Z kuşağı sosyal medya yasasını değerlendiriyor
05.08.2020 12:07

Z kuşağı sosyal medya yasasını değerlendiriyor


Haber Üsküdar - Hasan Zahid Ezim

Kamuoyunda sosyal medya yasası olarak bilinen, "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 29 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaylanarak kabul edildi ve 31 Temmuz 2020 tarihinde de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenleme ana akım medyada ve TBMM'de günlerce tartışıldı, ancak sosyal medyanın en büyük kullanıcısı durumundaki Z kuşağı gençlere soran olmadı. Biz de Haber Üsküdar olarak mikrofonumuzu Z kuşağına uzattık, neler düşündüklerini sorduk.  

"Sosyal medyamıza karışmasınlar"

Nazım Özcan 18 yaşında (2002 doğumlu), Antakya'da yaşıyor. Sosyal medyaya yasa ile getirilen kısıtlalar hakkında ne düşünüyorsun diye soruyorum. Şu cevabı veriyor: "Sosyal medya özgür bir platform. Kişilerin istedikleri şeyleri izleyip izlememesine veya dinlemesine kimse karışmamalı. Dediğim gibi kişinin kendi elinde olması gereken bir durumdur bu. Ana akım medya için zaten RTÜK diye bir hapishane gibi özgürlük kısıtlayıcısı var. Bunu sosyal medyaya yaymamaları lazım.Yani diyorum ki, sosyal medyamıza karışmasınlar."

"Kısıtlamalara hangi açıdan baktığımız önemli"

Cengizhan Haznedaroğlu 17 yaşında (2003 doğumlu), Antakya'da yaşıyor. Sosyal medya yasası konusunda şunları söylüyor: "Sosyal medyanın kısıtlanması bir bakıma iyi oluyor. Kısıtlamaya hangi açıdan baktığımız önemli, mesela hakaretamiz küfür içerikli şeyler ya da çocukların erişebildiği platformlarda pornografik ögeler gibi tarzda şeyler olunca bunların kısıtlanması güzel. Ama mesela bloglar, wikipedia, yani bilgi paylaşımlarının kısıtlanmasını hoş karşılamıyorum."

"Sosyal medyanın özgürlük kapısı olduğunu düşünüyorum"

Mehmet Mert İmren 20 yaşında (2000 doğumlu), Antakya'da yaşıyor. Sosyal medyaya ilişkin düzenleme hakkında şu görüşleri dile getiriyor: "Açıkçası sosyal medyanın insanlar için bir özgürlük kapısı olduğunu düşünüyorum. Bunun kısıtlanmasıyla insanların özgürlüğüne bir ket vurulduğunu düşünüyorum. Bu nedenle mümkün olduğunca nasıl ki günlük hayatlarında hak ve özgürlükleri yasalar tarafından bu zamana kadar korunmuşsa, sosyal medya konusunda da siyasilerin vatandaşın özgürlüklerine saygı duymalarını bekliyorum. İnsanlar günlük yaşantının stresinden uzaklaşmak için sosyal medyayı bir nevi araç olarak görüyor. Bunun da sebebi dışarıdaki baskıdan kurtulmak amacı ile yapılmasıdır. Orada da bir baskı söz konusu olduğunda ne kadar rahatlama olabilir bilmiyorum. Sosyal medyanın kısıtlanmasını hiçbir şekilde doğru bulmuyorum." 

"Bırakın da sosyal medya mecralarında özgür olalım"

Büşra Özmen 18 yaşında (2002 doğumlu), Bursa'da yaşıyor. Bursa Anadolu Lisesi'nde öğrenci. Sosyal medya düzenlemesine ilişkin şunları söylüyor: "Sosyal medyayı herkes gibi kullanan biriyim. Şöyle bir durum olduğunu düşünüyorum. Yurt dışı ile bizim ülkeyi kıyasladığımızda gerçekten büyük kısıtlamalar mevcut. Yani istediğimiz web sitelerine istediğimiz şekilde giremiyoruz, ya da Netflix gibi portallarda kendimize göre dizileri izleyemiyoruz. Bu tarz konularda hükümetimizin büyük bir payı var. Bizler genciz, her konuda ve anlamda özgür olmalıyız. Tabii ki cinsel içerikli, pornografik videolar yasaklansın, ama bırakın da diziler, filmler serbestçe izlensin veya sosyal medya mecralarında özgür olalım.

"Sosyal medyanın kısıtlanması demek, haberlerden uzak kalmamız demek" 

Kübra Özcan 18 yaşında (2002 doğumlu), Bursa'da yaşıyor. O da Bursa Anadolu Lisesi öğrencisi. Sosyal medya düzenlemesi konusunda görüşlerini şöyle ifade ediyor: "Bence bu, günümüzde konuşulması gereken en önemli konulardan biri. Sosyal medyanın sınırlandırılması demek, şu anda insanların haber alabileceği alanların kısıtlanması anlamına geliyor. Bu da inanılmaz korkunç bir şey. Günümüzde kimse gazete, dergi okumuyor ne yazık ki ve gazete okuma kültürünün kaybolduğunu düşünüyorum. Biz de gençler olarak haberleri sosyal medyadan takip ediyoruz. Bunun kısıtlanması demek de bu bilgilerden haberlerden uzak kalmamız demek. Çünkü sosyal medya mecralarındakiler hariç diğer medya hükümetin elinin altında. Bunun dışında, sosyal medyanın insanları bir araya getirdiğini de düşünüyorum. İşte kadın cinayetleri olsun veya çocuk kaçırmaları olsun yani bütün olağan dışı durumlarda bizi bir araya topluyor.