İstismarı önleme kılavuzu
Haber Üsküdar - Ceren Cabir
Son yıllarda artan çocuk taciz ve istismar vakalarına her gün bir yenisi daha ekleniyor. Cinsel suç mağduru olan çocukların yüzdesi de 2014'ten 2016'ya yüzde 33 arttı.
TÜİK verilerine göre 2014 yılında 74 bin 64 olan çocuk mağdur sayısı 2016 yılında 83 bin 552’ye yükseldi. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nden alınan verilere göre ise 2006 yılında yüzde 42,5 olan çocuk cinsel istismar hükümlülerinin oranı 2016’da yüzde 58,8’e çıkarak ciddi bir artış gösterdi. Cinsel suç mağduru olan çocukların yüzdesi de 2014'ten 2016'ya yüzde 33 arttı. 2007'de söz konusu hususlardaki suç sayısı 3 bin 718 iken, 2017'de bu sayı 16 bin 041 oldu. On yıldaki toplam sayı ise 153 bin 139. Bir türlü önü alınamayan taciz vakalarında devletin yeterli yaptırımlar uygulamadığı yönünde çokça şikayet var. Çocukları için endişeli olan aileler cinsel istismar konusunda ne yapılması gerektiği konusunda bilinçsiz. Bunun için Uzman Psikolog Ayşegül Altıntaş ile gerçekleştirdiğimiz röportaj oldukça aydınlatıcı oldu.
Önemli olan istismardan öncesi
İlk olarak “Yapılan araştırmalar cinsel tacizin en çok üç-beş yaşlar arasında yaygın olduğunu ortaya koymuştur. Toplumca kabul edilmeyen ve duygusal açıdan en yoğun yaşanan cinsel istismar türünün, aile içinde ya da çocukla kan bağı olan kişiler arasında olduğu da bilinen bir gerçektir. Ancak bu tür vakaların belirlenmesi oldukça güçtür.” şeklinde açıklamada bulunan Altıntaş ayrıca “Koruyucu ve önleyici tedbirler bu işin birinci basamağı. Olay olduktan sonra neler yapabileceğimizden çok bunun önüne geçmek için neler yapabiliriz kısmına yatırım yapmak ve emek vermek en önemli seferberlik konusu olmalı” şeklinde devam etti. “Çocuklara en özünde mahremiyet eğitimi dediğimiz vücut sınırlarını öğretmek yapmamız gereken en temel şeylerden bir tanesi” diyen Altıntaş “Özel bölgelerini daha küçük yaştayken öğretmek oldukça önemli. Oyuncak bebekler üzerinde veya şarkılarla, ritimle çocukların aklında daha kolay kalacak şekilde öğretmek mümkün.” dedi.
Taciz yaşandıktan sonra çocuk nasıl bir tedavi görmeli? Anne-baba nasıl yaklaşmalı? gibi sorulara ise şu şekilde cevap verdi “Taciz, çocukta travmatik etkiler yaratır. Bu sebeple ‘travma sonrası stres bozukluğu’ yaşanması muhtemeldir. Çocuk ailesinin de yanında olduğunu hissetmeli ve buna uygun bir psikoterapi desteği sağlanmalı. Çocuk üzerinde bilişsel davranışçı yaklaşım ile çalışmalar yapılabilir.”
“Uzman terapist, ilk olarak çocuğun duygularını tanıması deneyimlerini normalize etmesine yardımcı olmalıdır. “Aklından ne geçiyordu?” “Endişe hissettiğinde ne düşünüyorsun?”, “Kalbin sana ne söylüyor?”, “Zihninde bir resim var mı?” gibi yardımcı sorularla çocukların kendi düşüncelerine erişmesini kolaylaştırmalıdır. Ayrıca gevşeme eğitimi verilmelidir. Günlük hayattayken geçirebileceği bir anksiyete krizi anında bu yöntemi kullanması sakinleşmesine yardımcı olacaktır.”
Kamuoyu uyanık tutulmalı
Son olarak televizyon ve sosyal medya araçlarının da bu gibi vakaların sonuçlandırılmasında rol oynadığını belirten uzman psikolog, “Ayrıca basının da çocuk haklarını savunma konusunda büyük etkileri olduğu unutulmamalıdır. Çocuk haklarının çiğnendiği kurumların çarpıcı bir şekilde sergilenmesi ile kamuoyu uyanık tutularak bu sorunun sürekli gündemde kalması sağlanabilir.” diyerek sözlerini noktaladı.