Kampüsten İş Yaşamına İletişim Söyleşileri'nin ilki gerçekleştirildi
17.03.2021 17:08

Kampüsten İş Yaşamına İletişim Söyleşileri'nin ilki gerçekleştirildi


Haber Üsküdar - Merve Şişman

Üsküdar Üniversitesi İnsan Odaklı İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi (İLİMER) tarafından düzenlenen 'Kampüsten İş Yaşamına İletişim Söyleşileri'nin ilk konuğu, gazeteci-köşe yazarı Hatice Kübra Özdemir oldu. Moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın yaptığı söyleşide 'internet gazeteciliği' ele alındı.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olduktan sonra Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı'nda yüksek lisans yapan Hatice Kübra Özdemir, Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın yönelttiği “Seni gazeteciliğe çeken ne idi?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Lise sıralarında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) hayali kurarken gazeteciliği seçeceğimi planlamıyordum. İmam Hatip mezunu olduğum için, 28 Şubat sürecinde puanların kırılması tehlikesiyle karşı karşıya kaldıktan sonra, hocalarımın da tavsiyesi ile başka alanlara yöneldim. Kırıkkale Üniversitesi'nde 2 yıllık Radyo Televizyon Yayıncılığı Bölümü'nü kazandım. Ankara’ya da yakın olması nedeniyle burada okudum. Ardından dikey geçiş sınavına girdim, Ankara İletişim’i kazandım ve bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. Görsel sanatlara ilgimden dolayı ilk başta radyo, televizyon ve sinemayı tercih etmiştim. Ankara İletişim teorisi fazla, biraz da akademisyenliğe yöneliktir. O sıralar ‘Akademisyenlik mi,  sinema sektörüne mi geçiş yapsam, yönetmen mi olsam’ diye düşünürken bir anda kendimi habercilikte buldum. Sinema sektörünün İstanbul’da olması nedeniyle aslında habercilik daha cazip geliyordu. TV kanallarında muhabir olmayı düşünürken stajyer sayılarının kısıtlı olması nedeniyle internet haberciliğine yöneldim."

"Twitter'ın haberciliği çok etkilemediğini gördüm" 

Gazeteci Kübra Özdemir, yüksek lisans tez çalışması olarak Twitter'ın haberciliğe etkisini araştırdığını ifade etti. Özdemir, "Çok büyük hayallerle böyle bir tez yazdım. Twitter'ın gazeteciliğe etkileri üzerine tezim var. Yalnız enteresan bir şekilde çalışma yaptıktan sonra benim tahmin ettiğim kadar büyük bir etkisi olmadığını fark ettim. Çalışmanın sonucunda Twitter'ın çok etkilediğini bulacağımı falan düşünüyordum. Etkilemediğini gördüm” dedi. Süleyman İrvan'ın, “Ben etkiliyor diye biliyorum. Etkilemiyor mu?” sorusu üzerine Özdemir, “Çok etkiliyor gibi geliyor ama içerik analizi yaptım. Ben yaptığım içerik analizi sonucunda bütün haberlerin sadece yüzde 2 kadarının Twitter kaynaklı olduğunu buldum. Görünüşte çok daha fazla bekliyorsunuz, ama yine de çalışmamı yaptığım dönemden sonra etkisinin arttığını düşünüyorum. Tahmin ettiğimiz gibi ana akım medya hala çok etkili. Yaptığım gözlemler ve araştırmalar sonucunda buna vardım. Evet sosyal medya çok etkili ama ana akım medya çok daha etkili." 

“İnternet haberciliğinde mekânsal problemleriniz yok”

Prof. Dr. İrvan'ın “12 yıl boyunca home office çalışırken neler yaşadın?” sorusunu gazeteci Özdemir şu şekilde yanıtladı: “Yaklaşık ilk üç veya dört sene İnternet Haber'in Ankara temsilciliği vardı. Meclise yakın olması nedeniyle koşuşturma içerisinde haberleri yazıyorduk. Daha sonrasında ofise gerek olmadığına karar verdiler ve evden çalışmaya başladık. Çünkü internet haberciliğinde mekânsal problemleriniz yoktur ve yaklaşık dokuz yıl boyunca haberlerimi evden çalışarak yaptım. Sadece özel haberlerimde dışarıya çıkarak, röportajlarımı gerçekleştirdim. Pandemi süresince de işler tamamıyla home office sistemine döndü. Sadece pandeminin getirmiş olduğu zorunluluktan dolayı evde çalışmak biraz yorucuydu. Yorulunca da verimlilik biraz olsun azalıyor. 2009 yılında pek bilinmiyorken Twitter’dan az okuyucu olmasına rağmen haberlerimi ilk oralarda paylaşmaya başladım. Aynı zamanda Twitter’da röportaj yapan ilk isimlerdenim. Gazeteci ve ünlüler ile röportajları bu mecrada yaptım. ‘Twitter Havadis’ isimli sayfamda bir köşe oluşturarak bunları gerçekleştirdim.”

