
Gülsen Solaker: Serbest gazeteci olarak her şeyi kendi başınıza yapmak zorundasınız
Röportaj: Muhammed Cemal Yıldırım
Gazeteci Gülsen Solaker, uzun yıllar Anadolu Ajansı ve Reuters’te kadrolu muhabir olarak çalıştıktan sonra serbest gazeteciliğe geçiş yapan bir gazeteci. Ben de serbest gazetecilik röportajımı Gülsen Solaker’le yaptım.
Gazeteciliğe nasıl başladınız? Hangi deneyimler sizi bu alana yönlendirdi?
Gazeteciliğe 1997 yılında başladım. Aslında benim çocukluk hayalimdi; yani ben her zaman gazeteci olmak istedim. Sonra ODTÜ’de Uluslararası İlişkiler bölümünü okudum. Ama diplomasiyi seçmedim; ya da diplomat olmayı seçmedim. Gazeteci olmak istediğim için okulu bitirdikten sonra Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda kısa bir öğrenim gördüm. Ardından gazetelere staj için dağıtıldık. Ben, Milliyet’te başladım. Staj döneminden sonra bir yıl kadar Milliyet’te çalıştım. Daha sonra oradan Anadolu Ajansı’na geçtim. Hangi deneyimler beni bu alana yönlendirdi; onu tam olarak bilemiyorum. Çocukluğumda Altan Öymen’in belgesellerini izlerdim, Uğur Dündar’ı izlerdim; belki de onlardan etkilendim.
Geleneksel gazetecilik işinden serbest çalışmaya geçiş nasıl oldu?
Milliyet gazetesinde bir yıl çalıştım. Ardından 15 yıl Anadolu Ajansı Dış Haberler Servisi’nde diplomasi muhabiri olarak çalıştım. Daha sonra 2012 ya da 2013’tü zannediyorum; kendi isteğimle ajanstan ayrıldım. O sırada Reuters’ın Ankara Bürosunda bir iş imkânı doğdu. Altı yıl kadar Reuters Ankara’da çalıştım. Sonra 2019 yılında emekliliğim de gelmişti; bizde yıpranma payı oluyor, biliyorsunuz...Reuters da yeni bir yapılanmaya gidiyordu; benim çalıştığım pozisyon kapatılıyordu. 2019 yılında Reuters’tan ayrıldım. Daha sonra freelance gazeteci olarak DW Türkçe’de çalışmaya başladım. Serbest çalışıyorum; ama 2019’dan beri sadece DW Türkçe’de çalışıyorum. Başka bir kuruma, mecraya haber üretmiyorum.
Serbest gazetecilik yaparken karşılaştığınız en büyük zorluklar neler oldu?
Ben, ilk etapta hem Anadolu Ajansı hem de Reuters’ta mesai saatleri içerisinde çalıştığım için açıkçası freelance’ta biraz zorlandım. Kendi iş disiplinini kendin kurman gerekiyor; evde çalışmanın getirdiği ayrı bir zorluk var. Bir de tam pandemi dönemine denk geldi. Dışarıya çok fazla çıkılamadı; sahada çok çalışılamadı. Hep evden çalıştık falan…Onun getirdiği bir alışma dönemi oldu; ama alıştığımı söyleyebilirim.
Serbest çalışınca, her ne kadar özgür olsanız da en büyük zorluklardan birisi büyük bir kurumun ya da bir kurumsallığın getirdiği avantajlardan faydalanamıyorsunuz. Örnek vermek gerekirse; işe giderken, daha çok kendi imkânlarınızla gidiyorsunuz. Normalde bir kurumda ulaştırma servisi olur…Meselâ bilgisayarınız bozuldu; teknik servis devreye girer. Yaşadığınız başka bir sorunu yanınızdaki bir çalışma arkadaşınız bile çözebilir. Freelance, bazı yakınlıkları ve imkânları sizden götürür. Serbest gazeteci olarak her şeyi kendi başınıza yapmak zorundasınız. Açıkçası benim yaşadığım en büyük zorluklar bunlardı.
Bir serbest gazeteci olarak işlerinizin çeşitliliği ve esnekliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben hem iç hem de dış politikaya baktığım için çok çeşitli konu başlıklarına bakmak durumunda kalıyorum. Ondan dolayı da çeşitlilik biraz fazla…Türkiye’deki gündem de çok yoğun olduğu için zaten…Bir yandan dış politikayı takip ediyorsunuz; o da ayrı bir yoğunlukta ve dinamikte…O nedenle işlerin çeşitliliği açısından epey bir yoğunluk getiriyor. Esneklik açısından da şunu söyleyebilirim; mesai saatlerini kendiniz düzenleyebiliyorsunuz. O da bir yandan iyi bir şey ama bir yandan da mesaiyi belki de uzatan bir şey… Gerçi artık sosyal medya yüzünden kurumda çalışan arkadaşların da mesai saatleri öyledir diye düşünüyorum. Twitter’a bak, Sky’a bak; haberleri oku falan derken uzun bir zaman dilimi oluyor. O esnekliği insanın kendi sağlaması da zaman zaman zorlaşabiliyor.
