
Ozan Mercan serbest gazeteciliği anlatıyor: Kendi işinizin hem patronu hem de çalışanı oluyorsunuz
Röportaj: Sude Kader Aykın
Serbest gazetecilik günden güne artan ilgiye sahip bir alan. Serbest gazeteciler yapacakları haberi seçebilme özgürlüğüne sahip olsalar da düzensiz gelir ve güvencesizlik söz konusu. Konuya dair merak edilenleri serbest gazetecilik yapan Ozan Mercan'la konuştuk.
Ozan Mercan yaklaşık beş yıldır serbest gazeteci olarak çalışıyor. Journo, Gazeteciler Cemiyeti ve Gazete Emek gibi kurumlar için haberler üretiyor. Yanı sıra X (eski adıyla Twitter) üzerinden yürüttüğü 'Türkiye Direniş Haritası' için emek odaklı veri haberciliği yapmakta.
Sektöre girişi üniversiteye başladığı 2017 yılında Uşak Üniversitesi Tarih Bölümü’ne kayıt olmasıyla başlamış. Mercan burada okurken gazeteciliğe ilgi duymaya başladığını ve bir sonraki yıl Yeni Medya Bölümü’ne geçiş yaptığını anlatıyor. Ardından birkaç gazetecilik eğitimi alarak sektöre adım atmış. Kariyerindeki dönüm noktasından bahsederken ise pandemi dönemine işaret ederek şöyle diyor:
"Bu süreçte ilk telif yazılarımı ve ilk haberlerimi ürettim. Ayrıca, Karşı Gazete’de yayımlanan “Yerel medyanın 59 günü: Erkek şiddeti nasıl sunuluyor?” ve Journo için hazırladığım “Emek haberciliğinin dönüşü: Dijitalde haber sayısı arttı ama daha çok yolumuz var” başlıklı haberlerim de kariyerimdeki önemli kilometre taşları oldu."
“Kendi yolumu çizmeye karar verdim”
Neden gazeteci olmaya karar verdiğini açıklarken, "Zamanla bu mesleğe tutkuyla bağlandım" diyor fakat 'serbest gazeteciliğe yönelmesinin bir zorunluluk olduğunun altını çizerek şöyle devam ediyor: "Mezun olduktan sonra bir basın kuruluşunda iş bulamayınca kendi yolumu çizmeye karar verdim."
Mercan ağırlıklı olarak 'emek haberleri' üzerine çalışıyor, fakat bazen film festivalleri gibi kültür-sanat konularında da haberler yaptığını da ekliyor. Projelere veya telif desteğine başvururken belirli alanlarda uzmanlaşmak gerektiğinden, bu odakla devam ettiğini de kaydediyor.
“Hem kendi işinizin patronu hem de çalışanı oluyorsunuz”
Serbest gazeteciliği, habercilerin içeriklerdeki söz hakkından üretim süreçlerinin tamamen kendilerine ait olmasına kadar uzanan bir özgürlük alanı olarak gördüğünü vurgulayarak, "Ancak Türkiye gibi gazeteciliğin riskli olduğu bir coğrafyada, bu özgürlük ekonomik zorluklar ve güvenlik endişeleriyle mücadele etmek anlamına geliyor" diyor ve şöyle devam ediyor: "Sabit gelir veya sosyal güvence olmadan hem kendi işinizin patronu hem de çalışanı oluyorsunuz. Bu yüzden temel muhasebe bilgisi, zaman yönetimi, dijital araçları etkin kullanma ve network becerileri kritik önem taşıyor."
Ozan Mercan, Journo, Gazeteciler Cemiyeti ve kendi yürüttüğü 'Türkiye Direniş Haritası' gibi platformlarda 'özgürlüğü' hissettiğini aktararak, "Ürettiğim içeriklerdeki söz hakkım, seçtiğim projeler ve anlatım tarzım tamamen bana ait" diyor.
