İhsan Kaçar’ın bir savaş muhabiri olarak serbest gazetecilik yolculuğu
07.04.2025 15:41

İhsan Kaçar’ın bir savaş muhabiri olarak serbest gazetecilik yolculuğu


Röportaj: Erhan Avşar

Ortadoğu’nun savaş alanlarından Avrupa’nın haber merkezlerine uzanan bir yolculuk… Medya bağımsızlığının sınırlarında dolaşan bir gazeteci olan İhsan Kaçar’la serbest gazeteciliğin anlamını, zorluklarını ve geleceğini konuştuk.

Günümüzde gazetecilik sadece haber anlatmak değil, aynı zamanda anlatmanın nasıl bir dille, hangi güç dengeleriyle ve ne tür bedellerle yapıldığını da sorgulatıyor. Bu röportajda, 2010 yılından bu yana serbest gazeteci olarak çalışan deneyimli bir savaş muhabiriyle bağımsız haberciliğin ne demek olduğunu konuştuk. Politik haberlerden savaş bölgelerine uzanan bu yolculukta, etik, özgürlük ve ekonomik gerçekler çarpıcı bir açıklıkla ortaya konuyor.

“Bağımsızlık, habere biçilen dili de değiştirir”

Serbest gazetecilik sizin için ne ifade ediyor?

Teknik olarak, bir haber kuruluşuna tam zamanlı bağlı olmadan çalışan, kendi haber gündemini oluşturan gazetecilerdir diyebiliriz. Ama bu tanım her bağımsız gazeteci için değişebilir. Kimimiz için bu, sadece kurumsal bağların dışında kalmak değil; aynı zamanda habere biçilen dili de özgürleştirmek anlamına gelir.

“Savaş sahalarında haber yapmak, vicdan terazisinde yürümek gibidir”

Bu yolu seçme sebebiniz neydi?

Türkiye’de gazeteciliğe başladığınızda doğrudan bağımsız olamıyorsunuz. Mesleki kimliğinizi oluşturmak için önce küçük yerlerde büyük işler yapmanız gerekiyor. Ben politik haberlerle başladım, ardından savaş muhabirliğine yöneldim. Aksiyonun içinde olmayı seviyorum. Yayın yönetmenlerinin talimatla haber yazdırdığı ortamda, bağımsızlık bana nefes alma alanı sundu.

“Bir haberin alıcısı kadar anlatıcısı da önemli”

Nasıl çalışıyorsunuz, haberleri kim belirliyor?

Genelde haber merkezlerinden talep geliyor ama savaş haberlerinin ve nitelikli politik içeriklerin talebi yüksek oluyor. Analiz ve yorum kabiliyetiniz varsa, işiniz kolaylaşıyor. Sahada güçlü kaynak ağına sahipseniz, medya kuruluşları sizinle çalışmak istiyor.

“Telif başı değil, uzun vadeli çalışma şart”

Haberlerinizi kimlere sunuyorsunuz?

Ajans ve TV’lerle uzun vadeli çalışmak daha verimli. Telif başı çalışmak hem motivasyonu hem kazancı düşürüyor. Uzun vadede etik olarak da daha sağlıklı. Ortadoğu ve Suriye konularında uzmanlaşmış durumdayım; bu da tercih edilmemi sağlıyor. BBC, ZDF ve Uluslararası Pars Today gibi kurumlarla çalıştım.

“Türkiye’de haber telifiyle geçinmek mümkün değil”

Gelir açısından serbest gazetecilik sürdürülebilir mi?

Zor ama imkânsız değil. Türkiye medyası için çalışıyorsanız, sürekli maddi sıkıntı içindesiniz. Uluslararası medya ile bağlantınız varsa biraz nefes alabiliyorsunuz. İsimsiz haber sunarak daha yüksek telif alabiliyor, daha çok içerik üretebiliyorsunuz. Ben bu modeli uyguluyorum. Yaklaşık 17 yıldır başka bir işe ihtiyaç duymadan bağımsız gazetecilik yapabiliyorum.

“Etik, vicdan ve adalet terazisidir”

Gazetecilik etiği sizin için ne anlama geliyor?

