Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin: Yerel gazeteler resmi ilanlara bağımlı durumdadır
Haber Üsküdar – Özge Yücedağ
Üsküdar İletişim’de Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından verilen Yerel Gazetecilik dersi kapsamında Türkiye’nin ilk gazeteciler cemiyeti unvanına sahip Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkanı, deneyimli ve duayen gazeteci Nazmi Bilgin ile bir röportaj gerçekleştirdim.
Kendinizi tanıtır mısınız, kaç doğumlusunuz? Hangi okul mezunusunuz, gazeteciliğe ne zaman, hangi medyada ve hangi görevle başladınız?
Merhaba, ben Nazmi Bilgin. 1950 yılında Erzurum’da doğdum. Gazeteciliğe 1971 yılında Son Havadis gazetesinde başladım. 1974 yılında babam Turhan Bilgin ile Güneş gazetesini kurdum. 1976’da Dünya gazetesinde haber müdürü olarak göreve başladım. 1980 yılında, Tercüman gazetesinde, TRT’de, BRT televizyonunda istihbarat şefliği, haber müdürlüğü, danışmanlık, temsilcilik gibi görevlerde bulundum. 1992 yılından bu yana Gazeteciler Cemiyeti başkanlığı görevini yürütüyorum. Halen Basın İlan Kurumu Genel Kurulu üyesi olarak cemiyetimizi ve meslektaşlarımı temsil ediyorum.
Halen başkanlığını yaptığınız Gazeteciler Cemiyeti’nin tarihçesi hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne zaman kuruldu, şimdiye kadar neler yaptı? Amacı ne? Kaç üyeniz var? Son olarak da Cemiyet olarak neler yapıyorsunuz?
Gazeteciler Cemiyeti, 10 Ocak 1946’da kuruldu. Türkiye’nin kurulan ilk basın meslek örgütüdür. Cemiyetin kuruluş amacı, gazetecileri bir araya toplamak, mesleki ve sosyal hakları geliştirmek, mesleğin gerekliliği olan hak ve özgürlükleri savunmaktır. Kurucu başkanlığı üstlenerek 1946-1956 yılları arasında Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı’nı yürüten Mekki Sait Esen’in ardından 1956-1957 döneminde eski kontenjan senatörlerinden Ecvet Güresin cemiyet başkanlığını üstlendi. Kudret gazetesi kurucusu ve sahibi Gazanfer Kurt’un, 1959 yılına kadar Gazeteciler Cemiyeti’ne başkanlık yapmasının ardından bu görevi 1960 yılına kadar Atilla Bartınlıoğlu üstlendi. Altan Öymen, 1960 ve 1961 yıllarında sürdürdüğü Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı görevini 1961 yılında İbrahim Cüceoğlu’na bıraktı. Akis dergisi yöneticisi ve yazarı Metin Toker ise, 1957 yılında yedi ay 53 gün hapis yatmasının ardından 1962 yılında Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı’na getirildi. Ekspres gazetesi kurucu sahipliğini yapan Doğan Kasaroğlu, 1963 ve 1968 tarihleri arasında Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak görevi devralmasından sonra TRT Genel Müdürlüğüne atandı. 1960 yılı öncesi bir buçuk yıl hapis cezası alarak bazı meslektaşları ile birlikte cezaevine giren gazeteci Beyhan Cenkçi, 1969 yılında Gazeteciler Cemiyeti başkanı seçildi. 1992 yılına kadar Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak görevini sürdürdü. Ardından başkanlığa ben seçildim.
Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçişiyle, daha açık bir deyimle, çoğulcu demokrasi dönemiyle yaşıt ve koşut olan Gazeteciler Cemiyeti, bir avuç gazeteci üyeyle çıktığı yolu, sevgi ve mesleki dayanışma ile pekiştirmiş, 2000’i aşkın üye sayısı ve bağımsız mali gücü ile bugün, Türkiye’nin en eski, en büyük ve saygın meslek kuruluşlarından ve sivil toplum örgütlerinden biri olmuştur.
