Üsküdar İletişim'de suç haberciliği ve etik paneli gerçekleştirildi
Haber: Sefa Mert Kahraman; Fotoğraf: Hazal Göksun
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından ‘Suç Haberciliği ve Etik’ konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın yaptığı panelde konuşmacı olarak Milliyet Adliye Muhabiri Damla Güler, TRT Adliye Muhabiri Hamza Çiftçi ve Anadolu Ajansı Adliye Muhabiri Başak Akbulut yer aldı.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından düzenlenen panelde suç haberciliği ve etik konuşuldu. Etkinlikte suç haberciliği ve suç haberciliğinin etik çerçevesi üzerinde durulurken konuk gazeteciler de deneyimlerini aktardı.
Kendini tanıtarak söze başlayan Başak Akbulut, “Adana’da İletişim Meslek Lisesi okudum. Sonra Çukurova Üniversitesi’ne girdim, Çukurova’dan da Marmara Üniversitesi’ne dikey geçiş yaptım. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. İhlas Haber Ajansı’nda gazeteciliğe başladım. Üç buçuk yıl adliye muhabirliği yaptım, sonrasında Anadolu Ajansı’na geçtim. Sekiz yıldır Çağlayan’da adliye muhabirliği yapıyorum” ifadelerini kullandı.
On üç yıldır bu mesleği yaptığını söyleyen Damla Güler, “Trakya Üniversitesi Radyo ve Televizyon Bölümü mezunuyum. On üç yıldır bu mesleği yapıyorum, mesleğe 2010 yılında Beşiktaş’ta DGM’de başladım. Orada başlayıp bütün adliyeler Çağlayan’da toplanınca Çağlayan'a geçtik. Polis muhabirliği de yaptım” şeklinde konuştu.
2012 yılında öğenci iken gazeteciliğe başladığını söyleyen Hamza Çiftçi, ““İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü mezunuyum. Beş yıldır TRT’deyim. Başta hem emniyet hem de adliye muhabirliği yapıyordum. Son 2 yıldır sadece adliye haberleri yapıyorum. Emniyet ve güncel olaylarla ilgili de haberlere çıkıyorum tabii geçen yıl Ukrayna’ya da gitmiştim ama uzmanlığım adliye alanı” diye konuştu.
TRT Muhabiri Hamza Çiftçi: “Adliye muhabirliği daha zor”
Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın ‘adliye muhabirliği mi daha zor yoksa polis muhabirliği mi? sorusuna adliye muhabirliğinin daha zor olduğunu belirten Hamza Çiftçi, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı başlatıyor. Biz soruşturma aşamasından takip etmeye başlıyoruz. Sonra operasyon için bir talimat veriliyor, polis muhabirleri operasyonu takip ediyor, kaç kişi gözaltına alındı, ifadesi vs. dört gün takip ediyor, sonra adliyeye geliyorlar. Bizim serüvenimiz başlıyor. İfadesi alındı, hakimlikte sorgusu alındı, tutuklandılar mı? Birkaç ay sonra iddianamesi hazırlandı mı? buna bakıyoruz. Sonra ilk duruşma ne zaman, ilk duruşmaya giriyoruz; ikinci duruşma, üçüncü duruşma, karar duruşması, istinafı, yargıtayı derken polsi mıuhabirleri bir olayı dört gün takip ederken biz iki sene takip ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı Muhabiri Başak Akbulut: “Savcı bilgi vermediğinde kilitleniyoruz”
Aynı soruya Başak Akbulut şu şekilde cevap verdi: “Şöyle bir şey var. Bir olay oluyor adamı emniyete götürüyorlar. Polis oradaki polis muhabirine bilgi veriyor, muhabir onu yazıyor. Bizimle savcı görüşmeyince biz hiçbir şey yazamıyoruz. Bizim bir de teyitli olanı yazmamız lazım. Biz bazen teyit edemiyoruz. En azından savcının ağzından bir şeyler duymamız lazım. Avukatı geliyor, bilgi veriyor ama onun söylediklerini teyit etmemiz gerekiyor. Savcı bizimle görüşmediği zaman orada kitleniyoruz. Bizim bilgi almamız polis muhabirlerinden daha zor, o sıkıntıyı hep yaşıyoruz.”
