Gazeteci Yusuf Özgür Bülbül: ‘‘Habercilik yerelden başlar, gazeteciliğin temeli yereldir’’
Haber Üsküdar – Hazal Göksun
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından "Yerel Medyada Gazeteci Olmak" başlıklı bir söyleşi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın yaptığı etkinliğe yerel gazeteci Yusuf Özgür Bülbül konuk oldu.
Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın verdiği Yerel Gazetecilik isimli ders kapsamında yapılan söyleşide gazeteci Yusuf Özgür Bülbül, Prof. Dr. Süleyman İrvan ile öğrencilerin sorularını cevaplandırdı.
"Gazetecilik benim çocukluk tutkumdu"
Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın sorduğu sorular üzerinden ilerleyen söyleşide, Yusuf Özgür Bülbül'e ilk olarak gazeteciliğe nasıl başladığı sorusu yöneltildi. Gazeteci Yusuf Özgür Bülbül, gazetecilik yapmaya başladıktan sonra Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde gazetecilik okuduğunu belirterek, "Benim bu alana yönelme sebebim çocukluk tutkum. Herkesin bir tutkusu vardır; benim tutkum gazetecilikti. Bir şeyleri kayıt altına alma ve fotoğraf çekme isteği beni yönlendirdi. Amcamın vefatıyla, onu hatırlamak için eski düğün videosu kasetini izlerdik. Bir şeylerin kayıt altına alınmasının ne kadar önemli olduğunu, daha sonraki kuşaklara aktarılmasındaki önemini çocuk yaşlarda anlayıp bu alana yöneldim. Biraz sancılı bir süreç oldu. Gazetecilik okumak istememe rağmen doğuda öğretmenliğe ve memuriyete teşvik daha fazla olduğu için ailemin isteği doğrultusunda Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazandım. Ağrı’da okumaya başladım ama çocukluk hevesimden kopamadım. Bölümde Gazetecilik Kulübü kurdum. Böylece amatörce gazetecilik faaliyetlerine başlamış oldum. Sosyal medyanın henüz gelişmekte olduğu dönemde iki bin kişilik bir kitlemiz oluştu. Zaman içerisinde üniversite yönetimiyle bir araya geldik. Amatörce video kayıtları çekip haberler yazarak sayfamızda yayımlardık. Sonrasında yerel gazetelere ilgimiz oldu. Bizim yaptığımız haberlerin yerel gazetelerde yayımlananlardan bir farkının olmadığını gördük. Yerel gazetelere haberlerimizi atmaya başladık. Diyaloglarımız gelişti ve Ağrı ilinden haberler yapmaya başladık. Ben de o dönem kaşeli muhabir olarak TRT’ye çalışmaya başladım. Sonrasında Erzurum’a giderek gazetecilik okudum. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okulumuzun gazetesinin editörlüğünü de yaptım" dedi.
"Yerelde daha uzun haber yaparak daha detaylı bilgi verebiliyoruz"
Yerele ve ulusala haber yapmanın farklarından bahseden gazeteci Özgür Bülbül, "Ulusala yapılan haberler daha büyük bir kitleye ulaşıyor. Ulusala yaptığınız haber gazetenin ulusal bölümüne de düşebilir yerel bölümüne de düşebilir. Bugün baktığımız zaman Haber Türk, CNN Türk gibi büyük mecraların alt linklerine düşebiliyor. Her şeyi şehir şehir kategorilere ayırmışlar. Ağrı'dan girdiğiniz bir haberin Haber Türk’ün sitesinde yer aldığını gördünüz. Aslında onun yerel bölümünde yer alıyor. Haber ancak ulusal bir değer taşırsa ulusala servis ediliyor. Burada dikkat çekmek istediğim bir nokta şu; büyük şehirlerde sendikalaşmış yerel gazeteler, ulusal gazetelerle yarışabilecek düzeyde. Farklara bakacak olursak, haberi ulusala yaptığımızda haber ekranda daha kısa süre yer alıyor. Haberiniz ulusala bile çıksa 30 saniye-1 dakika gibi bir süre yer alabiliyor. Özellikle kışın, 'Dondurucu soğuklar başladı' gibi haberler ulusal kanallarda 5-10 saniye yer bulabilirken siz yerel mecranızda daha uzun süre boyunca yayın yapabiliyorsunuz. Yerelde haberi daha detaylı verebiliyorsunuz, doğrudan izleyiciye ulaşabiliyorsunuz" şeklinde konuştu.
