Filistin’de anestezisiz ameliyatlar: Sistematik acı ve anestezi farkındalığı
Haber Üsküdar-Buşra Betül Süvari
Gazze’de süren abluka nedeniyle ameliyatlar anestezisiz gerçekleştiriliyor; bu durum, hastaların ve sağlık çalışanlarının dayanma sınırlarını zorluyor. Anestezi farkındalığına dair tanıklıklar, Gazze’deki müdahalelerin yarattığı acı ve çaresizliği gözler önüne seriyor.
Abluka altındaki Gazze, sivillere yönelik saldırıların ve tıbbi yoksunluğun en ağır sonuçlarının yaşandığı bir insanlık krizine sahne oluyor. Anestezi bulunamadan gerçekleştirilen ameliyatlar, çaresizliğin en somut göstergesi olarak öne çıkıyor. Bir anestezi teknikeri ile sezaryen sırasında anestezi farkındalığı yaşamış bir annenin tanıklıkları, Gazze’deki anestezisiz müdahalelere dair çarpıcı bir tablo sunuyor.
Derin etkiler bırakıyor
Anestezi farkındalığı, ameliyat sırasında hastanın bilincinin açık olması durumunu tanımlıyor. Nadir görülen bu durum, hastanın cerrahi müdahaleyi hissetmeden sürecin farkında olması ve çevresindeki konuşmaları duyabilmesiyle ortaya çıkıyor. Modern tıbbın en az konuşulan başlıklarından biri olan bu tablo, hastalar üzerinde derin psikolojik etkiler bırakabiliyor.
Anestezi farkındalığının nedenleri
Anestezi teknikeri Zehra Yılmaz, genel anestezinin üç temel aşamadan oluştuğunu ifade ediyor. İlk aşama olan indüksiyonda, hastaya önce sakinleştirici ardından uyku, ağrı kontrolü ve kas gevşemesi sağlayan ilaçlar veriliyor. Ameliyat süresince anestezinin etkisini sürdürmek amacıyla ilaç ve gaz uygulamalarıyla idame sağlanıyor. Son aşamada ise hasta, ilaçların etkisi sonlandırılarak kontrollü şekilde uyandırılıyor.
Zehra Yılmaz’a göre, anestezi farkındalığı çoğunlukla idame aşamasında meydana geliyor. Bu durumun temel nedenleri arasında anestezik gazların yetersizliği, hastanın ilaçları hızlı metabolize etmesi ve teknik aksaklıklar yer alıyor. Ayrıca bazı hastalarda gelişen ilaç toleransı, metabolik farklılıklar, obezite, kalp hastalıkları ve kronik ağrı tedavisinde kullanılan ilaçlar da farkındalık riskini artıran etkenler arasında gösteriliyor.
Travmatik etkiler yarattı
Üçüncü çocuğunun riskli doğumunda, sezaryen ameliyatı sırasında anestezi farkındalığı yaşayan Arzu Kaya, genel görülen durumlardan en nadirini yaşamış. Ameliyat ortasında bilinci açıldığında sesleri duymasa da kesileri, doktorların ellerini ve bebeğin anne karnından alınışını hissetmiş. Birçok işaret vermeye çalışsa da bunu başaramayan Arzu Kaya, hissettiği acı ve hissiyat nedeniyle kendinden geçmiş.
Gözlerini açtığında müşahede odasında olan Arzu Kaya, riskli doğumu nedeniyle bebeğinin sağlığına odaklandığı için ameliyatta başına gelenleri ilk hatırlayamasa da doktorunun “ameliyatın başı biraz kötüydü ama sonra iyi ilerledi” demesiyle yavaş yavaş başına gelenleri hatırlamış: “Bunun normal bir durum olmadığını anladım. Yaşadığım ağrı, çaresizlik ve boğulma hissi sürekli aklıma geliyor, bu da psikolojik olarak beni çok etkiliyordu. İlk zamanlarda hastane ve doktor fobisi oluştu.” Vücudunda bir kesi olduğunda, o ana geri döndüğü anlar olmuş.
Sonradan yaptığı araştırmalarla nadir gerçekleşen bir durumun başına geldiğini öğrenen Arzu Kaya kendi gibi bu durumu yaşayanların hikayelerini görünce yalnız olmadığı hissinin ona iyi geldiğini söylüyor. Olayın psikolojik etkilerinin azaldığını ancak geçmediğini anlatan Kaya, herhangi bir operasyon geçirmesi gerekirse yaşayacağı sürece ve sağlık profesyonellerine güven duyamayacağını belirtiyor. Az bilinen bir olay sonucu mağduriyet yaşayan Arzu Kaya, en büyük problemi deneyimlerini çevresine aktarırken yaşadığını ifade ediyor: “İçerisinde bulunduğum durumun anlaşılamaması, psikolojik olarak çok daha büyük etkilere neden oldu”. Ayrıca operasyonu gerçekleştiren cerrahtan bilgi alamadığı için iyileşme sürecinde psikolojik ve fizyolojik olarak çok yorulduğunu ifade ediyor.
Modern hastanelerde bile nadiren görülen bu durum, savaş bölgelerinde sistematik bir gerçeğe dönüşüyor. Gazze’de, anestezi bulmak neredeyse imkânsız. Bireysel bir travma olan anestezi farkındalığı, Gazze’de bilinçli kitlesel bir işkenceye dönüşüyor.
Gazze’de acı var anestezi yok
1948’den bu yana İsrail’in apartheid rejimi ve işgal altında yaşayan, son 18 yıldır abluka altında olan Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bu yana dünyanın en çok “kaydedilen” ve “paylaşılan” soykırımı yaşanıyor. Gazze, sağlık çalışanları ve hastalar açısından korkunç deneyimlere sahne oluyor. Ayrıca çocuklar da bu korkunç tablonun sonuçlarında katlanmak zorunda kalıyor.
Filistinli İngiliz vatandaşı Dr. Gassan Ebu Sitteh, Gazze'de yapılan soykırımın kurbanları aralarında on binlerce çocuğun da bulunduğu, anestezi olmadan son derece acı verici prosedürlere maruz kaldığını ve bu prosedürleri gerçekleştirmeyi bir suç gibi hissettirdiğini belirtiyor. Çocukların bu acıdan çığlık attığını duymanın tarifsiz, yürek parçalayıcı deneyim olduğunu da ekliyor.

