Deneyimli cankurtaran, Şile plajlarını ve cankurtaranlık mesleğini anlattı
Haber Üsküdar - Burcu Hançer
Şile sahillerinde 24 yıldır Cankurtaran Şefi olarak görev yapan Ergün Eken ile Şile sahilleri, cankurtaran seçimleri, rip akıntısı ve pandemi döneminde sahillerde alınan önlemler hakkında konuştuk.
Cankurtaran Şefi Ergün Eken, Şile’de bulunan 16 plajda cankurtaran ekibiyle beraber insanların güvenli bir şekilde denize girmelerini sağlamak için çalıştıklarını söyledi. Boğulmakta olan bir vatandaşı gördükleri andan itibaren odak noktalarının sadece o kişiyi bir an önce karaya çıkartmak olduğunu ve bunun için de saniyelerle yarıştıklarını belirtti. Şile’de cankurtaran hizmeti olan plajlarda herhangi bir kayıp yaşanmadığını ifade eden Eken, denize girmek için gelenlerin mutlaka cankurtaran hizmeti verilen bölgelerde denize girmeleri gerektiğini vurguladı.
"Cankurtaran ekipleri insanların güvenli bir şekilde denize girmelerini sağlar"
Cankurtaran Şefi Ergün Eken, Şile bölgesinde ortalama 176 tane cankurtaran personelinin bulunduğunu söyledi. Her plajda cankurtaran jet-skileri, atvler, zodyak botlar ve cankurtaran droneları bulunduğunu vurguladı. Cankurtaran dronelarının 25 kilogram ağırlığına kadar 3 adet can simidi taşıyabildiklerini belirten Eken, droneların cankurtaranlara çok yardımcı olduğunu da ekledi. Şile bölgesinde cankurtaran ekibiyle ve ekipmanlarla yaz sezonunda insanların denize rahat ve güvenli bir şekilde girmelerini sağladıklarını söyledi.
28 yıldır cankurtaranlık yapıyor
Cankurtaranlığa 13 yaşında bir arkadaşının hayatını kurtararak başladığını söyleyen Eken, daha sonrasında Şile’de yaşamasından, sürekli deniz kenarında olmasından ve yüzmeyi iyi bilmesinden dolayı cankurtaranlığı ideal bir meslek olarak görüp devam ettirdiğini ifade etti. Eken, 1993 yılından beri yaklaşık 28 senedir yaz sezonlarında cankurtaranlık yaptığını ve 24 senedir de Şile Belediyesi’nde cankurtaran şefliği yaptığını söyledi. Geçtiğimiz seneye kadar Şile’nin en büyük merkez plajı olan Ayazma Plajı’nın cankurtaran şefliğini yaptığını belirten Eken, geçen sene Ağlayankaya Plajı’nın cankurtaran şefliğini üstlendiğini ifade etti.
"Boğulan kişi bir başkasını istemeden boğabilir"
İnsanların boğulma esnasında yaşadıkları korku ile karada herhangi bir şekilde yaşadıkları korkunun arasında çok büyük farklar olduğunu söyleyen Eken, karada bir insanın başına bir olay geldiğinde birilerinin yardımcı olabileceğini, ancak denizde boğulma vakası yaşandığında boğulan kişiye sadece bu işin eğitimini alan bir kişinin yardım edebileceğini vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Bizim toplumumuzda bir insan biraz bile yüzme biliyorsa denizde boğulan kişiye müdahale etmeye çalışıyor. Böyle olunca boğulan kişi sayısı 1'ken 2 veya 3 kişiye çıkıyor. İnsanların kesinlikle boğulmakta olan kişiye eğitim almadan, malzemesiz ve ekipmansız müdahale etmemesi gerekiyor. Çünkü bir insanın en korktuğu andır o an ve bilmeden hareket eden insan bu korkuyu katlamış oluyor.” Eken, boğulmakta olan bir vatandaşı gördükten sonra dakikalarla hatta saniyelerle yarıştıklarını ve suda ilk müdahalenin çok önemli olduğunu belirtti. Eken, cankurtaranlar için bir insanın hayatını kurtarmanın güzel ve değerli bir duygu olduğunu da sözlerine ekledi.
