Üsküdar İletişim'de TRT Akademi atölye eğitimleri gerçekleştirildi
11.01.2023 20:44

Üsküdar İletişim'de TRT Akademi atölye eğitimleri gerçekleştirildi


Haber Üsküdar – Hazal Göksun, Ayça Aracıçam

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi ve TRT iş birliğiyle ‘TRT Akademi Atölye Eğitimleri’ düzenlendi. Eğitimler; ‘Görüntünün Temel Teknikleri’, ‘Temel Metin ve Senaryo Yazarlığı’ ve ‘Belgeselcilik’ olmak üzere üç ayrı dalda verildi.

Atölye eğitimleri, TRT Akademi bünyesindeki eğitimciler; Şef Kameraman Zafer Sevener, Prodüktör Celal Önder Bostancı ve Prodüktör Tülay Akca tarafından verildi. Üç gün süren eğitimlere öğrenciler yoğun ilgi gösterirken tam katılım sağlayanlara TRT Akademi Katılım Belgesi verildi.

‘Belgeselcilik’ eğitiminde örnek belgeseller üzerinden belgesel film tanımı yapıldı.

Belgeselcilik eğitimi veren Prodüktör Tülay Akca; belgesel filmin tanımını, özellikleri ve türleri hakkında konuşurken geçmiş yıllarda TRT Belgesel Film Yarışması’ndan ödül alan filmlerden; yönetmenliğini Alijan Nasirov’un yaptığı ‘Cattle Camp’, yönetmenliğini Egle Vertelyte’nin yaptığı ‘Ulan Batur’lu Lama’, yönetmenliğini Ida Gron’un yaptığı ‘Çocuk ve Palyaço’ ayrıca ‘Gazze’de Erasmus’ ve ‘A Parked Life’ belgesel filmlerini izletti ve üzerine yorum yaptı.

Prodüktör Tülay Akca: “Belgesel bir yaşam biçimi”

Yola çıkış için bir amacın olması gerektiğini vurgulayan Tülay Akca; ‘Ne belgeseldir ne belgesel değildir? Diğer türlerle aradaki sınırlar zayıflıyor ama belgeselin en önemli özelliği ciddi bir araştırmaya dayalı olması. Tez gibidir. Bir şey için yola çıkıyorsan derinlemesine bilgi edinmek gerekiyor. Belgesel gerçekliğin yeniden tasarlanmasıdır. Biraz süsleme yapsanız bile temelde bir gerçeklik söz konusudur. Hayattan bir parçadır anlattığınız konular. Belgesel bir yaşam biçimi. Hayata karşı, topluma karşı daha fazla duyarlılık geliştirirsiniz. Sizi şekillendirir. Siz şekillendikçe belgesel çekersiniz, belgesel çektikçe şekillenirsiniz. İnsanlığa dair sorumluluk ve farkındalığınız gelişir’ ifadelerini kullandı.

‘Temel Metin ve Senaryo Yazarlığı’ eğitiminde senaryo temel kavramları ve karakter tasarlarken dikkat edilmesi gerekenler anlatıldı.

Temel metin ve senaryo yazarlığı eğitimi veren Prodüktör Celal Önder Bostancı; okunması gereken kitap ve izlenilmesi gereken film önerileri verdi. Senaryonun temellerini, doğru bir karakter oluşturmak için olması ve olmaması gerekenleri anlattı.

Prodüktör Celal Önder Bostancı: “Karakter, toplumun dışında kalmamalı, kopuk olmamalı”

Prodüktör Celal Önder Bostancı senaryo ve karakter oluşturma konusunda; “Toplumlar belirli dinamiklerle var olurlar. Karakterler bu dinamiklerden kopuk olmamalı. Özellikle çatışma, negatif bir unsur değildir. Gerçeklik, fikirlerin çatışmasından doğar. Herkesin düşündüğü gibi düşünmemeliyiz. Öteki gibi düşünmeliyiz. Yaşayan bir toplum içinde karakterler anlatmalıyız, geliştirmeliyiz. İyi bir senaryo için de iyi bir dilin olması lazım. Türk edebiyatına yeniden başlayıp okumanızı tavsiye ederim” ifadelerini kullandı. Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar serisinin bakış açılarını değiştirdiğini belirtti. Bu kitap serisi dışında öğrencilere; Yaşar Kemal’in ilk eseri İnce Memed’i, Ahmet Haşim’in şiirlerini, Oktay Akbal’ın öykülerini ve Sait Faik’in kitaplarını okumalarını önerdi.

