
6. Bilimsel Araştırma Zirvesi başarıyla gerçekleşti
Haber-Fotoğraf: Baran Demir
Üsküdar Üniversitesi, 6. Bilimsel Araştırma Zirvesi kapsamında Stratejik Araştırma ve Geliştirme Kulübü tarafından “3. Milenyum Çağı Gençlerinde Beyin Çürümesi” adlı etkinlik gerçekleştirildi. Programa Üsküdar Üniversitesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nejla Polat, Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Gör. Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, Araştırmacı ve Transdisipliner Sanatçı Nihal Kançu Akhuy, Görsel Sanatlar Sanatçısı Ela Baysak, Oyuncu ve Yazar Tamer Levent, İstanbul Aydın Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hale Tarun, Üsküdar Üniversitesi Stratejik Araştırma ve Geliştirme Kulübü Başkanı Ercan Büyüktepe katıldı. Program Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Fuat Sezgin Konferans Salonunda Gerçekleştirildi.
Etkinlikte dijitalleşmenin bireysel ve toplumsal etkileri ele alındı. Zirvede konuşmacılar, sosyal medya ve dijital cihazların aşırı kullanımının gençlerde zihinsel tükenmişlik, dikkat eksikliği ve entelektüel gerilemeye yol açtığını vurguladı. “Beyin çürümesi” kavramının yeni ama giderek yaygınlaşan bir sorun olduğu belirtilirken, bunun bireysel değil kolektif bir mesele olduğuna dikkat çekildi. Katılımcılar, çözüm olarak dijital medya okuryazarlığı, fiziksel aktiviteler, yüz yüze iletişim ve sanatsal farkındalığın artırılmasını önerdi. Zirvede ayrıca yapay zekânın bilinç ve ruhsallık gibi kavramlarla ilişkisi de felsefi açıdan tartışıldı.
Ercan Büyüktepe: “Bu noktaya bir anda gelinmedi”
Programın açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Stratejik Araştırma ve Geliştirme Kulübü Başkanı Ercan Büyüktepe, “Bugün burada 6. gerçekleştirdiğimiz bilimsel araştırma zirvemiz bir kez daha çok önemli bir konuyu “3. Milenyum Çağı Gençlerinde Beyin Çürümesi” başlığı altında ele aldık. Ancak bu noktaya bir anda gelinmedi. Bizler bu yola 3. 4. 5. bilimsel araştırma zirvelerimizle aynı tutkuyla, aynı sorumluluk bilinciyle gerçekleştirdik” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Nejla Polat: “Beyin çürümesi kavramını dijitalleşen dünya ortaya çıkarıyor”
Beyin çürümesi kavramının ortaya çıkaran sebeplerden biri olarak dijitalleşen dünyayı örnek gösteren Üsküdar Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nejla Polat, “Yapılan araştırmalar sonucunda uzmanların beyin çürümesini önleme konusunda çözüm önerileri genel olarak şöyle sıralanıyor: dijital ortamda tüketilen içeceklere dikkat edilmesi, insanlarla yüz yüze iletişime geçilerek sosyalleşme çabası, hobilere ve farklı fiziksel aktivitelere daha fazla zaman ayrılması, beynimizin daha işlevsel kullanılabilmesi ve yararlı bilgilere yoğunlaşılması, dijital ortamda daha az zaman geçirilmesi, dijital medya okuryazarlığı eğitimlerinin artırılması. Sonuç olarak, dijitalleşen dünya ve sosyal medyanın, zihinsel sağlığımız üzerinde önemli etkiler yarattığını ve “Beyin Çürümesi” kavramının da bu etkilerin sonucu olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz” dedi.
Prof. Dr. Barış Erdoğan: “Bu kolektif bir sorundur”
Odaklanma sorununun bireysel değil kolektif bir sorun olduğunu vurgulayan Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan; “Çok uzun süre ekrana baktık. Vaktimiz geçti. Bu bir alışkanlık oldu. Çünkü çoğu zaman benim de başıma geliyor. Açıkçası bir dakika 2 dakika diye bir başlıyorum gidiyor da gidiyor. Aslında bu durum hepimizin de yabancısı değil. Birçok kişide aynı durumdan mustarip. Şimdi burada o zaman sormamız gereken bir soru var. Bu bireysel bir mesele mi? Yoksa daha büyük açıdan bakıp dijital kültürün yeni medya emperyalizminin bize dayattığı bir sonuç mu? Eğer milyonlarca insan bugün dünyada aynı odaklanma sorunu yaşıyorsa, aynı zihinsel tükenmişlik içindeyse, dikkat eksikliği yaşıyorsa, artık bunu bireysel sorun olarak görmemiz mümkün değil. Bu bir kolektif sorundur. Bir toplum sorunudur” dedi.