Çalışma düzeninizi nasıl organize ediyorsunuz? Kendi başınıza bir takvim oluşturmanın avantajları ve zorlukları nelerdir?
İlk başlarda çalışma düzenimi organize etme konusunda zorluk yaşadım; ama sonra alıştım diyebilirim. Kurumlarda görev yapan gazeteciler ne yapar? Tüm medyayı gözden geçirir; kim ne yazmış, ona bakar. Ben de aynısını yapmaya çalışıyorum. Merkezde toplantımız oluyor; sonuçta onlarla da bir takvimimiz oluyor. Ben, sürekli kendi kendime takvim oluşturmuyorum. Toplantıda bugün neye bakalım; gündemimiz de neler var, bugün meclise mi gitsem veya evde oturup haber mi yazsam gibi fikir alışverişlerimiz oluyor. Görüşmelerim varsa onu ben kendi başıma organize ediyorum; o açıdan bir kolaylığı oluyor. Ben, ilk başta daha dezavantajlı görüyordum; ama şu anda bence daha avantajlı durumda…Benim yaptığım haberlerde bazen insanlara ulaşmam gerekiyor; o bir zaman alıyor. Gündüz insanlarla konuşmak için ayarlamalar yaptığımda bazen akşama sarkıyor. Ben; o durumda gündüzü özel işlerime ayırırken, akşam oturup haberi yazıyorum. Ama bir kurumda çalışsam bunu yapamam; sadece gündüz yazabilirim. Bu tabii ki benim iş saatlerimi de artıyor; ama en azından kendi esnekliğimi sağlamamı da getiriyor. Hem avantajlı hem de dezavantajlı…Zannediyorum; insanın kendisine de dayanan bir şey…Eğer iyi organize olabilen, programlı birisiyseniz; freelance çalışmak size daha kolay gelecektir. Çünkü kendinize çok daha fazla vakit ayırabiliyorsunuz. Ama biraz böyle dağınık kafalı ve organize olamayan bir insansanız…Ben; bazen ilki, bazen de öbürü olabiliyorum. O açıdan söylüyorum. Benim için hem avantajları hem de zorlukları aynı oranda diyebilirim.
Bağımsız bir gazeteci olarak haberlerinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Etik standartlar konusunda nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz?
Ben, daha çok iç ve dış politika ana başlıkları altındaki dosyalara bakıyorum. Genelde haberleri seçerken merkezle koordine ediyoruz. Ben, kendi başıma karar vermiyorum; sonuçta ülkenin ya da dünyanın bir gündemi var. Ben de DW de her ne kadar genel konulara bakalım; tabloyu biraz daha dışarıdan görelim, dosya oluşturalım diye istesek de gündem bu aralar çok yoğun olduğu için gündemin peşinden koşmak durumunda kalıyoruz. 2-3 haftadır sadece İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla, Trump’ın getirdiği gümrük tarifeleriyle, Türkiye-ABD ilişkileriyle ilgili haber yapıyoruz. Haberleri seçerken, hem ben önerebiliyorum; bazen arkadaşlarla konuşurken ortak akılla aklımıza bir şey gelebiliyor. Normalde de diğer kurumlarda nasıl haber üretiliyorsa bizde de aynı dinamik var.
Her gazetecinin uyması gereken kurallar vardır. Olabildiğince objektif, tarafsız bir yayıncılık yapmak. Bir iddia varsa onun bütün taraflarına söz imkânı tanımak, sormak. Çok ciddi iddialarda o kişiye mutlaka danışmak gerekir. Açıkçası gazetecilik etik standartlarına uymaya çalışıyoruz. Bence bağımsız gazetecinin etik standartlar açısından farkı yok; etik standartlar herkes için geçerlidir. Bu, çalıştığınız kurumla da alakalı bir şey değildir. Reuters’tan ayrılınca ya da Anadolu Ajansı’nda çalışırken, ben farklı bir etik standardında değildim. Gülsen Solaker, her kurumda aynı standardı izliyordu; ama bazı kurumların getirdiği özel şeyler olabilir. Meselâ devlet kurumundasınızdır; kendinize biraz daha çekidüzen vermeniz gerekebilir. Ama bir bütün hâlinde değerlendirecek olursak; etik standartlar evrenseldir. Gazeteciliğin A-B-C’sini her gazetecinin uygulaması gerekir.
