Ahmet Ercanlar: Kovid-19’dan sonra kartlar yeniden dağıtılacak
Haber Üsküdar - Bilal Sadi
Koronavirüs (Kovid-19) salgını tüm dünyada büyük bir etki gösterdi. Salgının etkisinin en ciddi mânâda hissedildiği alanlardan biri de spor endüstrisi oldu. Tüm bu gelişmelerin eşliğinde gazeteci Ahmet Ercanlar ile Kovid-19 salgının Türk spor camiası üzerindeki etkilerini online olarak konuştuk.
Koronavirüs (Kovid-19) salgınının spor camiası üzerindeki etkilerini değerlendirebilir misiniz?
Günlük yaşama çok ciddi bir etkisi oldu. Mesela, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün günlük 1 milyon liraya yakın bir gideri var. Haliyle gelirler bir anda kesilince kulüpler batma noktasına geldi. Bu durum sadece Fenerbahçe'yi değil, Barcelona, Real Madrid gibi büyük kulüpler olmak üzere dünyadaki bütün kulüpleri etkiledi. Şampiyonlar Lligi gelirini ve başka gelirleri bekleyen kulüpler vardı. Bu kulüplerin hepsi bir anda ekonomik olarak çöküşe geçtiler. Ne olacağı belirsiz duruma geldi. Bu durum spor camiasını çökme noktasına getirdi. Bence bu süreçten sonra işler biraz değişecektir. Hani kartlar yeniden dağıtılacaktır derler ya, şu an öyle bir süreçteyiz. Bu süreçten sonra iyi yönetilen kulüpler bu durumdan biraz daha kolay sıyrılacaklardır.
Kovid-19 salgını kapsamında spor federasyonlarının ve siyasal iktidarın aldığı önlemler hakkında görüşleriniz nelerdir? Sizce yeterli midir?
Virüs en başından, daha Türkiye’ye gelmeden sınırlar kapatılmalıydı. Maalesef bu da mümkün olacak bir şey değildi. Sınırları kapatamadık. Buna sebep olarak çokça şeyi söyleyebiliriz. Ülkeye virüsün girmemesi imkânsızdı, girdikten sonra da hızlıca yayıldı. Bazı aksaklıklar olmuş mudur diye bakarsak, elbette olmuştur. Meselâ Umre'den gelenlere yeterli denetimler uygulanmış olsaydı Anadolu’da yayılması önlenebilirdi. Bunun benzeri bazı sıkıntılar yaşandı. Devletin de yaptığı hatalar olmuştur, ama genel anlamda sürecin çok kötü yönetilmediğini düşünüyorum. Avrupa Türkiye’ye göre salgın sürecini biraz daha kötü yönetiyor, çünkü Türkiye’nin sağlık sistemi biraz Avrupa’nın ilerisinde ve daha başarılı. Türkiye'de spor federasyonları siyasi iktidara tamamen bağlıdır. Federasyonlardaki seçilmişler, atanmış gibidirler. Bu nedenden dolayı onlar da siyasi iktidarın izin verdiği ölçüde hareket edebiliyorlar. Fazla bağımsızlar mı? Değiller. Doğal olarak da federasyon yetkilileri devletin vereceği kararı beklediler. O yüzden federasyonları aldıkları kararlardan dolayı çok fazla suçlayamıyorum. Herkes federasyon yetkililerinin nasıl karar alabileceklerini bile bile onları seçti. Bir suç varsa ortada, bu seçilenlerin değil biraz da seçenlerin suçu.
Sporcularla iletişimi bulunan bir gazetecisiniz. Görüştüğünüz sporcuların salgındaki psikolojik durumları hakkında bilgi verebilir misiniz? Tedirgin olan ya da aşırı tepki veren sporcu var mı aralarında?
Bu hastalık dinç, sağlıklı insanları çok fazla etkilemiyor. Sporcuların çoğu zaten spor yaptıkları için hastalığı hissetmiyorlar, hastalık geçirenler de hissetmeden geçiriyorlar. Testleri pozitif çıkıyor ama hiçbir belirtileri olmuyor. Bu nedenlerle onlarda herhangi bir tedirginlik olmuyor. Biz sporculara göre daha tedirginiz. Meselâ ben yaş olarak yükseğim. Acaba anneme bulaştırır mıyım ya da başka birine bulaştırır mıyım gibi tedirginliklerim var. Spor camiasında aşırı bir tedirginlik görmüyorum.
