Kavanoz tasarım yarışmasında özgünlük tartışması
Haber Üsküdar - Melisa Duygun
Tarih 15 Mart 2020. 1973 yılından bu yana Adana'da bal üretimi yapan ve bal konusunda marka haline gelen Binboğa Bal Kooperatifi kavanoz tasarım yarışması düzenlediğini sosyal medya hesaplarından duyurdu. 15 Mayıs'a kadar başvuru imkânı sunuldu ve 15 Haziran tarihinde de sonuçların açıklanacağı bildirildi. Ancak, katılımın çok olması nedeniyle adil bir değerlendirme yapmanın zaman alacağını açıklayan yetkililer, pandemi sürecini de gerekçe göstererek sonuç açıklama işini Eylül ayına ertelediler. Yarışmacıların erteleme kararına tepki göstermelerinin ardından ise sonuçlar 10 Temmuz 2020 tarihinde sosyal medya hesabından açıklandı.
Sonuçların açıklanmasıyla birlikte tepkiler de başladı. Yarışmacıların birçoğu sosyal medya hesabından yarışma sonucunun adil olmadığını, açıklamaların yetersiz olduğunu, dereceye giren tasarımların özgün olmadığını dile getirdiler. Biz de Haber Üsküdar olarak bu haberin peşine düştük, ulaşabildiğimiz yarışmacılarla konuştuk ve itirazlarını anlamaya çalıştık.
Tasarım yarışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Furkan Tanrıkulu (23yaşında, Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü 3. sınıf öğrencisi): Tasarım yarışmalarını kendini geliştirmiş ya da geliştirmeye çalışan bireyler için oldukça teşvik edici buluyorum.
Oğuz İşdeğer (40 yaşında, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Bölümü mezunu): Tasarım yarışmalarının keyifli bir süreci var. Üniversite hayatında verilen projeler gibi üzerine düşünmek, yazıp çizmek bende nostalji yaratıyor. Denk geldikçe zaman ayırmak, katılmak hoş oluyor.
Betül Küçükelçi (26 yaşında, İnönü Üniversitesi Görsel Sanatlar mezunu): Tasarım yarışmalarının her daim adil bir şekilde yapılması taraftarıyım, düşünen bireyler yetişiyor.
Muhammet Ahmet Duranay (23 yaşında, Erciyes Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Mühendisliği Bölümü 4.sınıf öğrencisi): Tasarım yarışmalarının, özellikle, tasarımcı gençlerin kendilerini gösterebilmeleri adına bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Hale Kapan (İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı 4. sınıf öğrencisi): Tasarım yarışmaları, insanların kendilerini ölçmesi adına güzel aktiviteler. Ödüller ile de çalışmaya teşvik edici. İnsanlar bunun üzerine hayal kuruyorlar. Gelecekte kendilerini mesleği alanında duyurmak için de bir adım olarak görebiliyorlar. Sonuçta bir tasarım yarışmasında dereceye girsem buna portfolyo ve cv'mde yer veririm.
Mustafa Şimşek (30 yaşında, Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 3. sınıf öğrencisi): Tasarım yarışmalarını destekliyorum ve arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle yeni nesille gelişen yenilikçi yapının yansıtılması ve güçlü fikirlerin inşası için önemli bir uzuv oluyor. İnsanlar kendini özgürce ifade edebiliyor, primitif yapının değişmesi için önemli bir rol oynuyor. Geleneksel değil deneyimsel çalışmalar için de kıymetli alt yapılara zemin hazırlanmış oluyor.
Nuri Gökdeniz (33 yaşında, Mustafa Kemal Üniversitesi Bilgisayar Destekli Tasarım ve Animasyon Bölümü mezunu): Tasarım yarışmaları, bana göre, tasarım ile ilgilenen kitlenin sürekli zinde kalmasını sağladığı ve onları aktif rekabet içine soktuğu için bunun son derece gerekli olan bir maraton olduğunu düşünüyorum.
Nevzar Parlak (23 yaşında, Makine Teknik ve Ressam ile İktisat): Lİyakatsiz jüri üyeleri yüzünden memleket evlatlarının hem vaktini hem hayallerini çalıyorlar.
