Burak Altınok: Serbest gazetecilik, sonsuz sorunları olan bağımsız çalışmadır
10.04.2025 11:04

Burak Altınok: Serbest gazetecilik, sonsuz sorunları olan bağımsız çalışmadır


Röportaj: İrem Sultan Kaya

Günümüzde dijitalleşmenin etkisiyle geleneksel medyada değişiklikler yaşanırken, serbest gazetecilik de giderek daha fazla önem kazanan ve merak edilen bir alan haline geldi. Özellikle ifade özgürlüğü ve bağımsız habercilik gibi konuların ön planda olması mesleki anlamda büyük bir özgürlük sunarken beraberinde birçok zorluğu barındırıyor. Biz de bu alanı daha yakından tanımak adına, serbest gazeteci olarak çalışmalarını sürdüren ve bu alanda deneyime sahip olan Burak Altınok ile bir araya geldik ve kendisiyle bilgilendirici bir röportaj gerçekleştirdik.

Serbest gazeteciliği nasıl tanımlıyorsunuz? Kimlere serbest gazeteci denilmektedir?

Serbest gazeteciler en yalın ifadeyle herhangi bir kuruma bağlı olmadan habercilik faaliyetleri gerçekleştiren gazetecilerdir. Biz serbest gazeteciler yıllar içinde oluşturduğumuz network ve çeşitli medya kuruluşları tarafından açılan başvurular ile haberler hazırlıyoruz. Eğer bir başvuru açıldıysa biz haber konularımızla başvuruyoruz ama bazen de çeşitli medya kuruluşlarında çalışan arkadaşlarımız, bu medyaların genel yayın yönetmenleri bizleri arayıp, “Bize bir haber hazırlayabilir misin?” diye soruyorlar.

Serbest gazeteciliği şu şekilde tanımlayabilirim: Sonsuz sorunları olan bağımsız çalışma. Bunu da şöyle açayım, günümüzde gazeteciler ve medya kuruluşları birçok problemle yüzleşmek durumunda kalıyor. Bu kadar baskıyla işlerini yürütmeye çalışan gazeteciler ve dolayısıyla medya kuruluşları da emekleyerek ilerlemek durumunda kalıyor. Haberlerine sansür uygulamak zorunda kalıyorlar ve görüş alacakları kişiler bile sınırlı olabiliyor. “Bu kanala çıkamaz” listelerinin olduğunu biliyoruz. Bu sadece birkaç sorun. Maaş, çalışma saatleri, sosyal haklar gibi temel konularda da büyük problemler var. Böylesi bir ortamda serbest gazetecilik bizlere biraz nefes aldırabiliyor. “Bağımsız, her istediğim yerden” çalışıyorum diyebiliyoruz ama sigortasız çalışıyoruz. Hastalanıp hastaneye gidemeyen arkadaşlarımız var. Maaş diye bir algımız yok. Bu ay 40 bin TL kazandıysak, bir sonraki ay 10-15 bin kazanabiliyoruz. Bu da bizim birey olarak hareket alanımızı daraltıyor. Dediğim gibi birçok sorun var. Eğer bir gün, “serbest gazetecilerin sorunları” kapsamında bir haber yaparsanız, daha da detaylandırabiliriz.

Ne zamandan beri serbest gazeteci olarak çalışıyorsunuz? Serbest gazeteci olmaya nasıl karar verdiniz? Sizi serbest gazeteci olmaya yönlendiren şeyler nelerdi?