Savaş bölgelerinde, herkesin bir ‘teröristi’ var. Kime ne diyeceğiniz büyük bir etik mesele. Ben haberi kırpmadan, sansürlemeden, patrona yaranmadan yapmaya çalışıyorum. Bu yüzden haber etiğini vicdan ve adalet terazisinde değerlendiriyorum. Herkesin beğenmeyeceği haberler yapabilirsiniz ama kendinize dürüst olmak her şeyden önemli.

“Bağımsız olmak özgürleştirir ama aynı zamanda risklidir”

Serbest gazetecilik daha mı özgür kılıyor?

Elbette. Patronun ya da yayın yönetmeninin gölgesi yok. İşten atılma korkusu da. Ama çokça muhalif olmak, Türkiye gibi ülkelerde hukuki sorunları beraberinde getirebiliyor. Özgürlüğünüz, bazen güvensizliğe dönüşebiliyor.

“Basın kartı olmadan da gazetecilik yapılır ama kolay değildir”

Turkuaz basın kartından yararlanabiliyor musunuz?

Evet, ama bunun başka yolları da var. IFJ tarafından verilen basın kartı gibi uluslararası alternatifler önemli. Türkiye’de sorun, ne yazdığınızla ilgili. Eleştirel misiniz, değil misiniz? Asıl mesele bu. Yine de basın kartına ulaşmak istiyorsanız, bağımsız olmadan önce sigortalı bir kurumda çalışmak avantaj sağlar. Bu sorundan dolayı Türkiye’deki basın kuruluşları ile AB basın kuruluşlarının ortak çalışmaları var. Bağımsız gazetecilerin takıldığı engelleri aşmada epey yol alındı. Basın kartından ziyade muhalif gazeteci olman sahada habere indiğinde başını derde sokabiliyor. Türkiye’de basın kartından ziyade ne yazdığınla ilgileniliyor. İktidarlara eleştirel yaklaşıp yaklaşmadığın daha fazla önem arz ediyor. Engellenme olsa da daha çok bu durumdan kaynaklı oluyor. Devlet erkinin yapacağı basın toplantılarına giderken, İletişim Başkanlığında teyitli basın kartı talebi olabiliyor. O da aşılıyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) vb. kartların varsa sorun olmayabiliyor.

Çalışma alanını kolaylaştırmak istiyorsan, bağımsız gazeteciliğe başlamadan ilk önce sigortalı bir medya kuruluşunda çalışıp, basın kartı için İletişim Başkanlığında gazeteci olarak kaydın olması önemli, bununla epey yol alabiliyorsunuz.

“Bağımsız gazetecilik bir direnç işidir”

Genç gazetecilere ne önerirsiniz?

Haber yapmaktan çekinmesinler. Öğrenciyken bile zor haberlerin peşine düşmeliler. Araştırma gazeteciliğiyle başlamak çok şey kazandırır. Bağımsız gazeteci, bir medya kuruluşu gibi çalışmalı: haber bulmalı, yazmalı, kaynak teyit etmeli, pazarlamalı. Dirençli olmak, bu işin temelidir.

“Bu meslek bir tür terapi”

Tekrar seçim hakkınız olsa yine gazetecilik mi derdiniz?

Kesinlikle evet. Bu meslek bana iyi geliyor. Vicdan ve adalet duygusunu barındırıyorsanız, gazetecilik hem bir yetki hem de bir terapiye dönüşür. Anlatmak iyileştirir.

Gazeteci İhsan Kaçar’ın anlattıkları, sadece bir mesleğin değil, aynı zamanda bir duruşun, bir hayat biçiminin hikâyesi. Serbest gazeteciliğin zorlukları kadar, inatla sürdürülen etik mücadelesi de bu röportajda net biçimde ortaya konuyor. Günümüzde basın özgürlüğü, ekonomik kaygılar ve siyasi baskılar arasında sıkışmış durumda. Ancak İhsan Kaçar gibi gazeteciler hem sahada hem de satırlarda bağımsızlığın mümkün olduğunu kanıtlıyor. Savaş meydanlarında haber peşinde koşarken bile gerçeğe sadık kalmayı başaran bir gazeteciyle bu söyleşiyi gerçekleştirmek, bizler için büyük bir öğrenme fırsatı oldu. Bu değerli katkısı ve samimi paylaşımları için gazeteci İhsan Kaçar’a içtenlikle teşekkür ederiz.