Kerem İşlertaş (24 yaşında, Onsekiz Mart Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi 4. sınıf öğrencisi): Tasarımcı dediğimiz kişiler tasarımları çok yönlü tasarlayabilmelidir. Tasarım, estetik, fonksiyon, sürdürülebilirlik ve işlevselliğin bütün halidir. Tasarım yarışmaları ise bu ilkeleri gözetmelidir. Aksi halde çıkan sonuçlar birçok ilkeyi kapsayan bir tasarım değil, kozmetiktir.
Özgür Bulut Durak (25 yaşında, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı mezunu): Tasarım yarışmalarının varlığı hakkında öğrencilik zamanında bilgi sahibi olmuştum. Öğreticilerimiz vasıtası ile zamanında birkaç yarışmaya da dahil oldum.
İsmail İşler (Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu): Tasarım yarışmaları, kurum/kuruluşların herhangi bir firmaya bağlı kalmadan, cüzi bir kaynak ayırarak sınırsız sayıda tasarıma ulaşabileceği fırsatlardır. Bunun yanında tasarım yarışmaları, tasarımcıların kendilerini deneyip geliştirebileceği, yarışma sonunda kazanıp kazanmamasına bakmadan katılmış olmanın hazzını yaşadığı, geleceğe umut olan organizasyonlardır.
Tasarım yarışmalarına katılmaya nasıl karar veriyorsunuz, Binboğa Bal tasarım yarışmasından nasıl haberdar oldunuz?
Furkan Tanrıkulu: Özel bir takip içerisinde değilim ama önüme çıkan fırsatları değerlendirmeye çalışıyorum.
Oğuz İşdeğer: Takip ettiğim bir platform yok, sosyal medya hesaplarıma düşen reklamlar aracılığıyla bu yarışmaya katıldım.
Betül Küçükelçi: Sosyal medya üzerinden genelde takip ediyorum. İnstagram aracılığı ile Binboğa Bal tasarım yarışmasını gördüm.
Muhammet Ahmet Duranay: Tasarım yarışmalarını genel anlamıyla sitelerden öğreniyorum, ayrıca tasarım yarışmaları için üniversitedeki hocalarım ve arkadaşlarımla da sürekli bir iletişim halindeyim. Binboğa Bal kavanoz yarışmasına ise tesadüf eseri İnstagramdan görüp katılmak istedim.
Hale Kapan: Yarışmalarının ilanlarını bazen internet sitesi kimi zaman da sosyal medya reklamları aracılığıyla takip ediyorum. Yarışmalara, belirtilen koşullara uyum sağlayarak, tasarımımı yapıp bize verilen zaman aralığında başvurumu sağlayarak katılıyorum.
Mustafa Şimşek: Genelde sosyal medya mecralarında veya mimar arkadaşımdan öğreniyorum. Bu projeyi de yetenekli mimar arkadaşım Işıl Gül Çakmak ile yaptık, desteği ve katkısı büyük. Genelde bir şeye yaklaşımım, 'Bunu ben yapsam nasıl olurdu?' şeklinde oluyor. Kavanozlar için de bunu düşünmüştüm. Kısa bir zaman sonra karşıma Binboğa Bal kavanoz yarışması çıktı, hemen kolları sıvadık.
Nuri Gökdeniz: Tasarım yarışmalarını yakından takip etmiyorum. Genellikle bir arkadaş görmüş olup ilgileneceğimi düşünüp tarafıma iletiyor veya sosyal medya reklamlarına düşerse oradan rastgele görerek katılacaksam katılıyorum.
Nevzar Parlak: Instagramda denk geldim ve kooperatif ürünü olmasından dolayı güvendim ve katıldım.
Kerem İşlertaş: Tasarım yarışmalarını ilgili sitelerden ve sosyal medyadan takip ediyorum. Daha önce denemediğim türde bir ürün tasarımı olduğu için katılmak istedim.
Özgür Bulut Durak: Yarışma ilanlarından sosyal medya aracılığı ile haberdar oluyorum. Lakin sosyal medyada reklam veren sektörler ne yazık ki yarışma tarihinin başlangıcında reklam vermek yerine, sonlara yaklaşmışken duyuruyor. Kimi zaman da tasarımcı arkadaşlarımız bu yarışmaların posterlerini kendi sayfalarında paylaştıklarında haberimiz olabiliyor. Takip edebileceğimiz tasarım ile ilgili haber sayfalarında kimi zaman karşımıza çıkabiliyor.