"2020 yılı içerisinde cankurtaran hizmeti olan bölgelerde kayıp vakası yaşanmadı"
Şile Belediyesi ilk cankurtaranlık hizmetini başlattığında bu olayın çok farklı ilerlediğini, hiçbir ekipman ve malzemelerinin olmadığını iifade eden Eken, boğulan birini kurtarmak için bir can simidi ve bir tane ip kullandıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Boğulmakta olan 2 kişiyi can simidine koyduktan sonra kıyıdan çek işareti verilirdi ve 100’den fazla kişi ipe asılır, çekerdi. Böyle olunca da ya ip kopardı ya da can simidi patlardı. O insanları tekrardan başka bir simide koyabilmek için beklerken bizler de boğulma tehlikeleri yaşardık. Çünkü birkaç kişinin arasında kaldığında o anki korkusuyla size saldırabiliyor.” Böyle zamanlarda suyun dibine inerek kendilerini korumaya ve kurtarmaya çalıştıklarını belirten Eken, normal vatandaşların suyun dibinde cankurtaranlar kadar nefeslerini tutamadıklarını söyledi.
Eken, 2005 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından plajlarda daha fazla can kaybı yaşanmaması adına malzeme ve ekipman sayılarının arttırılmasıyla ve cankurtaran hizmeti verilmeyen yerlerde de hizmetlerin başlamasıyla cankurtaranlığın da kolaylaştığını ifade etti. 2005 senesinden itibaren Şile bölgesinde her yıl plaj açılmaya başladığını ve şu an 16 plaj olduğunu söyleyen Eken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de hizmetlerini arttırmasıyla Şile bölgesindeki boğulma vakalarının minimuma indiğini vurguladı ve şöyle devam etti: “2020 yılı içerisinde Şile bölgesinde cankurtaran hizmeti veren 16 plajda mesai saatleri içerisinde tek bir ölüm vakası yaşanmadı. Ölümler cankurtaran hizmetinin olmadığı bölgelerde, kısa ve dip koylarda görülüyor. Ancak bizler cankurtaran bulunmayan bölgelerden de bir ihbar aldığımızda en hızlı şekilde oraya ulaşmaya çalışırız. Buralarda görülen ölüm vakalarının nedeni ise mesai saatlerinin dışındaki zamanlarda ve genelde alkollü olmalarından kaynaklı yaşanmıştır.”
"2020 yılında pandemi dolayısıyla deniz sezonu geç başladı"
Şile sahillerinde deniz ve cankurtaran sezonunun pandemiden önce 15 Mayıs-15 Eylül arasında 4 aylık bir sezon olduğunu dile getiren Eken, geçtiğimiz 2020 yılında pandemi dolayısıyla 1 Haziran’da sezon başlangıcı yapıldığını söyledi. Cankurtaran adayı seçimleri hakkında da bilgi veren Eken, bu yıl diğer yıllara nazaran cankurtaran adayı isim listelerinin geç hazırlandığını belirtti. Eken, Mayıs'ın ilk haftasında Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu’ndan hocaların gelip cankurtaran adaylarına eğitimler verdiğini ifade etti ve bu eğitimleri anlattı: “Verilen eğitimler sadece denizle alakalı değildir. Suda ve karada ilk yardım, koşu, spor, dalış, yüzme kulacı gibi konular hakkında eğitimler verilir. Bu verilen eğitimler ve belgeler sayesinde karada kalp krizi geçiren bir vatandaşa da ilk yardımda bulunabilirsiniz.” Eken, bu eğitimlerden başarıyla geçildiği takdirde Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu tarafından gümüş cankurtaran brövesi verildiğini ve bu şekilde plajlarda cankurtaranlık görevine başlandığını ifade etti. Denizlerde gümüş, havuzlarda ise bronz bröve kullanıldığından bahseden Eken, gümüş brövenin hem havuzlarda hem de denizlerde geçerli olduğunu belirtti.
