
Cihat Öztürk: Serbest gazetecilik emek sömürüsü olarak karşımıza çıkabiliyor
Röportaj: Ayşe Zeynep Kısakürek
Medya sektöründe mobbing, sansür gibi devasa sorunlar büyümeye devam ederken, gazeteciler yeni arayışlara giriyor. Serbest gazetecilik bu arayışların başında geliyor. Fakat bu pratiğin iç yüzüne hâkim isimler sayısız probleme dikkat çekiyor: "Maddi olarak iyi karşılık elde edemiyorsunuz. Serbest gazetecilik bir süre sonra emek sömürüsü olarak karşımıza çıkabiliyor". Cihat Öztürk, serbest gazeteci olarak tecrübelerini bu sözlerle anlatıyor.
Cihat Öztürk, T24, Bianet, MLSA Turkey, Journo, 9. Köy gibi mecralar için haberler üretti. 2013 yılında Ege Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun olduktan sonra iki yıl da yüksek lisans eğitimi aldığını, ardından 2017 yılında fiili olarak gazeteciliğe başladığını anlatıyor. Öztürk, yedi yıl bir yerel gazetede Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptığını, son bir yıldır da Telgraf Gazetesi'nde görev aldığını söylüyor. Ayrıca, kendi kurduğu Gazete Fil'de günlük olarak da çalışmalarını sürdürüyor.
“Mesleğe dair hayallerimiz ve düşlerimiz vardı”
Gazeteciliğe nasıl karar verdiğini anlatırken, "Mesleğe dair hayallerimiz ve düşlerimiz vardı" diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Mesleğimizi yapabileceğim bir alan. Ama gelinen noktada bir alan ve mecra kalmadı. Mesleği hakkını vererek yapanlar daha çok freelance olarak bu işi sürdürüyor. Ben bir yıl oldu freelance olarak yoluma devam ediyorum. Daha fazla içerik üretmek adına bu kararı aldım. Serbest gazetecilikte, bu alanda özgürleşip daha kaliteli içerikler üretebiliyorsunuz."
Yerel medyada yedi yıl çalıştığı günleri aktarırken, "Yerelde çalışma mesaisi ve zaman dilimi kavramı yoktu. Bu da açık bir sömürüye tekabül ediyor" diyerek daha iyi çalışma koşulları sağlayabilmek adına bu kurumla olan bağını kendi isteğiyle sonlandırdığını açıklıyor.
“Güvencesizlik devam ediyor”
Öztürk serbest gazeteciliği, 'özgür ve bağımsız olmasından ötürü kıymetli bir alan' olarak gördüğünü söylüyor. Fakat madalyonun öbür yüzündeki olumsuzluklara da değinmeyi ihmal etmiyor: "Koşulları anlamıyla güvencesiz devam ediyor. Bu güvencesizlik şöyle, sigortanın olmayışı ve temel masraflarını karşılayacak bir alanın bulunmaması, bu yüzden dezavantajlı bir konumda yer alıyor."
Serbest gazetecilerin sahip olması gereken beceriler hakkında da yorumlarını paylaşan tecrübeli isim, "Serbest gazeteci eleştirel olmalı, sorduğu sorularla araştırdığı konuya hakim olduğunu göstermeli" diyor ve şöyle ekliyor: "Gazeteciliğin temeli olan muhabirlik kurallarına hâkim olması en önemli özelliklerinden olmalı."
“Gazeteciler düzenli maaştan feragat ediyor”
Serbest gazetecilerin halkın haber alma hakkı için bir medya kuruluşuna bağlı kalmayarak sayısız fedakârlık yapıyor. Öztürk'e bu fedakârlık sorulduğunda, "Gazeteciler düzenli maaş almaktan ve bir kurumda çalışmaktan feragat ediyorlar" diyor. Öztürk'e göre, serbest gazetecilikte haberciler; “hangi kurumdan geliyorsunuz?” “hangi kuruma bağlı çalışıyorsunuz?” sorularıyla çok fazla karşılaşabiliyor. Bunun da özellikle yerelde gazetecilik yapanlar açısında dezavantajlı bir durum olduğunu kaydederek şöyle açıklıyor: "Özellikle belediye ve kurumlar düzeyinde prestijli bir mecradan ayrıldıysanız artık yolunuza bağımsız olarak devam ediyorsanız size karşı bakış açıları değişebiliyor. Serbest gazeteciler yerelde daha fazla haber yapma veya yerelin kurduğu patronaj ilişkisinden sıyrılıp halkın haber alma hakkını daha fazla savunan duruma gelebilir."
“Ekmeğinizi taştan çıkartıyorsunuz”
Cihat Öztürk, serbest çalışan bir gazeteci olarak kendisini tam anlamıyla özgür hissettiğinin altını çiziyor ve "Haberlerimi daha özgür şekilde üretiyorum" diyerek ekliyor. Haber konularını genel olarak kendisi öneriyor ve haber içeriklerini de yine kendisi üretiyor. "Bu alana yönelimle beraber aslında ekmeğinizi siz taştan çıkartmak durumda kalıyorsunuz" diyen Öztürk, haber üreterek her an aktif kalarak çalışmaya başladıklarını ve iş yükünün farklılaştığını ifade ediyor. "Mesaisiz bir çalışma koşulundan sizin belirlediğiniz bir çalışma koşuluna geçiş sağlıyorsunuz. Bu konuda daha esnek çalışma koşulları oluşuyor."
