Emre Eser: Gazeteci bir yolunu bulmalı, su gibi olmalı
Haber Üsküdar - Ümmü Gülsüm Dural
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından 2021-2022 eğitim öğretim yılında düzenlenen Haber Atölyesi'nin ilk etkinliği çevrimiçi olarak yapıldı. Hürriyet gazetesinden ekonomi muhabiri Emre Eser'in konuk olduğu etkinliğin moderatörlüğünü Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan üstlendi.
Gazetecilik Bölümü tarafından öğrencilerin pratik yapmalarını teşvik etmek amacıyla düzenlenen Haber Atölyesi eğitimlerinin ilki, 9 Kasım 2021 tarihinde Zoom uygulaması üzerinden gerçekleştirildi. Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın moderatörlüğünde "Haberi Yaşamak" başlığıyla düzenlenen etkinliğin konuğu, Hürriyet gazetesinden muhabir Emre Eser oldu. Hürriyet gazetesinde uzunca bir süredir "İşin Peşinde" başlığı altında haberler yapan Emre Eser, deneyimlerini Üsküdar İletişim'in öğrencileriyle paylaştı.
Prof. Dr. İrvan: "Gazeteci meraklı, araştıran ve kararlı olmalıdır"
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Süleyman İrvan, "2017’den beri her yıl atölyemizde etkinlikler yapıyoruz. Temel olarak amacımız gazeteciliğe gönül veren öğrencilerimizi cesaretlendirmek, iyi gazeteciliği özendirmek ve içerik üretmeleri için teşvik etmektir. Öğrencilerimizi profesyonellerle buluşturmak, ayrıca kendi bilgi birikimlerimizi de onlarla paylaşmak istiyoruz. Tabii burada iş öğrencilerde bitiyor. Gazeteci meraklı, araştıran ve kararlı olmalıdır. Eğer bunları yapabiliyorsanız iyi bir gazeteci olabileceğinizi düşünüyorum. Sektörde takip ettiğim iyi gazetecilerden birisi de Emre Eser'dir ve bugün onun deneyimlerini dinleyeceğiz" diyerek sözü gazeteci Emre Eser’e bıraktı.
Gazeteci Emre Eser: "Stajyerken haberimin manşet olması çok teşvik ediciydi"
Konuşmasına meslek hayatına adım atma sürecini anlatarak başlayan Hürriyet gazetesi muhabiri Emre Eser, "2016 yılında İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümünden mezun oldum. 2014 yılında okurken staja başladığım Vatan gazetesinde çalışmaya da başlamıştım zaten. Stajyerken 10 Ağustos 2014 tarihinde " Facebook üzerinden sanal bahis tuzağı" başlıklı ilk imzalı haberim çıktı. Sanal bahis çetesiyle ilgili bir haber yapmıştım. Stajyerken haberimin manşet olması çok teşvik ediciydi. Vatan gazetesinde hep istihbarat ve haber servisindeydim. Hemen yanımdaki servis ekonomi servisiydi. Hem ekonomiyle ilgiliydim hem de ekonomi servisindeki arkadaşlar her hafta yurtdışına çıkıyorlardı. Bu durum bana ekonomiyi sevdirmişti. Vatan gazetesinden ayrıldıktan sonra Dünya gazetesinde bir yıl kadar çalıştım. Mezun olduğumda tekrar Vatan gazetesi ekonomi servisine döndüm. Bir yıl kadar devam ettim, ardından Hürriyet'e geçtim. Halen Hürriyet'te çalışmaya devam ediyorum. Şu anda da Almanya'ya DW Türkçe servisine üç aylık bir program için geldim. Burada Türkiye'ye dair haberler yapıyorum. Bir çeşit gazetecilik Erasmus'u" dedi.
