Ailelerin öğrencilere destek vermesi gerekiyor
14.05.2020 16:16

Ailelerin öğrencilere destek vermesi gerekiyor


Haber Üsküdar - Merve Şişman

Zor bir dönemden geçtiğimiz bu günlerde, salgının etkisi altında kalan binlerce insan var. Koronavirüs süreci eğitim kurumlarını ve öğrencileri de olumsuz etkiliyor. Haber Üsküdar olarak sorularımızı uzmanlara yönelttik ve yapılması gerekenleri konuştuk.

Koronavirüs salgını süresince, öğrencilerin motivasyonunu korumak ve arttırmak için neler yapılabileceğini uzmanlara sorduk. Konunun psikolojik boyutu için sorularımızı Uzman Psikiyatrist Merve Otçeken’e yönelttik. Sağlık ve doğru beslenme ile ilgili boyutunu Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü birincisi ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü de birincilikle bitiren Can Özkan’dan öğrendik. Öğrencilerin sınava hazırlanma sürecinde motivasyonları ile ilgili merak ettiklerimizi ise 21 yıldır öğretim üyesi olarak çalışan, liseye geçiş ve üniversite giriş sınavı için öğrencilere koçluk yapan İlhan Şahin’e sorduk.

İlhan Şahin: “Sınavlara hazırlık sürecinde ‘yedi gün’ sistemini uyguluyoruz”

Röportajımıza başlarken İlhan Şahin’e, kendisinden ve yaptığı işlerden bahsetmesini ve eğitim kurumlarının diğer eğitim sistemlerinden farkının neler olduğu soruyoruz. Şahin, sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “21 yıldır üniversite sınavına ve liseye geçiş sınavına (LGS) öğrenci hazırlıyorum. Son sekiz yıldır da dershanelerin kapanma sürecinden sonra, kolejlerimizde öğrencilerimizi yetiştirmeye devam ediyoruz. Açı Eğitim Kurumları markası adı altında İlhan Şahin olarak Türkiye’de benim sahip olduğum dokuz adet kurumda, ‘öğrencilere en iyi ve en kaliteli eğitimi nasıl sağlarız’, ‘üniversiteye nasıl en iyi şekilde hazırlarız’ gibi konular üzerinde çalışıyoruz. Okullarımızın diğer eğitim kurumlarından en önemli farklarından biri de haftada yedi gün eğitim veriyor olmamız.” İlhan Şahin’e yedi gün eğitiminin ne anlama geldiğini sorduğumuzda ise şu cevabı veriyor: “11. ve 12.sınıf öğrencilerimiz hafta içi beş gün normal eğitimlerini tamamladıktan sonra, hafta sonu da iki gün boyunca tüm konuların tekrarını yapabilmeleri ve sınava en iyi şekilde hazırlanabilmeleri için dershane formatında bir çalışma yapıyoruz. Böylece öğrencilerimiz eksiksiz şekilde sınava hazırlanmış oluyorlar. Mevcut sistemimiz eninde sonunda sınav başarısına endeksli olduğu için biz de çocuklarımızın sınavdaki başarılarına yönelik her türlü desteği veriyoruz. Bu şekilde Türkiye’de birçok dereceye de imza atmış olmaktan çok mutluyuz. Her öğrenci yedi gün eğitimi duyduğunda aşırı tepkiler veriyor. Ancak bunu konu ağırlığına göre ayarlıyoruz. Öğrenci kendisine de vakit ayırabiliyor. Bu şekilde birçok öğrencimiz Türkiye’de üniversite giriş sınavında dereceye girerek amaçlarına ulaşmışlardır.”

“Öğrencinin başarısını takdir etmek, birey olduğunu belirtmek gerekiyor”

