Fatma Körünoğlu: Belgesel, bakan insanın gözleriyle anlatılmalıdır
14.04.2021 11:04

Fatma Körünoğlu: Belgesel, bakan insanın gözleriyle anlatılmalıdır


Haber Üsküdar - Hazal Göksun

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü ‘Haber Belgeselleri’ konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Feride Zeynep Güder'in üstlendiği etkinliğe konuk olan gazeteci ve belgesel yapımcısı Fatma Körünoğlu, popüler kültürün belgesele etkisi, propaganda belgeseli ile haber belgeseli arasındaki fark ve haber belgeselinin çekim aşamalarını anlattı.

Gazetecilik merakı ve serüvenini anlatarak söyleşiye başlayan Fatma Körünoğlu, ‘‘Benim küçükken istediğim meslekti gazetecilik. Ben Türkiye’deki mutlu azınlıktan birisiyim. Hayal ettiğim mesleği yapıyorum. Herkes küçükken akıllı uslu meslekler söylerken ben hep gazeteci olmak istediğimi söylüyordum. Çünkü kendimi bildim bileli bizim evde annem ve babam sürekli gazete okurdu. Ve o çocuk zihnimle ‘Bir gün benim yazdıklarımı okuyacaksınız’ iddiasını ortaya koydum ve yaptım. Önce yazılı basınla başladım, Cumhuriyet ve Milliyet. Sonra televizyonculuk serüvenine başladım. Uzun yıllar muhabirlik yaptım ve sonra mutfağa döndüm, editörlük ve yöneticilik bölümüne geçtim. Türkiye’de iki özel televizyon kanalının kuruluşunda aktif görev aldım. Sonrasında ilk haber kanalı olan NTV’ye geçtim. İnanılmaz bir tecrübeydi benim için. İflah olmaz bir haberciyim’’ sözlerini kullandı.

"Popüler kültür bir gerçektir; bizi etkiler, yönetir"

Belgeselin tanımıyla konuya giriş yapan Fatma Körünoğlu, ‘‘Belgesel dediğimiz şey tarihin görsel olarak yazımıdır. Belgesel bize sadece dünyayı değil tüm evreni anlatır. Yaşananı, yaşanmışlığı, insanı, toplumu, yaşama dair her şeyin fotoğrafını çekip bizlere anlatıyor. Belgesel ayrıca farkındalığımızı arttırır ve sorgulama becerimizi geliştirir. Popüler kültür hiç istinasız hayatımızın her yerinde var. Bundan kaçmamız mümkün değil. Popüler kültür bir gerçektir; bizi etkiler, yönetir. Bulunduğumuz toplumu anlamamızı sağlar. Popüler kültür hem belgeselleri hem de haberleri etkiliyor. Televizyonda seyrettiğiniz bütün haberler popüler kültürün yansımalarından ortaya çıkar. Haber diye seyrettiğiniz hiçbir şeyi ayrıntılı bilmezsiniz. Çok kısadır. Yirmi dakikada dünyayı sunuyoruz. Bugün yapılan Cumhurbaşkanı konuşmasının süresi maksimum bir dakikadır. Bir dakikada bir şey öğrenmiyorsunuz aslında. Eskiden bunun ayrıntılarını bulmak daha zordu. Şimdi sosyal medya var. Dijital ortama ayrıntılar daha hızlı düşüyor. Daha çok bilgi sahibi olabiliyoruz, detay öğreniyoruz. Popüler kültür bize hiçbir şeyin detayını vermez. Bu nedenle haber belgeselleri arkada kalanın ne olduğunu anlatmaya çalışır. Bir konudaki herkesin düşüncesi farklı olacağı için haber belgeselleri de birbirlerinden farklıdır. Belgesel dediğimiz şeyin tek bir bakış açısı yoktur. Bir noktadan bakmaz olaya. Ben, NTV’de bir seçim dönemindeyken belgesel hazırladım. ‘Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’nin Seçim Tarihi’ ile ilgiliydi. Bu belgesel benden önce sürekli güncellenen bir belgeseldi aslında. Bir profesör 90’lı yıllara kadar kronolojik olarak hazırlamıştı. Benim de devamını getirmem gerekiyordu. Fakat onun hazırladığı belgesel kronolojikti, ben hazırlarken değiştirdim. Toplumsal olayların seçimlere yansımalarını koydum. Belgesele farklı bakış açısını getiren şey, belgeseli yapanla alakalıdır. Biraz önce ‘tarihin görüntülerle anlatılmasıdır’ demiştim belgesel için. Hayır; belgesel bakan insanın gözleriyle anlatılmasıdır. Ben nereden bakıyorsam oradan anlatılır. Tek bir doğru yoktur, bir sürü doğru vardır’’ ifadelerini kullandı.