“En büyük sorun savcıya ulaşamamak ve dosyayı görememek”
"Habercilik açısından en büyük sorun savcıya ulaşamıyoruz, davaya döndüğümüzde de dosyayı göremiyoruz. Yurt dışında, şu dosyayı görebilir miyim diye talep ediyormuşsunuz, gösteriyorlarmış, burada öyle bir şey yok. Avukatlar görebiliyor ama ‘ben prensip gereği bilgi paylaşmıyorum’, ‘arkadaşlar soruşturma gizli’, en çok duyduğumuz cümleler bunlar. Biliyoruz zaten bütün soruşturmalar gizli. Biz ne yazacağız o zaman? Bizim dosyaya erişebilmemiz gerekiyor eğer biz erişemezsek insanlar nasıl öğrenecek? Bazen duruşmalara bile giremiyoruz. Bazen adliye memurları var ‘kalem’ deniyor, onlardan bilgi almaya çalışıyoruz. O kadar zor ki bilgi almak, bu noktada insan ilişkileri çok önemli. Birini tanıyorsun, gidiyorsun onunla arkadaşlık kuruyorsun, sana bir süre sonra dosya gösteriyor, ama ona da bir mesai harcaman gerekiyor ve bir de duruşmaları da takip etmen gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Dosyaları bazen not alıyoruz, bazen de fotoğraf çekip özet çıkarıyoruz”
Dosyayı gördüklerinde ne yaptıklarını da aktaran Akbulut, “Kimisi not al diyor, dosyayı alıyoruz önemli yerleri not alıyoruz. Kimisinin fotoğrafını çekiyoruz, özet geçiyoruz. Zaten her şey haber olmuyor, haber değeri taşıyan dosya bulmamız lazım. Artık kaç sene oldu şöyle bakınca suçu neymiş, müştekisi kimmiş, sanığı kimmiş, bundan haber çıkar diyoruz” diye konuştu.
Milliyet Muhabiri Damla Güler: “İddianameyi okurken aralarda önemli detaylar çıkabiliyor”
Bir iddianameyi okurken neye baktıklarını anlatan Damla Güler, “Ben baştan başlıyorum. Başı tabii ki FETÖ veya PKK değilse, onlarda altı yüz sayfa nereden nereye geldi, ne eylemler yaptı onu anlatıyorlar. Oraları geçiyorum. Başka bir çete davası, yeni bir çeteyse, silahlı örgütse aralarda önemli detaylar çıkabiliyor. Şu eylemi yaptılar, şuna şunu söylediler gibi. Artık şüphelilerin hepsinin tam ifadesini, gizliliği ihlal olmasın diye koymuyorlar. Sadece savcının dikkatini çeken bir yer varsa kalın puntoyla, büyük harflerle yazıyorlar. Onlardan güzel habrler çıkıyor. Sonuç kısmı da savcının yorumu oluyor” dedi.
Başak Akbulut: “Sonuç bölümünden olayı yazıp, cezayı hesaplayıp veriyorum”
Bunun kurumun haber anlayışına bağlı olduğunu belirten Başak Akbulut, “Ben önce sonuç bölümünden davanın ne olduğunu yazıp, cezayı hesaplayıp veriyorum. Sanık hakkında bu kadar ceza istemiyle dava açıldı diyorum. Ama internet sitesi veya gazetede öyle didik didik ederler, bizde kısa bir haber, onlarda uzunca bir haber olur” diye konuştu.
Hamza Çiftçi: “Olay çok önemliyse iddianamenin sayfa sayısını söyleyerek yayına çıkıyorum”
Olay çok önemliyse sayfa sayısını söyleyerek canlı yayına çıktığını belirten Hamza Çiftçi, “Çok önemli bir şeyse örneğin 547 sayfa iddianame düzenlendi, şu suçlardan ceza isteniyor diyorum. Cezanın hesabıyla bile uğraşacak vakit olmayabiliyor” ifadelerini kullandı.
Suç Haberciliği ve Etik paneli soru cevap bölümünün ardından sonra erdi.