İlhan Şahin’e, uyguladıkları uzaktan eğitim modelini sorduğumuzda yanıtı şu şekilde oluyor: “Kurumumuz altyapı olarak zaten uzaktan eğitim sistemine hazır olduğu için biz de bu süreçte vakit kaybetmeden tüm kaynakları öğrencilerimizin kullanımına açtık. Üç tip uzaktan eğitim modeli var. Uzaktan eğitimde ilk adım online eğitim sistemi. Bunun dışında öğrencilerin tekrarını yapmak istedikleri ya da eksik kaldıklarını düşündükleri konuları tamamlayabilmeleri için bizim Açı Eğitim Kurumları bünyesinde bulunan Açı TV’yi kaynak alıyoruz. Buradan öğrencilerimiz tüm konuların detaylı ders anlatım ve tekrarlarına ulaşabiliyor. Üçüncü olarak tüm öğretmenlerimiz öğrencilerimizi gerek WhatsApp tarzı programlar üzerinden oluşturduğumuz gruplardan, gerekse bire bir online koçluk sistemi ile yakından takip etmekte ve ihtiyaç duydukları tüm desteği vermektedir. Odaklanamama problemini öğrenci strese girmeden halletmiş oluyoruz. Benim için eğitimde de 3T kuralı en önemli kuraldır. Bundan kastımız, ‘Teşhis-Tedavi-Takip’ adımlarını içeren sistemdir. Takip kısmı bu mekanizmanın en önemli kısmıdır. Online eğitim sonrası ihtiyaç duyulan eksikleri de kayıtlı konu anlatımları ile tamamlıyoruz. Son olarak da deneme sınavları ile tekrarını ve pekiştirmesini yapmaktayız. Odaklanma kuralımızı bu şekilde gösterebilirim. Ayrıca bu noktada da rehberlik öğretmenlerimiz devreye giriyor. Öğrencilerin bu süreçte başarılarını gerektiği şekilde takdir etmek, yaptıkları çalışmaların görüldüğü ve gözlemlendiğini hissettirerek motive etmek çok önemli. Bu sebeple rehberlik öğretmenlerimiz de çok aktif bir şekilde görevlerini sürdürmekte. Öğrencilerin bir birey olduğunun hissedilmesi, takdir edilmesi en önemli adımlardandır.”

“Ailelerin çocuklarıyla doğru iletişim kurmaları gerekiyor”

Çocukların başarılı olabilmesi için ailelere ne gibi görevler düştüğünü sorduğumuzda Şahin şunları söylüyor: “Sınav tarihleri değişiklik gösterse de öğrenci yapması gerekeni biliyor. Bu sistemi üçlü bir sacayağı olarak düşünebiliriz. Aileler de bu üçlü sacayağının en önemli noktalarından biri. Bu yolu onlarla birlikte yürüyoruz. Bu sebeple yaptığımız tüm çalışmalarda öncelikle aileler bilgilendiriliyor. Onların da mutlaka çocuklarına vakit ayırması ve takip etmesi gerekiyor. Bunu yaparken de çocuklarına mutlaka pozitif bir yaklaşımda olmaları gerekli. Özellikle sınava hazırlanan öğrenciler bu dönemde çok stresli oluyor, bu stresi en aza indirebilmek için de evde onlara karşı mümkün olduğunca şefkatli, güler yüzlü ve pozitif bir yaklaşımda olunması gerekli. Aileler bu dönemlerde bir nevi bizim evin içindeki gözümüz kulağımız ve en önemli destekçimiz olduğu için onların çocukları ile doğru iletişimi bizim için çok önemli. Öğrenci mükemmel olmak zorunda değil, böyle bir şey de mümkün değil her zaman. Doğru iletişim kurarak her iki taraf da mutlu olabilir.”

"Başarının kilit noktası: Kıyaslamamak"

“Sınav baskısı altında çalışmalarını sürdüren öğrenciler için ne söyleyebilirsiniz?” sorumuzu İlhan Şahin şu şekilde cevaplıyor: "Öncelikle planlı ve programlı çalışmak çok önemli. Öğrenciyi planlı ve programlı çalışma sistemine sokabilirsek sonrasında öğrenci zaten psikolojisini de bu sürece otomatik olarak adapte etmiş olacak. Verdiği emeğin karşılığında ne elde edeceğini anlaması ve hissetmesi çok önemli. Bunu anladıktan sonra aileler de bu planın bir parçası olarak örneğin düzenli olarak her gün kahvaltısını vererek, belli saatlerde ara verdiğinde meyvesini vs. getirerek, en önemlisi de çocukları ile düzgün bir iletişim kurup bunun bir takım çalışması olduğunu onlara hissettirerek onları hem daha fazla motive edebilir hem de psikolojik olarak çok daha iyi hissetmelerini sağlayabilirler. Çocuklara nasihat vermek yerine, onların başarılı olacağına inandığınızı onlara söylemeniz, hissettirmeniz ve sevginizi onlara gerek dokunarak gerekse sözlerinizle aktarmanız çok önemli. Bir diğer önemli nokta ise çocuklarımızı bir başkası ile kıyaslamamak. Her çocuk ve her birey ayrı özelliklere sahip. Onları birilerinin iyi ya da kötü özellikleri ile kıyaslamak ve nasihat etmek yerine onlarla konuşup, sohbet edip neye ihtiyacı olduğunu sormanız, yanında olduğunuzu hissettirmeniz gerekli. Söyledikleri her şey size çok anlamlı ya da mantıklı gelmese bile önemli olan çocuğun dinlendiğini ve dikkate alındığını hissetmesi. Bunlar başarılarının en kilit noktaları.”

