Sekizinci oturumda iletişim eğitimini irdeleyen bildiriler sunuldu
01.11.2020 10:07

Sekizinci oturumda iletişim eğitimini irdeleyen bildiriler sunuldu


Haber Üsküdar 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen 7.Uluslararası İletişim Günleri / Dijital Çağda İletişim Eğitimi sempozyumunun 8. oturumunda dijitalleşme ve yeni jenerasyon ilişkisi irdelendi. Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Filiz Aydoğan Boschele'nin moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda Araş. Gör. Ece Karaçay Arın, Dr. Öğr. Üyesi Erkam Temir, Dr. Öğr. Üyesi Hakan Karahasan, Öğr. Gör. Mehmet Özdemir ve Dr. Öğr. Üyesi Pınar Aslan birer bildiri sundu.  

Araş. Gör. Ece Karaçay Arın: "Sektörde çalışan gazeteciler, iletişim fakültelerinden mezun olanları teknik açıdan yetersiz buluyor"

Marmara Üniversitesi'nden Araş. Gör. Ece Karaçay Arın, Prof. Dr. Filiz Aydoğan Boschele ile birlikte hazırladıkları, "Dijital İletişim Çağında Medya Sektörünün Problemleri ve Medya Eğitimi" başlıklı çalışmalarını sundu. Karaçay Arın şunları söyledi: "Kitle iletişim araçları ortaya çıktığı ilk günden bu yana, toplumsal yaşamda çeşitli değişimlere ve dönüşümlere sebep olmaktadır. Kitle iletişim araçlarını yalnızca teknolojik bir gelişme olarak değil, bireysel ve sistemsel güç ilişkileri dâhilinde ekonomik, sosyolojik ve toplumsal değişimlere yol açan bir güç olarak değerlendirmek gerekmektedir. Bu bağlamda, bilgisayar aracılı iletişim teknolojilerinin hâkim olduğu günümüzde iletişim, dijital iletişim biçimine dönüşmekte ve bu yeni iletişim biçimi birey ve toplum yaşamında çeşitli değişikliklere yol açmaktadır. Yeni iletişim teknolojilerinin hâkim olduğu günümüzde kavramlar ve meslekler de dönüşüme uğramaktadır. Teknolojik gelişmeler pek çok sektörde yeni iş alanları açarken, pek çok alanda bireyler işlerini kendi ürettikleri makinelere bırakmaktadır. Teknolojik gelişmelerle birlikte medya sektörü de bir dönüşüm içerisine girmiştir. Her ne kadar gazetelerin, televizyonların veya dergilerin ortadan kalkacağına yönelik olumsuz görüşler ortaya çıkmış olsa da geleneksel medya organlarının dijital olanaklardan yararlandığı gözlemlenmektedir. Dolayısıyla dijital medya geleneksel medyayı ortadan kaldırmamış, aksine geleneksel ve sosyal medyanın bir arada kullanıldığı bir dijital çağa evrilmiştir. Medya sektöründe çalışacak iletişim fakültesi öğrencilerinin yalnızca teknik meselelere hâkim birer ara eleman değil; toplumsal, ekonomik ve politik gelişmelere hâkim ve çağın gerektirdiği teknolojik donanıma sahip bireyler olması büyük önem taşımaktadır." Konuşmasında sektörde çalışan gazetecilerle yaptığı araştırmayı da aktaran Ece Karaçay Arın, iletişim fakültelerinden mezun olanların teknik yeterliliklerinin eksik bulunduğunu ifade etti.   

Dr. Öğr. Üyesi Erkam Temir: "Öğrencileri yarına hazırlayan bir eğitim biçimi benimsenmeli ve sürekli öğrenmeyi hedefleyen iletişimciler yetiştirilmelidir"

Kastamonu Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Erkam Temir, "Geleceğin İletişimcilerini Yetiştirmek: Dijital Çağda İletişim Eğitimi Nasıl Olmalı?" başlıklı sunumunda şunları söyledi: "Geleceğin iletişimcilerini yetiştirmek için günün teknolojilerine odaklanmak yeterli değildir. Bu teknolojiler hızla eskimekte, hatta öğrencilerin eğitim gördükleri zaman zarfı bile bu teknolojilerin kökten değişimine yeten bir süre olarak karşımıza çıkmaktadır. İletişim eğitiminde sadece günün dijital teknolojilerinin nasıl kullanıldığını öğretmek ve bugünün teknolojileri üzerinden sosyolojik çıkarımlar yapmak yeterli değildir. Sosyal bilimler eğitiminin sağlam bir bilişim temeli oluşturacak teknoloji eğitimi ile birlikte verilmesi önemlidir. Öğrencileri yarına hazırlayan bir eğitim biçimi benimsenmeli ve sürekli öğrenmeyi gaye edinen iletişimciler yetiştirilmelidir. Örneğin yakın geçmişte iletişim fakültelerinde web tasarımı, mizanpaj ve kurgu derslerinde öğretilen yazılımların çoğu artık neredeyse hiç kullanılmamaktadır. Oysa temel bilişim konularına hâkim öğrenciler yeni gelişen teknolojilere ve yazılımlara kolayca uyum saylayabilirler." 