Gazeteciler Cemiyeti bugün, Avrupa Birliği başta olmak üzere pek çok paydaş ve destekçisiyle birlikte basın ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve genç gazetecilerin iyi gazetecilik örneklerini öğrenerek mesleğe kazandırılması için çeşitli projeler yürütmektedir. Aynı zamanda işsiz kalmış, ekonomik olarak zorluk yaşayan, mesleğinden uzak düşen gazetecilerle dayanışmak ve onları desteklemek için çeşitli programlar yürütmektedir. Günlük 24 Saat gazetesi, 9.Köy haber sitesi gibi yayın organları kuran Gazeteciler Cemiyeti bu yayınlar aracılığıyla da gazetecilere destek vermektedir. Ayrıca Ankara’da kurulu Basın Evi ile gazetecilerin haber üretim süreçlerini destekleyip onları meslektaşlarıyla buluşturan cemiyetimiz Stüdyo Cemiyet adıyla faaliyete geçen tam donanımlı canlı yayın ve kayıt stüdyosuyla meslektaşlarımıza ücretsiz hizmet vermeyi sürdürmektedir. Basın ve ifade özgürlüğü çalışmalarına son yıllarda ağırlık veren cemiyetimiz 11 basın meslek örgütüyle bir araya gelerek oluşturduğu Medya Dayanışma Grubu aracılığıyla mesleğin yakıcı politik sorunlar karşısında korunmasına büyük katkı sağlamaktadır. Aylık, üç aylık ve yıllık raporlarla basın ve ifade özgürlüğünün fotoğrafını çeken cemiyetimiz, yurt içinde ve yurt dışında saygın kuruluşlarla sık sık bir araya gelerek bu yöndeki çabalara katkı vermektedir. Cemiyetimiz Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) üyesi olarak meslektaşlarımıza uluslararası basın kartı verme yetkisine sahiptir.
Cemiyet Başkanlığını yaptığınız şehrinizde gazetecilik faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Kaç basılı gazete var, kaç bağımsız haber sitesi var? Şehrinizdeki gazeteciliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cemiyetimiz Ankara’da kurulmuştur. Yaklaşık 2 bin üyemizin çoğu da Ankara’da bulunmaktadır. Ankara’da ulusal basının büyük temsilciliklerinin yanı sıra sınırlı sayıda yerel gazete vardır. Basın İlan Kurumu verilerine göre Kasım 2022 itibariyle Ankara kent genelinde dokuz adet ve Polatlı ilçesinde iki adet olmak üzere ilimizde 11 yerel günlük gazete bulunmaktadır. Bu gazetelerin yanı sıra ilçelerde dört haftalık gazete bulunmaktadır. Bunların dışında haftalık, 15 günlük, aylık, iki aylık gibi periyotlarda, kurumsal, aktüel ya da mesleki olan çoğu dergi olmak üzere yaklaşık 80 süreli yayın Ankara genelinde yayımlanmaktadır. Kentimizdeki bağımsız internet haber sitesi sayısı hakkında ise somut bir veri yoktur. İnternet alanının özgür doğası ve bu alana ilişkin standartların henüz mevzuatta belirlenmemiş olması nedeniyle internet haber sitesi sayısı tespit edilememektedir. Kentimizdeki gazetecilik genellikle yaygın (ulusal) basının gölgesi altında kalmaktadır. Yerel gazetelerin kentin sorunlarıyla ilgili meselelere sınırlı ölçüde eğildikleri, ulusal ölçekli konulara daha fazla yer verdikleri görülmektedir. İlçelerdeki gazeteler ise genellikle yerel sorunlar ve tarım gibi sektörler üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu açıdan ilçe gazetelerinin yerel meselelere daha hakim oldukları, bu konularla daha fazla ilgilenerek kent merkezinde çıkan gazetelerin eksik kaldığı yönleri tamamladıkları söylenebilir.
Şehrinizdeki medya kuruluşlarının temel sorunları nelerdir? Bu sorunları çözmek için neler yapılmalıdır? Cemiyet olarak bu konuda çalışmalarınız var mı?
Şehrimizdeki medya kuruluşlarının en temel sorunu ekonomik sürdürülebilirliktir. Saydığım yerel gazeteler, ekonomik olarak Basın İlan Kurumu aracılığıyla dağıtılan resmi ilanlara bağımlı durumdadır. Okuru tarafından değil, resmi ilanlar tarafından desteklenmektedirler. Basılı medyanın bir diğer temel sorunu ithal girdilerdir. Başta da gazete kâğıdı gelir. En önde gelen ihtiyaç maalesef yerli gazete kağıdı üretimidir. Gazete kâğıdı, mürekkep ve diğer matbaa girdilerinde dışa bağımlılık tüm kentlerde olduğu gibi Ankara’daki basılı medyanın da temel sorunudur. Basılı olmayan medyanın ekonomik olarak görece daha özgür olduğu söylense de siyasi olarak özgür olmadığı, aynı basılı medya gibi politik baskılarla karşı karşıya kaldığı bir gerçektir. Meslektaşlarımızın basın ve ifade özgürlüğünün savunulması için, gazetecilerin sahada haber peşindeyken karşı karşıya kaldığı baskıların ve şiddetin azaltılması için cemiyetimiz elindeki tüm imkânları kullanmaktadır. Ancak yerel gazetecilerin yerel güç odakları karşısında yaygın medya mensuplarına kıyasla daha kırılgan, savunmasız ve çaresiz kaldığı yönündeki gerçek Ankara için de geçerlidir.
