Prof. Dr. Süleyman İrvan: Kırıntı haberciliği gazetecilik mesleğine zarar veriyor
16.06.2025 12:22

Prof. Dr. Süleyman İrvan: Kırıntı haberciliği gazetecilik mesleğine zarar veriyor


Röportaj: Mücahit Çetin

Son yıllarda sosyal medyada ve özellikle de X (Twitter) platformunda bir iki cümleyle haber paylaşımı yapan hesaplarda inanılmaz bir artış oldu. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan bu haber hesaplarının yaptığı işi kırıntı gazeteciliği olarak tanımlıyor. Biz de bu pratik hakkında daha fazla bilgi edinmek için sorularımızı Prof. Süleyman İrvan’a yönelttik.

Kırıntı gazeteciliği nasıl doğdu?

Bu adlandırmayı ben yaptım; bize özgü bir pratik olduğu için İngilizce bir karşılığı yok henüz. Haber dediğimiz şey, bir olayı anlatan bir anlatıdır; olayla ilgili bilgi verir. Haberi anlatırken şu söyleriz: Bir haberin 5N1K'ya uygun olması lazım, haber bu sorulara cevap verebilmeli. Siz tek bir cümle ile 5N1K'ya cevap veremezsiniz. Bu, haberin bütününü değil, kırıntısını, küçük bir özetini vermektir; bu yüzden kırıntı gazeteciliği dedim. Ekmek kırıntısı gibi, kırıntıdan yola çıkarak ekmeği tarif edemezsiniz. Aslında bu pratiğin ilk örnekleri telex uygulamalarıyla başlamıştı ama asıl başlangıcı Apple Watch saatleri üzerinden başlatılan uygulama oldu. Bu uygulamaya glance journalism denildi, ben de bu kavramı Türkçeye bak geç gazeteciliği şeklinde kazandırmıştım.

Gazetecilik, sosyal medyanın yükselişi ile büyük oranda sosyal medyaya kaydı çünkü insanlar haberleri sosyal medyadan almaya başladı; geleneksel medya ile bağlarını büyük ölçüde kopardılar. Sosyal medyada ve özellikle de X (Twitter) platformunda habercilik yapan gazeteciler haberlerini okutabilmek için yeni pratikler geliştirdiler. Kırıntı gazeteciliği böyle ortaya çıktı. Bir haber sitesi kurmadan, ajanslardan ve diğer mecralardan elde ettikleri bilgileri sosyal medya üzerinden paylaşmaya başladılar. Bu pratiğin 2013 yılına kadar giden bir geçmişi olduğunu söyleyebilirim ancak popüler hale gelmesi çok yeni.

Akademik perspektiften bu pratik nasıl değerlendirilmeli?

Öncelikle, bu bir gazetecilik faaliyeti mi, ona bakmamız lazım. Bu hesaplar gazetecilik mi yapıyor? Gazetecilik ne demektir? En kısa tanımıyla gazetecilik, güncel gelişmeler hakkında topluma bilgi veren bir meslektir. Bu tanımdan hareket edersek, bu arkadaşlar gazetecilik yapıyor. Farklı bir tarz gazetecilik yapıyorlar. İnsanlar artık ayrıntılı haber okumuyor, bu pratik bu talebe karşılık geliyor. Ancak bu paylaşımlardan olayın tamamına ilişkin bilgi edinemiyoruz. Haber dediğimiz şey, "ne oldu, nerede oldu, ne zaman oldu, nasıl oldu, neden oldu, kim etkilendi" gibi sorulara tam cevap vermelidir.

Gazetecilik açısından baktığımızda bu hesapların yaptığı şey, haberleri yaymaktır. Bunların içinde özgün haber yapan neredeyse hiç yok, çoğunluğu başka mecralarda yapılan haberleri alıp kendi hesaplarında paylaşıyorlar. Bence bu pratiğin en problemli yanı, başka gazetecilerin emeğine çökmüş olmaları. İkincisi, hesap sahiplerinin çoğunun kimlikleri gizli, bu hesapları kimlerin kurduğu belli değil. Gazetecilik, gizli olanı açığa çıkarma mesleğidir, oysa bu hesaplarda gizleme var, sahipleri ve varsa muhabirleri belli değil. Bunlardan bazıları propaganda amaçlı oluşturulan hesaplar. Bir okur olarak hesabın kime ait olduğunu  bilmek durumundayız.

Kırıntı gazeteciliği pratiği uzun vadede gazeteciliği nasıl etkiler?

Birçok açıdan olumsuz etkileyecektir. Öncelikle, bu hesaplar özgün haber yapan muhabirlerin haberlerini alıp bir iki cümleyle paylaşıyorlar ve bu paylaşımlar özgün haberin yayımlandığı haber sitesinden daha fazla etkileşim alıyor. Bu anlamda özgün habercilik yapan medya kuruluşlarının emekleri karşılık bulamıyor; gelir elde edemedikleri için kapanma noktasına gelebiliyorlar. Bazı medya kuruluşları da, "Neden muhabir istihdam edelim, biz de onlar gibi yapalım, ajanslardan alıp paylaşalım" diyor. Günümüzde gazetelerin haber birimleri çok küçüldü; bir zamanlar 50 gazetecinin görev yaptığı bir haber araştırma biriminde şimdi hiç muhabir kalmadı. Peki yayımlanan haberler nereden geliyor? Ajanslardan, yurttaşların paylaşımlarından, sosyal medyada yapılan paylaşımlardan geliyor. Günümüzde özellikle tanınmış kişilerin sosyal medya paylaşımlarını haber yapmak bir pratik haline geldi. Atılan tvitler anında habere dönüşüyor. Hatta telefon açıp, "Paylaşımınız ile ilgili soru sorabilir miyiz?" diyen muhabir bile yok.

