"Pandemi lojistik sektörünü de olumsuz etkiledi"
13.11.2020 10:30

"Pandemi lojistik sektörünü de olumsuz etkiledi"


Haber Üsküdar - Ramazan Alperen Şallı

Uluslararası lojistik sektöründe çalışan İlknur Ülvan ile lojistik sektörünü ve pandeminin sektör üzerindeki etkilerini konuştuk.

1980 yılında İstanbul’da doğan İlknur Ülvan, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun oldu. Havayolu, mağazacılık, muhasebe, franchising, idari işler, insan kaynakları gibi birçok farklı sektörde çalıştıktan sonra bir uluslararası lojistik şirketinde operasyon sorumlusu olarak işe başladı. Yaklaşık sekiz yıldır bu şirkette hizmet veriyor. Kendisine hem sektörle hem de pandeminin etkileriyle ilgili sorular sorduk.

Dünyayı saran koronavirüs salgını mesleğinizde ne gibi etkiler yarattı?

COVID-19 salgını küresel bir sağlık krizi olması yanında ekonomik anlamda da birçok sektörü etkiledi, lojistik sektörünü de kötü bir şekilde etkiledi. Ülkeler arası taşımalarımızda gümrük kapılarından geçişler ile Roro seferlerine bir süre ara verildi. Daha sonra alınan tedbirler ile ticari işleyişin, ekonominin ve en önemlisi de ilaç, gıda, tekstil gibi yardım malzemelerinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması kapsamında belli çerçevelerde taşımacılık aktif hale getirildi. Bizler açısından yaratmış olduğu en büyük psikolojik ve fiziksel etkileri ise potansiyel iş kaybı, işten çıkarılma, geçim ve gelecek kaygısı gibi kaygılar yaşamamıza neden olması. Dünya üzerindeki tüm ofislerimiz evden çalışma modeline geçti. İtalya ve İran ofislerimizdeki çalışanlarımız ne yazık ki en çok etkilenenler arasında olanlardı. Can sıkıcı zamanlar içerisinden geçiyoruz. Her şey daha iyi olacak düşüncesiyle, bu pandemi sürecini yakın bir zaman içerisinde bitirerek, normal hayata geri dönüş yapacağımızın umuduyla, şu an için mevcut şartlara uyum sağlayarak çalışmalarımıza devam etmeye çabalıyoruz.

Bu karantina günlerinde neler yapıyorsunuz?

Koronavirüs hayatımıza girdiğinden bu yana çalışma ve yaşam alanı olarak radikal değişimlere gitmek durumunda kaldık. Don Kişot misali görünmez bir düşmana karşı direniyor ve savaşıyoruz. Çalışma hayatımıza geçtiğimi Mart - Haziran ayları arasında evde devam ederken, sonrasında  15’er gün periyodik olarak ofis + home ofis olarak devam etmeye başladık. Ofis ortamında maske ve sosyal mesafe kurallarına uygun hareket ediyoruz. Her yerde dezenfektanlar var. Ofis içerisinde her türlü içeceğimizi karton bardaklarla içmeye, öğlen yemek ya da atıştırmalıklarımız için de kâğıt tabak ve plastik çatal ile kaşık kullanmaya başladık. Evde ise beden ve ruh sağlığımızı korumak ve beslemek adına düzenli beslenip, hijyene son derece dikkat ederek; kitap okuyup, sinema saatleri düzenleyip, kutu oyunları oynayarak hep birlikte ailecek vakit geçirmeye çalışıyoruz. Tabii ister istemez süreç bizi kendi içimize daha çok döndürdü. Hayatın kıymetini, özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu, evde ne kadar az zaman geçirme imkânımızın olduğunu, aile içi sohbetlerin ne kadar kıymetli olduğunu fark etmemizi sağladığı gibi kendi başımıza da oyalanacak ne kadar çok şeyimiz olduğunu da öğrenmiş olduk. Aslında bu salgının kısıtladığı kadar bize kattıkları da çok oldu.