"Haber belgeselleri ile propaganda belgeselleri arasında ince bir çizgi vardır"

Haber belgeselleri ile sinema ve propaganda belgesellerinin bağlantısına değinen Körünoğlu, ‘‘İnsanlar haber belgeselini izlerken ‘Kim yapmış?’ diyerek takip ederler. Daha önce nasıl belgeseller yapmış? Olaya ne kadar tarafsızlıkla, ne kadar doğru baktığınızı seçersiniz. Yani önünüze gelen belgeseli izlemezsiniz, seçmeye başlarsınız. Bu önünüze gelen insanla alakalıdır. Belgesel, görüntü temelli olduğu için sinemayla başattır. Neredeyse aynı zamanda ortaya çıkmıştır. İlk önce propaganda belgeselleri çekildi, insanları etkilemeye çalıştılar. Nazi Almanyası'nda çok kullanıldı. Haber belgeselleriyle, propaganda belgeselleri birbirlerine çok yakındırlar. Haber belgeselleri ile propaganda belgeselleri arasında ince bir çizgi vardır. Haber belgeselleri diğer belgesellerden daha kısadır, saptırmadan gidilir. Yapan kişi önemlidir. Bu nedenle diğerlerinden ayırıp bir kenara koyuyoruz. Ama zaman içerisinde yalan ve manipülasyonları da ortaya çıkıyor. Bunlar da sorgulanıyor çünkü belgesel sorgulama üzerine yapılan bir türdür’’ sözlerini kullandı.

"Ana fikri belirlemek için ciddi bir beyin fırtınası gerekiyor"

‘Belgesel çekmek için yola çıktığımızda ne yaparız?’ sorusunu uzunca anlatarak aşamalarına ve ayrıntılarına değinen Fatma Körünoğlu, ‘‘İlk önce bir fikrinizin olması gerekiyor. ‘Ana fikrim ne? Neyi çekeceğim? Neyi anlatmak istiyorum? Neyi göstermek istiyorum? Hedef kitlem kim? Hangi sorulara yanıt verecek? Hangi bilinmezi anlatmak istiyorum?’ bunlarla bir çerçeve belirlemek gerekiyor. Bunları belirlerken konu birden gelmez. Ana fikri belirlemek için ciddi bir beyin fırtınası gerekiyor. İlk yapmanız gereken iyi bir ekip kurmak. Yanınızdaki birinin söyleyeceği bir şey olayı bambaşka bir yere götürebilir. Daha somut anlatacağım. Şimdi pandemi içerisindeyiz ve pandemiyle ilgili haber belgeseli çekmek istiyoruz. Pandemi iki yıldır dünyanın başında bela durumunda. Pandemi diye genel bir başlık ile çekemeyiz. Biz pandemiyi sadece başlık olarak verirsek hiçbir şey anlatamayız. Pandemiyle ilgili belgesel çekeceksek ana fikri sınırlandırmamız gerekiyor. Örneğin; pandemide kadın olmak. Bu bizi kadın hikayelerine götürür. Pandemide değişik meslek gruplarındaki kadınların pandemiyi geçiriş süreçlerini anlatmamız gerekir. Kadın olmak. Pandemiyse pandemi biz sınırladık; kadın olmak dedik. Oluşturduğunuz grup içerisinde konuyu konuşurken her biriniz bir öneri söylersiniz. Haber belgeseli çekerken etrafınıza farklı gözlerle bakmanız, analiz etmeniz gerekiyor. Herkesin farklı önerisi olur ve arasından en iyisi seçilerek ana fikir belirlenir. Ana fikrinizi asla tek başınıza belirlemeyin. Bazen çevreden de gelen bakış açıları olup ana fikri belirlemenizi sağlayabilir’’ ifadelerini kullandı.

