Ecenur Ak: Kendimi hırslı, duygusal ve hayalperest olarak tanımlarım
04.07.2020 21:10

Ecenur Ak: Kendimi hırslı, duygusal ve hayalperest olarak tanımlarım


Haber Üsküdar - Nursena Aksemer

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin medarıiftiharlarından Ecenur Ak, Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünden geçen yıl mezun oldu ve mezun olur olmaz da özel sektörde iş buldu. Bir yandan sosya medya danışmanlığı  yapıyor, bir yandan sağlık sektöründeki bir şirkette içerik editörlüğü yapıyor, bir yandan da blog yazmaya devam ediyor. On parmağında on marifet bir iletişimci. Biz de Haber Üsküdar olarak Ecenur Ak'la röportaj yapmaya, kendisini daha yakından tanımaya ve tanıtmaya karar verdik.

Ecenur Ak kimdir, neler yapar, dün nasıldı, bugün nasıl bir Ecenur  Ak var? Bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben genel anlamda kendimi hep hırslı, duygusal ve hayalperest olarak tanımlarım. Sanırım bu nedenle üreten tarafta olmayı seviyorum. Ürettiğim, hayal ettiğim şeylerin tüketildiğini, beğenildiğini görmekten farklı bir haz duyuyorum. 10 senedir kendi blogumda yazmaya devam ediyorum. Şu sıralar iki farklı şirketin sosyal medya uzmanlığını ve içerik editörlüğünü üstleniyorum. Kendime baktığımda dün daha tecrübesiz ama hedefleri  olan, bugün ise daha özgüvenli birini gördüğümü söyleyebilirim. Yüzeysel olarak tanımladığımda böyle biriyim. Sıradanlığın içinde biraz sıradışı diyebilirim.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi size ne kattı, şu anki işinize etkileri nelerdir?

Küçüklüğümden beri iletişim fakültesi hedefimdi. Kafamda kodlanmış gibi hayal ettiğimden hiç şaşmadım. Tercih zamanım yeni medyanın parlamaya başladığı dönemdi. Lisede yerel gazetelerde köşe yazarlığı yapıyordum ve gazetecilik ilgi alanlarım arasındaydı. Üsküdar Üniversitesi'nde bu iki ilgi alanımın tek bölümde birleştiğini gördüm, bu nedenle ilk tercihime yazdım. Lisans eğitimimi düşününce bana en büyük katkısının bilgi olduğunu söyleyebilirim. Yüzeysel olarak ilgi duyduğum her şeyin detaylarını keşfettim ve hayatıma yön verecek tercihleri yaparken birçok yeni seçenekle tanıştım. Sanırım bunun etkisiyle özel sektörde mezun olur olmaz kendime yer buldum.

Genelde iletişim fakültesini bitiren mezunlar hangi alanda ilerleyeceklerine mezun olana kadar karar veremezler ve mezun olduklarında da bocalarlar. Ayrıca toplumda 'İletişim fakültesi mezunları işsiz ya da gereksiz mezun' algısı var.  Siz bu mesleğe ne zaman karar verdiniz.  İki üniversiteyi aynı anda okumak sizin için avantaj sağladı mı?

Ben toplumdaki algının çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Bence bu noktada asıl mesele kendinizi tanımanız. Ne yazık ki toplumumuzda böyle bir algı var, insanların yeteneklerinden ziyade mesleklerin başarı getirdiğine inanıyorlar. Kendinizi anlamanız ve tanımanız gerekiyor. Doğru tercihi yapabilmek kendinizi ne kadar iyi tanıdığınızla alakalı bir durum. Bu yüzden Üsküdar Üniversitesi'nin 'İnsanı anla, dünyayı değiştir' sloganı her zaman ilgimi çekmiştir. Ben hep dijital medyaya ilgili, yazmayı çok seven ve öğrenmeye hevesli bir insandım. Keşfetmek ve keşfedilmek üzerine hep bir heyecanım vardı. Bu yüzden kendim için en doğru olan seçimi yaptığıma inanıyorum. Kariyer dediğimiz var olan yeteneği geliştirmektir ve bence sonu olmayan bir derinliktir. Siz ne kadar ilerlemek isterseniz o kadar derine inebilirsiniz. Lisans eğitimimin ikinci yılında tekrar sınava girip bir önlisans eğitimine daha kaydımı yaptırdım. Çoğunlukla, bunu neden yaptığımı soran gözlerle karşılaştım. Aslında asıl amacım kendimi geliştirmek ve fark yaratmaktı. Dijital medyayı, gazeteciliği lisans eğitimimde öğrenirken bir yandan da kameranın arka yüzünde neler olduğunu keşfetmek istedim. Avantajlarını saymakla bitiremem herhalde. Daha fazlasını keşfettim, daha çok çevre edindim ve bu alanda 'Biliyorum' dediğim her şeyi detaylarıyla öğrendim.

