Gazeteci Emre Kızılkaya Haber Atölyesi'nde konuştu
Haber Üsküdar - Melisa Duygun
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından düzenlenen Haber Atölyesi eğitimlerinin ikincisi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın yaptığı “Haber Nedir? 5N+1K” konulu etkinliğe gazeteci Emre Kızılkaya konuk oldu.
İletişim Fakültesi öğrencilerinin pratik yapmalarını teşvik etmek amacıyla düzenlenen Haber Atölyesi eğitimlerinin ikinci haftasında gazeteci Emre Kızılkaya konuk edildi. Haberi birçok açıdan elen alan Kızılkaya, öğrencilere doğru habercilik kurallarını aktardı. Moderatör Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın Kızılkaya’yı tanıtmasıyla başlayan etkinlik, öğrencilerden gelen soruların yanıtlanmasıyla son buldu.
Öğrencilerden gelen talep değerlendirildi
Dijital Haber Atölyesi etkinliklerinin ikinci haftasında, öğrencilerden gelen talep üzerine Emre Kızılkaya’nın konuk edildiğini ifade ederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Süleyman İrvan, Kızılkaya’yı şu sözlerle tanıttı: “Emre Kızılkaya, Uluslararası İlişkiler lisans mezunudur ve gazetecilik alanında yüksek lisans yaptı. Şu anda da Galatasaray Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam ediyor. 2003’ten 2019 yılına kadar Hürriyet gazetesinde çalışan Kızılkaya, gazetecilik çalışmalarını Journo’da sürdürüyor.” Prof. İrvan, Emre Kızılkaya'nın ödüllü bir gazeteci olduğunu, yazdığı yazılar ve yaptığı haberlerle birçok ödüle layık görüldüğünü söyledi. İrvan, "Ben Emre Kızılkaya'yı 2018 yılında Hürriyet'te gazetecilik eğitimi üzerine yazdığı yazılarla tanıdım, kendisini takibe aldım. Kızılkaya sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda gazetecilik eğitimi konusunda fikirlerinden yararlanabileceğimiz bir meslektaş aynı zamanda" diyerek sözü Emre Kızılkaya'ya verdi.
Söyleşi, haber başlıklarının değerlendirilmesi ile başladı
Emre Kızılkaya, “Yeni medyada haber yapımı, haber yazımı, 5N1K gibi konuları pratik üzerinden konuşursak” diyerek yakın zamanda yaşanan İzmir depremiyle ilgili bir haber başlığını gösterdi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "İzmir’de deprem oldu’ başlıklı haber size ne söylüyor, iyi bir başlık mı? Gizlilik veya bir eksiklik hissi var. Ne olduğunu söylüyor bize ama sadece neyin nerede olduğunu söylüyor. Başka bir şey söylemiyor. Böyle bir başlık görüyoruz, sonra genelde haberi özetleyen bir spot olur. Mahreç haberin yazıldığı yeri ve yazan kişiyi gösterir, sonra haber başlar ve haber gövdesi gelir. Ara başlık kullanılabilir, haber gövdesi devam eder ve haber biter. ‘İzmir’de deprem oldu’ gibi bir başlıktan yola çıkarsak, 'Nerede?' olduğunu sorduğumuzda ben sizlere İzmir Görece’de olduğunu söylersem, Görece dediğimde, siz yeni bir deprem mi diye sorarsınız. Oysa başlık bu sorulara en başından cevap vermelidir” dedi.