İnsanların evde stok yapması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kıtlık psikolojisi devreye giriyor otomatik olarak sanırım. İnsani olarak biz de aynı güdülerle pandeminin başında ne yazık ki stok yapma gafletinde bulunduk. Olur olmaz her şeyi doldurup eve geldiğimde “ne çok saçmalamışım” dediğim zamanlarım oldu. Süreç kanıksanmaya başlayınca sadece ihtiyaçlar kapsamında alışveriş yapmaya başladık. Toplum olarak da bu durum bir düzene oturdu zaten. Sonuçta ne zaman biteceği belli olmayan, öngöremediğimiz bir salgın sürecindeyiz.

Siz kendinizi ve sevdiklerinizi bu virüsten nasıl koruyorsunuz?

En yakın arkadaşlarımız su ve sabun oldu. Toplu taşımalardan, kalabalık ortamlardan ve alışveriş merkezleri gibi toplum alanlarından uzak durmaya çalışıyoruz. Çift maske takıyoruz. Hatta bir dönem eldiven de takıyorduk ama süreç ilerledikçe kullanmamaya başladık. Dezenfektan ve kolonya dışarı çıkarken olmazsa olmazlarımız oldu. Market alışverişlerimizi en yüksek tedbirler ile yapıyoruz. Yıkanabilecek ürünleri dezenfekte edip, yıkanamayacak gibi olanları ise belli bir süre bekleterek tüketmeye çalışıyoruz. Eve girdiğimizde üst baş ve beden hijyenini maksimumda tutacak şekilde devam etmekteyiz halen. Sağlıklı beslenmeye çalışıyor, gerekiyorsa vitamin takviyesi yapıyoruz. Ev içerisinde minimum temasta bulunmaya çabalıyoruz. En üzücü olan da işte bu; sevdiklerimizle doyasıya kucaklaşamamak. Az temas - az risk mantığı ile hareket ediyoruz. Eş, dost, akraba, arkadaş ev gezmelerimiz bitti. Restoran ve cafe ortamlarına gidişlerimiz minimumun da altında. Şehirlerarası veyahut ülke dışı giden gelenimiz oluyorsa 14 gün kendisini odasında karantinaya alıyor. Tabii bunlar çoğunlukla fiziksel olarak korunuyor olduğumuz hususlar. Açıkçası psikolojik olarak hepimiz yorulduk. Maskesiz gezdiğimiz zamanlar gerçekten çok uzun zaman önceymiş gibi geliyor ve ne zaman aynı özgürlüğe kavuşacağımızı sorguluyoruz hepimiz. Evet bu süreçte herkes fiziksel olarak bu kurallara uyup gerekli korumayı yapıyor ama ileride psikolojik olarak herhangi bir korunma imkânımızın olmadığından bizde ne gibi izlerinin kalacağı konusunda gerçekten endişeliyim.

Yarın bu salgın bitecek olsa sizce nereden ve nasıl devam edebiliriz?

Daha önce de bahsetmiş olduğum gibi, bu konuda kaygılarım çok fazla. Öncelikle pandemi dönemi bitse bile izlerinin bizde uzun bir süre kalacağını düşünüyorum. Kendi hayatın için korkuyorsun, aileni ve sevdiklerini kaybetmekten korkuyorsun, işsiz kalıp ekonomik sıkıntıya düşmekten korkuyorsun ve süreç seni evde daha fazla vakit geçirmeye yöneltip bir nevi asosyalleştirdiğinden, sosyalleşmekten korkuyorsun ya da yabancı hissediyorsun. Şu an pandemi bitti deseler, aşısı, ilacı, tedavisi bulundu deseler bile ülkemizde ve dünyada birçok insanın maske kullanımına bir süre daha devam edeceğini tahmin ediyorum. Sonuçta o korku içimizden bir anda silinmeyecek. Ne yazık ki bitse bile biz etkilerini taşıyor olarak ve pandeminin yaratmış olduğu mevcut ekonomik sıkıntının içerisinde de mücadele ediyor olarak devam etmeye çalışacağız diye düşünmekteyim.