Action Aid İletişim Koordinatörü Riham Jafari ise, Gazze’deki binlerce hamile kadının doğum yapmak için hayatlarını riske attığını, sterilizasyon, anestezi veya ağrı kesici olmadan sezaryen ve acil ameliyatlar geçirdiğini vurguluyor. Bu kadınlar kaliteli sağlık hizmetini ve güvenli bir yerde doğum yapma hakkını hak ettiklerini, ancak bunun yerine bebeklerini tamamen cehennem koşulları altında dünyaya getirmeye zorlandıklarını belirtiyor.
Gazze Sağlık Müdürü Dr. Mohammad Zaqout da anesteziye ulaşmak için beklendiği takdirde çok daha fazla kayıp yaşanacağını söylüyor. Bu durum, tıbbi imkansızlıklar altında alınan zorlu kararları gözler önüne seriyor.
Mutfakta ampütasyon
Resmi istatistiklere göre Gazze dünyada en çok ampütasyonun yaşandığı yer oldu. 5 binden fazla çocuk, kadın, erkek, bir veya daha fazla uzvunu kaybetti. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Save the Children raporlarına göre 7 Ekim 2023’ten bu yana her gün 10 çocuk ampütasyon geçirdi, bir veya birden fazla uzvunu kaybetti. Yüzlerce bebeğin, İsrail ve ABD bombalarıyla yürümeyi öğrenmeden bacakları kesilmek zorunda kalındı. Bu rakamlar, Gazze'deki insani krizin boyutunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Al Shifa Hastanesi Ortopedi uzmanı Hani Bseiso, evde İsrail askerleri tarafından tankla vurulan yeğeni Ahed Bsesio’yu, etrafı kuşatılmış evlerinden çıkamadıkları için mutfaktaki olanaklarıyla ameliyat ederken, bulaşık süngeri ve deterjanla dezenfeksiyon, muttaki yemek bıçağı ile mutfak masasında bacak ampütasyonu yaptığını söylüyor. Ameliyatı ağlayarak tamamlayan Dr. Hani Bseiso’ya aile fertleri, evdeki tüm ağrı kesicileri seferber etti: “Yeğenim Ahed’in bacağına baktım ya yaşayacaktı ya da bu yara onu öldürecekti. Onu ne olursa olsun yaşatmalıydım.”

Gazze'de insani kriz
Anestezi Teknikeri Zehra Yılmaz, bir sağlıkçı gözünden Gazze’de yaşanan insanlık dramını değerlendiriyor: “Normal doğum zaten zorlu bir süreçtir. Sezaryen doğumlar ise cerrahi müdahale gerektirir ve anestezi olmadan yapılması neredeyse imkânsızdır. Gazze’de bu ameliyatlar da maalesef anestezisiz yapılmak zorunda kalıyor. Doğum sırasında anne ve bebeğin yaşadığı fiziksel ve psikolojik etkiler bir ömür boyu iz bırakır. Sağlıkçılar, normal şartlarda annenin sakinliğine ve mutluluğuna büyük önem verirken, Gazze’de anneler bomba sesleri ve korku dolu bir ortamda bebeklerini dünyaya getiriyor. Bu durum, sadece anneleri ve bebekleri değil, sağlık çalışanlarını da derinden etkiliyor. Acı çeken bir insana yardım edememenin verdiği çaresizlik ve suçluluk hissi, onların da mesleki ve psikolojik olarak tükenmesine yol açıyor.” Bu vahim durum hem hastaların hem de sağlık personelinin dayanıklılığını sonuna kadar zorluyor.

Bu haberde görüşülen Zehra Yılmaz ve Arzu Kaya'nın isimleri anonim hale getirilmiştir.
