Korsan hikâyelerine konu olan Gideros Koyu'nda bir gün
04.12.2020 13:57

Korsan hikâyelerine konu olan Gideros Koyu'nda bir gün


Haber Üsküdar - Melisa Duygun

Yıllarca önünden geçtiğim, fakat bir türlü gitme fırsatı bulamadığım Gideros Koyu’nu ve efsanelerini anlatacağım sizlere. Bu doğal güzellik Kastamonu’nun Cide ilçesinde bulunuyor. Pandemi döneminde olduğumuz için ailemle sakin yerlere gitmeyi tercih ediyorduk. İsmini çok duyduğum ama bir türlü gidemediğim koya gitmek için sonunda plan yaptık. Bizim köyümüz Kurucaşile merkezine 10 dakika uzaklıkta. Kurucaşile güzergahından Gideros Koyu ise 1 saat sürüyor. Uzun gibi gelebilir fakat köy yollarında trafik diye bir şey yok. O yüzden bir tarafı uçurum, diğer tarafı deniz olan yollarda vakit çok çabuk geçiyor. Sonunda kavuştuk. Dünya içinde dünya gibiydi. Uçurum olan yolda değildik sanki. Arabayla birkaç kat aşağıya indikten sonra artık arabayı bırakıp yürüme vaktiydi. Önce tam olarak anlayamadım. Sanki koy gibi değil göl gibiydi. Yakınlaştıkça daha fazla etkilenmeye başladım. Her köşesinde sanki farklı bir yaşanmışlık vardı.

Tina’nın Yeri'nde balık yiyebilirsiniz

Gideros Koyu’na Amasra istikametinden gelirken girdiğinizde sizi Tina’nın Yeri isimli balık restoranı karşılayacak. Aslında burada küçük bir balık restoranı olduğunu duymuştum. İnsanlar burayı sadece işletmiyorlardı, burası onların eviydi. Mavi ve beyazla boyanmış masa ve sandalyeleri vardı. Bahçesi bir sürü meyve ağacı ve sebzelerle doluydu. Masaya gelen tüm yiyecekler organikti. Harika bir manzara, günlük kendi tuttukları taze balık ve salata eşliğinde akşam yemeği yemek şahaneydi. Küçük bir bahçeye sahiptiler; buna rağmen bahçede bir sürü çadır vardı. Çadırlarda kimlerin kaldığını sorduğumuzda, "İnsanlar buraya kamp yapmak için geliyorlar" dediler. Çok güzeldi, tam bir aile yeri. Sıcak kanlı insanlar ile doluydu. Kaliteli ama amatör ruhla işletilen bir mekandı. Sahibi Rum olan bir işletmeydi. Tina ile bire bir konuşma fırsatım olmadı fakat yan masamızda oturuyordu. Bu yüzden onu görme fırsatını elde etmiştim. Epeyce yaş almıştı, rahatsız etmek istemedik.

Eskiden korsanların konaklama yeriymiş

Yan masada bulunan kişilerin konuşmalarına kulak misafiri oldum. Aralarında, buranın eskiden korsanların konaklama yeri olduğunu konuşuyorlardı. Bunu duyunca koyun etrafında dolanmaya başladım. Herhangi bir işaret aradım ama gözle görülebilecek bir şey yoktu. Etrafa şöyle bakıyordum ki ne kadar bereketli bir toprak olduğu dikkatimi çekti. Yaban ördeklerinin yanı sıra kestane, meşe, kayın, şimşir ve çam ağaçlarının yeşil tonlarıyla göz kamaştırıyordu. Buraya sadece insanlar gelmiyordu, burası balıkların da konakladığı bir mekân haline dönüşmüştü.

Korsan hikâyesini duyduktan sonra biraz daha araştırmak istedim. Epeyce ilgimi çekmişti. Farklı kaynaklardan tarama yaptım. Köye geri döndüğümüzde eski bilginler olan yaşlılarımızdan Gideros Koyu’nun hikâyesini bana anlatmalarını istedim. Geçmişte kaçakçılar ve korsanların uğradığı, ayrıca Millî Mücadele Dönemi’nde cephanelerin saklandığı bir koymuş. Hakkında birçok efsane var. Kime sorsam her biri farklı bir hikâye anlatıyor. İsmini Cenevizlilerden alan koyu biraz daha araştırdım. Cenevizlerin buraya altınlarını gömdüğüne dair de efsaneler bulunmakta. Hikâyelerinin yanı sıra büyüleyici doğal güzelliğe de sahipti. Kayalar sayesinde Karadeniz’in hırçın dalgaları iç bölüme ulaşamıyor. O yüzden dileyenler yüzmek için göl kadar sakin koya rahat bir şekilde girebiliyor. Dibi çakılar ile kaplıydı; bu nedenle suyu her zaman kristal berraklığında.