Fenerbahçe Spor Kulübü'ne yakın bir gazetecisiniz. Fenerbahçe basketbol ve futbol şubesinde Kovid-19 testi pozitif çıkan sporcu ve çalışanlar olduğu basına sızmıştı. O isimlerle görüşme imkânınız oldu mu? Olduysa şimdiki durumları nedir?
Sporcularla görüşme imkânım olmadı, ama şöyle söyleyebilirim ki, onlar da hayatlarına evde karantina kurallarına uyarak normal şekilde devam ettiler, ekstra bir şey yaşamadılar. Fenerbahçe kulübünde herkesin durumunun iyi olduğunu belirtebilirim. Sıkıntısı olan hiçbir kimse yok. Herkes evinde bu sürecin bitmesini bekliyor, herhangi bir hastalık belirtisi gösteren de kimse yok.
Sporcular kulüpten ve alınan tedbirlerden memnunlar mı?
Memnunlar tabii ki. Meselâ, futbolculardan Max Kruse’nin testi pozitif çıkmıştı. Max Kruse herhangi bir belirti göstermeden atlattı aslında. Basketbolcular arasında da test sonucu pozitif çıkan isimler belirti göstermeden hastalığı atlattılar. Kimsenin kulüple ilgili bir sorununun olmadığını söyleyebilirim. Hastalık öyle geldi geçti diyebiliriz.
Medyaya yansıyan haberlere göre yabancı sporcular ülkelerine dönmek istiyorlar. Yabancı sporcularla görüşüyor musunuz bu süreçte? Görüşüyorsanız ne düşünüyorlar? Neden gitmek istiyorlar?
Bence bu durum biraz komikçe. Bu salgında nereye gidecekler ki. ABD'li bir sporcu düşünelim. Amerika’ya gitmek istese bile Amerika şu an Türkiye’nin on katı hasta sayısına sahip. Salgın çok daha fazla yayılmış durumda, özellikle de New York'ta. Medyada Güney Amerikalı sporcular gitmek istiyor diye haberler çıkmıştı. Örneğin, Fenerbahçeli futbolcu Luiz Gustavo. Onlar için de bir şey değişmeyecektir. Dünyanın her yerinde var bu hastalık. Gitmek isteyen gidebilir tabii ki. Kimse hapis durumunda değil, herkes özgür. Şu an Türk Hava Yolları'nın dünyanın hiçbir yerine uçuşu yok, çok fazla ulaşım imkânı da yok. Duruma öyle de bakmak lazım. Fenerbahçe Spor Kulübü kimseyi zorla tutmuyor, gitmek isteyen elbette gidebilir. İşin açıkçası basına yansıyan yabancı oyuncuların gitmek istediğine dair haberleri ben kulüpteki kimseden duymadım. Zaten virüs dünyanın her yerinde olduğu için benzer sıkıntıların her yerde olduğunu söyleyebiliriz.
Kovid-19 sonrası yabancı sporcuların ülkemize bakışında olumlu ya da olumsuz bir değişim olacağını düşünüyor musunuz?
Ülkemizde bir şey yok ki. Dünyanın her yerinde aynı sorunlar var. İtalya, Amerika, İspanya bizden bin beter durumdalar. Bize neden kötü baksınlar? Avrupa’da olup da burada olmayan veyahut burada olup da Avrupa’da olmayan hiçbir şey yok. Hatta biz bazı açılardan daha iyi durumdayız. Bize en fazla olumlu yönde bakarlar. Olumlu yönde bir değişim olabilir.
UEFA finansal fair play kurallarını bir yıl ertelediğini açıkladı? Sizce finansal fair play kıskacında olan kulüplerimize bir rahatlama getirir mi bu durum?
Özellikle Fenerbahçe’ye ciddi bir rahatlama getireceğini düşünüyorum. Açıkçası Fenerbahçe’nin bu sene ceza almasını bekliyorduk. Fenerbahçe ekonomik anlamda ciddi bir sıkıntı yaşıyordu. Bu süreçten sonra Fenerbahçe çok ciddi manada rahatlayacaktır.