İsmail İşler: Tasarım yarışmalarını sürekli takip etmiyorum. Ancak başvuru süreci devam eden bir yarışmadan haberdar olduğumda, yarışma konusu ile ilgili kafamda şekillenen ve beni tatmin eden bir tasarım oluştuğunda katılmaya çalışırım. Binboğa Bal kavanoz tasarım yarışmasından sosyal medya aracılığı ile haberdar oldum.
Sizce Binboğa Bal tasarım yarışması süreci doğru bir şekilde işledi mi, ilan edilen tarihlere uyuldu mu?
Furkan Tanrıkulu: Kesinlikle hayır! Planlamaların korona yüzünden ertelendiği açıklaması yapıldı, fakat bence bu bir engel teşkil etmiyordu, sonuçta sanal ortamda bir elemeye gidebilirlerdi. Bu, benim yarışmaya olan güvenimi sarstı.
Oğuz İşdeğer: Sürecin iyi işlediğini söyleyemem. Şartnamenin işin ehli bir kalemden çıkmadığını, tasarımcı jargonundan uzak bir dille yazıldığını ve teknik detaylara değinilmeden başvuru alınmasını doğru bulmuyorum.
Betül Küçükelçi: Süreç kesinlikle planlı bir şekilde ilerlemedi, açıklama süreci de uzatıldı, verilen tarihte yapılmadı.
Muhammet Ahmet Duranay: Şöyle ki, ilk başta 3 ay bir erteleme olmuştu kazananların ilan edilmesinde, daha sonra bu kararlarını erkene çektiler. Pek planlı şekilde yürüdüğünü söyleyemeyeceğim çünkü kulvar farkı diye bir şey yok. El çizimleri ile veya bilgisayarda modellenmiş projeler aynı masada değerlendirildi, karakalem olarak emek veren insanların da emeklerinin karşılığını alamadıklarını düşünüyorum.
Hale Kapan: Başlangıçta süreç planlı bir şekilde ilerleyecek gibi görünüyordu. Ancak yarışmanın koşulları da çok iyi açıklanmamış, sınırlandırılmamıştı. Sonuçların açıklanacağı tarihi, katılımın çok olması ve pandemi nedeniyle ertelemişlerdi. Katılımcıların tepkileri üzerine süreyi biraz daha öne çekebildiler. Bu kez söylenen tarihte sonuç açıklandı. Ancak açıklamalar yine eksik gibi. Bekliyoruz.
Mustafa Şimşek: Sürecin iyi yönetilemediği benim fikrim değil, bu aşikâr. Yapı büyük olunca beklentiler de büyük oluyor tabii. Sürecin iyi yönetilmesi ve güçlü tasarımların kabul görmesi hepimizin beklentisiydi ve bu son derece normal bir beklenti. Toplama baktığımız zaman insanları yarışma değil de süreç yordu. Hiçbir açıklama yapmadan sonuçlar ileri tarihe ertelendi, sonra 15 Temmuz'a çekildi, sonra 10 Temmuz’da story atılarak açıklandı. Etiket yasak dendi. Seçilen iki tasarımda etiket var. İlk 3'te tasarım göremedik. İnternetteki görseller direkt gönderilmiş. Bu sonuçlar ve süreç bu nedenlerle büyük hayal kırıklığı ve tepkiler oluşturdu.
Nuri Gökdeniz: Türkiye'deki yarışma süreçlerinin iyi işlediğini söylemem mümkün değil. Özellikle sürecin arka planındaki organizasyon ayağının bile ayakları yere basamıyor desem yerinde bir tanım olurdu. Çünkü Türkiye'de bu konuyla ilgili en büyük problem jüri yetersizliğidir. Yarışmaların akıbetine yön veren kişilerin, yarışma konusu, teması ve tüm diğer içerikleriyle ilgili bilmesi gereken hususlardan bihaber oldukları açıkça ortadadır. Öte yandan ülkemizin acı gerçeklerini gözler önüne seren ve oldukça yaygın olan 'iddia oynayan hakem' benzetmesi ile bitirmek isterim.
Nevzar Parlak: Yöneticiler de jüri de işinin ehli değil, liyakatsiz insanların yürüttüğü bir yarışma ne kadar iyi yöneltirse o kadar iyiydi.