"Ana fikri oluşturduğumuzda nasıl bir yol izleyeceğimiz de belirlenir"

Ana fikrin önemini vurgulayan ve nasıl oluşturmamız gerektiği konusunda tavsiye veren Körünoğlu, ‘‘Ana fikri oluşturduğumuzda bizim nasıl bir yol izleyeceğimiz aynı zamanda yol haritamızı belirleyecek. Neler yapmalıyız? Nasıl bir yol izlemeliyiz? Bu bize nerelerde nasıl çekim yapacağımızın kaba taslağını çıkartır. Diğer aşamada bu fikirleri kağıda döküyoruz ve kısa bir senaryo haline getiriyoruz. Şimdi diyelim beş farklı meslek grubundaki kadınlarla birlikte ‘pandemide kadın olmak’ hikayesini yapıyoruz. Birisi hastanede, birisi belediyede, birisi üst düzey yönetici, birisi çay ocağında çalışıyor, birisi belki de akademisyen. Biz burada belgeselimizin hedef kitlesini çıkardık, senaryomuzu yazmaya başlıyoruz. Senaryoyu nasıl yazıyoruz? Pandeminin bir gününü anlatıyorsak, bir gün üzerinden senaryoyu çıkarmamız gerekiyor. Ama pandeminin üç ayını anlatmak istiyorsak, üç ay üzerinden sıçramalı senaryosunu çıkaracağız. Bir gün üzerinde çıkarıyorsak da sabah üzerinden başlarız. Sabah başlayacağı için çekimde sabah olacak. Devamında öğlen ve akşam da çekim yapacağız. Üçü arasında olacak ve beş kadınla birlikte yapacağız. Bununla birlikte çalışma planımız ortaya çıkıyor. Belgesel çekmek çok ciddi bir emek ve zaman gerektiriyor. Planımızla birlikte kısa senaryomuzu ortaya çıkarıyoruz. Kadınları bir araya getirmek için araştırıyoruz. Ben bir araştırmamda dokuz kadın bulabilmek için yirmi kadınla konuştum. Çünkü en çarpıcı hikayeye ulaşmamız gerekiyor. O kadınlarla sadece ben konuştum. Onları dinledim, dertlerini anlatabiliyorlar mı onlara baktım. Bir de bu kadınların ailesini de ikna etmemiz gerekiyor’’ sözlerini kullandı.

"Verilen malzemeye göre anlatım biçimi belirlenir"

