Antidepresan gerçeği
16.04.2019 15:31

Antidepresan gerçeği


Haber Üsküdar - Büşra Özdoğan

Kullanım oranlarının her geçen yıl artmasıyla beraber antidepresanların bağımlılık yapıp yapmadığı ve gerçekten tedavi edip etmediği gibi sorular sıklıkla sorulmaya başlandı ve antidepresanların etkinliği medyada sıkça tartışıldı.

NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, depresyon ve antidepresan kullanımıyla ilgili merak edilenlere açıklık getirdi.

Toplumda hastalıkların nasıl algılandığına bakılmalı

“Depresyon nasıl bir hastalıktır? Depresyon moral bozukluğu mudur? Kişinin sosyal hayatında sorunlar olması, arkadaşlarıyla kavga etmesi, nişanlısından ayrılması depresyon sebebi midir? Yani öncelikle depresyon toplumda nasıl algılanıyor buna bakılmalı. Bunlar aslında yaşam içerisinde yaşanabilecek stresli olaylar. Depresyon ise bu olaylara maruz kalmakla ortaya çıkmıyor. Maruz kalınan sıkıntılı yaşam olayları ya da stres faktörleri kişinin kendi kendine stresle başa çıkma kapasitesini aştığı anda ortaya çıkıyor.”

Depresyon bir beyin hastalığıdır, antidepresansız tedavisi çok mümkün değil

“Depresyon biyolojik bir beyin hastalığıdır. Son günlerde keyfim yok, canım sıkkın vesaire denilerek antidepresan kullanılacak bir hastalık değildir. Depresyon beyinde serotonin, dopamin, noradrenalin ya da norepinefrin dediğimiz üç nörotransmittterin arasında dengesizlik gelişmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Nörotransmitterler arası gelişen dengesizliğin tekrar düzene girmesi ise ilaçsız tedaviyle çok mümkün değil. Antidepresanlar düzenli olarak kullanıldığında beyindeki bozuk olan biyokimyasal mekanizmaların hepsini değiştirerek kişilere tedavi edici etki sağlıyor.”

Antidepresanlar tüm psikiyatrik ilaçlar arasında etkinliği kanıtlanmış en güçlü ilaçlar

“Antidepresanlar sadece semptomları ortadan kaldırmaz aynı zamanda tedavi de ederler. Antidepresanlar tüm psikiyatrik ilaçlar arasında etkinliği kanıtlanmış nadide ilaçlardan. Bu sebeple elimizdeki en güçlü silahlar. Şiddetli bir depresyonda danışana antidepresan tedavisi başlatmazsanız danışanın kendisine zarar verme riskine kadar giden bir yolun önünü açmış olursunuz. Antidepresana başlanmasıyla beyinde değişen mekanizmalar sayesinde kişilerin iyileştiğini, toparlandığını ve yeniden hayata bağlandığını görebilirsiniz.”

Depresyon tedavisinde psikoterapi olmazsa olmaz

“Elbette ki depresyon tedavisinde antidepresan tek başına uzun vadede tedavi etmeyebilir. Yaşamla ve stresli olaylarla baş etme kapasitesini artıran şey psikoterapi desteğidir. Tedavi hiçbir zaman tek başına ilaçla olmuyor. İlaçla birlikte psikoterapi de gerekiyor. Psikoterapi olmazsa depresyon tedavisi eksik kalır. Depresyon tedavisi muhakkak bir ilaçla beraber bir psikoterapist eşliğinde ikili olarak devam etmeli. Şu da unutulmamalıdır ki danışana ilaç verilirken yapılan o görüşmenin bile psikoterapi içeriği var. Tedavi her zaman üç ayaklı olmalıdır. Danışanın kendisi, doktor ve psikolog, herkes üzerine düşen görevi yaparsa kişinin depresyondan çıkmama ihtimali yoktur.”