"Rip akıntısı Karadeniz sahillerine özel bir akıntı çeşididir"
Şile sahillerinde Karadeniz’e özel bir akıntı olduğundan bahseden Eken, “rip akıntısı” dedikleri bu akıntının kıyıdan açığa doğru kuvvetli bir akıntının oluşmasıyla meydana geldiğini söyledi. Akıntının meydana geldiği bölgenin kıyıda olmasına rağmen daha derin olduğunu, akıntının sağına ve soluna bakıldığında topuk denilen dalganın kabararak kıyıdan 70 metre açığa kadar kanal şeklinde bir su derinliği oluşturduğunu, burasının da en tehlikeli alan olduğunu sözlerine ekledi ve şöyle devam etti: “Rip yani kıyı akıntısının olduğu bölgede dalga oluşmadığından insanlar burayı güvenli sanarak denize girerler. Fakat en tehlikeli alan orasıdır. İnsanların bu akıntıdan kendilerini kurtarmaları çok zordur. Vatandaş bu akıntıya kapıldığı zaman kendini suyun üstünde bırakmaya çalışmalıdır. Kesinlikle denize girdiği noktadan kıyıya doğru yüzmemelidir. Çünkü bunları yapmaya çalışırken efor sarf eder ve yorulur. Böyle olduğunda da boğulma tehlikesi yaşar. Vatandaş akıntının olduğu yerden 10 metre sağa ve 10 metre sola yüzerek rahatlıkla bu akıntıdan kurtulabilir.” Eken, cankurtaran ekiplerinin de özellikle rip akıntısı olan bölgelerde yoğun olarak bulunduğunu vurguladı.
"Her plaj mavi bayrak alamaz"
Eken, mavi bayraklı plajları şu şekilde tanımladı: “Mavi bayraklı plaj, deniz ve kum temizliği, denize herhangi bir akıntının olmaması, yağmur yağdığı zaman yamaçlardan kuma doğru akan yağmur suyunun denize girmemesi gibi yönler dikkate alınarak seçilir. Coğrafi olarak bakıldığı zaman her plaj mavi bayrak alamaz.” Şile bölgesindeki plajların mavi bayrak kriterlerini karşılamadıklarını belirten Eken, plajların mavi bayrak alabilmesi için özellikle sahildeki işletmelerin önlerinde kesinlikle çöp olmaması gerektiğini vurguladı. Önceden Şile bölgesinde Ayazma, Ağlayankaya ve Uzunkum olmak üzere 3 plajda mavi bayrak bulunduğunu ancak şu an sadece Uzunkum Plajı’nda mavi bayrak olduğunu söyledi. Diğer plajlardan mavi bayrakların alınmasının nedeninin ise Şile bölgesine denize girmeye gelen kesimden kaynaklandığını ileri sürdü.
"Pandemi, sahillerdeki kalabalığı yarıya indirdi"
Pandemi döneminden önce özellikle hafta sonları Şile’nin en büyük plajı olan Ayazma Plajı’nda 50 bini aşkın insan kalabalığı olduğunu söyleyen Eken, bu yıl pandemi dolayısıyla bu sayının yarı yarıya düştüğünü ve insanların daha bilinçli bir şekilde denize girdiklerii ifade etti. Eken, plajlardaki işletmelerin pandemi tedbirleri kapsamında aldıkları önlemleri de şu sözlerle anlattı: “İşletmelerin şezlong araları önceden 1 metreyse bu yıl şezlong arası mesafeyi 3 metreye kadar çıkardılar. Bir işletmede 100 takım şezlong varsa bu 50 takım şezlonga düştü. Müşteri de azalmış oldu ancak bu tedbirlerle insanların daha rahat bir şekilde tatil yapmaları, denize girmeleri sağlanmış oldu.”
Eken, son olarak Şile’ye denize girmek, tatil yapmak, serinlemek ve eğlenmek için gelen vatandaşların öncelikle cankurtaran hizmeti veren plajları bulup o bölgeleri tercih etmeleri gerektiğinin altını çizdi. Aksi takdirde üzücü olaylarla karşılaşıldığını vurguladı.