“Serbest gazetecilik bir süre sonra emek sömürüsü olarak karşımıza çıkabiliyor. Sigortasızlık, emek sömürüsü, düşük ücretler ve telif sorunu...Bunlar serbest gazetecilerin yüzleştiği sayısız problemden yalnızca birkaçı” diyen Öztürk, sözlerine şu sözlerle devam ediyor: "Serbest çalışmanın tek iyi yanı dilediğin haber içeriğini üretmek. Başka bir avantaj sağladığı yok. Maddi olarak iyi karşılık elde edemiyorsunuz. Çoğu zaman yol ve diğer masraflar karşılanmıyor. Serbest gazetecilik de bir süre sonra emek sömürüsü olarak karşımıza çıkabiliyor."
Konuyu derinlemesine değerlendirmeye devam ederken Öztürk, "Serbest gazetecilikte en önemli sorun düşük telif ücretleri" yorumunu yapıyor. "Ve artık çoğu kurumun kapanması bu üretim yapacak alanları da azaltıyor. Bu yüzden hem düşük telifler hem de meslek konusunda belirsizlik geleceğe dair karamsarlık oluşturuyor."
Serbest gazetecilerin altını çizdiği üzere gelir istikrarsızlığı ve düşük ücretler habercilerin ek işler yapmasına yol açsa da Öztürk kendisinin herhangi ikinci bir işinin olmadığını açıklayarak, "Gazetecilik dışında bir iş yapmayı doğru bulmuyorum" diyor.
“Türkiye'de durum kısıtlı imkânlardan ibaret”
Alandaki zorlu koşullar göz önüne alındığında diğer gazetecilerle 'meslektaş paslaşması' adına bir destek ağları var mı?' diye merak ederek sorduğumuzda ise, "Tabii ki" diyerek, serbest gazeteci çoğu arkadaşıyla haber yapabilecekleri kurumların listesini paylaştıklarını ve bu alanda açılan telifli mecraları birbirlerine ilettiklerini anlatıyor.
Türkiye'deki zorlu şartları kıyaslarken ise, "Uluslararası medya iyi çalışma koşulları sağlıyor" diyor. Uluslararası medya kuruluşlarının serbest gazetecilere kadrolu çalışanmış gibi haklar sağladığı bilgisini paylaşıyor ve bu durumun gazetecilerin daha iyi haberler ve içerikler üretmesini sağladığını aktarıyor. Öztürk'e göre, "Türkiye’de ise bu durum kısıtlı maddi imkânlardan ibaret".
Haber peşindeyken muhtemel risklerden bahsederken, "Çalıştığım kurumların yanımda olacağını düşünmüyorum" diyor. Öztürk'e göre bu duruma dair bir güvence söz konusu değil. Şöyle devam ediyor: "Risk planım aslında yok ama bu duruma karşı ancak kendi koruma güdülerimi devreye sokabilirim. Bunun dışında bir koruma planı yok. Serbest gazetecilerin hepsi için geçerli bir durum aslında bu konu."
“Basın kartınız yoksa gazeteci değilsiniz”
Sekiz yıl kadar basın kartı sahibi olduğunu kaydeden Öztürk, şu an basın kartının bulunmadığını da ekliyor. Kendisine göre, bu kartın olmayışı, basın çalışanı olarak değerlendirilmeme gibi bir durumu beraberinde getiriyor. "Basın kartınız yoksa gazeteci değilsiniz. Gazeteci iseniz basın kartınız nerede? Bunun yerine sendikaların sağlığı basın kartlarını alabiliyoruz. Veya tanınırlık üzerinden ilerliyoruz."
Gazetecilik etiğini açıklarken, "Benim için gazetecilik etiği haber ve haber kaynağınla kurduğun iş üzerinden geliyor" ifadelerini kullanıyor ve şöyle devam ediyor: "Mesleki etik ilkesi halkın haber alma hakkını savunmak ve kamusal olanın icra edilmesi demek. Mesleğin olmazsa olmazı, sorulması gereken soruyu doğru yerde doğru zamanda sormak."
Tecrübeli bir isim olarak yolun başındaki genç habercilere tavsiyelerde bulunurken, "Eğer bu mesleği yapmak istiyorsanız, bu mesleğin çalışma koşullarını bilmeniz gerekiyor" diyerek, “Mesaisi olmayan, güvencesiz ve ekonomik olarak çok fazla bir getirisi olmayan bir meslek” tanımını yapıyor.
"Mesleği adı, kendisi ve prestiji söz konusu, bunun dışında meslekte çok fazla bir ekonomik gelir söz konusu değil. Eğer mesleği doğru bir şekilde kamu adına yapıyorsanız bu meslekten en fazla sağlayacağınız kaynak, kendinize yetebilmek."
“Sıfırdan başlamak istesem bu mesleği yapmak istemezdim”
Öztürk sözlerini tamamlarken, “Bugün her şeye sıfırdan başlamak istesem bu mesleği yapmak istemezdim” diyor. Bu kararını şu sözlerle açıklıyor: "Çünkü bu ülkede hem mesleğini yapman hem de bundan mutlu olabileceğin bir gelir elden etmen neredeyse imkânsız. O yüzden hiç başlamayanlara tavsiyem, bu mesleğe hiç bulaşmayın."