Anlatım biçimleriyle konuşmasına devam eden Fatma Körünoğlu, ‘‘Anlatım biçimimizi bulmamız gerekiyor. Birincisi hikayelendirme olabilir. Metni, metin yazarı dış ses olarak anlatır. Hikayeyi birinin anlatımıyla dinleriz. Genellikle tarihi hikayelerde kullanılır. Bir başka yöntem de tartışma yöntemidir. Birinin ak dediğine diğeri kara diyecek. Kadınlarımız bize malzeme veriyorsa yapabiliriz. Yaşam tarzları farklı ise oradaki çelişkiyi göstererek de tartışma yöntemini kullanabiliriz. Bir başka yöntem ise açıklama; konuyu açıklar. Şu an düşündüğümüze uymaz ama çevreyle ilgili belgesellerle bilimsel belgesellerde kullanılabilir. Karmaşık anlatım diye bir biçim daha var. Diğer anlatım biçimlerini toplayıp hepsinden birer parçayla kullanabileceğimiz bir tür. Bir sonraki aşamaya geldiğimizde de çekim izinlerini almamız gerekiyor. Hastaneden, belediyeden, ailelerden izin alacağız. Bir yayın kuruluşunda yayınlanacaksa herkesten ayrı ayrı izin almamız gerekecek. Sonrasında yazılı ya da görsel malzemeler toplayacağız. Ne bulabiliriz? Boş İstanbul manzarası, hastane kuyrukları, yazılı kararnameler yani yasakla ilgili belgeler alabiliriz. Kadınlarımızın pandemiden önceki görüntülerini de alacağız. Daha önce böyleydi şimdi böyle dememiz gerekiyor. Diğer aşamada ise ekiplerimizi oluşturmamız gerekiyor. İki ekibe bölüneceğiz. Yaratıcı ekip ve teknik ekip. Yaratıcı ekip dediğimiz şey; yapımcı, yönetmen, metin yazarı. Yaratıcı ekiple beraber ilk aşamadan beri çalışıyoruz zaten. Yapımcı sonradan ekibe geliyor. Teknik ekip ise yaratıcı ekibin çıkardığı kaba senaryoyu çekmek için bir gün önce çağrılsa da olur. Bir gün önce çağırıyorsunuz, çalışma planını ve bilgiyi veriyorsunuz’’ ifadelerini kullandı.

"İşin olup olmayacağını bütçe belirler"

Belgesel yapımının aşamalarını anlatmaya devam eden Fatma Körünoğlu, ‘‘Tarihi, toplumsal olaylar, BBC tarzında belgesellerin yapımının hazırlık aşaması en az üç yıldır. Yaratıcı ekibin araştırması ve hazırlanması bu kadar sürüyor. Yapımcının kültürlü olması gerekmektedir. Siyasi görüş, taraf yansıtılmamalıdır. Bir belgeselin olmazsa olmazı, çekebileceğinizi anladığınız kısım bütçedir. İşin olup olmayacağını bütçe belirler. Maliyetlerin çok doğru bir şekilde hesaplanması gerekiyor. Bir bütçe ortaya koyacaksınız ve o bütçeye sağdık kalmalısınız, değiştiremezsiniz. Kendi cebinizden gitme ihtimali var. Bütçeye uyun. Sonrasında kaba senaryoyu sinopsise çevirir, teknik ekibin eline verir ve çekim yapmaya başlarız. Belgesel dediğimiz şey sabırdır. Dijitalde de belgeseller vardır. On dakika izlediğiniz belgeseller ilk önce normal çekiliyor. Sonra kesim yapılarak ham hale getiriliyor. Hedef kitle kimse ona uygun hale getiriyorlar ya da beşer dakikalık aralıklarla yirmi beş dakika boyunca izlettiriyorlar. İnsanlar belgesele inanıyorlar. Sinemada şöyle bir şey çıktı; kurguyla yarı belgesel arasında sinema dilini kullanarak yapılan belgeseller. Daha fazla ilgi çekti, inananlar oldu. Hani bir espri vardır, Kanuni Sultan Süleyman mezardan çıksa ‘sen o değilsin ki’ deriz. Çünkü Halit Ergenç Kanuni Sultan Süleyman. Biz bunlara inandık artık. Ama canlandırma belgeselde yapılan en fazla şey çizgilerle anlatmak. Animasyon kullanarak belgeselleri canlandırınca o dönem zihinde daha iyi gerçekleşiyor. Vahşeti daha kolay kabul ediyoruz. Belgesel popüler kültürle birlikte dönüşüyor’’ sözlerini kullandı.