Karadağ’da bir hafta
02.12.2025 15:52

Karadağ’da bir hafta


Gezi yazısı: Şimal Zehra Yardımcı

Karadağ’a birkaç ay önce altı kişilik bir arkadaş grubuyla gittik ve bir hafta boyunca Budva’da kaldık. Havalimanından çıkar çıkmaz hissettiğim ilk şey sakinlikti. Şehir küçücük ve insanı hiç zorlamayan bir düzene sahip. Yoldaki insanlar, markette çalışanlar, restoranlarda karşılaştığımız herkes oldukça nazikti. Bir şey sorduğumuzda acele etmeden, gerçekten yardımcı olmak ister gibi anlatmaları hoşuma gitmişti.

Budva’da gündüzler epey rahattı. Genelde sahile inip yürüyüş yaptık, denizi izledik, bazen sadece oturup sohbet ettik. Zorunlu bir aktivite programımız yoktu; şehir zaten kendi halinde akıp gidiyor. Akşam olunca sokakların bambaşka bir moda geçmesi ise en sevdiğim detaylardan biriydi. Sahil boyunca ışıklar yanıyor, müzik sesleri birbirine karışıyor, insanlar hem eğleniyor hem de bir şekilde ortam kalabalık olsa bile insanı rahatsız etmeyen bir düzeni var. Bir noktadan sonra fark ettik ki etrafımız Türk dolu. O kadar çok Türk turist vardı ki nereye baksak bir Türk grubuyla göz göze geliyorduk. Bu hem komik bir tanıdıklık hissi verdi hem de şehirde yabancılık çekmemeyi sağladı.

Kotor’da teleferiğe bindik

Gezinin en heyecanlı kısmı, Budva’dan Kotor’a yaptığımız günübirlik yolculuktu. Sabah Kotor’a vardığımızda hava kapalıydı ama yine de gezeriz diye düşünüyorduk. Ancak bir anda başlayan aşırı yağmur planlarımızı tamamen altüst etti. Sokaklarda resmen mahsur kaldık, sığınacak yer ararken sırılsıklam olduk. O an hepimiz aynı şeyi düşündük: “Dağ kızağı kesin iptal.” Çünkü hava o kadar yoğundu ki, yukarıdaki dağlar görünmez olmuştu.

Tam vazgeçmeye yaklaşmıştık ki yağmur yavaşladı, sonra tamamen durdu. Bir anda ortalık sessizleşti ve bulutlar hafifçe açıldı. Biz de şansımızı denemeye karar verip teleferiğe yöneldik. Teleferik yukarı çıktıkça manzara kendini göstermeye başladı. Kotor Körfezi aşağıda büyük bir çember gibi duruyordu; sis dağların arasında geziniyor, arada bir açılıp bembeyaz bulutların arasından şehir görünüyordu. Teleferikle yükselmek, Kotor’u bambaşka bir açıdan görmekti.

Zirveye vardığımızda hava hâlâ bulutluydu ama dağ kızağı için uygun görünüyordu. Bulutların arasında kızağa binmek hem eğlenceli hem de biraz masalsı bir his verdi.

Sabah yağmur altında söylenirken öğleden sonra bu manzarayla eğleniyor olmak hepimizi şaşırttı. O günün en güzel yanı da buydu: hiçbir şey planladığımız gibi gitmemişti ama yine de gün çok keyifli geçmişti.

Teleferikten indikten sonra çevreyi biraz dolaşıp manzarayı ve belki de hayatımızda aldığımız en temiz oksijeni içimize çektik. Kısa bir kahve molası verdik ve turun tüm yorgunluğunu üzerimizden attık.

Bir hafta boyunca Karadağ’da yaptığımız her şey bir araya gelince oldukça güzel bir deneyim oldu. Budva’nın rahat havası, insanları, gece hayatı, teleferikle yukarı çıkarken gördüğümüz o manzara… Dönüş yolunda hepimiz aynı şeyi konuştuk: “Karadağ küçük ama insanı şaşırtmayı iyi biliyor.”