"Yerel basın, öğrencilerin ve mezun olan arkadaşların ilk adımı olabilir"
Yerel gazetelerde çalışma koşullarına da değinen gazeteci Yusuf Özgür Bülbül, "Yıllar önce gazeteler ayrı ayrıydı ve birçok gazete ilan alıyordu. Bugün baktığımızda birçok ilçe gazetesi kapandı. İl merkezlerindeki gazetelerde ise birleşmeler oldu. Basın İlan Kurumu gazeteleri birleştirip daha iyi bir istihdam ve kalite hedefliyordu. Bugün gelinen noktaya baktığımızda gazeteler birleştikten sonra maalesef bu kalite yakalanamadı. Bazı illerde birleşen gazeteler, birleşmeden önceki durumlarından daha kötü hale geldi. Öte yandan, yerel basın öğrencilerin ve mezun olan arkadaşların mesleğe ilk başlama adımı olabilir. Kendi becerilerinizin farkında değilseniz, nereye yöneleceğinizi bilmiyorsanız yerel medyada gönüllü ya da stajyer olarak çalışabilirsiniz. Bu şekilde eksik olan noktalarınızı tamamlayarak yönünüzü bulabilirsiniz. Zorluklara bakarsak iş yükü çok arttı, artmaya da devam ediyor. Bugün baktığımızda gelişmiş ülkelerde yerel medyanın daha popüler olduğunu görmekteyiz. Ülkemizde ise daha geride ve sorunlarla dolu bir alan olarak görülüyor. Bu sorunlar da her geçen gün artmakta. Sorunlar hem patronlar hem yerel yönetimler hem de çalışan gazeteciler açısından artıyor. Yerel medyayı bu üç ölçekte değerlendirmek gerekiyor" dedi.
"Büyük firmalar yerel medyaya reklam vermek yerine ulusal medyaya reklam vermeyi tercih ediyor"
Prof. Dr. Süleyman İrvan, gelişmiş ülkelerin yerel basına çok daha fazla önem verdiğini belirterek şunları söyledi: "ABD gibi ülkelerde yerel gazeteler; gazetecilerin işe başladıkları, kendilerini geliştirdikleri ve daha sonra da ulusal düzeyde dağıtımı yapılan New York Times gibi gazetelere geçebildikleri kurumlardır. Bizde ise yerelin pek bir ağırlığı yok. Ben bunun nedeninin şu olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de yönetim biçiminden kaynaklı, her şey merkezden belirleniyor. Kararlar Ankara’da, İstanbul’da alınıyor. Anadolu’nun pek hükmü geçmiyor. Bir de reklam verenler yereli tercih etmiyorlar. Daha çok ulusal medya üzerinden yerelde yaşauyanlara ulaşmaya çalışıyorlar. Bunda haklı da olabilirler çünkü ulusal televizyonlar her yerden izlenebiliyor. Dolayısıyla büyük firmalar yerel medyaya reklam vermek yerine ulusal medyaya reklam vermeyi tercih ediyor. Oradan kolaylıkla müşterilerine ulaşabiliyor. Bu bence yerel medya açısından büyük bir handikap. Bu durum yerel medyanın gelişmesine engel oluyor."
"Haberlerin yüzde 85’i özgün değil"
Söyleşide haberlere en çok konu olan il ve ilçelerin analiz edildiği "Haber Çölleri" araştırmasına da değinen Özgür Bülbül, "Yerel gazete okunma oranı en yüksek iller İzmir ve Bursa’dır. Haber Çölleri araştırması çok önemli. Hangi ilden ne kadar özgün haber yapıldığı ve o ilin isminin geçtiği ne kadar haberin yayımlandığı veri gazeteciliği yöntemiyle analiz edildi. Bugün yerel medyaya baktığımızda haberlerin yüzde 85’inin başka haber mecralarından alıntı olduğunu, özgün olmadığını görüyoruz. Kalan yüzde 15’lik kısmı ise özgün haberlerden oluşuyor. Özgün haber üretimi daha çok ilan alan gazetelerde göze çarpıyor. Haber sitelerinin çok fazla çalışanı yoktur. Ellerinde fazla maddi imkan olmadığı için gazetecilik yapamıyorlar. Daha çok alıntı haberler yapıyorlar" dedi.
"Gazeteci için bir insanın hayatına dokunabilmek çok önemli"
Konuşmasında yerel gazeteciliğin olumlu yönlerinden de bahseden gazeteci Yusuf Özgür Bülbül, şu ifadeleri kullandı: "Okuldan mezun olduktan sonra Muş Ovası Gazetesi’nde yazı işleri müdürü olarak çalışmaya başladım. Başladığımın ertesi günü durumu iyi olmayan bir aile hakkında haber yaptım. Bu ailenin hakikaten maddi durumu yoktu. Diğer gazetelerde vali, kurumlar gibi hep yüksek mevkiler manşette yer alıyordu. Kentin sorunları, amatör sporlar, şehre değer katabilecek ya da sorunların çözümünü sağlayacak konular yeterince işlenmezdi. Durumu olmayan, destek bekleyen aileyi ben manşetten işledim. Ertesi gün özel bir bankadan aradılar. Haberimi görmüşler ve banka çalışanları aralarında para toplamışlar. Aileye vermemi istediklerinde çok mutlu olmuştum. Yerelde böyle sorunlardan bahsedip etkisini görmek çok önemli. Gazeteci için bir insanın hayatına dokunabilmek çok önemli. Bu haber ulusalda yer bulamazdı. Yerel medyanın daha çok sorunlarından bahsediyoruz ama baktığımızda eğer iyi gazetecilik yaparsanız etkisini görmeniz mümkün. Yerel medyada şöyle bir avantaj da var, o ilde bir tek siz varsınız. Ağrı’da bir gazetecinin ismini söylediğinizde bilirler ama büyük şehirlerde bu mümkün değildir, sadece çok üst noktada olursanız belki tanınırsınız. Bugün haber ajanslarından haber geçen gazetecilerin birçoğunu tanımıyoruz."