Şehrinizdeki medyanın olumlu yönleri nelerdir? Halk gazetecilere nasıl bakıyor? Takdir ediyor mu?
Ankara halkı geçmişe oranla gazeteleri ve gazetecileri daha az sahiplenmektedir. Yerel basınla kent sakinleri arasındaki güçlü ilişki maalesef Ankara’da kopmuş durumdadır. Daha önce sözünü ettiğim gibi bu konuda da Ankara basını yaygın medyanın gölgesi altında kalmıştır. Kentimizde yaygın medyada görev yapan çok sayıda gazeteci vardır. Onların arasında yerel basın çalışanları adeta parmakla gösterilecek kadar az sayıdadır. Yerel yayın kuruluşlarının çoğu yaşadıkları ekonomik ve siyasi güçlükler nedeniyle varlık yokluk savaşı verir. Bu nedenle Ankaralı okurlarla yerel gazeteciler arasında doğrudan ilişkinin yok denecek kadar az olduğunu söylemek abartı olmaz.
Basın Kanunu ile gazeteciliği ilgilendiren bazı kanunlarda son yapılan değişiklikler hakkındaki değerlendirmeleriniz nelerdir? Yasa değişikliklerinin olumlu ve olumsuz yönleri hakkında değerlendirme yapabilir misiniz?
Basın Kanunu ile ilgili görüşlerimiz internet sitemizdeki basın açıklamalarında görülebilir. Özetle bu değişiklik gündeme geldiği günden beri bu yasaya karşı ortak mücadeleyi örgütleyen basın meslek örgütlerinin başında Gazeteciler Cemiyeti gelmiştir. Gerek TBMM komisyon ve genel kurul görüşmelerinde gerekse sokak protestolarında cemiyetimiz ve birlikte hareket ettiğimiz meslek örgütlerinden oluşan Medya Dayanışma Grubu büyük çaba sarf etmiş, yasa teklifindeki bazı hükümlerin değişmesini, teklifin üç ay ertelenmesini, bazı maddelerde meslek örgütlerinin görüşlerinin alınmasını sağlamıştır. Yasa değişikliğinin olumlu yönü internet medyasında çalışan meslektaşlarımızın da gazeteci sayılarak mesleki haklara kavuşmasının sağlanabilecek olmasıdır. Bunun dışında yasada hiçbir olumlu yön yoktur. Yasa değil gazetecilere, tüm topluma ağır bir otosansür ve korku yayabilecek, internet ve sosyal medyanın yanı sıra Whatsapp gibi kapalı haberleşme programlarını ağır bir denetim altına alabilecek pek çok hüküm barındırmaktadır. Bu yasa bizim için çok açık bir “sansür” yasasıdır.
Yerel medya yaygın/ulusal medyaya göre daha mı özgür yoksa daha mı kısıtlı?
Yerel medya yaygın (ulusal) medyaya göre, bize göre daha özgür değildir. Yaygın medyada yerel güç sahipleriyle ilgili haberlere yer verilebilir ancak yerel medyada yerel güç sahipleriyle ilgili haberlere yer vermek risk almak demektir. Gazeteci, birilerini rahatsız ediyorsa işte o zaman görevini yapıyor demektir. Kimseyi rahatsız etmeyen bir gazetecilik mümkün değildir. Gazetecilik yaptığı için her görüşten ve her çevreden baskı gören meslektaşlarımız meslekte tutunmakta zorlanmaktadır. Ve her kesimin ve her görüşün tepkisiyle daha çok karşılaşan gazetecilerin yerel basında çalışanlar olduğunu düşünmekteyim.
Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mıdır?
Bizim görüşlerimizi aldığınız için teşekkür ederiz. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine, Gazetecilik Bölümü öğrencilerinin şansı olduğunu düşündüğümüz sevgili hocamız Prof. Dr. Süleyman İrvan’a, bu kapsamlı çalışmayı yürüten siz değerli öğrencilerimize çok teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.