Can Özkan: "Gerekli vitamin alımıyla sağlığımızı dengede tutabiliriz"

Koronavirüsle mücadele döneminde vücut nelere ihtiyaç duyabilir, sınav stresinde olan öğrenciler hangi modelleri uygulamalı?” şeklindeki sorumuza Can Özkan şu karşılığı veriyor: “COVID-19’a özel bir beslenme modeli bulunmuyor. Ancak biliyoruz ki vücudumuz virüsle savaşmaya çalışırken bağışıklık sistemi sitokin fırtınası durumuna girerek kendini savunmaya çalışıyor. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak ve virüsün bize bulaşmasını önlemek, doktorların bizi tedavi etmelerinde onlara yardımcı olabileceğimiz tek yol şu an. Bunun için beyaz kan hücrelerimizin içinde en çok bulunan ve günlük olarak almamız gereken C vitamini alımına dikkat etmemiz gerekiyor. Vücudumuzun zaten depoladığı A ve E vitaminlerine de daha önceden özen göstermiyorsak göstermemiz gerek. Çünkü özellikle A vitamini beyaz kan hücresi üretiminde aktif rol oynar. D vitamini de bağışıklık sistemimiz ve beyin hormonlarımızın dengesi için önemlidir, üretimi için güneş gereklidir. Ancak pencereden ya da giysilerimizden süzülen güneş ışınları cildimizde D vitamini üretimi için kullanılamaz. Vitamin alımı strese de iyi gelen bir durum. Vitamin ilaçları da var elbette ki. Ancak doğal yollardan meyve ile C vitamini alınmalı. D vitamini için elimizin ayasını, kollarımınızın iç kısmını ve yüzümüzü, öğlen saatlerinde günde 15-20 dakika kadar direkt güneşe göstermemiz gerekmektedir. Güneş koruyucu kremler vitaminin üretilmesini engelleyeceğinden dolayı, yaz aylarında güneş dik pozisyona gelmeden önce iki, batmadan önce de iki saat olacak şekilde güneşe çıkabiliriz. C vitamini için portakal, maydanoz, kırmızı dolmalık biber tüketebiliriz. A vitamini için yumurta, süt, kayısı ve yeşil yapraklı bütün sebzeler; örneğin ıspanak, pazı; E vitamini için çiğ badem, çiğ yer fıstığı ve zeytin yağı tüketebiliriz. A ve E vitaminleri vücutta depolandığından 2 ila 3 günde bir alınması yeterli olacaktır. Ayrıca yeşil mercimekte de bol bulunan çinko bağışıklık sistemimiz için çok önemlidir.”

Psikoterapist Merve Otçeken: "Pek çok öğrenci okula gitmemekten, eğitimi yüz yüze yapmamaktan memnun"

“Öğrencilerin uzaktan eğitim yoluyla eğitimlerine devam etmesi onlarda ne gibi olumsuz veya olumlu psikolojik durumlara neden olabilir? Okula karşı ilgisizlikleri normal karşılanabilir mi? diye sorduğumuzda Psikoterapist Merve Otçeken şu cevabı veriyor: “Pek çok öğrenci okula gitmemekten, eğitimi yüz yüze yapmamaktan memnun. Ancak şöyle bir durum var ki, öğrenciler okula gitmeyerek uzaktan dersler görüyor. Salgının olduğu dönemde okuldan biraz uzaklaşmak normal karşılanabilir. Lakin eğitim tamamen duracak diye de bir kaide yoktur. Eğitim-öğretime devam ederek öğrenci eğitimini aksatmamalı. Durumun bir boyutu daha var. Tek gözlü, ekransız evlerde yaşayan aileler eğitimde fırsat eşitliği haklarından faydalanamıyorlar. O çocuklar okulu özlüyor olabilir. Teknoloji, internet konusunda 2020 senesinde olsak bile herkes eşit şartlarda değil ne yazık ki. Üstelik bir de evde huzursuzluk varsa, evde olmak şu an onlar için tehlikeli bile olabilir. Sosyal ilişkileri kuvvetli çocuklar ise evde olmaktan arkadaşlarını görememekten dolayı mutsuz olabilirler. Ailelerin baskı yapmadan, gözlemci kalarak, destekleyici sorularla, çocukları sorumluluk almaya teşvik etmelerini öneririm.”

Not: Toplu çekilen fotoğraflar COVID-19 salgını öncesinde çekilmiş fotoğraflardır.