Türkiye iş sağlığı ve güvenliğinde çok iyi bir yerde değil
31.12.2020 18:17

Türkiye iş sağlığı ve güvenliğinde çok iyi bir yerde değil


Haber Üsküdar - Büşra Kuş

Hizmet ve üretim yapılan her ortam tehlike ve risklere açık oluyor. Meydana gelen tehlikeler karşısında ise akıllara iş sağlığı ve güvenliği geliyor. Daha güvenli, daha sağlıklı ve daha iyi biçimde yaşamanın yollarından biri olan iş sağlığı ve güvenliğiyle alakalı merak edilenleri bir şirkette  Kalite Kontrol Müdürü olarak çalışan iş sağlığı ve güvenliği uzmanı Zekir Şenol'a sorduk.

Zekir Şenol, iş sağlığı ve güvenliğini, iş yerinde oluşan tehlikelerden, sağlığa zarar verebilecek durumlardan korunmak ve daha iyi bir iş ortamı oluşturmak için yapılan metotlu çalışmalar olarak tanımladı. Şenol, iş sağlığı ve güvenliğinin çalışanların güvenliğini tehlikeye sokacak durumların önlenmesi ve güvenli şartlarda çalışmaları bakımından oldukça önemli olduğunu vurguladı. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na da değinen Şenol, kanuna göre; kamu veya özel sektöre ait bütün iş yerlerinde, tüm çalışanlara iş sağlığı ve güvenliğinin uygulandığını söyledi. “Çaycı, güvenlikçi, stajyer fark etmez. Kim bulunuyorsa iş yerinde, herkes dahildir. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri, itfaiyeciler, tek başına çalışmak şartıyla iş yapan bakkalcılar gibi çalışanlar kapsam dışıdır. Ancak bakkalcının veya marangozun yanında bir çalışanı varsa kapsam içine girer” diye ekledi.

Kaza riskinin yüksek olduğu sektörlerin başında inşaat sektörü geliyor

Kaza istatistiklerinin her yıl değiştiğini belirten Şenol, Türkiye’de ölümlü iş kazası riskinin en fazla yaşandığı sektörlerin başında inşaat sektörünün geldiğinin altını çizdi. Şenol, kazalar bakımından inşaat sektörünü maden, kimya, tekstil ve gıda sektörlerinin takip ettiğini ifade etti.

Çalışma ortamında riskleri en az indirmek mümkün

Gösterilen hassasiyet ve tedbirler sonucunda çalışma ortamında meydana gelen riskleri en aza indirmek mümkün. Alınan tedbirlerin şirketten şirkete değişiklik gösterdiğini belirten Şenol, şöyle konuştu: “Isıtma, soğutma, asansör, kullanılan makinalardan kaynaklı elektrik gibi genel riskler mevcuttur. Hijyene önem verilmediği takdirde, soyunma odaları ve lavabolar bile bir risktir. Bunun yanı sıra, bulunduğum şirket bir kimya sektörü olduğu için diğerlerinden hariç olarak, birtakım kimyasal risklere sahip. Örneğin, tozlar, asitler, alkaliler, gazlar, VOC gibi kimyasal maddelerin hepsi birer tehdit oluşturuyor. Hepsi risk. Bunlara uzun süre maruz kalındığı durumda ise birçok hastalıklara yol açabilir. Dolayısıyla yüksek manada hassasiyet gösteriyoruz.”

Riskli iş yerlerinde uzman bulundurmamanın cezası 7 bin lira

 Çalışanlar, hayatlarının büyük çoğunluğunu çalıştıkları iş yerlerinde geçiriyorlar. Bu nedenle iş yerlerinin güvenliği, sağlık koşulları üst düzeyde denetlenmek zorunda. İş yerleri; iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve sağlık personeli çalıştırmak zorunda.

