Dijital ikizler yeni bir etik tartışması başlattı
01.06.2025 23:21

Dijital ikizler yeni bir etik tartışması başlattı


Haber Üsküdar: Ahmet Can Aras

Yapay zekâ, yalnızca teknolojinin değil aynı zamanda iletişim ve gazetecilik dünyasının da sınırlarını zorluyor. Son yıllarda sıkça gündeme gelen “dijital ikiz” uygulamaları, yaşamını yitirmiş bireylerin ses, görüntü ve davranışlarını dijital ortamda canlandırmaya olanak tanıyor. Bu durum, sadece bireysel etik tartışmaları değil; medya içeriklerinin üretimi, yayılması ve güvenilirliği açısından da ciddi soruları beraberinde getiriyor. Konuyu, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Kırık ve Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan ile konuştuk.

“Gerçekle sanal arasındaki sınır kalktı”

Dijital ikiz kavramını yapay zekâ ve makine öğrenmesi destekli bir sistem olarak tanımlayan Prof. Dr. Ali Murat Kırık, bu sistemin kişinin hayattayken sosyal medya etkileşimleri, konuşmaları, mimikleri, ses tonu, görüntüleri ve fotoğrafları gibi tüm içeriklerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulduğunu ifade etti. Kırık, bu verilerle oluşturulan modelin, kişinin ölümünden sonra dijital dünyada yeniden yaşatılmasına olanak sağladığını belirtti.

Bu uygulamaların kamuoyuna yansıyan örneklerinden birinin Güney Kore'de yayımlanan “Meeting You” adlı belgesel olduğunu hatırlatan Prof. Kırık, projede hayatını kaybeden bir çocuğun dijital ikiziyle annesinin karşılaşmasını “duygusal ama bir o kadar da tartışmalı” olarak değerlendirdi. Kırık, “Bu belgeselde kızını kaybeden bir anneye dijital ikiz teknolojisiyle kızının yeniden yaşatılması sağlanıyor. Elbette duygusal anlamda çok güçlü bir etki yaratıyor ama etik anlamda birçok soruyu da beraberinde getiriyor” dedi.

“Doğrulama mekanizmalarının devrede olması gerekir”

Yapay zekâ teknolojilerinin gazetecilik üzerindeki etkilerine de değinen Prof. Dr. Ali Murat Kırık, haber üretim süreçlerinin güvenilirliğinin tehdit altında olduğunu söyledi. Bir gazetecinin, dijital ikizlerle oluşturulmuş bir figürü haberine dâhil etmeden önce, bu figürün gerçekten o kişi olup olmadığını sorgulamak zorunda olduğunu belirtti.

Özellikle Deepfake ve yapay zekâ destekli içeriklerin gerçeklikle ayırt edilemeyecek kadar geliştiğini vurgulayan Kırık, doğrulama mekanizmaları devreye girmediği sürece toplumun kolaylıkla yanlış yönlendirilebileceğine dikkat çekti.

“Etik ve yasal sınırlar net değil”

Hayatını kaybetmiş bir kişinin dijital ortamda yeniden yaşatılmasının hem etik hem de psikolojik anlamda ciddi riskler taşıdığını ifade eden Kırık, kişinin önceden bu konuda bir rızasının olmaması durumunda, bunun kişisel haklarının ihlâli anlamına geleceğini dile getirdi. Bu durumun yalnızca etik değil, aynı zamanda Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) gibi veri koruma yasaları açısından da büyük bir problem teşkil ettiğini vurguladı.

Ali Murat Kırık, kişinin sosyal medya etkileşimlerinden mobil uygulamalardaki verilerine kadar pek çok detayın kullanılabildiğini söyledi. Emojiler, yazım biçimi ve beğeniler gibi verilerle kişinin bire bir karakterinin modellenebildiğini de sözlerine ekledi.

Bir gün sizin de dijital ikiziniz olabilir”

Bu teknolojilerin yalnızca kamuya mal olmuş kişiler için değil, dijital iz bırakan her birey için uygulanabileceğini belirten Kırık, “Sadece ünlü isimler değil; herhangi bir bireyin de dijital ortamda bıraktığı ayak izleriyle dijital ikizi oluşturulabilir. Ve bu kişinin bundan haberi bile olmayabilir” diyerek olası etik ihlâllerin ne kadar sinsi bir hal alabileceğine işaret etti.