Ben aslında serbest gazeteci olmaya karar vermedim. Yani benim bilinçli olarak verdiğim bir karar değildi. Üniversiteye girdiğimde çeşitli medya kuruluşlarında çalıştım. Hürriyet’in yerel gazetesi olan ve maalesef günümüzde çıkmayan Hürriyet Bursa’da üniversite stajımı tamamladım. Oradan sonra çeşitli kurumlarda da görev aldım ama pandeminin hayatımıza girmesiyle bir anda her şey değişti. Üniversite son sınıfıma denk gelmişti. Açıkçası biraz işime de geldi. Eksik olduğum alanlarda eğitimler aldım, aklımdaki projeleri gerçekleştirebildim. Bu projelerle TGC Aydın Doğan Genç İletişimciler Yarışması’nda 3 farklı ödül kazandım. Hepsi pandeminin kazanımı oldu. Katıldığımız eğitimlerin bazılarında isteyenler haber yazabiliyordu ve bu haberler karşılığında bize telifler veriliyordu. Pandemi döneminde online olarak edindiğim networkü, pandemiden sonra da kullandım ve harçlığımı çıkarmaya başladım. Yüksek lisans eğitimim bittikten sonra da böylesi bir medya ortamında, kötü şartlarda çalışmak istemediğim ve editoryal olarak nispeten daha bağımsız olmak için serbest gazeteciliği sürdürdüm. Dünyayı gezmem de kişisel nedenlerden biri oldu.

Serbest gazeteci olarak nasıl çalıştığınızı anlatabilir misiniz? Haber konularını siz mi öneriyorsunuz yoksa sizden belirli haberleri yapmanız mı isteniyor?

İş alma konusunda genellikle üç yolumuz oluyor. En çok kullanılan yöntem telif programları oluyor. Çeşitli medya kuruluşları telif programları açıyor ve biz de haber önerilerimizi sunuyoruz. İkinci yöntem, edindiğimiz network sayesinde bize gelen teklifler oluyor. Bu teklifler genellikle, “Bize bir haber yapabilir misin?” gibi olsa da bazen özelleşe de biliyor. Meselâ Metin Göktepe Yerel Gazetecilik Ödülü kazandığım haberim için Yeşil Gazete’nin genel yayın yönetmeni beni arayarak, “Karadeniz bölgesinden habere ihtiyacım var” demişti.

“X konusunda bir haber yazar mısın?” veya “şu olayı takip eder misin?” gibi istekler çok nadir oluyor. Bir diğer yöntem de eğitimler açılıyor, başvuruyoruz. Eğer seçilirsek bu eğitimlerin sonunda bizden haber yapmamız isteniyor ve telif alıyoruz.

Düzenli olarak belirli mecralara mı haber yapıyorsunuz, yoksa haberinizi kim isterse o mecraya mı satıyorsunuz? En çok haber yayımlattığınız mecralar hangileridir?

Şimdiye kadar kaç medya kuruluşuna haber yaptığımı bilmiyorum. Birçok farklı kurumla çalışıyorum. Sanıyorum en çok Gazeteciler Cemiyeti’nin yayın organı olan 9.Köy için haber yapmışımdır. Bu sadece tahmin, gerçekten hiç saymadım. Ben bir haber hazırlayıp satmaya çalışmıyorum. Hiçbir zaman böyle bir çalışma prensibim olmadı. Önce işi alıyor, sonrasında üzerine çalışıyorum.

Serbest gazetecilikten elde ettiğiniz geliri yeterli buluyor musunuz? Yoksa serbest gazetecilik dışında başka işler de yapmak zorunda kalıyor musunuz? Eğer başka işler de yapıyorsanız bunlar ne tür işlerdir?

Serbest gazetecilik birçok arkadaşımız gibi benim de tercihim değil, zorunluluğum oldu. Buradan gelen gelir de çoğunlukla yeterli olmuyor. Kendi temel ihtiyaçlarımı giderebiliyorum ama bazı aylar ailemden destek almak durumunda kalabiliyorum. Serbest gazetecilik yapayım, dünyayı gezeyim, tek başıma yaşayayım gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. Ben ek iş yapmıyorum. Sadece başka sektörlerden arkadaşlarım çok sıkıştığında yardım istiyorlar. O da yılda 2-3 kere oluyor. Öyle zamanlarda takvimim müsaitse onlara destek oluyorum. Ama birçok arkadaşımız ek iş yapmak durumunda kalabiliyor.

