Üsküdar Üniversitesi öğrencilerinden "Ekmek Parası" belgeseli
18.04.2019 20:41

Üsküdar Üniversitesi öğrencilerinden "Ekmek Parası" belgeseli


Haber Üsküdar - Emrullah BURUK

Üsküdar Üniversitesi öğrencilerinin çektiği ve yönettiği "Ekmek Parası" Belgeseli yayınlandı. Belgesel, emek ve emekçi arasında özel bir bağ kurarken  geçmişten gelen kadim değerlerimizi hatırlatarak izleyiciyi Balat semtinde geleneksel bir yolculuğa çıkartıyor. İletişim Fakültesi - Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğrencilerimizden Emrullah Buruk, belgeseli değerlendiriyor. Kamera arkasını ve belgeselin mesajı hakkında bilinmeyenleri yanıtlıyor. 

Emrullah Bey, öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz? “Ekmek Parası” belgeselini aklınızda nasıl canlandırdığınızı sormak istiyorum. Sizi bu belgeseli çekmeye yönelten itici güç neydi?

Ben de İstanbul’daki çoğu kişi gibi şehir hayatında gözlerimi açtım. Doğma büyüme İstanbulluyum. Lise yıllarımda görsel gözlemleme ve fotoğraflara ilgim olduğunu fark ettim. Şehrin yapısından ziyade, manzarayı seven doğallıktan yana bir tavrım vardı. Tabii bu süreç üniversite dönemiyle daha da şekillendi ve şu an Üsküdar Üniversitesi'nde Görsel İletişim Tasarımı bölümünde lisans eğitimimi tamamlamak üzereyim. Yapmayı sevdiğim işleri yapabilen, biraz işin duygusunu hissederek çalışan biriyim aslında. Bu belgeseli oluştururken de aklıma diğer insanlara faydalı olabilecek farkındalık oluşturabileceğim bir şey yapmak istedim. Çıkış noktam aslında Peygamber Efendimiz’in “Yanı başındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi bizden değildir” sözüydü. Günümüzde insanlar tüketim toplumu olarak yaşıyor artık. Sosyal medya bile bizlerin iş çıkışlarında rahatlaması için kullanılan görsel tüketim malzemeleriyle dolu. Ancak biz her günümüzü toplumumuzun asıl değerlerini sorunlarını unuturmuş gibi yaşadıkça emekçinin, işçinin alın teri toplum içerisinde nerede kalıyor?

Bu belgesel bizlere hangi fikirleri yansıtıyor, projenin amacını açıklar mısınız?

“Ekmek Parası” belgeseli içerisinde birçok işçi teması mevcut. Tam anlamıyla alnının teriyle para kazanmak diyebiliriz. Aslında bir ekmeği bile üretirken ne kadar emek gerektiğine ilk andan itibaren şahit oluyoruz. Proje, İstanbul’un Balat ilçesinde çekildi. Aslında burası turistik sayılabilen bir yer. Eski esnaflık kültürü, tarih kokan konaklarıyla burada hala yaşıyor. Biz de tam olarak kadim değerlerimizi tekrar gün yüzüne çıkarmayı hedefledik.

Belgesel öncesinde bir de hazırlık aşaması planlanması gerekiyor. Siz bu süreçte nasıl bir yol izlediniz? Üsküdar Üniversitesi öğrencisi olmak sizce nasıl katkı sağladı?

Projeyi bütünsel ele aldığımızda ilk olarak merkez noktalarından birleştirdik. Proje ne hakkında olmalı? Çekim tarihleri hangi zamanlar? Ekipmanlarımız neler? Ve her şeyi belirledikten sonra en son olarak keşif yapmak, o bölgeyi iyi tanımak gerekiyor. Çünkü siz eğer bir kare içerisinde doğru planı oluşturmazsanız belgesel istediğiniz amaca hizmet etmeyebilir. İkinci sorunuza gelirsek, Üsküdar Üniversitesi multidisipliner bir çalışma prensibini belirlemiş bir yapıya sahip. Hem öğrencisiyle hem semtiyle sürekli bağlantılı çalışan bir mekanizma. Bu dinamik içerisinde yer alıyorsanız zaten bir iletişimci olarak olanakları sağlamanız tamamen sizin elinizde. Teknik ekipmanlarımızı çalışma günlerimize göre istediğimiz zaman alabiliyoruz. Bu da bizim gibi faydalı bir şeyler yapmak isteyen öğrenciler için kaçırılmayacak bir fırsat diyebilirim.

Belgeseli çekerken zorlandığınız anlar oldu mu?

Her meslekte hatta her işte olduğu gibi bizim de zorlandığımız birçok nokta oluyor tabii. Ancak bunu bulunduğu kabın şeklini alan bir su gibi tarif edebilirim. Bizim işimiz de planlanan çekime göre değişiyor. Belgeseli çekerken aralıksız fırının yanında durmamız gerekiyor. Bu aslında hem bizler için hem de ekipmanların yoğun sıcak ortama maruz kalması bazı aksaklıklara yol açan sebeplerden. İşte biz de bu işin doğasını gösteriyoruz ki insanlar bunları çöp tenekelerinin yanlarına fırlatıp geçemesinler.

Aslında alanınız Görsel İletişim Tasarımı bölümüydü. Peki sizi çekim yapmaya yönelten nedir biraz açıklar mısınız?

Burada biraz Görsel İletişim Tasarımı kavramını ele almamız gerekiyor. Ben insanlar için görsel ifadelerin etkilerinin çok daha kalıcı ve etkili olduğunu düşünüyorum. Bu düşünce görselliğin olduğu her alanı deneyimleme isteği oluşturuyor. Görsel iletişim kavramı aslında hayatımızın tam da merkezinde. Şu an bu röportajı yapabiliyorken dahi yüz ifadelerimiz, mimiklerimiz, giydiğimiz giysilerin renkleri hatta kullandığımız kalemlerin tiplerine kadar hepsi bir şeyleri ifade ediyor. Demek istediğim aslında görsel iletişim hayatın tam merkezindeyken bunu gün yüzüne çıkaran tasarlayanlar da bizleriz. Film, dizi, belgesel de bu süreçlerden oluştuğu için “Ne kadar daha fazla kişide farkındalık uyandırabilirim?” sorusunun cevabını şimdilik belgesel olarak da deneyimlemek istedim. İnsan zihnindeki düşüncelerin deneyimlerle birleşerek, görsel nesnelerle buluşması ve en sonunda bir belgeseli oluşturması görsel iletişim tasarımının temelindeki çalışma durumu olduğunu düşünüyorum.

Son olarak son sınıf bir iletişimöğrencisi olarak, bu alanı tercih etmek isteyen üniversite adaylarına neler söylemek istesiniz?

Çok bakmalı ama azı görebilmeliler. Kendi hayal gücüne güvenen herkes bir adım daha önde olacaktır. Önemli olan bir işi yaparken sevebilmek ve sevginin karşılığında zorluklarına da katlanabilmek. Ancak bu bölümü tercih edenler eminim kendilernde yeni, farklı bir yönü daha keşfedecektir.