Nihal Konçu Akhuy: “Beyin çürümesi yeni bir terimdir”
Beyin çürümesinin yeni bir terim olduğunu vurgulayan araştırmacı ve transdisipliner sanatçı Nihal Konçu Akhuy; “Günümüzde yoğun olarak sosyal medya ve dijital cihazlarla iç içe yaşam sürüyoruz. Ekranlara dalıp gidiyoruz. Peki ya bu alışkanlıklarımızın beynimiz üzerindeki etkileri neler? Ne kadar biliyoruz? Yapılan araştırmalar bu yeni çağ problemi olarak adlandırılan çalışmaların sonuna gelinen durumla beyin çürümesi olarak bir tanım koydu. Beyin çürümesi dijitalleşen dünyanın ve sosyal medyanın bilinçsiz bir şekilde aşırı derece tüketilmesi sonucunda bir kişinin zihinsel sağlığının veya entelektüel durumunun bozulması olarak tanımlanan yeni bir terimdir” dedi.
Özgenur Taşkın: “Beyin çürümesi geniş bir kavram”
Beyin çürümesinin geniş bir kavram olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Gör. Uzman Psikolog Özgenur Taşkın; “Birkaç bölüm olarak ele alalım istiyorum beyin çürümesini. Çünkü beyin çürümesi, bizim klinikte çokça karşılaştığımız ama beyin çürümesi de demediğimiz yani kimi zaman tükenmişlik sendromu dediğimiz, kimi zaman hayattan zevk almama dediğimiz, bazen depresyon tanısı koyduğumuz bir durum. Yani o kadar geniş bir kavram ki aslında saatlerce konuşabiliriz” dedi.
Ela Baysak: “Dijital çağ verimli ve eksiltici yönleriyle bizleri etkilemektedir”
Dijital çağın bizi her yönden etkilediğini belirten Görsel Sanatlar sanatçısı Ela Baysak; “Yaşamın her alanında olduğu gibi günümüz dijital çağıda verimli ve eksiltici yönleriyle bizleri etkilemektedir. Sanatçı içinde olduğumuz dijital çağda hem üretici hem gözlemci hem de sorgulayıcıdır. John Berger, bakmak ve görmek arasındaki farkı açıklarken; görmenin sadece gözle, bir şeyleri görmekten çok daha fazla olduğunu vurgular. Görmek sadece estetik veya fiziksel bir algı değil; toplumsal, kültürel, ideolojik bir çerçevede derinlemesine bir sorgulama sürecidir.” dedi.
Tamer Levent: “Tüketim toplumlarında süreç yoktur, hep sonuç vardır”
Tüketim toplumlarında sürecin olmadığını vurgulayan Oyuncu ve Yazar Tamer Levent; “İyi ki bugün bunu yapmışız. Çok etkilendim. Çünkü 40 küsur yıldır sanata evet derken esasında bunları kastediyorum. Burada konuşulanların sanatın bilinci olduğunu kastediyorum. Biz sanatı bilinç olarak anlamıyoruz. Yani algı yönetimine tabi tutulduk diyoruz. Manipülasyona tabi tutulduk diyoruz. Sanat bir kere fikir demek biliyorsunuz. Ama bix böyle bilmiyoruz. Biz sanatı; resim, heykel, tiyatronun bitmiş hali zannediyoruz. Bu tipik bir tüketim toplumu anlayışı. Nasıl o bitmiş esere ulaşılıyor? Süreçle. Ama tüketim toplumlarında süreç yoktur, hep sonuç vardır. Dolayısıyla bizi hep sonuç ilgilendirir.” dedi.
Hale Torun: “Yapay zekâ ruhsal bir çekirdeğe sahip değil”
Yaptığı araştırmayla dinleyenlerin dikkatini çeken İstanbul Aydın Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hale Torun, yaptığı araştırmada yapay zekanın bilinç sahibi olmadığını, beden ve deneyim eksikliğinden dolayı ruhsal bir çekirdeğe sahip olmadığı ama yine de felsefi ve etik sorularla ciddi şekilde tartışılabilecek bir konu olduğunu yaptığı araştırmada gösterdi.
Etkinlik uzmanlara teşekkür belgesi verilmesi ve toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Güney Yerleşke bahçe alanında Oyuncu ve Yazar Tamer Levent’in kitap imzalama ve öğrencilerle fotoğraf çekimi yapıldı.