"Düzenli gelir veya sosyal güvence yok"
"Kurumsal medyadaki sansür baskısı, editöryal müdahaleler ve mobbing beni serbest gazeteciliğe iten faktörler oldu" diyen Ozan Mercan, öte yandan düzenli gelir ve sosyal güvencenin olmamasının, finansal belirsizlikle mücadele etmek anlamına geldiğini söyleyerek, saha çalışmalarında resmi kurum desteği olmadan riskleri bireysel olarak yönetmek zorunda kalındığının da altını çiziyor.
Haber konularını belirleme sürecine dair de bilgi veren Mercan şöyle diyor: "Genellikle haberler için ön başvuru yapıyorum. Başvuru onaylandıktan sonra sürece başlıyorum. Kendi X hesabımda ise editöryal bağımsızlığa sahibim. Burada gündemi anlık takip ederek kurumsal sınırlamalardan uzak özgün içerikler paylaşıyorum."
Geciken telif ücretleri ve sözleşme dışı talepler söz konusu
Serbest gazeteciliğin avantajlar ve dezavantajlarına değinen Ozan Mercan, "Avantajı, haberi tamamen kendi istediğiniz gibi şekillendirebilmeniz. Dezavantajı ise tüm teknik donanım ve süreçlerden tek başınıza sorumlu olmanız" diyor. Buna göre, bir kurumda iş bölümünü ekibin paylaştığını hatırlatarak, serbest gazeteci olarak ise her aşamayı kendilerinin yönettiğini kaydediyor.
Mercan, sistematik güvencesizliğin 'en büyük sorun' olduğunu söylüyor. "Ulaşım, konaklama ve hukuki destek masraflarını bireysel karşılıyorsunuz" diyerek şunları ekliyor: "Bazı kurumlar telif ücretlerini geciktirebiliyor veya sözleşme dışı taleplerde bulunabiliyor."
"Düzensiz gelir ek iş yapmaya itiyor"
Serbest gazetecilerin en sık telaffuz ettiği sorunlardan biri teslim edildiği halde ödemesi yapılmayan işler. Mercan, "Maalesef, evet" diyerek kendisinin de bu sorunla karşı karşıya kaldığını fakat bu durumlarda Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) başvurarak hukuki destek aldığını anlatıyor. Serbest gazeteciliğin düşük ücretleri ve düzensiz geliri sebebiyle bir kafede garson olarak ek iş yaptığını da sözlerine ekliyor.
“Türkiye'de ekonomik belirsizlik daha yoğun”
Türkiye'deki durumu kıyaslarken, "Uluslararası medyada telif ücretleri daha yüksek ve çalışma koşulları daha düzenli" diye açıklıyor ve ekliyor: "Türkiye’de ise ekonomik belirsizlikler daha yoğun."
Gazeteciler haberlerini hazırlarken sayısız tehditle yüzleştiği için şimdiye dek fiziki bir tehdit yaşamasa da 'önleyici tedbirler' aldığını söyleyerek şöyle devam ediyor: "Türkiye’de çalıştığınız kurumların desteği zayıf olduğundan, TGS’nin hukuki ve psikolojik desteklerine güveniyorum." Mercan ayrıca, Turkuaz basın kartı kullanmadığını fakat Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) tarafından verilen basın kartına sahip olduğunu belirtiyor. Ancak Türkiye’de tanınmama veya keyfi sorgulamalarla karşılaşabildiğini de hatırlatıyor.
“Gazetecilik bir hikâye anlatma sanatı, mesleğe tutkuyla bağlanın”
Bugün mesleğe yeni baştan girseydi dijital okuryazarlık ve veri gazeteciliği becerilerini erkenden geliştireceğini söyleyerek, öğrencilikte daha fazla staj yapacağını da ekliyor. Sözlerini sonlandırırken, kariyerinin başındaki genç gazeteci adaylarına tavsiyelerde bulunmayı da unutmayan Mercan, "Gazetecilik bir hikâye anlatma sanatıdır" diyor: "Okumak, araştırmak ve sürekli öğrenmek zorundasınız. Ayrıca projelere aktif başvurun ve mesleğe tutkuyla bağlanın."