Sizin için gazetecilik etiği ne anlama geliyor? İlkelere uygun davranmak önemli mi?

Öncelikle ne iş yapıyorsanız yapın insanız. Biz derslerde de bu konuyu Pulitzer ödüllü fotoğrafçı Kevin Carter’ın meşhur akbaba fotoğrafı üzerinden tartışıyorduk. Biz aynı saat içinde 3-4 farklı duyguya bürünebiliyoruz. Az önce olimpiyatlarda ödül kazanan sporcuların odasından haber yaparken, yarım saat sonra bir taciz veya cinayet haberine bakabiliyoruz. Duygu geçişlerimiz çok yoğun ve sık. Bu birçok gazeteciye hata yaptırabiliyor. İşte tam da burada mesleki ilkelerimiz devreye giriyor. Mesleki ilkeler, bu mesleğin ayakta durmasını ve saygınlığını kaybetmemesini sağlayan en önemli direk taşıdır.

Çok basit kurallarımız var. Aslında bu kurallar çok da sert değil ama medya maalesef ısrarla bunları görmezden geliyor. Yargı kararını vermeden insanları suçlamak, yargı kararını vermeden “suçlu” ilan ettikleri kişinin tüm ailesinin seceresini dökmek, “aldatılan adam eşini öldürdü” gibi başlıklarla cinayetleri aklamaya çalışan bir medya düzeninden bahsediyoruz. İşin daha da vahim kısmı, bunu bir kurum veya gazeteci değil, birçoğu yapıyor. Medyada yapılan cinsiyetçilikten, propagandalardan bahsetmiyorum bile. Tamamen insani durumlardan bahsediyorum. Böylesi kaotik bir ortamda gazetecilik etiği bizim mesleğimizin sürdürebilirliğini ve açıkçası onurunu koruyan tek kavramdır. Dolayısıyla ilkelere uygun davranmayı bir gazeteci olarak, bir insan olarak oldukça önemsiyorum.

Serbest gazeteci olarak kendinizi ne ölçüde özgür hissediyorsunuz? Serbest gazeteciler, medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerden daha mı özgür? Serbest gazeteciliğin avantaj ve dezavantajları nelerdir?

Bu konuda çok büyük bir yanlış anlaşılma var. Biz serbest çalıştığımız için özgür olduğumuz zannediliyor ama böyle bir durum tam olarak söz konusu değil. Medya kuruluşlarında çalışan gazetecilere oranla daha özgür hissetsek de tamamen özgür değiliz. İstediğimiz haberi sunalım, telif aldığımız kurum “yayımlamam” diyorsa orada bir özgürlükten bahsedemeyiz. Evet, daha rahatız, haberlerimiz kelime kelime didiklenmiyor, yasaklı röportaj listelerimiz yok ama dikkat etmemiz gereken kurallar ve bize telif veren medya kuruluşunun ideolojisine göre hareket etme durumumuz olabiliyor. Ayrıca tüm editoryal süreçlerin dışında da değiliz. Bizim yazdığımız haberler de yayımlanmadan önce editoryal bir süreçten geçiyor. Bazen küçük, bazen de büyük değişiklikler olabiliyor.

Serbest gazeteci olarak Turkuaz Basın Kartı’ndan yararlanabiliyor musunuz?

Turkuaz Basın Kartı’ndan yararlanamıyoruz. İnternet medyasını bile yakın zamanda tanıyan ve Turkuaz Basın Kart’ını veren İletişim Başkanlığı’nın serbest gazetecileri yakın zamanda da tanıyacağını düşünmüyorum.

Yararlanamıyorsanız bu durum sahada haber yaparken sıkıntı yaratıyor mu? Bu sorunun çözülmesi için ne önerirdiniz?

