
Sokak röportajcısı Mehmet Koyuncu: Biz bir talep sebebiyle ortaya çıktık
Röportaj: Elif Altın
Televizyonun sustuğu, toplumun internette gerçeklik aradığı bir dönemde sokak röportajları patladı. Sade Vatandaş isimli YouTube kanalının kurucusu Mehmet Koyuncu, yaptığı işi gazetecilik olarak değil, bir ‘reality show’ olarak tanımlıyor. Koyuncu, ‘Biz bir talep sebebiyle ortaya çıktık’ diyor.”
Televizyon ekranlarının tek sesliliği, toplumun sesini internette duyurma ihtiyacını artırdı. İşte bu ortamda sokak röportajları doğdu. Sade Vatandaş Youtube kanalının kurucusu Mehmet Koyuncu, beş yıldır sokakta mikrofon uzattığı vatandaşların nabzını tutuyor. Koyuncu ile sokak röportajlarını ve işin perde arkasını konuştuk.
Vatandaş gazeteciliği diye tanımlanan bir pratik var. Sizin yaptığınız iş tam olarak nasıl adlandırılabilir?
Gazetecilik bölümü mezunuyum. Cumhuriyet gazetesinde ekonomi muhabiriydim. Gazetenin ekonomik sıkıntıları nedeniyle, maaşımızı ödemeyi geciktirmeleri sebebiyle işten ayrıldım. Daha sonra çeşitli işlerde çalıştım. Sonra sokak röportajları yapmaya başladım. 5 yıldır bu işi yapıyorum. Gazeteci olarak hayata başladım ama şu an yaptığım işi gazetecilik olarak tanımlamak bana çok sağlıklı gelmiyor. Gazeteci, bir olay üzerine bunu haberleştirir. Biz olayı yaratıyoruz; yani bir konu üzerine bir olay yaratıyoruz. O yüzden ben bunu bir reality show olarak tanımlıyorum. Gazetecilik faaliyeti olduğunu düşünmüyorum. Biz bir talep sebebiyle ortaya çıktık. Toplum, televizyonda göremediği haberleri, gerçekliği internette aradığı için aslında sokak röportajları ortaya çıktı. Her geçen gün bu talep arttı. Talep arttığı için doğal olarak önce röportajların sayısı arttı, sonra röportajı yapan insanların sayısı arttı. Şu anda belki 100’den fazla sokak röportajı yapan vardır. Hepsi bireysel bir girişim olarak ortaya çıktı.
Hangi konular üzerine röportaj yapmayı tercih ediyorsunuz?
Genel olarak gündem konularını tercih ediyoruz. Vatandaşın gündemi neyse bunu değerlendiriyoruz, analiz ediyoruz. Bunun üzerine sokağa çıkıyoruz. Vatandaş ne konuşmak istiyorsa aslında onu konuşuyoruz diyebilirim.
Soru soracağınız insanları neye göre seçiyorsunuz? Röportajlarınızda daha çok hangi yaş grubu ya da kitleyle konuşuyorsunuz? Neden?
Biz onları seçmiyoruz, onlar bize konuşmayı tercih ediyorlar. Genellikle herkese sorumuzu soruyoruz. Cevap vermek isteyen aslında röportajı başlatmış oluyor. Özellikle seçtiğimiz bir profil yok. Karşımıza çıkan herkese soru soruyoruz, cevap alabildiğimiz insanla diyaloğa geçiyoruz. Yaş kriterimiz veya bir hedef kitlemiz de yok.
Bir röportajın ‘tutacağını’ nasıl anlıyorsunuz?
Böyle bir kriter de yapmıyoruz aslında. Kendini ifade edebilen herkesle röportajı devam ettiriyoruz. Yani bir yerde kesme durumumuz olmuyor. O yüzden röportajlarımızda insanlar ne kadar konuşmak istiyorsa o çerçevede gelişiyor ve istediği yerde bitiriyor. Bu şekilde bir süreç oluşuyor.
Sokak röportajlarından nasıl para kazanıyorsunuz?
YouTube üzerinden para kazanıyoruz. Bütün hikâye YouTube gelirleriyle alakalı. Eskiden YouTube’dan çok güzel paralar kazanılıyordu. Çünkü Türkiye’deki ekonomik sistem normal işliyordu. Dolar, kendi olması gereken fiyatındaydı. Reklam verenler Google’a reklam verirken çekinmiyorlardı. Ama şu anda doların olması gereken değerde olmaması bizim reklam gelirlerimizi düşürdü. Markalar da reklamı YouTube’a vermek yerine doğrudan influencerlara vermeyi tercih ediyor. Biz markalarla iyi ilişkiler kurabilirsek, markaların tercih edeceği iyi içerikler çıkarırsak markalardan reklam alır hâle geldik. Ama markalar bizimle çalışmayı tercih etmiyor. Çünkü politik bir iş yapıyoruz. Politik işlere, Fatih Altaylı dışında herhâlde reklam alabilen sayılı gazeteci vardır. Ne yazık ki markalar reklam vermeye korkuyor. Bu da ne yazık ki çağımızın normali, ülkemizin normali hâline geldi. O yüzden ‘YouTuberlar çok kazanıyor’ kavramı ne yazık ki gazetecilik yapan ya da sokak röportajı yapan YouTuberlar için geçerli değil.
Röportajlarınızı gerçekleştirmek için belli bir lokasyon seçiyor musunuz?
Belli bölgelerde çatışmaların çok yüksek olduğunu bildiğimiz için oralardan uzak duruyoruz. Oraya gittiğimiz zaman kavga çıkacağını biliyorsam gitmemeyi tercih ediyorum. Gidip Bakırköy’de röportaj yapmak daha güvenli hem de daha farklı sosyolojilerden insanlar var. Bu da bizim için daha güvenli ve daha çeşitli bir alan yaratıyor. Toplumda çok fazla kutuplaşma olduğu için belli bir lokasyonda, sabit bir lokasyonda kalmayı tercih ettik. Şu anda 1-2 lokasyon dışına çıkmamayı tercih ediyoruz. Tartışma, bizim sevdiğimiz bir şey değil.
Hiç yayımlamadığınız röportajlarınız oldu mu? Neden?
Ben bir röportajımda kavga çıktığı zaman, o röportajın milyon izleneceğini biliyorum ama o kavgayı kesip atıyorum, yayımlamıyorum. Çünkü benim yaptığım işin, Mehmet Koyuncu’nun marka değeri için bir anlamı olmalı. Günün sonunda biz, topluma bir fayda sağlamak için bu röportajları yapıyoruz. Toplumun kavgadan, kaostan beslenmesi için değil. Kimisi daha çok tıklanmak için yapar bu işi ama benim için röportajın kaç tıklandığından ziyade kalitesi önemli.
Benzer bir iş yapmak isteyen öğrencilere ne tavsiye edersiniz?
Yapmasınlar. Sokak röportajı yapmak çok ayağa düştü. Çok ahlâk dışı sorular, niteliksiz diyaloglar oluşmaya başladı. Biz bu işe başladığımız zaman bu iş çok daha ciddi ve ne yaptığını bilen insanlar tarafından yapılıyordu. Ama şu anda, bir telefonla görüntü ve ses kaydı alıp bu işi yapabilen insanlar var, gençler var. Tabii ki yapılmalı, ben bundan şikâyetçi değilim ama işin niteliği anlamında, çıkan işin kalitesi anlamında ne yazık ki çok vasata düştü. Bu da tabii sokak röportajcılığı kavramını, sokakta yapılan röportajı çok merdiven altı diyebileceğimiz bir hâle getirdi.