Bağımlılık iradesizlik değil, hastalık
Kıymet Buket YOLOĞLU
Çağın getirmiş olduğu sosyal baskı ve diğer travmatik süreçlere de bağlı olarak artan alkol ve madde bağımlılığıyla baş etmek için uzmanlardan yardım almanın şart olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Doktor Alptekin Çetin, tedavi sürecine dair detaylı bilgiler paylaştı.
Bağımlı hastaların beyinlerinde bir dopamin düzensizliği oluyor, kullanmış oldukları maddelere bağlı olarak dopamin yüksek seviyelerde salgılanıyor. Uzman Dr. Alptekin Çetin, "Kişilerin madde ile teması devam ettikçe süreye bağlı olarak dopamin düzensizliği, disregulasyon ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda bağımlılık hastalığı ortaya çıkıyor, fizyolojik anlamın bozulması patolojik bir hale geliyor. Kişi artık gündelik hayata uygun şekilde haz alamaz olduğu için ancak madde kullanarak dopamin seviyesini yüksek tutmaya çalışıyor" dedi.
Bağımlılık esnasında kişinin sürekli dozu yükseltmesinin sebebinin ise tolerans olduğunu şöyle aktardı: Dopaminin etki ettiği reseptörler duyarsızlaşmaya başlıyor ve tolerans gelişiyor. Aynı hazzı almak için kişi dozu yükseltiyor çünkü vücutta gelişen tolerans aynı hazzı yaratmıyor.
Ölen nöronlar yenilenmiyor
Madde veya alkol bağımlılığı olan kişilerin durumunun artık kronik bir hastalık haline geldiğini kabul etmesi tedavi açısından en kritik nokta. Uzman Psikiyatrist Alptekin Çetin yaptıkları tetkikleri ve bağımlıların sosyal hayatında çıkan olumsuz değişiklikeri tekrar gündeme getirerek tedavi altına aldıkları kişilere hastalığın sonuçlarını aktarmaya çalıştıklarını ifade etti. Kullanılan uyuşturucu ve alkolün beyinde geri dönülmez hasarlar bıraktığının altını çizdi. Çetin, beyinde uyuşturucu kullanımına bağlı nöronların ölmesi durumunda hücrelerin yenilenmediği ve beynin giderek küçüldüğünü söyledi. Kişide buna bağlı unutkanlık, şizofreni ve duygu durum bozukluklarının da meydana geldiğini ekledi.
Daha kolay ve hızlı olduğu için
Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişilerin bu travmaya bağlı stresi ve üzüntüyü atlatıp rahatlamak için en hızlı ve kolay gördükleri şey alkol ve maddedir. Yaşadıkları bu travma esnasında kişi alkol veya madde ile temas ederse o madde onu sakinleştiriyor, sakinleşmeyle beraber kişi daha iyi hissediyor. Alkol ve uyuşturucunun etkisinin diğer sosyal aktivitelerden daha hızlı görüldüğü ve kısa süreli de olsa büyük oranda etki ettiğini söyleyen Çetin, "Bağımlı hastaların %40’ında aslında önceden olma ruhsal bir bozukluk var, bundan kaynaklı sorunlar da sebep olabiliyor" dedi.
Çetin, bağımlılık tedavisinin sonucunda herhangi bir sorunun ortaya çıktığını biz bugüne kadar görmedik, dedi. Tedavi sürecinin hastalarda yoksunluk krizleri açısından zor geçmiş olabileceğini buna bağlı kaygı bozukluğunun gelişebileceğini ancak başka bir sorunun gözlemlenmediğini aktardı. Çetin, tedavi gören hastaların sadece bağımlılık açısından değil diğer ruhsal bozuklukları varsa onların da üstünde durulup tedavisinin yapıldığını ekledi.
Bağımlılık hastalıktır iradesizlik değil
Çetin, bağımlılığın toplumda yanlış algılandığını ve bu algıya açıklık getirilmesi gerektiğini şöyle açıkladı: Toplumda bağımlılık daha çok irade sorunu gibi algılanıyor. Kişi kendini kontrol etse, iradeli olsa, tövbe etse, çocuklarını ailesini düşünse bu bağımlılığı bırakır diye düşünüyorlar ama bu tıbbi bir hastalık. Tıbbi hastalıkların kendiliğinden geçmez ve uzun süreli tedaviler gerektirmektedir. Son olarak tedavi sonrasında kişi tamamen temizim diye düşünerek en ufak bir şekilde madde veya alkol ile temas etmemeli. Madde ile ufak bir teması onu hızla yeniden bağımlı yapacağı için kesinlikle uzak durulması gerekiyor.