İllaki her öğrencinin eğitim yıllarında örnek aldığı bir rol modeli vardır. Peki Üsküdar Üniversitesi'nde size ve hayallerinize ışık tutan, olmazsa olmaz, düşüncelerini benimsediğiniz akıl hocanız kimdir ?

Aralarından seçim yapmak hiç kolay değil. Sanırım bunu en iyi şu şekilde açıklayabilirim. Gazetecilik için beni bölüm başkanımız Süleyman İrvan kadar etkileyen kimse olmadı. Özellikle ondan aldığım Yerel Gazetecilik dersinin hayatımda hep ayrı bir yeri olacak. Bakış açımı değiştiren birçok şey keşfettim sayesinde. Yeni Medya söz konusu olduğunda ise danışman hocam Gül Esra Atalay'ın desteğini unutamam. Özellikle tezimi yazdığım dönemde, konu seçiminde bocalamıştım, bana benim için en uygun önerileri sunmuş ve ne zaman ihtiyacım olsa yanımda olmuştu. İkisinin de yeri her zaman çok ayrı olacak, şimdiki öğencileri çok şanslı, umarım onlardan öğrenebilecekleri her şeyi öğrenebilirler.

Peki  ilerleyen yıllarda Üsküdar Üniversitesi'nde eğitimci olmayı düşünür müsünüz?  Yoksa kendinizi tamamen sosyal medya mecrasında geliştirmeyi mi düşünüyorsunuz?

Bu soru beni biraz gülümsetti. Son dönem 4.00 ortalama yaptığımda hocalarımızla bunu konuşmuştuk. Aslında özel sektör hiç aklımda yoktu diyebilirim. Hatta tez sunumum sırasında yüksek lisans için karar bile almıştık. Kendi üniversitemde akademisyen olmak beni çok heyecanlandırmıştı. Kep törenim sırasında şu an çalıştığım şirketten teklif aldım. Benimle ilgili planları ve bana olan güvenlerinden oldukça etkilendiğim için bol düşünceli bir seçim sürecinin ardından özel sektörde karar kıldım. Bunun en büyük sebebi de sanırım çalışırken yüksek lisans yapabileceğimi düşünmemden kaynaklıydı. Akademisyenlik şu anlık sadece rafa kaldırdığım bir hedef benim için. Doğru zamanda, doğru adımları atarsam bir gün neden olmasın diyebilirim. Şimdilik özel sektörü tanıyarak tecrübe edinmeye çalışıyorum.

Biraz da meslek hayatınızdan bahsedelim. Sosyal medya uzmanlığına tam olarak ne zaman başladınız? Sosyal medya sizin ne ifade ediyor? 

İlk sosyal medya yönetimini devraldığım zaman üniversite birinci sınıftaydım. Tecrübesiz ama hevesliydim. İş görüşmesine gittiğim şirket heyecanımı fark etmiş olacak ki bana o şansı vermişti. İtiraf etmek gerekirse o kadar tecrübesizdim ki bu konuda biraz bocalamıştım. Ancak ben bunu hayatımın dönüm noktalarından biri olarak görüyorum her zaman. Çünkü eksiklerimi anlamama çok yardımı oldu. O zaman şöyle demiştim kendime, 'Kendini tam anlamıyla hazır hissedene kadar bu sektöre dair her şeyi öğrenecek ve 'Ben tamamım' demeden yeni bir işe başlamayacaksın. O süreçte garsonluk, satış danışmanlığı gibi işlerle oyaladım kendimi. Ve dijital pazarlamaya dair bulabildiğim her kitabı, makaleyi ve araştırmayı okudum. O zamanki hırsım bugün özgüvenimin temelini oluşturuyor. Sosyal medya yaşayan, geleneksel medyaya yeni bir soluk kazandıran katılımcı bir platform. Üreten tüketici kavramını anlatabileceğimiz daha iyi bir örnek olamazdı herhalde. Sosyal medya platformlarında o kadar hızlı bir üretim ve tüketim zinciri var ki, kurumsal bir yönetim söz konusuysa uyandığınız her sabah için bambaşka bir strateji planınız olmalı.

Her markanın sosyal medyaya ve içerik üreticisine ihtiyacı var mı? Sosyal medya markaları nasıl etkiler? Örnek verir misiniz?

