
Psikolojik şiddetin anatomisi: Kontrol, baskı, yalnızlık
Haber Üsküdar: Çağla Aydın
Emel A., beş yıllık ilişkisinde sürekli kontrol, değersizleştirme ve zaman zaman da fiziksel müdahalelere maruz kaldı. “İz bırakmayan bir şiddetin içindeydim” diyen 25 yaşındaki kadın, yaşadıklarını yıllar sonra terapi sürecinde tanımlayabildi.
Türkiye’de her yıl binlerce kadın, erkek şiddetine maruz kalıyor, yüzlerce kadın erkekler tarafından öldürülüyor. Ancak şiddet yalnızca fiziksel değil, kontrol etme, baskı kurma, değersizleştirme, yalnızlaştırma gibi psikolojik şiddet türleri, birçok kadının hayatında derin izler bırakıyor.
Psikolog Muhammed Kaya, görünmeyen şiddetin ciddiyetini şu sözlerle ifade ediyor: “Psikolojik şiddet; kontrol etme, değersizleştirme, yalnızlaştırma gibi davranışlarla ortaya çıkan, fiziksel iz bırakmayan ama ruhsal derin yaralar açan bir şiddet türüdür. Ne yazık ki birçok kadın bu şiddeti yıllarca fark etmeden yaşar, hatta çoğu zaman yaşadıklarını normalleştirir.”
“Başta beni kıskanıyor zannettim”
Bu kadınlardan biri, 25 yaşındaki Emel A. Beş yıl süren ilişkisinde neler yaşadığını şu sözlerle anlatıyor: “İlişkimizin başında çok ilgiliydi, her anımı merak ediyordu. Bu ilginin zamanla baskıya, müdahaleye dönüştüğünü fark edemedim. Giydiğim kıyafetlerden, kimlerle konuştuğuma kadar her şeyi sorgulamaya başladı. Başta beni kıskanıyor zannettim ama aslında beni çevremden koparıyor, yalnızlaştırıyordu. Telefonumu kontrol etmesi, sosyal medyada kimle konuştuğumu merak etmesi normalleşmişti. Zamanla kendimi sürekli yanlış yapan biri gibi hissetmeye başladım. Eleştirileri hiç bitmiyordu. 'Sen zaten abartıyorsun', 'Seninle konuşulmuyor', 'Herkes senden sıkılıyor' gibi cümleleri her gün duyuyordum. Ne söylesem, nasıl davransam eksik bulunuyordum. Tartışmalarda sesini yükseltmeye başladığında korkmaya başladım. Bir keresinde beni kolumdan öyle sert çekti ki morardı. Başka bir gün bağırırken yüzüme tokat attı. Sonra da hep özür dileyip bir daha olmayacak dedi, ama olanlar benim içimde iz bıraktı. Bu süreci şiddet olarak görmem zaman aldı. Ben de çoğu kadın gibi, yalnızca darp edilince şiddet olduğunu sanıyordum. Oysa ben her gün susturuluyordum, bastırılıyordum. Kendim olmam yasak gibiydi. İlişki bittikten sonra terapiye başladım. Yaşadığım şeyin adı konuldu: psikolojik şiddet. Bu kelimeyi ilk duyduğumda rahatladım. Çünkü sonunda biri bana, “haklısın” dedi. Artık yaşadıklarımı küçümsemiyor, bastırmıyor, adını koyuyorum: psikolojik şiddet.”
Pek çok kadın, yaşadıklarının şiddet olduğunun farkında değil
Bugün pek çok kadın, yaşadıklarının şiddet olduğunun farkında olmadan susmaya devam ediyor. Uzmanlar, ilk uyarı sinyallerinin ciddiye alınması ve kadınların yalnız olmadıklarını hatırlamaları gerektiğini vurguluyor.
Psikolog Muhammed Kaya, bu mücadelede en önemli gücün farkındalık olduğunu hatırlatıyor: “Kadınlar çoğu zaman yaşadıklarının şiddet olduğunu profesyonel destek aldıklarında fark edebilir. Oysa ilk uyarı sinyallerini dikkate almak, sınır çizebilmek büyük önem taşır. Şiddet yalnızca darp değildir. Sürekli eleştirilmek, aşağılanmak, yalnızlaştırılmak da bir şiddet biçimidir. Toplum olarak bu tür şiddeti görünür kılmalı, kadınların yalnız olmadığını onlara hissettirmeliyiz. Görünmeyen şiddetle mücadele, ancak farkındalık ve destekle mümkündür.”
“Psikolojik şiddet genellikle ilgi, sevgi ya da kıskançlık gibi sunulur”
Psikolog Muhammed Kaya, psikolojik şiddetin çoğu zaman fark edilememesinin nedenlerini şöyle açıklıyor: “Psikolojik şiddet genellikle ilgi, sevgi ya da kıskançlık gibi sunulur. Başlangıçta ‘beni önemsiyor’ diye algılanan davranışlar, zamanla baskıya ve kontrole dönüşür. Ancak bu geçiş çok sinsi ve yavaş olduğu için kişi çoğu zaman fark edemez. Özür dilemeler, sevgi gösterileriyle harmanlanan bu davranışlar, mağdurda kafa karışıklığı yaratır. Kadın kendini suçlamaya, karşı tarafı haklı çıkarmaya başlar. ‘Ben abartıyorum’, ‘her ilişkide olur böyle şeyler’ gibi düşüncelerle yaşadıklarını küçümser.”
Muhammed Kaya, şiddetin normalleşmesinin, özellikle genç yaşta başlayan ilişkilerde daha sık görüldüğünü belirtiyor: “Genç bireyler duygusal sınırlarını henüz tam tanımlayamadıkları için kontrol ve baskıyı ‘ilişkinin doğası’ sanabiliyorlar. Bu nedenle psikolojik şiddet uzun süre tanımlanamadan, hatta savunulmaya çalışılarak devam edebiliyor.”