
İstanbul’un ritmi sokakta atıyor
Haber Üsküdar: Eda Gençel
İstanbul… Her köşesinde bir başka ses, bir başka ritim. İstanbul’un kalabalık sokaklarında çoğu zaman göz ardı edilen, ama şehrin ruhunu melodilerle besleyen sokak müzisyenleriyle tanışın. Kimisi devlet onaylı, kimisi değil. Her biri aynı soruyu soruyor: “Sesimizi gerçekten duyuyor musunuz?”
Taksim’den Kadıköy’e, Galata’dan Beşiktaş’a İstanbul’un her köşesinde müzik yapan sokak müzisyenleri, sadece geçimlerini sağlamıyorlar aynı zamanda sokaktaki sanatın da sesi oluyorlar. Sokakta müzik yapmak dışarıdan bakıldığında özgür ve romantik bir eylem gibi görünse de perde arkasında görünmeyen mücadeleler, izin süreçleri, yasaklar ve ekonomik zorluklar var. İstanbul’da her gün binlerce insanın gelip geçtiği caddelerde, metro duraklarında sesini duyurmaya çalışan sokak müzisyenleri hem fiziksel hem de toplumsal koşullarla mücadele ediyorlar.
İzin almak kolay değil
Sokak müzisyenleri ikiye ayrılıyor: Devlet ya da belediye tarafından resmî olarak izin verilen müzisyenler ve izinsiz olarak çalışan sokak müzisyenleri. Onaylı müzisyenler belirli bölgelerde ve saat aralıklarında çalışabiliyor; bu da hem düzen hem de güvenlik açısından avantaj sağlıyor. Ancak izin almak her zaman kolay değil. Süreç bürokratik, değerlendirilmeye bağlı ve sınırlı alanlara izin veriliyor.
İzinsiz çalışan müzisyenler ise bu sınırlamalardan bağımsız hareket edebiliyorlar; fakat bu özgürlük çoğu zaman zabıta müdahalesi, ekipmanlarına el konulması ya da para cezaları gibi yaptırımlarla sonuçlanabiliyor. Bazı müzisyenler için bu risk göze alınabilirken, bazıları için sürdürülebilir değil.
Engeller bitmek bilmiyor
Mesele sadece izinle sınırlı değil. İstanbul’da sokakta müzik yapmak isteyen bir müzisyen için hava koşulları, kalabalık ve gürültülü ortamlar, hatta toplumsal önyargılar da önemli engeller arasında yer alıyor. Özellikle yaşlılardan ya da muhafazakâr kesimlerden gelen “rahatsızlık” bildirimleri nedeniyle bazı müzisyenler saatlerce çalışsalar bile kazanç sağlayamıyor, hatta saldırıya uğradıkları bile oluyor.
Olumsuzluklara rağmen, sokak müziği şehrin kültürel dokusunda önemli bir yer tutuyor. Müzisyenler yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir işlev de görüyor: Anlık konserler sunarak insanları bir araya getiriyor, müzikle kısa bir zaman dilimi içinde ortak bir ruh hali yaratıyorlar. Kimileri için bu bir geçim biçimi, kimileri için ise içsel bir ifade alanı.
Sokak müzisyeni Serkan Çevik: “Bu işin ruhu sokakta”
Müziğe ilgisi ve tutkusu çok küçük yaşlarda başlayan Serkan Çevik, İBB’den aldığı resmî izinle performans sergiliyor. Günlük çalışma süresi genellikle 2 ila 6 saat arasında değişen Çevik, kazancının değişken olduğunu belirtiyor: “Bizler izleyicilerden gelen bağışlar ve bahşişlerle gelir elde ediyoruz. Bazı günler 100 TL kazanıyoruz, bazı günler 500. Ama çoğu zaman müziğimizi dinleyen bir çift göz yetiyor. Zaten insanlar pandemi sonrası daha az bağış yapıyor. Biz yine de sokaktaki sanatımızdan vazgeçemiyoruz.”
İzin süreci hakkında da bilgi veren Çevik, başvuruların internet üzerinden yapıldığını, uygun görülen müzisyenlerin performans noktalarına yönlendirildiğini belirtiyor: “İzin almak için İBB’nin resmi başvuru formu var. Başvuru uygun bulunduğunda, başvurduğumuz alana dair bir performans sergiliyoruz. Seçici kurul değerlendirmesinden sonra, kurul tarafından uygun bulunduğumuz taktirde “Sokak Sanatçısı Kartı” veriliyor. Bu kart sayesinde 30’dan fazla alanda bir yıl boyunca performans sergileyebiliyoruz.”
Sokak müziği, sadece kulağa hoş gelen bir melodi değil; aynı zamanda bir kamusal etkileşim biçimi ve kültürel bir aktarım. İstanbul gibi çok sesli ve çok kültürlü bir şehirde, sokak müzisyenleri hem geçmişin ezgilerini yaşatıyor hem de yeni tarzlara alan açıyor. Kimi zaman Karadeniz ezgilerine eşlik ediyoruz, kimi zaman klasik müzik dinliyoruz
Sokakta müzik yapmak, sanatın halka kolayca ulaşmasını sağlıyor. Özellikle gençlerin, öğrencilerin ya da müze/tiyatro gibi kültürel alanlara erişimi olmayan bireylerin sanatla karşılaşma noktalarından birini oluşturuyor sokak müziği. Aynı zamanda turistler için de şehre dair unutulmaz bir atmosfer yaratıyor.
Sokakta çalan her notada bir öykü var. Kimi aşkını, kimi geçim derdini, kimi sadece özgürlüğü anlatıyor.