Bugün küçük ya da büyük farketmeksizin her işletme sosyal medya platformlarında varlık göstermeli. Çünkü günümüzde sosyal medyada olmak ya da olmamak gibi bir seçenekleri yok. İçerik üretmek hem çok kolay hem de çok zor bir iş. Yaratıcılığınızı sürekli taze tutmalı ve sosyal medyanın dinamiklerini iyi anlamalısınız. Bugün popüler olacağına inandığınız bir içeriği yarın boşa harcama lüksünüz yok. Her marka kendini pazarlamaya ihtiyaç duyar ve bu pazarlama kavramı artık dijitalin kontrolünde. Örneğin markanız sosyal medyada varlık göstermezse, rakipleriniz arasından sosyal medyanın dinamiklerine ayak uyduran markanın karşısında yenik duruma düşmeniz muhtemel. Siz dahil olmak istemeseniz bile, sektörünüzden dahil olanlar muhakkak olacaktır. Bu da ister istemez sizi dijitale uyum sağlamak zorunda bırakacaktır.

İdeal sosyal medya uzmanı nasıl olmalı ya da sosyal medyanın uzmanı olur mu?

İsmi her ne kadar sosyal medya uzmanı olsa da asıl görevimiz dijitalde markanın stratejisine yön vermek. Hedefleri belirliyoruz. Ne istediğimizi buluyor, analiz ediyor ve en doğru biçimde, değişen dinamiklere ayak uydurarak sunuyoruz. Marka bilinirliği mi yoksa yeni bir müşteri kitlesi mi? İstediğimiz şey kurumsal bir kimlik mi yoksa pazarlamaya destek mi? Önemli olan hem markayı hem de hedefleri doğru tanımak. Sosyal medyanın analizini markanın stratejisi ile harmanlamalı ve doğru hedef kitle ile buluşturmalısınız.

Sosyal medya sosyal hayatı nasıl etkiliyor? İyi ve kötü yanları nelerdir?

Bu üzerine bolca tartışabileceğimiz bir konu. Sosyal medyanın birey ve toplum psikolojisine etkileri üzerine hazırlanmış birçok tez bulunuyor. Sosyal medya sosyal hayatı belirleyen bir unsur artık. Sosyal hayatınızı oraya yansıtıyor ve orada gördüklerinizi kendi hayatınızda uyguluyorsunuz. Bu döngü böyle sürüp gidiyor. İyi ve kötü yanlarına birer örnek vermek gerekirse, benim bakış açımdan en iyi yanı toplumun her kesiminden insanın kendini ifade etme şansı bulması. Kötü yanı ise bu sanal dünyanın gerçek dünyayı gölgelemeye başlaması. Özellikle yeni gelen nesil, sanal dünyada iletişimi tercih ediyor. Ancak günlük yaşamda kişilerarası iletişim kurmadıkları için psikolojik açıdan olumsuz olarak etkileniyor.

Biliyorsunuz ki sosyal medyanın toplumları ve kişileri manipüle edici bir özelliği var . İnsanlar bir haberin ya da olayın aslını araştırmadan çok reflektif bir şekilde gördükleri herhangi bir şeyi paylaşabiliyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sosyal medya uçsuz bucaksız bir mecra, bu konuda insanlar nasıl bilinçlendirilebilir?

Bu noktada en doğru çözüm, yeni medya okuryazarlığının yaygınlaşması. Djital dünya doğru kullanıldığında bir mucize. Bireyler doğru sosyal medya kullanımı konusunda bilinçlenmeli. Bu da yalnızca yeni medya okuryazarlığı ile sağlanabilir.

Sizce genel olarak bakıldığında Türkiye sosyal medyayı daha çok hangi alanlarda kullanıyor? Ya da doğru kullanıyor mu?

Bu her platform için değişkenlik gösteriyor. Örneğin Twitter şu anda haber sitelerini geride bırakacak bir platform haline geldi. Artık gündemde ne olduğuna bakmak için gazete okumak yerine Twitter'ı ziyaret ediyoruz. İnstagram daha magazinsel bir platforma dönüşmüş durumda. Kim, nereye gitmiş, ne yapmış ya da ne yemiş dediğimizde bu sorulara İnstagram üzerinden cevap buluyoruz. Ben Türkiye'nin bu noktada iyi bir kullanıcı profili olduğunu düşünüyorum. Yeniliklere ayak uydurma konusunda oldukça hevesli bir duruş sergiliyor. Geleneklerine bu denli bağlı bir toplumsal yapının yeni olanı hızlı bir biçimde benimsediğini görmek şaşırtıcı.

Siyasi partiler günümüzde sosyal medyayı daha aktif kullanmaya başladılar. Siyasi kurum ve kuruşların sosyal medya kullanmalarının halk üzerindeki etkileri nelerdir?

