Dr. Öğr. Üyesi Cem Tutar: Toplumsal dönüşümü anlamak için zaman temelli okumalar yapmak gerekir
Haber Üsküdar – Hazal Göksun
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Seminerleri kapsamında Dr. Öğr. Üyesi Cem Tutar, ‘Kentsel Mekânların Dönüşümünde Gündelik Hayatın Etik Kodlarının Yapı Bozumu’ başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde gerçekleştirilen fakülte seminerlerinde Görsel İletişim Tasarımı Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Cem Tutar, kentsel mekân içerisindeki insan ilişkilerine odaklanan çalışmasını dinleyicilerle paylaştı.
"Yaşam evreninin sosyolojik normları var"
Çalışmasının genel çerçevesini anlatarak konuşmasına başlayan Dr. Öğr. Üyesi Cem Tutar, "Bu konu, kentsel mekân içerisindeki insan ilişkilerine odaklanan bir çalışmadır. İsmi, ‘Kentsel Mekânların Dönüşümünde Gündelik Hayatın Etik Kodlarının Yapı Bozumu.’ Ne demek istediğime gelirsek; Gelenekselden moderne toplum dönüşürken gündelik hayat etkinlikleri nasıl gelişti, dönüştü? Buna bağlı olarak da yaşam evreninin sosyolojik normları da var. Nasıl bir yapısal evreden geçtiğini ele alan ve bunun içerisinde suç ve sapma davranışları gibi kavramları medya temsilleri üzerinden tartışan bir çalışmaydı. Bunu bir kitap bölümü haline getirdim. Şu an uluslararası bir kitap bölümü olarak yayımlanacak. Bu çalışmayı sizlerle paylaşmak istedim’’ sözlerini kullandı.
"Genel eğilim, zaman merkezli toplumsal çözümlemeler yapmaktır"
Çalışmasını sosyoloji temelli disiplinler açısından ele alarak zaman ve mekânsal boyutuyla birlikte irdeleyen Dr. Öğr. Üyesi Tutar, ‘‘Temel konu, mekânın dönüşümü. Mekâna bağlı olarak da insan ilişkilerinin dönüşümünü anlatmış olacağız. Şu şekilde özetlemek istiyorum: Aslında çok geniş kuramsal perspektif üzerine oturuyor. Sosyal psikoloji ve sosyoloji temelli disiplinler arası bir tarafı var ve çalışma içerisinde onu medya okumalarıyla birleştiren bir alan var. Sosyolojik olarak bakarsak; toplumsal dönüşümü anlamak için genel eğilim, zaman temelli okumalar yapmaktır. Yani, zaman bir anlamda bağımsız bir değişken olarak katalizör görevi görür. Toplumdaki birçok yapıyı dönüştürür, bu da kültürü dönüştürür. Örneğin, aile yapısını, medya kuruluşlarını vs. dönüştürür. Özellikle bir videoya baktığımızda zaman ve teknolojik değişim ile simülasyon kuramı arasında bir ilişki söz konusudur. Genel eğilim, zaman merkezli toplumsal çözümlemeler yapmaktır. Ancak 1970’ler ile birlikte ‘Yeni Marksçı Teoriler’ olarak adlandırılan teorik bir ‘art alan’ var. Bununla, çeşitli düşünürlerin olduğu ve mekânı toplumbilim çözümlemelerinin merkezine oturtan bir yapıdan bahsediyoruz. Böylelikle hem kentsel mekânla ilgili hem de insan davranışları arasındaki ilişkiler daha çok konuşulmaya başlanıyor. Zaman dışında mekân, bir devir yaratan olarak kabul ediliyor’’ dedi.
"Geleneksel normları, kuramları sürekli yıkıyor ve onların yerine yenilerini yapıyoruz"
İletişim araçları sayesinde toplumun başka bir yapıya evrildiğini belirterek konuşmasına devam eden Dr. Öğr. Üyesi Tutar, ‘‘Geleneksel formlar kendisini modern ve modern ötesi formlara doğru değiştirecektir. Bu çalışma daha çok 'Neo Liberal Piyasa’ adıyla, 1970 sonrası dönemde ise ‘Neo Liberal Piyasa Ekonomisi’ adı altında 'mekân ve insan davranışları nasıl şekilleniyor? Kitle iletişim aracı bize nasıl etki ediyor?’ bunu tartışan bir yapıda. Tabii ki liberal teoriden ve liberalleşmeden söz ediyoruz. Burada bir deregülasyon söz konusu ve deregülasyon sonucunda oluşan şeylerden birisi; iktidar ve politika alanlarının birbirlerinden ayrılmasıdır. Çünkü gittikçe toplumsal yapıda failin yok olduğu bir evrene doğru evriliyor. Korona büyük bir belirsizlik evreni ve herkes topu birbirine atıyor. Bu biraz ‘akışkan modernlik’ ya da ‘Neo Liberalizm’ olarak adlandırılan yaşam evreni içerisinde yeni bir dünyayı bize sunuyor. Biz bunu ‘Yaratıcı Yıkım Projesi’ olarak adlandırıyoruz. Yaptığımız şey geleneksel normları, kuramları sürekli yıkmak ve onların yerine yenilerini yapmak. Bir anlamda yeni gelenekler üretiyoruz. Gelenek ötesi bir toplumdan da bahsediyoruz. Gittikçe üretimden tüketim düzenine dönen bir dünya yapısı içerisindeyiz’’ şeklinde konuştu.
"Bütün görsel iletişim araçları ‘üst araç’ haline geldi"
Konuşmasına iletişim teorisi ve medya ile devam eden Dr. Öğr. Üyesi Cem Tutar, "Bugün pek çok iletişim teorisinde gördüğümüz şey; bütün görsel iletişim araçlarının bir ‘üst araç’ haline geldiği ve toplumsal alanı anlamlandırma sürecinde en önemli merkez haline geldiğidir. Örneğin, benim özel olarak çalıştığım Reality Showlar gibi alanlarda ise bunlar; kentsel alanı post-modern gibi kendi açılan bir pencerede insanların oradaki yaşamı gözlemlediği ve intikal ettiği bir süreci bizlere göstermiş oluyor. Böylelikle, yine görsel bir şekilde toplumu biz oradan donanımlıyoruz ve normatif alanı da öğreniyoruz. Yani, hangi alan içerisinde yaşayacağımızı, gündelik pratiklerimizi de inşa ediyoruz. Böylece medya donanımında yaşanmış olan bir evrenin içerisinde, biz iyi ya da onlar kötü gibi ikili karşıtlıkları oluşturma hali, medyanın içerikleri sunum süreci içerisinde inşa edilmiş oluyor. Medya aynı zamanda büyük bir belirsizlik ve risk durumunu da içerisinde taşıyor. Çünkü bu manipülatif alan, yeni bir korku iklimini ve modern panik olarak adlandırılan bir ahlâki panik üzerinden haber ya da kurmaca içeriklerin piyasaya sürülmesini beraberinde getiriyor" ifadelerini kullandı.