"İlk deneyimim İstiklal Caddesi'nde kestane satmaktı"
İşin Peşinde haber serisi ile her hafta farklı bir mesleği haberleştirerek 30'un üzerinde meslek deneyimleyen Emre Eser, bu işe nasıl başladığını şu sözlerle anlattı: "Uzun süredir yapmayı düşünüyordum fakat daha farklı planlamıştım. Asıl yapmak istediğim, Anadolu'daki eskiyen mesleklerle ilgili bir yazı dizisi oluşturmaktı. Daha sonra ekonomideki belirsizlikler, sosyal meseleler, işsizlik sorunu, ücretlerdeki adaletsizlik ve iş şartlarının zorluğu gibi durumlar olunca yazı dizisi yerine haftalık olarak böyle bir şey yayımlamaya karar verdik. Sahalarda olmayı çok sevdiğim için projenin içerisinde yer almayı, haberin öznesiyle vakit geçirip daha sonra deneyimlerimi aktarmayı teklif ettim. Yazı işleri de kabul etti. Daha sonra bir format oluşturduk. İlk deneyimim İstiklal Caddesi'nde kestane satmaktı. Yazı işlerine işi götürdüğümde böyle devam dediler. Kişisel deneyimlerimi daha fazla aktarmam istendi. Ardından birçok haber programı da bizim haberlerimizi kullandı. Aslında bu haberler iki boyutlu; bir taraftan işin zorluğunu aktarıyoruz, diğer taraftan ise işin ekonomik boyutu var. Vergiler, gelirler, giderler vs. birçok araştırma yapıyoruz. Her meslek grubunda ekonomik verileri detaylı elde edemesem de elimden geldiğince her şeyi aktarıyorum. Altı ay kadar daha bu formata devam etmek istiyorum. Kafamda daha farklı ve canlı işler var. Şehir dışında, tarımla ilgili işlere yönelmeyi düşünüyorum. Çünkü ne kadar farklı meslekler yapsak da bir süre sonra tekrara düşeceğiz."
''Yaptığım haberlerde çevremden besleniyorum''
Yaptığı haberlerin ön hazırlık sürecini de aktaran Emre Eser, "Belirlediğim meslekle ilgili olarak Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) sitesine giriyorum. Son 10-15 yılın istatistiklerine TÜİK'ten bakmakta fayda var. Onun haricinde meslek örgütlerinin sitelerine giriyorum. Haberim fırıncılarla ilgili ise Fırıncılar Odası'nın sitesine giriyorum. Daha önce konuştuğum fırıncı var ise onu arıyorum. Ama fikirlerimi şekillendiren temel şey, çevremdeki tüketiciler, arkadaşlarım, hocalarım, mesai arkadaşlarımla yaptığım sohbetler. Meselâ bir arkadaşım terzilerdeki doluluktan söz etti. Araştırdığımızda gördük ki İstanbul'da hem terzi sayısı çok az, çırak yetişmiyor, hem de enflasyon sebebiyle insanların alım gücü azaldı. Bu şekilde çevremden besleniyorum. Eğer dışardaysam gözlem yapıyorum. Bence gazeteci böyle olmalı. Masa başında oturarak haber çıkarmak çok zor. Ayrıca sosyal medyadan haber konusu çıkarmak sosyal medyanın yönlendirmesiyle oluyor. Gündemi o oluşturuyor. Bence gazeteci gündemi kendisi belirlemeli. Tüm ana akım medyada yaşanan bu durumdan rahatsızım" şeklinde konuştu.
"Türkiye'de müşterilerin tavrında bir problem var"
Deneyimlediği meslekler içerisinde en çok fırıncılıkta zorlandığını ifade eden Emre Eser şunları söyledi: "Deneyimlediğim meslekler arasında fırında çalışmak en zoruydu. Hem sıcak hem unla çalışıyorsunuz ve terden tüm unlar üzerinize yapışıyor. Gerçekten zordu. Bir de Sivas'ta yüksek gerilim hattına çıkmıştık. Bir metre kar vardı, çok soğuktu. Dünyanın en zor işlerinden biri kesinlikle. İşin kolayına kaçtığında can güvenliği riskin var. Öte yandan tüketicilerin tavrı da büyük bir problem. Kuryelik de inanılmaz zor bir meslekti. Müşterilerin tavrı çok önemli ve maalesef Türkiye'de bu büyük bir problem. Pandeminin yüksek seyrettiği bir dönemde kuryelik yapmıştım ve müşteriler hastalık bendeymiş gibi tavırlar içine giriyordu. Bence bu tavır onur kırıcı olabiliyor. Genel olarak çalışanlara iyi davranılmadığını gördüm."
"Gazetecilik işi kıskançlık işidir"
Sektörde çalışan kişiler arasında bir rekabet yaşandığını da dile getiren gazeteci Emre Eser, "Ben çalışma arkadaşlarımın beni kıskandıklarını hiç düşünmedim. Sadece bu iş benim de aklıma gelmişti, bunu ben de yapabilirdim gibi düşünceler ortaya çıkabiliyor. Öte yandan konuyu sektör bağlamında değerlendirdiğimizde ise her departmanda entrikalar tabii ki dönüyor. Gazetecilik işi kıskançlık işidir. İyi haberi herkes kıskanır. Bir zaman sonra bu sizin vazgeçilmez duygunuz oluyor'' dedi.