Hiç şüphesiz yeni medya siyasi kampanyaların stratejilerini temelden değiştirdi. Bunun en yakın örneğini 2019 yerel seçimlerinde görebiliriz. Ekrem İmamoğlu'nun siyasi kampanyası tamamen sosyal medya üzerinden yürütüldü. Rakibi Binali Yıldırım'ın geleneksel medya araçlarında daha fazla payı olmasına rağmen yeni medya üzerinden sürdürülen kampanya hedef kitle üzerinde daha iyi etkileşim aldı. Bunun en büyük nedeni sosyal medyanın interaktifliği. Geleneksel medya mesajı gönderdiği alıcıdan geri bildirim almayı mümkün kılmıyor. Ancak dijital medya karşılıklı iletişim sağladığı için etkileşim oranı daha yüksek bir sonuç elde edilmesine olanak sağlıyor. Bir şekilde halk sizi tanıyor ve sizden haberdar oluyor. Siyasal kampanyaların temeli de böylece dijitalleşiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya mecralarının kontrol edilmesini istediklerini belirten bir açıklama yaptı. Sizin de bildiğiniz gibi sosyal medyada herkes istediğini istediği şekilde yargılayabiliyor. Hakaret ve tehditlerle karşılaşabiliyoruz. Sizce sosyal medyayı kısıtlamak doğru bir karar mı ya da sosyal medya en fazla ne kadar kısıtlanabilir?

Sosyal medya her kullanıcının üretici de olabildiği bir platform. Bu nedenle yanlış bilgi yayılımı oldukça yüksek ve ne yazık ki denetlenmesi mümkün olmuyor. Bunun çözümünün kısıtlama olduğunu düşünmüyorum. Bu düşüncemi en doğru şekilde şöyle aktarabilirim sanırım, kısıtlamalar ne yazık ki çoğunlukla tarafsız olarak uygulanmıyor. Sosyal medya günümüzde ifade özgürlüğü için elimizde kalan son iletişim aracı. Kullanıcıların kendilerini özgürce ifade edebildiği, tepki verebildiği bir platform. Toplumsal olaylar karşısında gücü yadsınamaz bir yapıdan söz ediyoruz. Bu platformları kısıtlamak demek ifade özgürlüğünü kısıtlamak demek. Elbette yanlış kullanımlar söz konusu. Ancak bu, sosyal medyaya özel bir durum değil. Bu doğrudan insan psikolojisinin bir getirisi ve çözüm bire bir birey üzerinde uygulanmalı. Kullanıcılara ifade özgürlüğünün ağzınıza gelen her şeyi söylemek olmadığını, hakaretin özgürlük değil saldırganlık olduğunu anlatmak ve onları bu davranışa iten sebepleri bulmak gerekiyor. Sosyal medya topluma söz hakkı veren bir platform olduğu için eleştirilerin hedefinde. Geleneksel medya araçları geri bildirim yapabildiğimiz bir iletişim sunmuyordu, bu nedenle bir haberin ya da iletinin bireylerde ne gibi tepkiler yarattığını gözlemlemek mümkün değildi. Ancak bugün tepkiyi saniyeler içerisinde görebiliyoruz. Bunu kısıtlamak, yasaklamak ya da tek elden yönetimini sağlamak geleneksel medyadan farksız bir platform yaratmak anlamına gelir.

Son olarak başta mezun olduğunuz  Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri olmak üzere, iletişim fakültelerinde okuyan öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

İletişim fakültesi keşfetmeniz için size sınırsız bir bilgi sunabilecek bir fırsat. Doğru değerlendirdiğiniz zaman hem kendinizi tanıyacak hem de insanı anlayacaksınız. Tecrübe ettiğime göre, insanı anlamayı başaran herkes başarıya ulaşır. Çünkü her şeyin temelinde insan vardır. Üniversite eğitimi sırasında olabildiğince okuyun, dinleyin, öğrenin ve keşfedin. Öğrenci olmanın tadını çıkarın ve bu süreçte en büyük yatırımı kendinize yapın. Bölümünüzle alakalı işlerde çalışın, mutlaka staj yapın ve eğitim hayatınız boyunca çevre edinmeye bakın. Biz bugün birlikte mezun olduğumuz arkadaşlarımızla birbirimize iş paslıyor ve sektör içerisinde yardımlaşıyoruz. Şu an en büyük servetiniz zamanınız ve onu doğru kullanırsanız mezun olduktan sonra hayal kırıklığına uğramazsınız. Ne istediğinizi anlamak ve kendinize yatırım yapmak için bolca zamanınız var. Karşınıza çıkan fırsatları değerlendirmeyi ve öğrenciliğin kıymetini bilmeyi unutmayın. Doğru adımları attığınız sürece gelecek çok güzel, buna inanın.