"İnternet gazeteciliği merdiven altı gazetecilik olarak algılandı"

Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın, “Peki, gazeteci kimliği konusunda ne düşünüyorsun? Kendini gazeteci olarak mı tanımlıyorsun? Gazeteci olarak tanımlıyorsan, mesela sarı basın kartın var mıydı? Neden internetle çalışan gazetecilere, gazeteci gözüyle bakılmıyor?” sorusunu gazeteci Özdemir, “Bence bu sorunun çözülmesi gerçekten çok zor. İnternetin ülkemize girişini hatırlarsak, doğru dürüst bir yasal çerçeve çizilmedi. İnternette kurulan ilk haber siteleri başlarda merdiven altı gazetecilik gibi anlaşıldı. İnternet kötü niyetli kişiler tarafından kullanıldı. Meselâ birisi bir skandal yaratmak istediğinde interneti kullandı. Dolayısıyla internetin ilk başta algısı çok kötü oldu, 'internete düşmek’ tabiri ortaya çıktı. Daha sonra burada ciddi gazetecilik de yapılmaya başlandı. Şu anda da yazılı gazetenin fersaf fersah ilerisine geçen bir hal aldı. Ama devlet nedense internet gazeteciliği yasası için çaba sarf etmiyor. Bir milletvekili veya bir siyasetçi konuştuğu zaman bunun haberini hemen internet sitelerine gönderirler. Haberi sizde görmek isterler. haberi yayımlamazsanız 'Haberimizi neden yayım lamadınız' derler, ama yasasını yapmıyorlar. Çalışanları gazeteci sınıfına sokmuyorlar. Yıllardır çalışıyorum ama sarı basın kartı alamıyorum, neymiş, internette gazetecilik yapıyormuşum” şeklinde yanıtladı.

"Kadın haberleri ile ilgili çok büyük sıkıntılar olduğunu düşünüyorum"

Prof. İrvan’ın, ‘Eril dil neden medyada bu kadar etkili ve neden değişmiyor?’ şeklindeki sorusuna gazeteci Özdemir, “Çoğunluktan yana olmadınız mı sistem sizi dışlar. Bir kadın gazeteci olarak medyada yer almak istiyorsan o dili benimsemek zorunda kalıyorsun. Eğer yönetici olmak istiyorsan erkeklerle yarışmak için aynı dili konuşmak zorunda kalıyorsun. Kadınların sayısı zaten çok az, tutunmak için o dili kullanıyorsun. Meselâ kadın haberleri ile ilgili çok büyük sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Keşke kadın gazeteciler bu konuda biraz cesaret gösterebilse, keşke birlik olabilseler ve keşke ‘bu dile hayır diyoruz’ kampanyası başlatabilseler. İnternet medyasında şöyle bir sıkıntı var. Bir taciz, şiddet haberinde failin fotoğrafı buzlanırken mağdur kadının fotoğrafı açıktan gösteriliyor, adı açıktan yazılıyor. Suçlunun kısaltılıyor. Bunlar çok basit şeyler ama haberde çok dikkat edilmesi gereken şeyler. Bu konulara üniversitelerde yer vermek gerekiyor” diyerek cevaplandırdı.

“Gazetecilik yapmak 7/24 fark etmeksizin zaman ister”

Prof. Dr. Süleyman İrvan, "Bu sektörde kadın olmak zor. Sektör evli kadın, çocuklu kadın istemiyor. Sen de evli ve çocuğu olan bir gazetecisin. Bu konuda ne söylersin?" şeklindeki sorusunu Hatice Kübra Özdemir gazeteciliğin 7/24 yapılan bir meslek olduğunu söyleyerek cevapladı: “Kadın gazeteciler zaten evlenemiyorlar. Bu sektörde evlenmek çok zor. Yani şöyle, ben bu işe başladığımda zaten evlenmiştim ve oradan yırttım, diğer türlü evlenmek mümkün değil. Çünkü gazetecilik 7/24 çalışma istiyor. Bu meslekte son dakika bitmez, gecenin dördünde kabine değişir ve haberini girmek zorundasındır. Evde oturuyorum, çocuk bakıyorum vesaire gibi bahaneler kabul edilmezi. O siteye o haberler girilecek. Genelde de evlenenler aynı sektörden kişilerle evleniyorlar, ancak bu sayede yürütebiliyorlar.” Hatice Kübra Özdemir, sektörde maaşlar arasında da ciddi uçurumlar olduğunu, muhabirlerin çok düşük ücretlere çalıştırıldığını, köşe yazarlarının ise ünlü oldukları için yüksek ücretler aldığını ifade etti.

Söyleşinin sonunda İLİMER Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, gazeteci Hatice Kübra Özdemir'e teşekkür etti ve merkez olarak öğrencilere yol gösterecek etkinlikler yapmaya devam edeceklerini ifade etti.