Gazeteci olduğuma dair tek belge, IFJ’den aldığım Uluslararası Basın Kartı. Bu karta da başvururken, “Habere gittiğimde gösterecek bir belgem olsun” diye düşündüm. Bu kart uluslararası alanda bize yarar sağlıyor elbette ama Türkiye’de pek bir geçerliliği yok. Protestolarda “ben gazeteciyim” deyip kartımı göstersem, beni gazeteci olarak tanımlamazlar.

Serbest gazeteci olmak isteyen gençlere ne önerirdiniz? İyi bir serbest gazeteci olarak neleri bilmeliler? Ne tür bilgi ve becerilere sahip olmalılar?

Beni sosyal medya hesaplarımdan takip eden arkadaşlarım çok gezdiğimi ve sosyal bir hayatım olduğunu görünce, “Ne güzel işin var” diyorlar ama tam olarak öyle değil. Maddi başta olmak üzere birçok problemle birlikte yaşıyoruz. Bunun yanı sıra uzmanlaşmak çok zor oluyor. Yani, “Ben sadece iklim habercisi olacağım” derseniz, haber yazabileceğiniz yer sayısı otomatik olarak düşüyor. Benim yaptığım haberleri incelerseniz spor, iklim, veri, hak haberciliği ve protestolar gibi birçok farklı alanda haberler yaptığımı görecekseniz. Bunun doğru yol olduğunu söylemiyorum, yanlış anlaşılmak istemem. Muhtemelen diğer türlüsü de mümkündür ama ben bu şekilde ilerliyorum. Dolayısıyla birçok farklı alanda en azından temel seviyede de olsa bilginiz ve takibiniz olmalı.

Eskiden medya kuruluşlarının fotoğrafçısı, video editörü, sayfa tasarımcısı, muhabiri ve editörü vardı. Ajans haberciliğine geçişle bu büyük oranda azaldı ve hatta ajanslar dışında bitme noktasına geldi. İşte biten tüm alanlardaki işleri serbest gazetecilerin yapması bekleniyor. Yani biz video haber de, podcast de yapabilmeliyiz. Yazılı haber, foto röportaj… Aklınıza gelen tüm alanlardaki becerilere ihtiyacınız olacak. Teker teker programları ve araçları yazmayayım ama haber yazabilmenin yanı sıra video editleyebilmeli, tasarım yapabilmelisiniz. Dolayısıyla tasarım programlarına odaklanmanızı ve haber yazma konusundaki tecrübelerinizi artırmanızı önerebilirim. Veri ile çalışmalara yönelin. Veri haberciliği çok çok önemli. Eğitimleri takip edin ve katılın. Bu networkünüz için oldukça yararlı olacaktır. Benim sahip olduğum networkü yapmam 5-6 senemi aldı, bugün genç biri “Ben serbest gazeteci olacağım” dese, en iyi ihtimalle 2-3 sene alır.

Unutulmamalı ki, bugün en küçük ölçekli medya kuruluşlarının bile birçoğunun İHA, DHA, ANKA gibi ajanslara aboneliği var. Dolayısıyla yolda olan bir kavganın haberini yaptığınızda kimse istemeyecek ve satın almayacaktır. Serbest gazeteci olarak sizlerden hep özel, araştırmaya dayalı haber beklentisi olacak. Bunu düşünerek kendi becerilerinizi geliştirmeli ve yeni becerilere odaklanmalısınız.

Tekrar seçim yapma şansınız olsaydı yine gazeteciliği mi seçerdiniz, yoksa başka bir meslek mi seçerdiniz?

Ben lise eğitimimi bilgisayar-web tasarımı alanında tamamladım. Bu eğitimin gazetecilikte çok faydasını gördüm ama 9-6 bilgisayar başında çalışmak pek bana göre değildi. Daha sosyal bir meslek arayışındaydım, en sosyalini buldum. Dolayısıyla mesleğimle çok mutluyum. Şartlar değişir, gazetecilik daha güvenli bir alana taşınır ve iyi şartlarda yapılırsa çok daha iyi ve keyifli bir meslek olacaktır.