Kerem İşlertaş: Süreç, profesyonellikten uzak eylemler ile yönetildi. Süreç içinde tarihler ve kararlar değiştirildi. Birçok kişinin katıldığı ve günlerce emek harcayıp ortaya koyduğu ürünü sunduğu bir yarışmanın daha profesyonelce yönetilmesi, akıllarda soru işareti bırakmaması gerekirdi.
Özgür Bulut Durak: Tasarım yarışmalarının yürütücüleri, sonuçların açıklanması gereken tarihlerde pandemi dolayısı ile açıklayamadıklarını dile getirdiler ve yarışma sonucu ileri tarihte açıklandı. Kimi zaman böyle hadiseler yaşanabilmekte, lakin tasarımların değerlendirilmesini ve kazanan kişinin açıklanmasını engelleyecek ne olmuş olabilir? Bunu da açıklamaları gerektiğini düşünüyorum.
İsmail İşler: Firmanın, başvuruların son gününe kadar sosyal medya hesabından neredeyse her yoruma cevap vererek güzel bir yönlendirme yaptığını düşünüyorum. Başvuruların son gününden itibaren başvuru sayfasının kapanmış olması ve yeni başvuruların alınmıyor olması da güzeldi. Ancak sonuçların önceden belirlenen tarihte açıklanamayacağına dair yeterli ve ikna edici bir bilgilendirme yapılmadı. Erteleme gerekçesinde pandemi sebebiyle değerli jüri üyelerinin ve katılımcıların sağlığının düşünüldüğü belirtilmiş ise de, pandemi süresince ülkemizde ilk, orta ve yükseköğrenimdeki eğitimlerin; bakanlar kurulu toplantılarının ve hatta önemli açılışların online sistem ile uzaktan yapılabildiği göz önüne alındığında, tasarım çalışmaları video konferans şeklinde değerlendirilebilir, ödül töreni de yine bu şekilde gerçekleştirilebilir ve gerekirse sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayımlanabilirdi. Bir diğer erteleme gerekçesi olarak, beklenenden fazla sayıdaki başvuru için daha titiz bir inceleme yapılması belirtilmiş olup, dereceye giren çalışmaların açıklanmasının ardından sosyal medya hesaplarından diğer kullanıcı ve katılımcıların yaptığı yorumlar dikkate alındığında doğal olarak bahsedildiği gibi bir titiz inceleme yapılmadığı kanaati oluşuyor. Sosyal medya üzerinden yapılan eleştirilere bugüne kadar firma tarafından cevap verilmiş değil. Umuyorum ki sonuç açıklama sayfasında belirttikleri araştırmayı yaptıktan sonra doyurucu bir bilgilendirme yaparlar.
Sonuçların hakkaniyetli olduğuna inanıyor musunuz, yarışmanın adil yürütülmediğine dair iddialar var. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Furkan Tanrıkulu: İddialara katılıyorum. Özellikle yarışma sonuçlarının açıklanacağı tarih bu kadar gecikince insan haliyle adil bir sonuç bekliyordu, fakat kazanan tasarımlara baktığımda ya ortada bir tasarım yok ya da olan tasarımlar internetten çalıntı.
Oğuz İşdeğer: Bir yarışmanın kaybedeni olmak bana göre kazanmak kadar doğal. Kaybettim mi sorusunu anca kendime sorabilirim. Yarışmanın şaibeli olup olmadığı konularına müdahil olmak istemem. Sonuçta zevklere hitap eden bir konu. Market raflarında yer alacak tasarımın da açıkçası sanat değeri yüksek çalışmalar olabileceğini en başından da düşünmemiştim. Sonuçta maliyet, paketleme kolaylığı ve raflarda daha çok ürün istifleme kaygısı yalın klasik kavanoz formunda çalışmaların seçilebileceği düşüncesini yaratmıştı. Ben de klasik kavanoz formuna doku vererek bir çalışma yaptım.
Betül Küçükelçi: Kesinlikle adil bir şekilde yapılmadı, yarışmaya katılan çizimler görünmüyor, kim neler çizdi bilinmiyor, belki yıllar sonra, yapılan bir kavanoz çizimi alınıp üretime konacak bilemiyoruz.
