Trend olmak ya da olmamak: Gençlerin sosyal medyada kimlik sınavı
20.05.2025 15:28

Trend olmak ya da olmamak: Gençlerin sosyal medyada kimlik sınavı


Haber Üsküdar – Seda Sancar

Paylaşmak, beğeni almak, dikkat çekmek… Sosyal medya, gençler için yalnızca bir paylaşım alanı değil, aynı zamanda görünürlük ve kabul görme mücadelesinin verildiği bir sahne haline geldi. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gül Esra Atalay’a göre, dijital dünyada trendlerin peşinde koşmak, gençleri özgünlükten uzaklaştırıp “dijital bir kimlik” üretmeye itiyor. İstanbul’da yaşayan üç lise öğrencisiyle yapılan görüşmeler ise bu görünmez baskının gündelik hayatta nasıl bir karşılık bulduğunu gözler önüne seriyor.

Dijital çağda, sosyal medya yalnızca gençlerin dünyayı keşfetme, arkadaşlarıyla bağlantı kurma ve kendi kimliklerini inşa etme araçları olarak kalmıyor; aynı zamanda toplumsal kabul görme, görünür olma ve onay alma mücadelesinin de merkezi haline geliyor. Bu süreç, gençler için heyecan verici bir fırsat olmanın yanı sıra, aynı zamanda kimliklerinin sürekli sorgulandığı, baskı altına alındığı ve dışlanma korkusunun her an yaşandığı bir dijital arenaya dönüşmüş durumda. Beğeni, takipçi sayısı, yorumlar ve paylaşımların aldığı etkileşimler, artık yalnızca sosyal medya dünyasında kabul görmenin ötesinde, gençlerin kendi değerlerine ve benlik algılarına dair ciddi şekillendirici birer unsur halini almış durumda. Gençler, bir yandan kendilerini özgürce ifade etmenin peşindeyken, diğer yandan da kendilerini başkalarının gözünden görmek zorunda kalıyorlar.

Kendin gibi olmak mı yoksa başkası gibi olmak mı? Bu ikilem, gençlerin dijital dünyada hem kendi kimliklerini arayışlarını hem de bu arayış sırasında karşılaştıkları görünmeyen baskıları derinleştiriyor. Ve belki de asıl sorun şu: Dijital dünyada var olmak için kendi kimliğinden ne kadar ödün verebilirsin? Ya da başka bir deyişle, bu dijital arenada özgün kalmak, başkalarının beklentilerine uymadan kimliğini korumak ne kadar mümkün?

Dijital vitrinde kimlik arayışı

Sosyal medya, gençlerin hayatında giderek daha büyük bir yer kaplıyor. Üstelik yalnızca eğlence ya da iletişim aracı olarak değil, kimlik inşasının bir parçası olarak da karşımıza çıkıyor. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gül Esra Atalay, bu dönüşümün özellikle ergenlik dönemindeki bireyler için derin etkiler yarattığını vurguluyor: “Gençler için sosyal onay her zaman önemliydi. Ancak artık bu onay dijital platformlar üzerinden alınır hale geldi. Takipçi sayısı, beğeni oranı, yorumlar… Bunlar artık gençlerin ne kadar ‘değerli’ olduklarını ölçen göstergeler. Onlar için beğenilmek, doğrudan sevilmekle adeta eş anlamlı hale gelmiş durumda.”

Sosyal medyada “ben” olmak yerine kabul görmek

Dijital platformlar, gençler için bir vitrin gibi. İçerik paylaşırken artık önemli olan neyin onları yansıttığı değil, neyin daha çok dikkat çekeceği. Atalay’a göre bu durum, gençlerin kendi özgünlüklerinden uzaklaşmalarına neden oluyor: “Gençler artık ‘Ben neyi seviyorum?’ yerine ‘Bu paylaşım trend olur mu?’ sorusunu soruyor. Bu da onları kendi benliklerinden uzaklaştırıp, daha çok kabul görecek bir karakter yaratmaya itiyor. Sahicilik, stratejiye; içtenlik ise performansa dönüşüyor.”

