
Burcu Özkaya Günaydın: Serbest gazeteciliğin en olumlu yanı, başınızda bir patron yok
Röportaj: İrem Dinç
Üsküdar İletişim’de Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından verilen Serbest Gazetecilik dersi kapsamında, 2018 yılından beri serbest gazetecilik yapan Burcu Özkaya Günaydın ile serbest gazeteciliğin olumlu yanlarını, olumsuz yanlarını, zorluklarını konuştuk.
Serbest gazetecilik yapmaya nasıl karar verdiniz?
10-12 yıldır sektördeyim. İstanbul’da birçok farklı basın kurumunda editör, redaktör, muhabir olarak çalıştım. 2018 yılında Hatay’dan İstanbul’a geldim. Hatay’da da gazeteciliğe devam etmek istiyordum ama yerel basın çok istediğim bir alan değildi. İstanbul piyasasından tanıdığım, freelance gazetecilik yapan arkadaşlarım vardı. Onların aracılığıyla Ahval News haber sitesinde telifli çalışmaya başladım. Kapsamlı, dosya haberler hazırlıyorduk. Telif ücretleri de Türkiye piyasasının çok üstündeydi. Sonra farklı yayınlarla da çalışmaya devam ettim. 2018 yılından beri serbest gazetecilik yapmaya devam ediyorum.
Serbest gazetecilik yapmanın zor yanları nelerdir?
İyi yanı da var ama zor yanı çok daha fazla. Şimdi, öncelikle şuradan başlamak istiyorum. Home office çalıştığımız için çevremizdeki kişilerin “Rahatsınız, tüm gün evdesiniz” gibi söylemlerine maruz kalıyoruz. Evden çalışmak her zaman daha yorucudur. Çünkü mesai kavramı yoktur. Bir ofise göre konsantre olmak her zaman daha zordur. Bunu kırabilmek için her gün erken saatte güne başlayıp, ofise gider gibi hazırlanıp bilgisayarın başına geçiyorum. Serbest çalışmanın en büyük sorunu güvencesizlik. Biz pandemi zamanında bu sorunu çok derin yaşadık. Sokağa çıkma yasakları başladığında birçok gazeteci, hasta olmak pahasına yasağı deldi ve sokağa haber yapmaya çıktı. Çünkü biz çalıştığımız sürece maddi getiri sağlayabiliyoruz. Buraya linkini bıraktığım haber de bana ait. Pandemi sürecinde serbest gazetecilere dair bir haber. Güvencesizliğin bir diğer tarafı da kolluk ve yasalarla karşı karşıya kaldığınızda ortaya çıkıyor. Herhangi bir kuruma bağlı değilseniz, sahada gözaltına alındığınızda ya da kollukla karşı karşıya geldiğinizde sizi savunacak bir kurumunuz yok. Ben kolluk ve hukukla sorun yaşadığımda, MLSA Turkey adlı site gazetecilere hak savunuculuğu yapan, destek sunan bir site. Serbest gazeteciler olarak bir yerde bize güvence sağlıyor. Sahada çalışma yaptıktan bir süre sonra uluslararası IFJ basın kartını aldım.
En çok hangi konular üzerinde çalışıyorsunuz?
Hak ihlâlleri, sınır ve kadın haberciliği üzerine çalışma yapıyorum. Depremden sonra afet gazeteciliğinde epey deneyim kazandım. Son iki senedir afet, kent ve adliye, özellikle de deprem davalarını takip ediyorum.
Sizin için mesleğinizdeki dönüm noktası olan serüveninizi nasıl tanımlarsınız?
Pandemi sürecinde çalıştığım kurum Ahval News, maddi sorunlardan kaynaklı sahayı kapattı ve ben iyi ödeme kazandığım bir kaynaktan oldum. O süreçte Gazete Duvar, yurt haber servisine Hatay’dan muhabir arıyordu. Gazete Duvar’da başlamak ve haber müdürlerim Sadık Güleç ve Meral Candan’la tanışmak benim için bir dönüm noktası oldu. Mesleki anlamda çok öğretici bir deneyim olmasının yanı sıra, gazeteciliğin farklı birçok yönünü de öğrendim. Gazetecilik bir iletişim, anlatma biçimidir. Bu anlatının çok farklı yollardan yapılabileceğini Gazete Duvar’da çalıştığım ekiple öğrendim.
Genç gazetecilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Gazetecilik çok interaktif bir alan. İnternet çağındayız. Dünyanın herhangi bir yerinde bir gazeteciye, medya kurumuna ulaşılabilir. Ufukları, zihinleri dar değil, geniş olmalı. Denemekten asla korkmamalılar. Gazeteciliğin akademik yanı çok kıymetli ve önemli ama muhabirlik yapmak isteyen bir kişinin yeri sokaktır. Sokağı iyi bilmeli, kuvvetli bir gözlem yeteneğine sahip olmalı ve atılgan olmalı. Okumayı, öğrenmeyi asla bırakmamalı. Gazetecilik, memur kafasıyla ve sevmeden yapılacak bir meslek değil. Bir defa ekonomiden, hukuktan, psikolojiden, sosyolojiden, siyasetten uzman olmasanız da anlamanız lazım. O yüzden sürekli gelişime açık olmalısınız. Bir de mutlaka bir yabancı diliniz olsun. Tabii ki İngilizce çok daha iş görecek bir dil. Dil bilmek sizi her zaman bir adım öne taşır.
Serbest gazetecilikte geldiğiniz konumda en büyük motivasyonunuz ne oldu?
Gazetecilik benim için bir tutku. İnsan hikayesi keşfetmek ve anlatmak, bir olayın gerçeğini anlatmak. Fotoğraf, video çekmek; sokağı, insanları, hayvanları, kentleri, tarihi, bugünü, sorunları, bazen güzellikleri anlatmak; gazeteciliğin kendisi bir motivasyon benim için. 6 Şubat depremlerinde Hatay’daydım. Evim yıkılmadı ama tüm mahallem yıkıldı. Bir sürü insan enkaz altında. Bir taraftan kurtarma çalışmalarına katıldım, diğer taraftan gazetecilik yapıyordum. Üç ay çadırda, bir buçuk yıl konteynerde kaldım. Çadırda da konteynerde de her gün sabahtan kalkar, giyinir kuşanır, habere giderdim. Çok zorlu bir süreçti ve beni bu süreçte ayakta tutan, devam ettiren motivasyon gazetecilikti. Başkalarının dertlerini dinlemek, anlamak, yazmak, çekmek bana kendi yaşadığım sorunları da unutturdu.
Serbest gazeteciliğin olumlu yanları nelerdir?
En olumlu yanı, başınızda bir patron yok; kendi kendinizin patronusunuz. İstediğiniz zaman izin yapabilirsiniz. Bir yere bağlı kalmamak, çalışmalarda da özgür hissettiriyor. Özgürlüğün olduğu yerde rutinden çıkar, özgün işler çıkarmaya başlarsınız. Bir başka güzel yanı, ulusal ve uluslararası birçok kurumla çalıştığınız için sektörde tanıdık ağınız çok genişliyor. Bir gazeteci için bu çok önemli.