İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi: Gazetecilik halk adına doğruları söyleme sanatıdır
22.12.2022 13:05

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi: Gazetecilik halk adına doğruları söyleme sanatıdır


Haber Üsküdar – Ömer Faruk Uyak

Üsküdar İletişim'de Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından verilen Yerel Gazetecilik dersi kapsamında İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ile bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine cemiyet ile İzmir'de yerel gazetecilik hakkında sorular yönelttik.

Kendinizi tanıtır mısınız, kaç doğumlusunuz? Hangi okul mezunusunuz, gazeteciliğe ne zaman, hangi medyada ve hangi görevle başladınız?

İzmir’de doğdum. İzmir Kız Lisesi’ni ve Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdim. Halen İzmir Ekonomi Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim bölümünde yüksek lisansımı sürdürüyorum. İş hayatına İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı ile atıldım, ardından Hürriyet gazetesi yazı İşlerinde editörlük görevi üstlendim. Ulusal yayın organı olan ekonomi gazetesi Gözlem’de 7 yıl boyunca genel yayın yönetmenliği yaptım. Milliyet Gazetesi Ege Bölge Koordinatörlüğü görevim sırasında yerel ve ulusal TV ve radyo kuruluşlarında ekonomi ve gündem programları hazırlayıp sundum. Uzun süre Habertürk Egeli Gazetesi’nde röportaj yaptım ve köşe yazıları yazdım. Sonrasında, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin 17. başkanı seçildim, görevimi sürdürüyorum.

Halen başkanlığını yaptığınız Gazeteciler Cemiyeti’nin tarihçesi hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne zaman kuruldu, şimdiye kadar neler yaptı? Amacı ne? Kaç üyeniz var? Son olarak da Cemiyet olarak neler yapıyorsunuz?

İzmir Gazeteciler Cemiyeti 1946 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına dernek statüsünde kuruldu. 76 yıllık dev bir çınar. 952 üyemiz var. Mesleki faaliyetler olarak birçok çalışma yapıyoruz. Ücretsiz eğitimler veriyoruz. İş arama sürecinde olan arkadaşlarımıza yol arkadaşlığı yapıyoruz. Mesleki dayanışma organizasyonları gerçekleştiriyor, basın özgürlüğü yolunda örnek mücadeleler veriyoruz.

Cemiyet Başkanlığını yaptığınız şehrinizde gazetecilik faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Kaç basılı gazete var, kaç bağımsız haber sitesi var? Şehrinizdeki gazeteciliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzmir’de 9 günlük yerel gazete ile 100’ün üzerinde internet sitesi bulunuyor. Türk medyası yaşadığı zor süreçlerden etkilenmesine rağmen İzmir medyası, gazeteci Hasan Tahsin’in mirasını da üzerinde taşımanın etkisiyle bağımsız gazetecilik konusunda örnek niteliği taşıyor.

Şehrinizdeki medya kuruluşlarının temel sorunları nelerdir? Bu sorunları çözmek için neler yapılmalıdır? Cemiyet olarak bu konuda çalışmalarınız var mı?

Kentimizde gazetecilik ve yayın hayatı elbette Türkiye’den farklı değil. Özgür gazetecilik ağır bedeller gerektiriyor. Ekonomik sorunlar da hayli etkili. Teknolojik değişimlerin de yaşandığı günümüzde yerel basın yaşam savaşı veriyor. Sorunları aşmanın önemli bir yolu ekonomik bağımsızlıktan geçiyor. Bunun için kitlesel fonlama, ortak projeler, kişisel donanımları artırmaya yönelik çalışmalar başta olmak üzere birçok faaliyet gerçekleştiriyoruz.

Şehrinizdeki medyanın olumlu yönleri nelerdir? Halk gazetecilere nasıl bakıyor? Takdir ediyor mu?

Günlük gazetelerimizin güçlü olması, etkin internet sitelerimizin varlığı, dört üniversitemizin İletişim Fakültelerinin bulunması ve nitelikli iş gücü en büyük artılarımız. İzmir basının gücü birçok kurum ve kuruluş tarafından takdirle karşılanıyor. Ayrıca son yıllarda İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin ortaya koyduğu çalışmaların, basın mesleğinin itibarına artıran etkisini de yakından görüyoruz.

Basın Kanunu ile gazeteciliği ilgilendiren bazı kanunlarda son yapılan değişiklikler hakkındaki değerlendirmeleriniz nelerdir? Yasa değişikliklerinin olumlu ve olumsuz yönleri hakkında değerlendirme yapabilir misiniz?

Mesleğimize yönelik yasal düzenlemelere dair son aylarda yaşanan en büyük değişim kamuoyunda Dezenformasyon Yasası olarak bilinen yasa oldu. Bizler için süreç hayli zorlu geçti. Basın meslek örgütleri olarak tasarıyı Mayıs ayında kucağımızda bulduk. Bazı maddelerin gerekli bazılarının da kabul edilemez olduğunu birçok platformda dile getirdik. Bilhassa 29. maddenin tehlike içerdiğini ifade ettik. Çünkü bu madde Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir suç oluşturarak belli kriterlere uygun haberleri sadece yapana değil yayana da hapis cezası getiriyor. En mühimi de otosansürü körüklüyor. Basın ve ifade özgürlüğünü savunmak temel görevimiz ve hangi koşulda olursa olsun mücadeleye devam edeceğiz.

Yerel medya yaygın/ulusal medyaya göre daha mı özgür yoksa daha mı kısıtlı?

Her iki alanın da farklı sıkıntıları var. Yerel medya ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bayi satışları bitme noktasında. Ciddi teknolojik dönüşümler gerekli ancak bunun için bütçeler yetersiz. Dolayısıyla maaşlar hayli düşük ve bu da sektörün gittikçe zayıflamasına yol açıyor. Ancak ulusal yerel en büyük sorunumuz bağımsız habercilik yerine suya sabuna dokunmayan övgü dolu yazıların beklenmesi. Genel bir, iktidar eli ile medyayı düzenleme arzusu yerel ulusal fark etmeden basının üzerinde bir tahakküm oluşturuyor.

Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mıdır?

Gazetecilik halk adına doğruları söyleme sanatıdır. Gazetecilerin görevi gerçekleri ortaya çıkarmaktır. Ancak çağımızda en çok istenmeyen nokta da burası. Arzu edilen gerçeklerin açığa çıkmasına izin veriliyor sadece. Ayrıca dijitalleşme ile birlikte ‘bağımsızlık’ kavramı da tehlikeye girdi. Sosyal medyada haber ile bilgi arasındaki fark kayboluyor. Ve tabii büyük sıkıntılardan biri de mesleğimizin formasyonu olmaması. Adeta başka bir alanda iş bulamayanların çıkış yolu aradığı meslek haline geldik. Çıkış noktasını ise doğru örgütlenmelerin güçlenmesinde ve iletişim fakültesi mezunlarının meslekte daha etkin olabilmelerinde görüyorum. Kim ne kadar unutturmaya çalışırsa çalışsın bizler kamu görevi ifa etmekten ve doğruların peşinde koşmaktan vazgeçmeyeceğiz.