“Olayları anlatıldığı boyutta bırakmayın, size sunulanla yetinmeyin”

Karakter portresi çıkarırken düşünülmesi gerekenlerin üzerinde duran Bostancı; “Kişiler ve karakter dosyası oluşturun. Kafanızda bir karakter resmedin. Adamın ya da kadının yaşadığı yeri, memleketini, yemek zevkini, hobilerini, çevresini ve duygularını oluşturun. Okuduğunuz şeylerde ilginizi çeken olaylar varsa olayların detayını düşünün. Bu olayları senaryonuzda kullanabilirsiniz. Olayları da size anlatıldığı boyutta bırakmayın, size sunulanla yetinmeyin. Açılın, geliştirin” sözlerini kullandı.

‘Görüntünün Temel Teknikleri’ eğitiminde sektör deneyimleri ve meslek tüyoları paylaşıldı.

TRT’de Görüntü Yönetmeni olarak çalışan aynı zamanda Üsküdar İletişim’de Öğretim Görevlisi olarak eğitim veren Zafer Sevener, ‘Görüntünün Temel Teknikleri’ başlığıyla öğrencilere tecrübelerini aktardı.

Şef Kameraman Zafer Sevener: “Görüntü yönetmenliği bir aşk işi”

Öğrencilere mesleğiyle tanışma serüvenini aktaran Sevener, sözlerine şöyle başladı, “Kamerayla çok küçükken 12 yaşımda tanıştım. Babam evimize sürekli kamera alırdı çok severdi. Annem, eğer babam kamera almasaydı biz ev alabilirdik diyordu. Türkiye’de 1980’lerde çoğu kişi video kamerayı bilmezken bizim evimizde video kamera vardı. Babam İngiltere’den getirtmişti. Herkes görmeye gelirdi kamerayla tanışıklığım böyle başlamış oldu. Daha sonra kamera asistanı olarak uygulama fırsatımı lisenin ilk yılında bir düğün çekimine gittiğimde deneyimledim. Üniversitede yüksek lisans yaparken Ankara Üniversitesi’nde akademisyen olmaya hak kazandım aynı zamanda TRT’nin sınavlarını da kazandım. O an ne yapmam gerektiğine karar vermem gerekiyordu ve ben kamera asistanı olmaya karar verdim. Tayinim İstanbul’a çıktı ve 1992 yılında 28 sınava girdim ve yaklaşık 4 ay sınav yapıldı. Sadece 24 kişi alındı. O 24 kişiden birisi oldum. Bu iş bir aşk işi. Kamera asistanı olarak siz de girdiğiniz zaman kameramanın 10 saniye önünde olacaksınız ve sizden sonra kameraman işe girecek” sözlerini kullandı.

“Görüntü yönetmenliği ve kameramanlık ayrıdır”

Görüntü yönetmeni ve kameraman arasındaki farka değinen Sevener, “Kameraman ve görüntü yönetmenliği farklı şeylerdir. Görüntü yönetmeni; ışığı, sesi, kamerayı, dekoru yöneten adamdır. Kameraman ise kamerayı yönetir. Aralarında fark vardır ve aynı şey değildir” dedi.

“Bir fikriniz varsa her şekilde yön bulursunuz”

Geleceğe dair öğrencilere tavsiyelerde bulunarak konuşmasını sürdüren Sevener, fikir sunmanın önemine değinerek şu ifadeleri kullandı, “Size burada öğretilen bir fikri hayata geçirmek ve bunun için imkanlar sunuluyor, her yön için fener tutuluyor. Burada olma amacım, ilerisi için size ışık tutmak siz benden çok daha şanslısınız. Ben çok çalıştım siz benden çok daha fazla çalışacaksınız. Şu anda tek üretim yerimiz televizyon değil, pazar çoğaldı ve farklılaştı böylece rakip de çoğaldı. Fikir değerlenmeye başladı. Fikriniz varsa, dünyanın neresinde olursanız olun para kazanırsınız. Cebinizde beş kuruş para yoksa bile bir fikriniz varsa her şekilde yön bulursunuz. Yabancı diliniz bile yoksa şu anki teknolojiyle artık dil de çözülebiliyor. Eksik kaldığınız yerlerde yardımcı birçok uygulama var, dünyaya iş yapabiliyorsun. Pazar inanılmaz geniş” ifadelerini kullandı.

“Şu anda hepiniz birer kameramansınız”

Teknolojik gelişmelerle birlikte sosyal medya mecralarındaki girişimlerin iş imkanı sunabilme olanağına değinen Sevener, “Pazar inanılmaz geniş. Belki ileride kameraman kalmayabilir bunu bilemiyoruz. Şu anda hepiniz birer kameramansınız çünkü Elinizde bulunan cep telefonlarıyla birlikte gün yeni çekimler yapıyorsunuz mecranız var. Instagram’da reelseler, YouTube’da çeşitli videolar çekebilme imkanını yakalıyorsunuz. Instagram’da bir fikir yaptım cep telefonuyla çekim yapıyorum. Bunu siz de başarabilirsiniz ve bu girişimler sizlere yeni iş imkanları açabilir” dedi.