Muhammet Ahmet Duranay: Sonuçların hakkaniyetli olduğunu düşünmüyorum açıkçası. İçerisinde profesör ve doktorların bulunduğu jüri üyelerinin, son derece basit ve kopya ürünleri birinci çıkartmasına anlam veremiyorum. Hani, kıstas ne, karar ne, neye göre değerlendirildi, hepsi muamma. Yarışma koşullarında etiket tasarımı istenilmediği, hatta etiketli tasarımların değerlendirilmeyeceği açık açık belirtilmişken kazanan projelerden iki tanesinde etiket tasarımı bulunmasını ayrıca yersiz ve tutarsız buluyorum.
Hale Kapan: Sonuçların hakkaniyetli olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta tasarım denilen şey zevk meselesidir. Genel yargılarla değerlendirilmezler fakat tüm tasarım yarışmalarında özgünlük esastır. Sonuçları görünce katılımların bu kadar basit olamayacağını ve bu işte bir sorun olduğunu düşünmeye başladım. Diğer yorumlarda gördüğüm kadarıyla ve kendi araştırmalarım çerçevesinde iki tasarım özgünlükten uzak tasarımlar. Bunların değerlendirilmesi ve ileri tarihte bir sorun oluşması halinde yedeklerde olan tasarımcılara ödüllerin aktarılacağı söylendi. Jüri, bir değerlendirme ve analiz raporu açıklarsa daha çok tatmin olabilirim.
Nuri Gökdeniz: Bana göre hakkaniyetli değildi. Çünkü şartname diye yazdıkları metinde özellikle 'Bu bir modelleme yarışmasıdır' yazıyor. Maalesef modelleme sektörüyle uzaktan yakından hiçbir bilgisi ve alakası olmayan jüri ekibiyle karşı karşıyayız. Biz üniversitedeyken hocalar, verdikleri projelerdeki yapılması gereken modelleri, öğrenciler acaba kendileri mi yaptı, yoksa internetten bulup üç beş yerini değiştirip bize mi gösteriyorlar düşüncesine kapılırdı. Modelleme programlarının öyle herkesçe bilinmeyen yerlerinde modelin şeceresini ortaya döken çok özel birtakım programlama dili kullanırlardı. Şu durumda yarışmayı kazananlar acaba benim yaptığım gibi modeli kendileri yaptığına dair (lowpoly, highpoly) estetik kaygı içermeyen, malzeme ve renk ataması yapılmadan son teslimden önceki eskiz halini teslim edebilecek midir? Şahsen beni jüri yapsalar inanın şartnamede bambaşka şeyler yazıyor olurdu. Hakkaniyetli olması mümkün değil; çünkü Türkiye’de her sektör, bilgi anlamında emekleme aşamasında. Bunu tenkit edecek kişi grupları henüz yetişme aşamasında ve çok uzun bir süre böyle olmaya devam edecek.
Nevzar Parlak: Bu haberi okuyanların birinci olan kavanoz tasarımının resmine bakmasını ve gerçekten yüzlerce tasarım arasından harika bir tasarım olup olmadığını kendilerinin değerlendirmesini istiyorum.
Kerem İşlertaş: Tasarım görece bir olgudur. Kişiden kişiye, bakıştan bakışa farklılık gösterir. Ancak bir fikrin ürüne dönüştürüldüğü, tasarımın bir temele dayanması gerektiği bir yarışmada dereceye giren ürünlerin herkes tarafından bilinen tasarım sitelerinden (ç)alıntı olması üzücü. Hele ki 'Neyi farklı yapabilirim, nasıl özgün olabilirim?' diye düşünen tasarımcılar için tam bir hayal kırıklığı.
Özgür Bulut Durak: Kazanan arkadaşları tebrik ediyorum. Tabii ki bir tasarım, diğer bir tasarım ile benzerlikler taşıyabilir. Bir yerden esinlenme olabilir, bunlar doğal şeyler. Bire bir, daha önce tasarlanan bir tasarımı ortaya koyduklarını düşünmüyorum. Birtakım soru işaretlerinin önüne geçebilmek için yarışma başvurusunda çizim dosyalarının da teslim edilmesi gerektiğini düşünüyor ve sonuçların açıklanması esnasında sadece tasarlanan ürünün değil tasarlayan kişinin ismi ve soy ismi ayrıca isometric çizimleri gibi verileri de eklemeleri gerektiğini düşünmekteyim. Eğer önlem alınır ise, tasarımcılar arasında yersiz diyalogların önüne de geçilebilir diye düşünüyorum.
