gibi teknik beceriler edinmelerini öneririm. Güçlü bir iletişim ağı kurmalı, kaynak geliştirme ve doğrulama (fact-checking) konusunda disiplinli olmalılar; çünkü bağımsız çalışmanın en kritik zorluğu güvenilir bilgiye erişmektir. Ayrıca finansal planlama yapmaları şart. Gelir düzensizliği, serbest gazeteciliğin en büyük riskidir. Fotoğraf çekme becerisi, interneti iyi kullanma becerisi, iyi soru sorma becerisi gibi özelliklere sahip olmalılar. Habere ulaşmak için ikili ilişkiler önemli olduğundan sosyal yönü güçlü olmalı.
Şöyle düşlünün, Doğu Anadolu’da gazetecilik yapmak hiç de kolay değil. Şartlar teknik anlamda şimdi daha iyi. Dijital fotoğraflar, internetin daha yaygın olması mesleği teknik olarak daha kolay hale getirdi. 30 yıl öncesinde, eksi 30-40 derece soğuk hava, çektiğiniz fotoğrafı bir yerden bir yere ulaştırmak bile büyük bir sorundu. İlkel araç ve gereçlerle İstanbul, Ankara gibi merkezlere haber iletiyorduk. Şimdi işler biraz kolaylaşsa da bol bol araştırıp yukarıda saydığım özelliklere haiz olmak gerekir.

Tekrar seçim yapma şansınız olsaydı yine gazeteciliği mi seçerdiniz yoksa başka bir meslek mi seçerdiniz?

Tabii ki yine gazeteciliği seçerdim... Çünkü bu meslek, sadece bir iş değil benim için. Hakikatin peşinde koşmanın, topluma karşı sorumluluk taşımanın bir yolu. Her gün yeni bir hikâye, yeni bir insan ve yeni bir bakış açısıyla karşılaşmak, başka hiçbir meslekte bulamayacağım bir şey katıyor hayatıma. Evet, zorlukları var, baskılar, ekonomik belirsizlikler, bazen yıpratıcı tempolar... Ama bir haberin toplumu harekete geçirdiğini, adalete katkı sunduğunu veya bir sesin duyulmasını sağladığını görmek, tüm zorlukları anlamsız kılıyor. Hep şunu söylerim, gazetecilik, insanlığın ortak hafızasını kaydetme ve değişime aracı olma ayrıcalığı sunuyor bizlere. Eğer yeniden başlasam, yine kalemimi, kameramı ve sorgulayan zihnimi alıp aynı yolda yürürdüm. Çünkü bu meslek, beni ben yapan şey.

Cem Bakırcı kimdir?

Büyük bir açık yüreklilikle sorularımızı yanıtlayan Cem Bakırcı, Doğu Anadolu basınının usta isimlerindendir. 1966 yılında Erzurum'da doğdu. Gazetecilik serüvenine 1980 yılında Hürriyet Haber Ajansı'nda adım atarak başlayan Bakırcı, karanlık odaya duyduğu tutkuyla kısa sürede foto muhabirliğine yöneldi. Hürriyet'te tam 31 yıl 10 ay boyunca çalıştıktan sonra 2012'de emekli olan Bakırcı, ardından 2 yıl Sabah gazetesinde görev yaptı. Kariyerine Palandöken gazetesinde haber müdürü olarak devam ederken, 6 yıl boyunca da Erzurumspor’un foto muhabirliğini üstlendi. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Ankara Gazeteciler Cemiyeti, Erzurum Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti ve Erzurum Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan Bakırcı, aynı zamanda Reha Oğuzhan ve Batuhan adında iki çocuk babasıdır.