Dr. Öğr. Üyesi Hakan Karahasan: "Gazeteci sadece haber yazmayı bilen kişi değil, aynı zamanda teknolojik araçları kullanabilen kişidir"

Yakın Doğu Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Hakan Karahasan, "İletişim Eğitimi Üzerine Düşünceler" başlıklı sunumunda şunları söyledi: "Günümüzde bir yandan değişen zaman ile birlikte iletişim alanının kurumsallaşması tartışmaları devam ederken, öte yandan iletişim fakültelerindeki bölümler de geçen zaman ile birlikte kendilerini müfredatları üzerinden sorgulamaya başlamışlardır. Robot gazetecilik bu konuda örnek olarak verilebilir. 2000’li yıllar ile birlikte değişen gazetecilik anlayışıyla gazeteci denilen kişi sadece basılı olan gazetede çalışan kişi olmaktan çıkıp, internetin sağladığı olanakları bilen ve onları gazeteciliğin ihtiyaçları doğrultusunda kullanabilen kişi olarak düşünülmektedir. İnternetin sunduğu olanaklar gazetecinin görev alanını temelden değiştirmedi, lakin uygulamalara bakıldığında, bu araçların var oluşu beraberinde gerek teknik, gerekse etik olarak bazı düzenlemeleri getirdiği kadar, mecradan kaynaklı nedenlerden ötürü, adına gazetecilik denilen eğitimin revize edilmesini bir gereklilik haline getirdi. Böylece, gazeteci sadece haber yazmayı bilen kişi değil, aynı zamanda teknolojik araçları ne zaman ve nasıl kullanması gerektiğini bilmesi gereken kişiye doğru evrilmiş durumdadır."  

Öğr. Gör. Mehmet Özdemir: "İletişimeğitimi veren fakülte ve meslek yüksek okullarının kontenjanları çok yüksek"

Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi'nden Mehmet Özdemir, Öğr. Gör. Halime Sultan Karahan'la birlikte hazırladıkları, "İletişim Eğitiminin Görünmeyen Yüzü: Meslek Yüksekokullarındaki İletişim ile İlgili Bölümlerin Sorunları" başlıklı konuşmasında şunları söyledi: "Eğitim sistemi Türkiye’nin genel bir sorunu olmakla birlikte, özelde de iletişim eğitimi alan öğrencileri ve iletişim eğitimi veren akademisyenleri derinden etkilemektedir. Endüstrinin hızla gelişip çeşitlenmesi, gazeteciliğin değişime uğraması ve sürekli yeni beceriler gerektiren bir meslek haline gelmesi, bunun yanında reklamcılık ve halkla ilişkiler sektörlerinin gelişmesi gibi olgular iletişim eğitimine de yansımaktadır. Sürekli gelişen bir alanda nasıl bir eğitim verileceği tartışma konusu olurken, sayıları giderek çoğalan iletişim eğitimi almış mezunların istihdam sorunu da giderek artmaktadır. Literatürde iletişim eğitimine yönelik akademik çalışmaların genel olarak iletişim fakültesi mezunları ve bunların istihdamı üzerinde yapıldığı görülmüştür. Türkiye’de iletişim fakültelerinin dışında iletişim eğitimi veren farklı akademik yapılar da bulunmaktadır. Bunların başında, sosyal ve beşeri bilimler fakültelerinde ve uygulamalı yüksekokullarda açılan ‘Medya ve İletişim’ bölümleridir. Bu bölümlerde lisans düzeyinde iletişim eğitimi verilmektedir. Bu durum iletişim fakültelerinin yapısının sorgulanmasına neden olmaktadır. İletişim eğitimi veren diğer önemli akademik yapılanma ise meslek yüksek okullarında bulunan iletişim ile ilgili bölümlerdir. Türkiye’de 207 üniversitede 1016 meslek yüksek okulu bulunmaktadır. Bu 1016 meslek yüksek okulunun yarısından çoğunda iletişim ile ilgili ön lisans programı bulunmaktadır." Meslek yüksek okullarının iletişimle ilgili 25 bin kontenjanı olduğunu ifade edem Mehmet Özdemir, iletişim fakültelerinin de 25 bin civarında kontenjana sanhip olduğunu, bu durumun ciddi bir sorun oluşturduğunu vurguladı. 

Dr. Öğr. Üyesi Pınar Aslan: "İletişim eğitiminde kamu diplomasisi içren derslere yer verilmesi, bu kavramın iletişimin alanına da girdiğinin daha çok kabul görmesini sağlayacaktır"

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Pınar Aslan, "İletişim Eğitiminde Diplomasi, Kamu Diplomasisi ve Dijital Diplomasi" başlıklı sunumunda şunları söyledi: "Diplomasi konusu uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanının ana çalışma konusuyken, kamu diplomasisi ve dijital diplomasi kavramları iletişim eğitiminde de giderek yer bulan konulardır. Bunun sebebi, kamu diplomasisinin iletişim beceri ve bilgisi, dijital diplomasinin ise medya okuryazarlığı, dijital içerik üretme, yeni medya konularında farkındalık ve bilgi gerektirmesidir. Güncel durumu belirlemek üzere gerçekleştirilen bir içerik analizi olarak değerlendirilebilecek çalışma, diplomasi bilgisinin ve kamu diplomasisi, dijital diplomasi teorisinin güncel iletişim müfredatının neresinde olduğuna dair bir inceleme olarak nitelendirilebilir." Konuşmasında yaptığı araştırmanın bulgularını da aktaran Pınar Aslan, kamu diplomasisi derslerini genellikle halkla ilişkiler ve reklamcılık bölümlerinin müfredatlarında gördüğünü ifade etti. İletişim fakültesi bulunan 70 üniversiteden yalnızca 13'ünün müfredatlarında kamu diplomasisi dersine yer verildiğini söyledi Pınar Aslan konuşmasını şöyle sonlandırdı: "İletişim eğitiminde kamu diplomasisi içren derslere yer verilmesi, bu kavramın iletişimin alanına da girdiğinin daha çok kabul görmesini sağlayacaktır."