Define avcıları Belgrad ormanını delik deşik ettiler
Haber Üsküdar - Deniz Çavdar / Sefa Murad Akbaba
Define avcıları genellikle eski çağlardan kalan, toprak altına saklanmış madeni para, külçe altın ve kıymetli eşyaları bulmak için çalışırlar. Define avcıları Türkiye’de daha önce Rumların ve Ermenilerin yaşadığı yerlerde daha çok görülmekte. Savaş zamanında Anadolu’dan göçmek zorunda kalan Ermenilerin ve Rumların tüm mal varlıklarını altına dönüştürerek bu altınları ileriki zamanlarda tekrar gelip almak için bir yerlere sakladıkları gibi rivayetler var.
Peki bu insanlar neden define arıyorlar? Tabii ki birçoğu kolay yoldan zengin olma hayaliyle defineciliğe başlıyor. Bazıları ise define avcılığını heyecan için yapıyor. Eski ve değerli eşyaları bulma, haritaları izleyerek bir sonuca ulaşma ihtimali onları defineciliğe yönlendiriyor.
Define avcıları genellikle eski ve tarihi mekânlarda arama yaptıkları için, çoğu durumda tarihi eser değeri taşıyan nesnelere zarar veriyorlar. Eski evlerin altında ya da bahçelerinde, eski mezarlarda, antik kentlerde, manastır ve kiliselere yakın yerlerde kazı ve arama yaptıkları için tarihi eser sayılabilecek yerleri tabiri caizse köstebek yuvasına çeviriyorlar. Köstebek yuvasına dönen bir yerde tarihi nesnelerin de zarar görmemesi imkânsız. Elbette izinsiz define arayan kişiler için hukuki yaptırım uygulanıyor. Türkiye’de yaklaşık 5 milyon kişinin define aradığı tahmin ediliyor. İzinsiz define arayanlara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca 3 aydan 2 yıla kadar uzanan hapis cezaları veriliyor.
Biz de son dönemde İstanbul’a bağlı Belgrad ormanında artan define haberleri üzerine araştırma yapmaya karar verdik. Belgrad ormanın hemen yanında bulunan Kemerburgaz (eski adıyla Pirgos) köyünde uzun bir süre Rumlar ikâmet etmişler. Cumhuriyet döneminde başlatılan mübadele ile Yunanistan’a göç ettirilmişler. Zorunlu göç olduğu için buradan giden Rumların değerli eşyalarını ormanın içine gömdükleri rivayet ediliyor. Belgrad ormanında define avcılığının çok olmasını uzmanlar buna bağlıyor. Bir başka söylenti ise ormanın eski zamanlarda eşkiyalar tarafından mesken olarak kullanılması ve eşkiyaların çaldıkları değerleri eşyaları ormana gömdüklerinin konuşulması. Biz de bu konuyla ilgili olarak Kemerburgaz Muhtarı Gürkan Yılmaz'la konuştuk.
“Kimsenin bir sikke dahi bulduğuna şahit olmadım”
Doğma büyüme Kemerburgazlı olduğunu söyleyen Yılmaz, definecilerin sürekli izinsiz kazı yaptığını, kimsenin bir sikke dahi bulduğuna şahit olmadığını söylüyor: “Burada Fatih Sultan Mehmet döneminden kalma su kemerleri var. Burayı sürekli kazıyorlar. Açıkçası rüyasında ‘Ak sakallı dedeyi gördüm’ diyen, falanca hoca söyledi diyen buraya geliyor. Bu kemerler çok uzun. Dehlizin içerisine girip altın aramışlar. Zamanında Rumların kaçarken su kanalına altın küpü koydukları söylentisi var. Bu nasıl bir küptür ki yıllarca suyun akıntısına dayanabilmiş. Söylentilerden usandık.”
Definecilerin profesyonel malzemeleri 10 bin liraya kiralayarak geldiğini anlatan Yılmaz, kaçak kazı yapanlarla ilgili olarak, “Bir gecede 5-6 metre kazıp bırakıyorlar. Sonra biz bu çukurları belediyeye söyleyip kapattırıyoruz” diyor. Yeterli önlem alınmamasına da değinen Son olarak bu tür olaylara önlem alınmasına değinen Gürkan Yılmaz, “Bu bölgeye her geldiğimde içim acıyor. Hiçbir koruma yok. Tarihi su kemerlerinin duvarlarında yazılar var. Bazı parçalar kopmuş. Kırdıkları yerlerden içeri girmişler. Acilen bir önlem alınması gerek” diye ifade ediyor.
Su kemerlerine zarar vermişler
Kemerburgaz muhtarına açıklamaları için teşekkür ettikten sonra kazıların yapıldığı bölgeye gidiyoruz. Define avcılarının tarihi su kemerlerine nasıl zarar verdiklerini, üzerinde delikler açıp nasıl içine girdiklerini gözlerimizle görüyoruz ve fotoğraflıyoruz. Ormanın biraz daha içine doğru ilerlemeye başladığımızda Gürkan Yılmaz’ın söz ettiği kazıları görüyoruz. İlk gördüğümüz kazı yaklaşık iki metre derinliğinde ve üç metre genişliğinde büyük bir çukur oluşturmuş. Böylesine büyük bir çukuru iş makinalarıyla kazdıklarını düşünüyoruz, ancak ormanın o bölgesine iş makinalarının girebileceği bir yol olmadığını farkediyoruz. Bu durum, definecilerin ne kadar ciddi ve istekli olduklarını gösteriyor. Biraz daha ilerledikten sonra karşımıza ikinci çukur çıkıyor. Yaklaşık bir metre genişliğinde ve üç metre derinliğinde olan çukur, dışarıdan bakılınca çok belirgin olmadığından ormanda gezinen insanlar için de tehlike oluşturuyor. Burada yürüyüş yapan insanların çukura düşüp sakatlanabileceklerini düşünüyoruz. Belgrad ormanının definecilerin elinde deliş deşik hale gelmesine üzülüyoruz.