Serbest gazetecilikle ilgili finansal istikrar nasıl sağlanır? Belirli bir gelir kaynağınız var mı, yoksa işinize bağlı olarak gelir değişiyor mu?
2019’dan beri DW Türkçe ile çalıştığım için hep onlara haber üretiyorum; o da belirli bir istikrar sağlıyor. Bir de son 3-4 yıldır haber başına kazanç sağlamıyorum; belirli bir maaş alıyorum. Ondan dolayı da belirli bir istikrar sağlamış durumdayım; ama freelance olarak çalışan diğer arkadaşlarım için durum böyle olmayabilir.
Freelance çalışırken ücret belirleme ve müzakere süreçleri nasıl işliyor?
Benim açımdan ücret belirleme ve müzakere süreçleri, diğerlerinden çok farklı olmuyor. Bir kurumda çalışsan orada diğer insanlarla belirli bir skala oluyor. O ücret aralığını çok iyi bilemeyebilirsin; bu, senin yaptığın pazarlığı etkileyebiliyor. Ama benim açımdan diğer çalıştığım kurumları da göz önünde bulundurunca çok farklı bir durum söz konusu değil.
Gelecekte gazetecilik alanındaki kariyerinizi nasıl şekillendirmeyi planlıyorsunuz?
Ben, 28 yıllık gazeteciyim; bundan sonra kariyerimi farklı bir şekillendirme durumum olacağını zannetmiyorum. Bir de medyanın geldiği durum da ortada… Maalesef kariyer hesapları yapabilecek bir ortamda yaşamıyoruz. Onun için olabildiğince, çalışabildiğim kadarıyla gazetecilikte direnerek mesleğimi yapmaya çalışacağım. Şu anda Türkiye’deki çoğu gazetecinin en büyük kariyer planı, meslekte kalabilmek ve çalışabilmek; onun dışında çok büyük bir kariyer planı yapılabilecek bir alan değil.
Dijital medyanın yükselmesi ile geleneksel gazeteciliğin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijital medyanın yükselmesini (dezavantajlarına rağmen) özellikle de freelance gazeteciler için avantaj olarak görüyorum. Günümüzde bakıyoruz; RTÜK çoğu kanala ceza kesiyor. Bazı kişileri cezalarla yıpratmaya ya da haber yapmalarını engellemeye çalışıyor; ama dijital medya sayesinde gazetecilerin biraz daha nefes alabildiği alanlar olduğunu düşünüyorum. Oranın da maddi kazanım getirmesi birazcık zaman alan ve herkes için çalışmayan bir alan… Ama yine de gazetecilik mesleğine gönül verdiyseniz ve belirli bir kendinizi geçindirebilecek birikiminiz olduysa; belki belli bir süre dijital medyada direnerek, haber yaparak mesleğinizi sürdürebilirsiniz. Ben, avantaj olarak görüyorum ve bundan sonra vatandaşların da güvendikleri gazetecileri dijital medyadan takip ederek bilgi alacaklarını düşünüyorum.
Sosyal medya ve dijital platformların gazeteciliği nasıl dönüştürdüğüne dair gözlemleriniz nelerdir?
Sosyal medya ve dijital platformların gazetecilik açısından çok farklı yansımaları oldu. Haberlerin dili değişti; daha kısa, daha vurucu olmaya başladı. İnsanlar, çok uzun metinleri artık okumamaya başladılar. Vatandaşların ilgi alanları da artık tespit edilebildiği için gazeteciler ona göre yoğunlaşmaya başladılar; bu da bir yandan belli alanlarda haber yapılamamasını getirdi. Benim ilk mesleğe başladığım zamanlarda gazeteciler, haberlerinin önüne geçmez diye öğretilirdi ki ben hâlâ öyle olması gerektiğini düşünüyorum. Artık görünüm çağındayız diye her alanda gazeteciler, muhabirler kendilerini gösterebiliyorlar; ama haberi değil de kendinizi reklam yapacak şekilde haberi vermeniz bana çok da doğru gelmiyor. Sosyal medya ve dijital platformlar, kişileri parlatmayı ön plana çıkaran mecralar oldu. Bu açıdan da biraz olumsuz yanları olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan da geleneksel medyaya yapılan baskıların kaçış noktasının da bu platformlar olduğunu düşünüyorum. O açıdan avantajlarının çok daha fazla olduğunu ve gelecekte medyanın da bu tarz ortamlarda çok daha fazla yoğunluklu olarak devam edeceğini düşünüyorum.