Antidepresanların yaygın kullanımının sebebi psikiyatristler değil

“Psikiyatristlerin başladığı antidepresan tedavisi hiçbir zaman için gereksiz değildir. Psikiyatristler bu tanıyı koymak için 6 sene tıp 4 sene uzmanlık eğitiminin üzerine bir de kendi klinik profilleriyle beraber 15 senelik bir meslek pratiğinden sonra bu ilacı yazıyorlar ve kişiye öneriyorlar. Antidepresanların çok reçete edildiğine dair algının oluşmasında insanların bilinçsiz bir şekilde psikiyatriste gitmeden ilacı kullanmaları, arkadaş tavsiyesiyle vesaire kullanmaları, ilacı yeniden temin etmek için psikiyatrist yerine farklı branştaki uzmanlık alanlarına gitmeleri, eczanelerden rahatlıkla temin edebilmeleri, antidepresanların antibiyotik gibi görülüp, bu hafta canım sıkkın, bir hafta kullanıp bırakayım gibi düşüncelere sahip olunması sebep oluyor. Antidepresanlar böyle ilaçlar değil. Depresyon ve antidepresan tedavisi ciddiye alınmalı. Beyindeki etkinin uzun vadeli olabilmesi için en az 6 ay süreyle kullanılmalı ki beyindeki o biyokimyasal denge değişebilsin. O denge stabil hale geldiğinde doktor kontrolünde azaltarak kesilmeli. Biz antidepresanı kesmekten de hiç çekinmeyiz. Danışanın klinik tablosu elveriyorsa antidepresanı azaltarak keseriz. Bununla ilgili de bir sıkıntı yok. Ama danışan kendi kendine ilacımın dozunu artırayım ya da iyiyim ilacımı keseyim derse oluşan ani değişimler danışanda çok ciddi semptomlara sebep olur. Depresyon tedavisi alan kişi gereksiz bilgileri, asparagas haberleri umursamadan tedaviye bağlı kalmalı. Tabii ki bağlı kalması için danışana ilacın neden verildiğini, beyninde ne tür bir etki yapacağını anlatmak gerekiyor. Yoksa ‘sen ilaç iç gel iki hafta sonra’ dediğiniz zaman zaten bir daha seansa gelmez ya da ilacı keser.”

Antidepresanlar bağımlılık yapmaz

“Antidepresanlar bağımlılık yapmaz. Antidepresanlar tedavi edici özelliği olan etkisi kanıtlanmış, depresyon tedavisinin olmazsa olmazı ciddi ilaçlardır. Elbette ki yan etkileri olabilir, mutlaka bir uzman eşliğinde kullanılmalı. Antidepresanlar bağımlılık yapıcı ilaçlar değildir, istendiğinde bırakılabilir ama mutlaka bir hekim kontrolünde azaltılarak bırakılmalı.”