Üç gencin ortak hikâyesi: “Kendim gibi olmak yetmiyor artık”

Sosyal medyanın görünmez baskısı yalnızca teoride kalmıyor. İstanbul’da yaşayan üç lise öğrencisinin anlattıkları, bu baskının gençlerin günlük yaşamında nasıl karşılık bulduğunu da gözler önüne seriyor.

Emir (16): “Önceleri TikTok’taki dans videolarına mesafeliydim. Ama etrafımdaki herkes bir şeyler paylaşıyordu. Ben paylaşmayınca sanki dışlanıyormuşum gibi hissettim. ‘Sen hâlâ o dansı yapmadın mı?’ diye hem dalga geçtiler hem de güldüler. Ama o gülüşlerin altında beni yok saymaları vardı. Sırf görünmez olmamak için bir video çektim. Ama ne gerçekten eğlendim ne de kendimi o dünyanın bir parçası gibi hissettim.”

Kerem (17): “Instagram’da 10 bine yakın takipçim var. Başta gurur vericiydi ama sonra her paylaşım, her hareketim bir baskıya dönüştü. ‘Bugün ne paylaşacağım? İlgi çeker mi?’ gibi sorular hayatımın merkezine yerleşti. Sanki artık eğlenmek için değil, görünmek için yaşıyorum.”

İlayda (17): “Bir süreliğine sosyal medyadan uzaklaştım; biraz kafa dinlemek, kendimle baş başa kalmak istedim. Ama fark ettim ki, o sessizlikte arkadaşlarımdan uzaklaştım. Konuştukları videoları bilmiyorum, şakalarını anlayamıyorum. Yavaş yavaş sohbetlerin dışında kaldım. Sonunda yeniden dönmek zorunda kaldım. Çünkü dijitalde yok olunca, sanki gerçek hayatta da sesin silikleşiyor.”

Sahici olmak mı, trend olmak mı?

Sosyolog Erving Goffman’ın “gündelik yaşamda performans” kavramına atıfta bulunan Prof. Dr. Gül Esra Atalay, gençlerin her anını sahnelenmiş bir gösteri gibi yaşamaya başladıklarını söylüyor: “Doğal olmak değil, izlenmeye değer olmak önemli hale geldi. Bu yüzden gençler duygularını bile bir içerik formatına dönüştürüyorlar. Gerçek mutluluk yerini anlık pozlara bırakıyor. Trendlere ayak uydurmak, sadece sosyal medyada değil; giyimde, dilde, tavırda da bir zorunluluk gibi yaşanıyor ve ayrıca bu eğilim yalnızca bireysel baskı değil, aynı zamanda sosyal eşitsizliklerin de yansıması. Çünkü trendleri yakalamak çoğu zaman ekonomik güce bağlı, o nedenle de markalar, estetik standartlar, mekânlar ve aksesuarlar sadece belli grupların erişebildiği alanlara dönüşebiliyor.”

Gölgede kalan genç kimlikler

Sosyal medya, gençler için bir sahne gibi. Kendi seslerini duyurma umuduyla çıktıkları bu sahnede, zamanla başkalarının repliklerini ezberlemeye başlıyorlar. Görünür olma arzusu, yerini beğenilme zorunluluğuna bırakıyor. Böylece, kim olduklarını ararken, kim olmaları gerektiği dayatılıyor. Filtrelerin ardında gerçek yüzler silikleşiyor; özgünlük, cesaretle eşdeğer hale geliyor. Bugünün gençleri için belki de en büyük meydan okuma, kalabalığın arasında kendi sesini bulabilmek… Çünkü bazen en kararlı duruş, popüler olana boyun eğmemek; en parlak ışık ise, başkalarının gölgesinde kaybolmamayı tercih etmektir.