"Farkındalık oluşturmak için çıktığımız yolda linç yedik"
İstanbul'da çöp toplayıcılığını deneyimleyerek haberleştiren, ancak haber "Çöpteki gıda israfı üzüyor" başlığıyla sunulunca eleştirilerin hedefi haline gelen Emre Eser, konuyu şöyle açıkladı: "Gazetede o gün haber büyütülmüş. Haberde sunuluş biçiminden dolayı bir linç yaşandı. Tabii herkes birinci sayfadan okuyor haberi, kimse asıl habere gidip bakmıyor. Öyle bir algı oluştu ki, Türkiye'de sanki kıtlık yokmuş, sadece israf varmış gibi. Ne gazetedekilerin bundan haberi vardı ne de benim böyle bir amacım vardı. Farkındalık oluşturmak için çıktığımız yolda linç yedik."
"Mutlaka okurken bir şeyler yapmaya başlayın"
Gazetecilik öğrencilerine tavsiyelerde de bulunan Emre Eser, ''Mutlaka okuldayken bir şeyler yapmaya başlayın. Üniversite okurken sınıf mevcudumuz 120 idi. Şu an medyada çalışan 13-14 kişi var. Bu 13-14 kişi okurken hep kontaklar kurmuş, birçok projede yer almış kişiler. İngilizce çok önemli. Bir alanda uzmanlaşmanız çok önemli. Bugünden sevdiğiniz bir alanı seçip, çalışmaya başlarsanız; siyaset, ekonomi, eğitim, sağlık, istihbarat gibi. Böylece çok daha kolay iş bulabilirsiniz. Bunun yanında video haber yapabiliyor olmanız lazım."
"Gittikçe tembelleşen bir habercilik var"
Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın, "Türkiye'deki haberciliği nasıl buluyorsun?" sorusunu yanıtlayan Emre Eser, "Bunları söylemek için çok tecrübeli değilim fakat kendi jenerasyonum için Türkiye'de gittikçe tembelleşen bir gazetecilik var diyebilirim. Bunun sebeplerinden biri medya kuruluşlarının az kişiyle iş yapıyor olması. Az kişi olması muhabir ve editörlerin üzerindeki angarya iş yükünü artırıyor. Artık masa başı gazetecilik çoğalmış durumda. Sokağa çıkmak isteyen gazeteci sayısı çok az. Oysa haberciliği sokakla birleştirmek çok önemli, bu yüzden bu konularda ısrarcı olun, habere gitmek istiyorum deyin" diyerek gazeteci adaylarına tavsiyelerde bulundu.
"Haberi satmak için yapıyorlar. Bu problem onlar gittiğinde çözülecek"
Doç. Dr. Derya Birincioğlu'nun, "Medyada kadın cinayeti haberlerinde kullanılan yanlış dili düzeltme konusunda herhangi bir çalışma yapıyor musunuz? Süreç editöryal mi ilerliyor yoksa muhabirler kör-sağır-dilsizi mi oynuyor?" sorusunu Eser şu şekilde yanıtladı: "Genç muhabir ve editörler bu konuyla ilgili hassas fakat belli bir yaşın üstünde olan erkek editörler bu hatayı ısrarla yapıyorlar. Hata olduğunu da düşünmüyorlar, haberi satmak için yapıyorlar."
"Gazeteci su gibi olmalı"
Bir öğrenci tarafından yöneltilen, "Haber yaparken gazeteciler şiddet görüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Siz hiç şiddet gördünüz mü?" sorusunu ise Emre Eser, "Ben şiddet görmedim. Genelde şiddet toplumsal olaylarda oluyor. Bundan en çok etkilenenler ise foto muhabirleri, çünkü olayın en sıcak anında orada oluyorlar. Fakat sözlü şiddete maruz kaldığım oldu. Gazeteci olarak bir yere gittiğinizde size gelecek ilk soru 'neredensin?' oluyor. Türkiye'de çok ciddi bir kutuplaşma var. Elbette kişiler kurumlarına bağlıdır ama gazeteci kamu adına çalışır, olayı sorgular. Önünüzde çok engel olacak. Polis, jandarma, muhtar, parti vs. fakat gazeteci bir yolunu bulmalı, su gibi olmalı. Sağ kapı kapalıysa sol kapıdan girmeli" diyerek cevaplandırdı.