Antidepresanlar hayat kurtarıcı ilaçlardır

“Bundan yaklaşık 10 yıl önce ilk defa antidepresanlar intihara sebep oluyor mu tartışmaları ortaya çıkmıştı. Antidepresanlar depresyon vakalarında hayat kurtarıcı ilaçlardır. Bu ilacı alan kişiler depresif semptomlar taşıyan, belirgin biçimde hayatla bağı kopmuş, mutsuz, umutsuz, karamsar, canı hiçbir şey yapmak istemeyen, enerjisi tükenmiş, gelecekle ilgili olumsuz düşünceleri olan ya da intiharla ilgili pasif de olsa kendilerine zarar vermeyle ilgili kaygıları olan kişilerdir. Elbette ki antidepresan verilen kişilerde bu davranışların yüksek olması olasılık dâhilindedir. Yapılan çalışmalar da bunu desteklemiştir. Ergenlerde, gençlerde ya da yetişkinlerde antidepresanların kendilerine zarar vermeyi artırdığına dair bir söylem çıktı ama zaten bizim antidepresanı verdiğimiz popülasyon bu riski yüksek olan kişiler. İlacı alırken bu davranışlarda bulunması bunun ilaca bağlı olduğu anlamına gelmiyor. Belki bu ilacı alırken çevreden gördüğü uyarılar sebebiyle ilacı kullanmaması, ilacı yetersiz kullanması, ilacı düzensiz kullanması ya da kesmesine bağlı ortaya çıkabilir, bunu bilmiyoruz. Bildiğimiz tek bir şey var, antidepresanlar kendisine zarar verme riskini azaltıyor. Toplumdaki söylemler ya da bilim çevrelerince söylenenler gerçekten çok yanlış söylemler. İlaçların yetersiz ya da düzensiz kullanılması buna sebep olmuş olabilir. Bunlarla ilgili çok net verimiz yok. Bir de ABD’deki ilaç firmaları bu popülasyonla çalıştıklarını bildikleri için hukuki olarak bir yaptırımla karşılaşmamak adına kendi prospektüslerinin içine ‘kendisine zarar verme riski vardır’ diye bir ek bilgi ekliyorlar. Danışan açıp bu prospektüsü okuduğunda ‘ilaç intihara sebep oluyormuş’ diyor, ancak baktığımız zaman bunlar ilaç firmalarının hukuk servislerinin bir yaptırımla karşılaşmamak adına yaptıkları şeyler ve maalesef toplumu olumsuz etkiliyor.”

Bazı bilim insanları kişisel fikirlerini bilimsel gerçeklermiş gibi lanse ediyor

“Antidepresanlarla ilgili sorunların ortaya çıkışı toplumda sağlık alanında çalışan bilim insanlarının kendi fikirlerini bilimsel gerçeklermiş gibi açıklamalarıyla başladı. Açıklamalar sonucunda toplumda antidepresanlar zararlıdır algısı oluştu. Çok yakın zamanda bu bilim insanlarının antidepresanlar hakkında yaptığı yanlış değerlendirmeler sonucunda birçok danışanımız ilaçlarını bırakıp çok daha kötü bir halde hastanemize geldi. Bu alanda çalışanlar olarak bu durumdan çok muzdaribiz.”

NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nde kanıta dayalı tedavi yapılıyor

“Biz hastanemizde kanıta dayalı tedavi yapıyoruz. Her şeyi ölçüyoruz, her değişkeni ayrıca değerlendiriyoruz. Semptomları ölçüp, derecelendirilip kategorize edilmiş hale getiriyoruz. Depresyonun beyin incelemesini yapıyoruz. Beyin haritası çekiyoruz ve beyindeki yavaşlayan, hızlanan alanları saptıyoruz. Bunun yanında danışanın psikolojik profilini çıkartıyoruz. Kişilik testleri yapıyoruz. Nörokognitif testler yapıyoruz. Kişinin stresle baş etme kapasitesine bakıyoruz. Kişinin yaşamla birlikte bilişsel işlevlerine bakıyoruz. Karar vermesi nasıl, algısı nasıl, düşünce profili nasıl, muhakeme yeteneği nasıl bunlara bakıyoruz ve elimizdeki bütün bu verilerle birlikte klinisyen depresyon tanısını koyuyor ve tedaviye başlıyor.”

Yanlış kullanımın sonuçlarını antidepresana fatura edemezsiniz

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da medyada yer alan açıklamasında antidepresanların yanlış kullanımına dikkat çekti. “Tanıdıkların tavsiyesiyle ilaç rastgele alınırsa hayati derecede yan etkileri oluşabilir” diyen Tarhan, “Yanlış kullanım sonucu ortaya çıkan durumları antidepresanlara fatura etmek son derece zihinsel bir çarpıtmadır. Son derece yanlış bir davranıştır. Toplumu yanlış etkileyecek bir durumdur. Antidepresanlar kimyasal silah gibi ilaçlardır, hastalığı yok etmek için üretiliyor. Bu silah yanlış kullanılırsa, rastgele kullanılırsa tabii ki bir bedeli olacaktır. İaçları rastgele kullanım ciddi risklidir ve tehlikelidir” uyarısında bulundu.