"Gazetecilerden önce de haber ve haber değeri kavramları vardı"
Kızılkaya, “Temnoslu Filozof Hermagoras 5N1K’nın mucididir. İkna edici söz sanatı ve retorik üzerine çalışıyor. Hermagoras’ın 5N1K’sı biraz daha geliştirilmiştir. 'Ne şekilde, ne yolla?' gibi. Biz bunu daha sadeleştirdiğimizde, 'Nerede, Ne zaman, Kim?' sorularının 5N1K içerisinde en ön plana çıkan sorular olduğunu görüyoruz. Bu sorular gerçeğin ortaya konmasında temeldir. İki bin yıldır değişmeyen şey, 'Haber değeri nedir?' sorusudur. Gazetecilik 2000 yıl önce yoktu ama haber diye bir şey vardı. Haberciler şehirler arasında, krallar arasında haber taşıyorlardı” dedi. Haberin özelliklerinden de söz eden Kızılkaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Haberden ne kadar kişi etkileniyorsa haber değeri o kadar artıyor. Önemlilik kavramı mesela, kamuoyu için daha 'önemli' kişiler varsa o haberin değerini yükseltiyor. Yakınlık bağlamında, Alaska’daki depremin Türkiye’deki haber değeri düşüktür.”
"Etkileşimi yükseltmek için birtakım numaralar yapıldığını görüyoruz"
Kızılkaya sosyal medya platformları hakkında, "20 yılda dijital mecralar bilgiye erişim kanallarını dönüştürdü. Son yirmi yılda çok önemli şeyler oldu. İlki internetin yaygınlaşması, ikincisi özellikle 2000’li yılların başından itibaren mobil cihazların kişisel verilerinizi toplayarak size sürekli bilgi ulaştırabilmesi. Bütün bunlar olurken o verileri toplayan Google ve Facebook gibi aktörler daha etkili reklamlar sunmayı başardılar. Haber dendiğinde akla gazetenin gelmiyor olmasının gelir yapısı açısından bir anlamı var. İnsanlar arka kapılardan, arama motorları ve sosyal medya, Facebook, Google vs. gibi alternatif hatlarla habere ulaşıyorlar. Bu oran arttıkça sosyal medya platformları eşik bekçisi haline geliyor. Haber üretenler ise o platformlara bağımlı hale geliyor. İnsanlar haber mecralarına çok fazla yönelmiyorlar. Etkileşimi yükseltmek için de habercilerin birtakım numaralara yöneldiğini görüyoruz” dedi. Haber platformlarının sosyal medya ağları ile rekabet içine girdiklerinde ekonomik kaygıların haber yazımını kontrol etmeye başladığını belirten Kızılkaya, sözlerini, "Kimileri cinsel içerikleri ön plana çıkartıyor. Etkileşim yaratıyorlar belki ama markaya zarar veriyorlar” şeklinde sürdürdü.
"Dijitalde insan hikâyeleri ve özgün haber dili etkileşimi arttırıyor"
Dijitalde en çok etkileşim alan içeriklerin insan hikâyeleri, özel haberler, araştırmacı gazetecilik çalışmaları ve siyasi tartışmalar olduğunu belirten Kızılkaya, “Bunlar uzun ama kolay okunur olursa çok fazla etkileşim yaratıyorlar” dedi. Özgün haber dilinin önemine de dikkat çeken Kızılkaya, “Gazeteciyi bir ressama benzetirsek, gazetesi aslında çerçevedir. Resim ise içeriğin, haberin kendisidir. Ressamlar bunu boyalar ile belirler, medya ise formatı belirler. Fırçayı tutmanın belli bir yöntemi vardır. Gazetecilikte de belli bir yöntem vardır ve bu yönüyle habercilik bir sanat ya da zanaattır. Kamu ile haberleştiğimiz, etkin bir iletişim sağlamaya çalıştığımız için olabildiğince net ve açıklayıcı bir biçimde yazmamız gerekir. Aktarma işlemini özgünlüğümüzü koruyarak yapabiliriz. Belli klişelere göre haber formatının yapılması bir zorunluluk değildir. Haberlerin başlığı uzun veya kısa olacak diye bir şey yok. Eskiden gazetedeki sütunlara sığdırmak için başlıkları küçültmemiz gerekiyordu ama artık dijital alanın imkânlarına sahibiz. Haber gerektiği kadar uzun olmak zorunda" dedi.