İSG Uzmanı Zekir Şenol, ölümlerin ve yaralanmaların önüne geçilmesi açısından, iş sağlığı ve güvenliği denetimine hassasiyetle yaklaşılması gerektiğini,hassasiyet gösterilmemesi durumunda ise büyük yaptırımların olduğunu ifade etti. Şenol, “İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması demek, o iş yerinin direkt kapatılması demektir. İSG uzmanı çalıştırılmaması durumunda, çalıştırılmadığı her ay için belirli miktarda para cezası veriliyor. İş sektörünün tehlike durumuna ve işçi sayısına göre, ceza miktarı artıyor. Örneğin, 50 kişiden az çalışanı olan çok riskli bir iş yerinde, İSG uzmanı çalıştırmamanın cezası 7 bin lira. Ceza miktarları her yıl artarak yükseliyor” dedi.

Az tehlikeli iş yerlerinde uzman çalıştırma zorunluluğu 2024’e ertelendi

6331 sayılı Kanuna göre tüm işyerlerinde 2020 yılından itibaren uzman çalıştırma zorunluluğu öngörülmüştü, ancak pandemi gerekçe gösterilerek uygulama 2024 yılına ertelendi: “Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle eğitimlerin aksaması ve ilgili sınavların gerçekleştirilememesinden kaynaklı olarak oluşacak uzman ve hekim açıklarını önlemek adına İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmünün yürürlüğünün ötelenmesi amaçlanmaktadır."

Dünya standartlarına göre Türkiye geride

Türkiye’de yürütülen iş sağlığı ve güvenliğine verilen önemin, dünya standartlarıyla kıyaslandığında pek başarılı olmadığını ve gelişmiş ülkelere oranla geride olduğunu ifade eden Şenol,  2013 yılından beri ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği ile alakalı kapsamlı ve sistematik çalışmalar yapıldığını söyledi. Ardından sözlerine şunları ekledi: “2013 yılına kadar maalesef Türkiye, hiç iyi bir yerde değildi. 2013 yılında çıkan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu akabinde, bu alana ehemmiyet verilmeye başlandı. Farkındalık artınca devletin çalışmaları ve yaptırımları da artmış oldu.

Türkiye, işçi hakları konusunda en kötü 10 ülke arasında gösterildi

Milli Gazete’de yayımlanan bir habere göre, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından hazırlanan Küresel Haklar Endeksi Raporu’na göre 2020 yılında Türkiye işçi hakları açısından 144 ülke arasında en alttaki 10 ülkeden biri olduğu belirtildi.

İşçilerin ve sendikaların karşılaştığı hak ihlallerine dayalı olarak hazırlanan rapora göre dünyada işçiler için en kötü 10 ülke şu şekilde sıralandı: Bangladeş, Brezilya, Filipinler, Hindistan, Honduras, Kazakistan, Kolombiya, Mısır, Türkiye ve Zimbabve.

Pandemide tebdirler arttırıldı

Pandemi sürecinde çalıştığı şirkette çok yoğun önlemler alındığını ifade eden Zekir Şenol şunları söyledi: “Bu süreçte şirketimiz, bulaşma riskini en az seviyeye indirecek tedbirleri en kısa zamanda hayata geçirdi. Öncelikle, acil durum eylem planı salgın hastalığa göre revize edilerek Covid-19 acil durum ekibi oluşturuldu. Temaslı ve yakın temaslılar bu ekip tarafından takip edildi. Fabrika giriş çıkışlarındaki parmak iziyle işçi giriş çıkış takibi kart sistemine geçildi. Adım başı mesafe kuralına göre yerlere bant şeritler çekildi, işçilerin bu sıraya riayet etmeleri sağlandı. Yemekhanelerde çapraz oturma düzeni, vardiyalı şekilde yemek yeme; tek kullanımlık plastik çatal, kaşık; tek kullanımlık ekmek ve su uygulamalarına geçildi. Asansörlere tek kişi biniş sınırlaması getirildi. Laboratuvarlar, ofisler ve servisler haftada en az iki olacak şekilde, UV lambalarıyla ve ozon makinesi ile dezenfekte edildi."