Kullanıcılar ne diyor?

Haberimiz için antidepresan kullanan üç kişiyle de görüştük. Görüştüğümüz kişiler, antidepresan kullanımının kısa süreli olmadığını, uzun yıllar sürdüğünü gösteriyor. Ü.D. 50 yaşında, “Yani ne yalan söyleyeyim antidepresan kullanmaya ilk ne zaman başladım hatırlamıyorum. Uzun yıllardır da kullanıyorum, nereden baksanız bir yirmi senedir kullanıyorumdur” diyor. Ş.A. 43 yaşında, “Yaklaşık olarak otuzlu yaşlarımda kullanmaya başlamıştım” diye cevaplıyor. E.K. 24 yaşında, “İlk defa 14 yaşımda kullanmaya başladım. İlacı bıraktığım ve tekrar kullanmaya başladığım dönemler oldu. Şu anda da kullanıyorum” diye cevaplıyor.

Uzman takibi olmadan aniden bırakanlar başarısız oluyor

Ü.D. şunları söylüyor: “Ben uzun süre bırakmayı hiç düşünmedim çünkü bana iyi geliyor. Hele ki hayatımda bazı kayıplar yaşadığım bir dönem oldu. Bu ilaçlar olmasa ben tekrar toparlayabilir miydim bilmiyorum. Sadece yakın çevremin bırak artık şu ilaçları diye çok baskı kurdukları bir dönemde bir gün karar verdim ve bıraktım. Mahvoldum. Kafam allak bullak oldu. O hafta içinde kullanmaya tekrar başladım.” Ş.A. da benzer bir deneyim yaşamış: “Kilo alıyorum diye bir ara bırakmaya çalıştım. İçmedim ilaçlarımı. Herkes, sana ne oldu, niye bu kadar agresifsin son zamanlarda diye serzenişte bulunmaya başlamıştı. Ben de kendimi hep gergin hissediyordum. Tabii tekrar başladım. Ara ara aynı sebepten bırakmaya çalıştım ama başarılı olamadım.” E.K. da denemiş bırakmayı: “Okuldaki arkadaşlarım hep sen niye bu ilaçları içiyorsun gibi şeyler söyleyip dalga geçiyorlardı. Ben de aileme ve doktora söylemeden ilacımı bıraktım. Sonra tekrar doktor gözetiminde başladım, sonra tekrar bıraktım derken birkaç sene böyle gitti. Şu an düzenli kullanıyorum.”

Antidepresanı aile hekimleri de yazıyor

Görüştüğümüz kişiler antidepresan ilaçlarını aile hekimlerinin de yazdığını söylüyorlar. Ü.D. şöyle diyor: “Psikiyatriste ilk gittiğimde vermişti bana ilacı. Sonra aile hekimime gittim, ona yazdırdım. Bir ara bir sıkıntı oldu, tekrar gidip psikiyatriste yazdırmam gerekti ama bir şekilde hallediliyor. Yani ben de biliyorum artık kaç doz kullanınca iyi geliyor. Kendim ayarlayabiliyorum.” Ş.A. da benzer şeyler söylüyor: “İlk kez psikiyatriste gittiğimde almıştım ilacı, daha sonra ise gitmedim tekrar ona yazdırmak için.” E.K. ise ilacını hep psikiyatriste yazdırdığını söylüyor.

Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 2012 yılında 37 milyon 351 bin 187 kutu, 2013 yılında 37 milyon 355 bin 35 kutu, 2014 yılında 39 milyon 246 bin 223 kutu, 2015 yılında 43 milyon 563 bin 596 kutu antidepresan kullanıldı. 2016 yılının ilk 9 ayında ise 33 milyon 638 bin 916 kutu antidepresan tüketimi gerçekleşti. Konuyla ilgili yaptığımız araştırmada daha güncel verilere ulaşamadığımızı da belirtelim.