İsmail İşler: Özellikle birinci ve üçüncü olarak gösterilen tasarımlar markayı veya ürünü yansıtmadığı için tasarım anlamında bir yenilik getirdiğini de düşünmüyorum. İkinci olarak belirlenen eser itinalı çalışılmış olsa dahi ilk planda herkesin aklına gelebilen, yarışma başvuru sürecinde dahi sosyal medya hesabından yapılan yorumlarda 'Petek şekli yapıp bırakırım' şeklinde ironiye konu olan bir şekle sahip. Jüride yer alan güzel sanatlar fakültesi mensubu üyeler daha iyi bilir ki, güzel sanatlar lisesi ve güzel sanatlar fakültesi yetenek sınavlarına öğrenci seçerken verilen imgesel konusunda herkesin ilk planda aklına gelen konuyu işleyenlerden ise farklı düşünen öğrencilerin seçilmesine gayret gösterilir. Jüri üyeleri iyi bir eğitim almış ve kariyer yapmış kişilerden oluşuyor. Duyuru ve müracaat aşamasında jüriyi ilk gördüğümde 'sağlam bir jüri' demiştim kendi kendime. Bu nedenle adil olmadıkları yönünde bir fikir beyan etmem doğru olmaz, ancak firmanın yerinde olsam sıkı bir inceleme sürecinin ardından jüri üyeleri bu tasarımları seçmiş olsalar dahi, kurum kimliğini ve vizyonunu yansıtmadığı için emeklerinden dolayı kendilerine teşekkür edip yeni bir jüri ile tüm çalışmaları tekrar değerlendirmeyi yeğlerdim. Çünkü muhtemelen bu firmanın eline bir daha böyle bir imkân geçmeyecek.
Daha önce başka bir yarışmaya katıldınız mı, katıldınızsa benzer şeyler yaşadınız mı, bu konudaki deneyimleriniz nelerdir?
Furkan Tanrıkulu: Daha önce birçok resim yarışmasına katıldım ve bazı dereceler aldım. Bu yarışmalardan biri hariç hepsinde de her şeyin gayet planlanan zamanda ilerlediğine şahit oldum.
Oğuz İşdeğer: Tasarım yarışmaları sonuçlarının, eğitim sürecinde yaşadığımız 'Neden yaptığım proje hoca tarafından beğenilmedi?' serzenişleri ile çok benzerlikler taşıdığını düşünüyorum. O zamanlarda da hakkımızın yendiğini düşünürdük. Şimdi de aslında değişen bir şey yok. Sanat ve tasarım göreceli kavramlardır. Gelişim sürecimizin hiçbir zaman tamamlanamayacağını, her zevke hitap edecek kadar tartışmasız en iyi tasarımı ortaya çıkarmanın mümkün olmadığını ve amaç eğer bir yarışmayı kazanmak ise strateji oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Jüriyi ve markayı iyi tanımak, beklentilerini iyi analiz edip ortak beğeniye hitap edecek projeyi sunmak bu yarışta bir adım öteye taşıyacaktır tasarımcıyı.
Muhammet Ahmet Duranay: Aslına bakarsanız umudum olmadan katılmıştım, daha önce İstanbul Kent Mobilyası tasarımı yarışmasına başvurmuştum ve orada da benzer şeyler oluyor hemen hemen. Ama orası bile daha adildi kesinlikle. Binboğa Bal ailesine inancım tamdı ama takındıkları tavır hoş değil. Yani kesinlikle kazanamadığım için böyle düşünmüyorum. Yanlış anlaşılmasını istemem. Açıklanan projelerde bile sıralama hatası olduğunu düşünüyorum. Endüstriyel tasarım mühendisi kimliğimle konuşmam gerekirse, ikinci olarak açıklanan projenin aslında birinci olması gerektiğini düşünüyorum. Yani tuhaf bu işler. Ben tasarımların neye göre değerlendirildiğini görmek ve de daha iyi anlamak amacıyla tüm tasarımların elenme sebeplerini açıklamalarını istiyorum.