Medya ve toplum arasında yeni güven krizi

Dijital ikiz teknolojisinin gazeteciliğe yansıyan bir diğer yönünün de medya tüketicisinin güven duygusu üzerinde yarattığı erozyon olduğunu ifade eden Ali Murat Kırık, bu durumun kamuoyunun haber alma hakkını tehdit ettiğini söyledi. İzleyici ya da okuyucunun artık gördüğü içeriğe kolay kolay güvenemediğini, bunun da gazetecilik mesleğinin temel dayanağı olan güvenilirlik kavramını sarstığını vurguladı. Haber metinlerinde yapay zekâ üretimi içeriklerin kaynağının net belirtilmemesinin, manipülasyona açık bir ortam oluşturduğunu da ekledi.

“Teknoloji hızla gidiyor, etik geride kalıyor”

Dijital ikizlerin, teknolojiyle duygular arasında yeni bir köprü kurarken gazetecilik mesleğinin üzerine de ağır bir sorumluluk yüklediğini dile getiren Kırık, “Gazetecilik her şeyden önce bir etik mesleğidir. Bu etik çerçeve yapay zekâ karşısında esnememeli. Aksi halde toplumun bilgiye ulaşma hakkı ile duygusal manipülasyon arasındaki çizgi tamamen silinir” ifadelerini kullandı.

“Yapay zekâ ile canlandırılan ölmüş kişilerin haberde kullanılması etik değil”

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, yapay zekâ destekli içeriklerin haberlerde nasıl yer alması gerektiğini, etik risklerini ve geleceğe dair eğitim politikalarını Haber Üsküdar’a değerlendirdi.

Prof. Dr. İrvan, yapay zekâ ile oluşturulan ve bir kişiyi yaşarkenki hâliyle taklit eden görsel ya da ses kayıtlarının haber olarak sunulmasının ciddi etik sorunlara yol açtığını belirtti. Ölmüş bir kişinin sesi veya görüntüsünün yapay zekâ ile taklit edilerek haber kurgusunda kullanılması durumunun aldatıcı bir manipülasyon olduğunu ve bu uygulamanın gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etti.

“Duygu sömürüsü yaratabilir, insanların yas sürecini bozabilir”

İrvan, ölen kişilerin dijital ikizlerinin oluşturulmasının sadece teknik bir mesele olmadığını vurguladı. Bu tür içeriklerin psikolojik ve toplumsal etkilerine dikkat çekerek, insanların kayıplarıyla vedalaşıp yas tuttuklarını, ancak yapay zekâ ile ölülerin yaşatılmaya devam edilmesinin doğal yas sürecini bozduğunu ve bu durumun duygusal sömürü riskini artırdığını söyledi.

“Gazetecilikte yapay zekâyı robot süpürge gibi düşünün”

Prof. Dr. İrvan, yapay zekânın gazetecilikteki rolünü evde kullanılan robot süpürgeye benzetti. Robot süpürgenin hayatı kolaylaştırması gibi yapay zekânın da gazetecilikte bazı görevleri hızlandırabileceğini belirten İrvan, ancak her iki durumda da robotların insanların kontrolünde olduğunu, gazetecilikte komutu verenin gazeteciler olduğunu ve ahlaki sorumluluğun onlarda bulunduğunu söyledi.

“Haber yapılacaksa, mutlaka yapay zekâ ürünü olduğu belirtilmeli”

Prof. Dr. İrvan, yapay zekânın gazetecilikte tümüyle dışlanmasının mümkün olmadığını, ancak bu içeriklerin üretildiği şeklin ve sunum biçiminin mutlaka şeffaf olması gerektiğini belirtti. Yapay zekâdan yararlanılarak oluşturulan içeriklerde mutlaka “Bu içerik yapay zekâ ile üretilmiştir” ibaresinin yer alması gerektiğini, aksi takdirde izleyici ya da okuyucunun aldatılmış olacağını ve bunun gazetecilik etiğine aykırı olduğunu ifade etti.

“Gazetecilik müfredatı da güncellenmek durumunda”

Tüm bu tartışmaların gazetecilik eğitiminin güncellenmesini zorunlu kıldığını söyleyen Prof. Dr. Süleyman İrvan, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü olarak 2025-2026 eğitim öğretim yılından itibaren ders programına “Gazetecilikte Yapay Zekâ” isimli bir zorunlu ders koyduklarını söyledi. Bu ders sayesinde öğrencilerin yapay zekâyı haber yazımı, araştırma süreçleri, görsel üretimi ve veri analizi gibi alanlarda etik ilkelere uygun şekilde kullanmayı öğreneceklerini belirtti. İrvan, “Yapay zekâ artık hayatın bir parçası. Biz de öğrencilerimize bu teknolojiyi etik değerlerden sapmadan, doğru şekilde kullanmayı öğretmek istiyoruz. Körü körüne karşı çıkmak çözüm değil. Önemli olan bu gücü nasıl yöneteceğimizi bilmektir” sözleriyle açıkladı.