Bu kural sadece bu yıla özel bir durum mu? UEFA yalnızca bu yılı mı göz ardı edecek? Bu durumda kulüplerimiz hâlâ finansal fair play kıskacındadır diyebilir miyiz?
Zaten bir yıl boyunca denetimler sürecektir. Bu yıl sadece ceza uygulaması olmayacaktır. Açıkçası kulüplerimizin bu denetimler karşısında hazır olmaları gerekir, çünkü hepsi batma noktasında. Bu sene cezai yaptırım olmasa bile kulüplerimizin dikkat etmesi gerekiyor. Kısacası böyle bir durum var.
Ülkemizdeki salgın sürecinin uzaması halinde halihazırda maddi açıdan zor bir dönemden geçen spor kulüplerimizi nasıl bir gelecek bekliyor? Kötü senaryo var mı?
Tamamen yönetilmelerine bağlı. İyi yönetilirlerse iyi günler, yönetilmezlerse kötü günler bekliyor. Şu anki görüntü çok kötü günlerin beklediği yönünde. Yani çok olumsuz bir süreç bekliyor. Bütün kulüplerde aynı görüntü var. Sadece Türk kulüplerini değil, Avrupa’daki birçok kulübü de çok olumsuz bir süreç bekliyor. Bu nedenle de bekleyip göreceğiz açıkçası. İyi yönetilen kulüpler bu süreçten daha avantajlı çıkacaklardır.
Salgının futbol endüstrisine büyük bir darbe vurduğu söylenmekte. Özellikle yayın gelirlerinin azalacağı, yüksek ücretli sporcu sisteminin eskide kalacağı ve titiz bir finansal yapıya sahip olmayan spor kulüplerinin birçoğunun kapanacağı tahminleri yürütülmekte. Sizin görüşleriniz nelerdir?
Olması gereken durum buydu, meselâ Fenerbahçe iki yıl boyunca sporcu ücretlerini aşağıya çekmeye, düşürmeye çalıştı. Doğal olarak şimdi biraz daha düşürmek, gelirler azaldığı için de o gelirlere daha uygun bir takım kurmak istiyorlar. Maalesef şu anda Fenerbahçe’de eski yönetim döneminden kaldığı için çok yüksek ücret alan oyuncular var. Fenerbahçe’de bu öcretleri aşağıya çekip yavaş yavaş finansal anlamda düzlüğe doğru çıkmasını gerektiren bir durum var. Gelirler ve giderler birbirlerini karşılamalı, zaten Fenerbahçe’de de bu yolda bir çalışma vardı.
Salgından sonra nasıl bir spor ortamı görmektesiniz, paylaşabilir misiniz?
Halihazırda Türk sporunda ekonomik olarak çok ciddi sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Burada sektörün içindeki futbolcular çok ciddi paralar kazanıyorlar. Kulüpler gidip bir futbolcuya çok ciddi paralar veriyor. Sonra kulüpler borçlanıyor, batma noktasına geliyor, o dönemki başkanlar bırakıp kaçıyorlar. Bu başkanlarla ilgili en ufak bir yaptırım olmuyor. Yeni gelenler düzeltmeye çalışıyor ve onlar da düzeltemiyorlar. Birçok kulüp bu sebeplerden amatör kümeye dahi düştü. Aklıma gelenlerden, Sakaryaspor, Kocaelispor, Eskişehirspor, Mersin İdman Yurdu, Şanlıurfaspor bu sebepten sıkıntı yaşayan kulüplerdi. Bunlar belirli yönetimlerin gelip kulübü batırmasıyla alt liglere doğru hızla inen kulüpler oldular. Malatyaspor gibi borçlarından dolayı isimlerini kullanmayan kulüpler de var. Bu durumlar bu işe devlet denetiminin gelmesi gerektiğini gösteriyor. Yönetici gelip kulübü istediği gibi borçlandırıp gitmemeli, bu durumdan biraz da sorumlu olmalı. Bu sebepten yasanın çıkıp bu tip durumları düzeltmesi gerekiyor.
Kulüplerimiz dernek statüsünden çıkarılmalı değil mi?
Tabii orada çok ciddi denetimler yapılmalı. Harcamalarının neden bütçeyi aştığı sorulmalı. Hatta mahkemeler aracılığıyla da hesap sorulmalı.