Hale Kapan: Daha önce farklı alanlarda yarışmalara katılmıştım. Kazandığım yarışmalar olmuştu, kaybettiğim yarışmalar da oldu. Benzer şeyler yaşamamıştım. İlk kez bir yarışma sonucunda bu düşüncedeyim.
Mustafa Şimşek: Daha önce bire bir katılmadım ama destek verdiğim, fikir paylaştığım projeler oldu, benzeyen durumlar oldu ama hiçbiri bu şekilde yürümedi. Yani Binboğa giriş-gelişme-sonuç bölümünde emekleri heba etmiş oldu. Ben tasarımımın patentini almıştım, mutlaka başka markalarda değerlendireceğim. Arkadaşlara da bunu tavsiye ediyorum.
Nuri Gökdeniz: Daha önce birkaç yarışmaya katıldım. Meselâ üniversite okurken birkaç kez denedim. Örneğin, bulunduğum ilin valiliği logo yarışması düzenledi, katılım sağladım. En sonunda yarışma iptal edildi. Sebebi yine aynı yere geliyordu. Çünkü bana göre, yetişmiş jüri üyesi yoktu. 10 yıl önce yoktu, evet ama şu an yine yok. Üzülerek söylemeliyim ki şartname diye özenle yazılan o maddelerin ihlâl edildiğinden haberi bile olmayan kişilerden jüri olmamalı. Yine yaklaşık 10 sene önce TÜSİAD logo yarışması düzenledi, katıldım. Kaybettiğime tabii ki üzülmedim ama üzüldüğüm nokta şuydu; bir logo yapıyorsunuz ve bu logo Arial Black'in Bold yazı tipi ile yazılmış TÜSİAD yazısı ve dönüştürüp bitiriyorsunuz. İçerisinde sanayiyi çağrıştıran hiçbir çizgisel motif yoktu. Bunun görsel farkındalık olduğunu zanneden her kim ise kutluyorum onu. Son olarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği 0-12 yaş grubundaki çocuklara özel, trafikte yaya güvenliğini konu edinen bir çizgi film yarışmasına katıldım. Şartnameyi yiyip içtim, maddeleri ihlâl etmemek için tüm çabamı ortaya koydum ve yarışmanın birincisi olan eser, şartnameyi; 'Daha öncesinde hiçbir platformda gösterime girmemiş olmalı' maddesini ihlâl ederek birinci seçilmiş ve Türk jürileri performanslarından hiçbir şey kaybetmediklerini üçüncü kez kanıtlamıştı. Ben bu kavanoz yarışmasında jüri üyelerini okurken biraz umutlanmıştım açıkçası. Öğretim görevlileri, fakülte hocası vs. Ama görünen o ki birkaç bin yıl kadar beklesek iyi olacak. Zannediyorum girdiğim son yarışmaydı. Kazanan kaybeden herkes emek göstermiştir bana göre, emek kutsaldır. Herkesin emeğine saygı duyarak saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Nevzar Parlak: Yazılım projemi üniversiteye sundum, reddedildi ve Whatsapp kendisi geliştirdi, böyle şeyleri ülkemiz çok yaşıyor.
İsmail İşler: Daha önce de Türk Lirası ve birkaç kuruluş için logo tasarımı yarışmasına katılmıştım ancak katıldığım tüm yarışmalar içerisinde bu kadar emek harcanmış olmasına rağmen sürecin olumsuz olarak kendisine döndüğü tek firmanın Binboğa Bal olduğunu düşünüyorum. Binlerce çalışmanın katıldığı bu tür yarışmalarda doğal olarak dereceye girme sevincini birkaç kişi yaşayacaktır ancak beklenen, dereceye girmeyen katılımcıların da gönlünün hoşnut olacağı bir sonucun açıklanmasıdır.
Editör notu: Bu haber-röportajı hazırlayan öğrencimiz Haber Üsküdar muhabiri Melisa Duygun'a, yarışmacıların dile getirdikleri iddialara ilişkin cevap haklarını kullandırmak için Binboğa Bal Kooperatifi yetkililerine ulaşmaya çalışması da söylendi. Ancak muhabirimiz tüm çabalarına karşın kooperatif yetkililerine ulaşamadı. Bu haber-röportaj yayımlandıktan sonra cevap vermek isterlerse, cevaplarını haberimize ekleyeceğimizi duyururuz.