Kırıntı gazeteciliğinin gazetecilik mesleğine verdiği en büyük zarar, bu mesleği değersiz hale getirmesidir. Bu hesaplar daha popüler hale geldi. Dolayısıyla gazetecilik, paylaşma mesleğine döndü. Peki ya haberi yapmak? Gazetecilik haber yapma anlamında sığlaştı. Sahaya çıkıp haber yapma işi pahalı hale geldi. Haber sitelerinde muhabir yok; çoğu haber sitesi editörlerle haber üreten birimlere dönüştü. Bence en büyük problem bu; muhabirliği öldürüyor, saha haberciliğini öldürüyor.

İkincisi daha da sorunlu. Bu hesaplar nereden gelir elde ediyor? Meselâ YouTube'da gazetecilik yapanlar, izlenme sayılarından, izlenme sürelerinden, reklamlardan gelir elde ediyorlar. Kırıntı haberciliği yapanlar ise gelirlerini reklam iş birliklerinden sağlıyorlar. Para karşılığı yaptıkları paylaşımlardan sağlıyorlar. Dolayısıyla habercilik ile reklamcılık iç içe geçmiş durumda. Haber gibi görünen reklam paylaşımları yapıyorlar ve bunu gazetecilik mesleğine zarar verecek şekilde yapıyorlar. Gazeteciliğin özü, kamu yararı içeren, toplumu ilgilendiren haberleri vermektir. Eğer siz gazeteciliği reklam amaçlı kullanıyorsanız, kamu yararı yerine reklam verenin yararına haber yapıyorsunuz demektir. Eğer bir haber paylaşımı için para alıyorsanız, o firma hakkında olumsuz bir haber yapamazsınız.

Kırıntı gazeteciliği editoryal özgürlüğü sınırlıyor diyebilir miyiz?

Editoryal özgürlüğün ötesinde, bizim haber alma hakkımızı ortadan kaldırıyor. Çünkü bu hesaplardan yapılan paylaşımları biz haber diye okuyoruz ama bunlar haber mi yoksa reklam mı bilemiyoruz. Haber ile reklamı karıştırırsan, reklam amaçlı bir paylaşım yapar, bunu da belirtmezsen okur neye maruz kaldığını bilemez. Gazeteciye reklamcılık yaptırırsan, habere duyulan güven azalır. Haberin amacı bilgilendirmek, reklamın amacı ise ikna etmektir.

Kırıntı gazeteciliği yapanlar, gazeteciliği amacından mı saptırıyor?

Gelirlerini bu şekilde reklam amaçlı paylaşımlar yaparak kazanıyorlarsa, etik değerleriniz nedir diye sorgulamamız lazım. Sorunlu bir pratikten bahsediyoruz burada. Türkiye’deki kırıntı gazeteciliği uygulaması, gazetecilik mesleğini dejenere ediyor. Çoğunun sahibi belli değil, gelirleri nasıl elde ettikleri belirsiz, propaganda amaçlı açılmış sayfalar mı belli değil. Bütün bu sorulara net cevaplar verebilmiliyiz

Sizce olumlu yanları hiç yok mu?

Bu pratik, geleneksel medyanın iktidar kontrolünde olmasından kaynaklı olarak gelişti ve yaygınlaştı. Çünkü bu hesaplar her türlü gelişmeyi paylaşabiliyorlar; çoğunun derdi daha çok etkileşim almak. Propaganda amaçlı hesaplar hariç, bu haber hesaplarının insanların kırıntılardan da olsa bilgilenmesi noktasında olumlu bir işlevleri olduğunu düşünüyorum. İkincisi, gençlerin haber tüketim alışkanlıkları değişti. Genellikle sosyal medyadan haber okuyorlar, basılı gazete almıyorlar. Dolayısıyla, sosyal medya gazeteciliği bağlamında değerlendirdiğimizde de olumlu bir durum söz konusu. Paylaştıkları haberleri kendi emekleriyle üretseler daha iyi olurdu tabii ki. Aslında bir haberi kısa ve öz bir şekilde verebilmek kolay değildir; kırıntı gazetecileri bu işi güzel yapıyorlar.

Eğer bu bir gazetecilik faaliyeti ise, bu hesapları yöneten gazeteciler var demektir. Bu da gazeteciler için yeni bir istihdam alanı demektir. O halde yapılması gereken, bu pratiği görmezden gelmeden etik bir temele oturtmaktır. Gazetecilik meslek örgütleri bu pratiği enine boyuna tartışmalı ve gazetecilik mesleğine zarar vermeyen bir pratiğe dönüşmesi için çaba harcamalıdır. Bu noktada birkaç önerim var. Birincisi hesap sahipliği konusunda mutlaka şeffaflık sağlanmalıdır. İkincisi, özgün haber kaynaklarından alıntı yapılmışsa mutlaka özgün kaynağa bağlantı verilmesi istenmelidir. Üçüncüsü, reklam amaçlı paylaşımlarda bu durum açıkça belirtilmelidir.